Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 14 Aralık 2016 1 dk.

NASA her ne kadar Ay'a insan götürüp getirmek konusunda muazzam başarılara imza atmış ve tam 6 defa Ay'a başarıyla insan indirmiş olsa da, ABD'nin genel bir sorununu kendi astronotlarına yansıtmanın önüne geçememiş ve onların görev sonrası zihinsel sağlıklarını takip etmemiştir.

2009 yılında Time dergisinin ortaya çıkardığı gibi, astronotlar her ne kadar görev öncesinde çok sıkı denetimlerden geçirildilerse de, görevler sonrasında aynı şekilde takip edilmemişlerdir. Leeds Metropolitan Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Dr. Steve Taylor şöyle söylüyor:

31
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 19 Mart 2014 12 dk.

Evrim, halk arasında son derece sınırlı bir ölçekte bilinmektedir. Bunun birçok sebebi vardır. En temeli, bilindiği üzere biyolojinin sahalarından biri olarak doğan; ancak sonradan bilimin her bir köşesine ulaşacak kadar güçlenen evrimsel biyolojinin sadece şahsi inançlarla ilgili kısmında tartışmaların süregeliyor olmasıdır. Birçokları, evrimin detaylarını merak etmez; kendi düşünceleriyle ters düşmediğine kendini ikna edecek kadar diğerleriyle tartışmaya girmesi, bu kişiler için yeterlidir. Kısaca evrimle ilgileniyormuş gibi gözüken birçok kişi için evrim, bir masabaşı muhabbetinden, internette stres atmak için tartışma gruplarında kullanılan bir araçtan ibarettir. Ancak ortalama Evrim Ağacı okuyucusunun bu sığ düzeyden çok daha ötede olduğunu düşünüyor ve umuyoruz. Bu sebeple, bu yazı dizimizde ilk defa Türkçe ve detaylı olarak evrimin matematiğini anlatmaya çalışacağız.

İlk etapta bu satırları okuyan birinin aklına gelecek ilk soru, sanıyoruz ki "Evrimin matematikle ne alakası var ki?" sorusu olacaktır. Bu oldukça doğaldır ve sebebi yukarıda açıkladığımız gibidir: birçokları, evrimi sadece bir tartışma konusundan ibaret görmektedir. O tartışmalarda sıklıkla evrimin pratik geçmişinin 150 yılı, teorik geçmişinin ise 2000 yılı aşkın bir geçmişe sahip olduğundan bahsedilir; ancak bu sayıların önemi ve uzunluğu üzerinde pek durulmaz. Haydi teorik geçmişini bir kenara bırakalım ve Darwin'in Türlerin Kökeni'ni yazmasından sonraki evrimsel biyolojinin gelişim dönemine odaklanalım. Bu 150 yıl bile, modern bilimin birçok dalı için oldukça fazla bir sayıdır. Bir diğer deyişle, bilimin yaygın sahaları haline gelmiş birçok alan, evrimsel biyolojiye kıyasla günümüze çok daha yakın zamanlarda keşfedilmiş, geliştirilmiştir. 

144
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 10 Kasım 2013 16 dk.

Tüm Dünya'daki Anglikan Hıristiyanlar'ın "ana kilisesi" ve İngiltere'nin resmi kilisesi olarak kabul edilen "İngiltere Kilisesi" (The Church of England), Darwin'in Türlerin Kökeni'ni yayımlayarak Evrim Teorisi'ni ilk defa sistematik olarak ortaya koymasından ve evrimsel biyolojinin temellerini atmasından 149 yıl sonra, 15 Eylül 2008'de, başlangıçta bu bilimsel teoriyi şahsi inançlara dayalı olarak reddettikleri için özür dileyen bir makale yayınladı. Bu makalenin yalnızca kilisenin görüşünü yansıttığı; ancak resmî bir özür yerine geçmediği vurgulandı.

Kilise, Darwin evrim yasasını net olarak izah edip, bu yasayı açıklamak üzere Doğal Seçilim'e dayalı olarak geliştirdiği Evrim Teorisi'ni ortaya koyduğunda, sert bir şekilde bu fikre karşı çıkmış ve Darwin'in dine saldırmayı hedeflediğini ileri sürmüştü. Dönemin bazı diğer kiliseleri ise Darwin'in keşfini, "Tanrı'nın Yaratış Biçimi" olarak değerlendirmiş ve bilimsel bir gerçeğe sırt çevirmek yerine onu inançlarına dahil etmişlerdi. Ancak din cemaatinin neredeyse tamamı, hem doğadaki evrim yasasına, hem de bunu açıklayan teorilere net bir şekilde sırt çevirmiş, görmezden gelmiş ve gerçekleri savunanlara karşı kampanyalar başlatmıştı. Bu da, bilimin ilerleyişi açısından ciddi engellerin doğmasına neden olmuştu.

165
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yusuf Asaf Güven
7 saat önce
""Karanlık bir yol ve aydınlık bir yol varken insanlar bu iki yoldan birinden ilerlerken. Ben yolumu göremiyorum, yolum kayıp. En acısı, belki de en kötüsü de, istesen de o yolu görememen. Kör olduğundan değil, sağır olduğundan değil, aptal olduğundan, salak olduğundan, düşünemediğinden hiç değil. Korktuğundan. Acı çekmekten korktuğundan görememek… İnsanı bırak hasta etmeyi, öldürür. Öldürür diyorum öldürür."

"Artık düşünmek bile istemiyorum. Düşünmemek için uyuyacağım sanırım. Ancak uyumakta istemiyorum, sabah olmasından korkuyorum. Korkmak istemiyorum.""

Kitabımdan bir kaç alıntı

1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Robin Bilgisever
Çeviren 18 Mayıs 2023
Dar bant filtrelerle elde edilmiş bu kozmik görüntü, Cygnus takımyıldızının sınırları içindeki yaklaşık dolunay büyüklüğünde bir görüş alanını kapsıyor. Bu filtreler; iyonize kükürt, hidrojen ve oksijen gazının parıltısı tarafından izlenen halka benzeri bir bulutsunun parlak kenarını vurgularlar. Bölgenin yıldızlararası gaz ve toz bulutlarının içine gömülü olan karmaşık, parıldayan yaylar; kadrajın merkezine yakın en parlak yıldız olan Wolf-Rayet yıldızı WR 134'ten gelen yıldız rüzgarlarla süpürülen kabarcıklar veya madde kabuklarından oluşan bölümlerdir. Mesafe tahminleri, WR 134'ü yaklaşık 6.000 ışık yılı uzağa yerleştirerek kadrajı 50 ışık yılının üzerinde yapıyor. Dış zarflarını güçlü yıldız rüzgarlarıyla değiştiren devasa Wolf-Rayet yıldızları, nükleer yakıtlarını olağanüstü bir hızla tükettiler ve devasa yıldız evriminin bu son aşamasını muhteşem bir süpernova patlamasıyla bitirdiler. Yıldız rüzgarları ve süpernovalar, yıldızlararası malzemeyi gelecek nesil yıldızlara dahil edilecek ağır elementlerle zenginleştirir.
5
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Poyraz Savaş
Yazar 6 gün önce 4 dk.

Saka, insanlarca en çok tanınan ötücü kuşlardan biridir. Başının ön kısmındaki kırmızı "maske", beyaz yanağı ve burayı çevreleyen siyah çerçevesi, kahverengi sırtı, beyaz karnı ile oldukça karakteristik bir türdür. Siyah kanadının ortası geniş bir sarı çizgi bulunur, kanatları ve kuyruk telekleri siyahtır, uçlarında ise beyaz benekler vardır.

Genç bir sakanın başı ve sırtı gri kahverengi üzerine çizgilidir, kafadaki kırmızı, siyah ve beyaz renkli alanlar görülmez. Erkek ve dişisi arasında belirgin farklar yoktur. Erkeği göz pınarındaki ve burnunun üzerindeki tüylerinin siyah olması ve kafasındaki kırmızının genişliği ile dişisinden ayrılır. Erkekler daha iri ve parlak tüylüdür. Ayrıca kanat üstü örtü tüyleri erkeklerde siyah iken dişilerde kahverengidir.[6]

13
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Azra Kocaarslan
Çeviren 12 Ocak 2019 4 dk.

Makalenin kıdemli yazarı ve jeolojik bilimler profesörü Erik Sperling’in değerlendirmesi şöyle:

Başlangıçta bilim insanları, hayvanların en az miktarda oksijenle gelişebilecekleri optimum bir sıcaklık olduğuna dair bir teori geliştirdiler. Bu teoriye göre, oksijen ihtiyacı söz konusu sıcaklıktan daha sıcak ya da daha soğuk ortamlarda daha yüksekti. Boag, teorinin test edilmesi aşamasında, Ediyakaran okyanuslarının derinliklerinde gelişen canlıları anımsatan deniz şakayıklarının oksijen ihtiyaçlarını ölçtü. Deniz şakayıklarının seçilmesinin nedeni biyolojik yapılarının Ediyakaran okyanuslarından toplanan fosillerin yapılarına çok benzer olması, jelatinimsi gövdeli ve cilt yoluyla nefes alma kabiliyetleri olan canlılar olmasıydı.

119
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mehmet Akif
Öğrenciyim 4 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Kaan Durmaz tarafından sorulmuştur.
Aşırı gerçekçi bir yapay zeka modelinin ailemizi, arkadaşlarımızın, sevdiklerinizin yerini aldığı bir gelecek sizce mümkün olabilir mi?
Aşırı gerçekçi bir yapay zeka modelinin ailemizi, arkadaşlarımızın, sevdiklerinizin yerini aldığı bir gelecek sizce mümkün olabilir mi?

Hayir

Yapay zekanın insan duygularini o kadar iyi taklit edeceğine inanmıyorum, taklit edebilse bile karmaşık duygular hakkında o kadar da fikir sahibi olamayabilir ve bana göre böyle bir şey oldukça gereksizdir. Yapay zeka sadece günlük işlerimizi kolaylaştırmak ve doğru bilgiye erişimi sağlamak için kullanılmalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Ebrar Özgen Arslan
İnceleyen8 3 gün önce
Carmilla, henüz Dracula adının  duyulmadığı bir dönemde Sheridan Le Fanu’nun kaleminden doğuyor ve vampir edebiyatında öncü bir yere adını kazıyor. Eser, vampirizmin romantik ve korkutucu yönlerini zarif bir dille işlerken, kadınlar arasındaki duygusal ve sembolik yakınlığı  dönemin toplumunun yabancılaştırıcı bakışıyla birlikte ele alıyor.

Öyküyü dilinden dinlediğimiz Laura; henüz 6 yaşındayken yatak odasına gelen gizemli ziyaretçiyle, yıllar sonra şatolarına sığınması ile tekrar karşılaşır. Daha ilk görüşte bu genç kadınının kime benzediğini anlayan Laura, gizemli ziyaretçisi ile ilgilenmeye başlar.

Issız bir Avusturya kırsalında büyüyen Laura'nın yalnızlığı onu bu yeni arkadaş konusunda oldukça savunmasız bırakır ve kısa sürede onun büyüsüne kapılır. Adeta zihnini ele geçiren bu ziyaretçiyle, yakın bir ilişki kurar ve yol arkadaşı olarak gördüğü Carmilla ile karşılaşmanın mutluluğunu yaşar. Ta ki gün geçtikçe artan ve ruhunu ele geçiren kabusları tüm bedenini ele geçirene kadar...
Kitap
7.5/10
(4 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

İnceleme
Nida Yıldırım
İnceleyen 4 gün önce
Her okuduğunuzda farklı şeyler keşfettiğiniz sizi hayattan varlıktan ve yaşamdan soğutan o kitap klasik müzikle okuyan biri olarak o kışı ve soğuğu tattım
9.7/10
(122 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Записки из подполья
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gordon Freeman
5 gün önce
bu dinozorlar 175 milyon yıl boyunca hüküm sürdü fakat hiç evrimleşmedilermi? ben hiçbiryerde duymadım evrimleştiklerini
0
2 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 20 Mayıs 2011 18 dk.

Türleri anlamak için ilk olarak, çeşitli tür tanımlarından bahsetmemiz gerekir. Çünkü doğa bilginleri ve biyologlar çok uzun yıllardır türleri tanımlamanın kolay bir yolunu aramışlardır. Ne yazık ki günümüzde hala türleri tanımlamak çok kolay bir iş değildir ve çok kapsamlı incelemeler gerektirmektedir.

Ancak aslında bu zorluk bize evrimin ne kadar güçlü bir doğa gerçeği olduğunu gösterir. Günümüzdeki bazı türler, akrabalarına veya atalarına o kadar benzerken, bazı diğer özellikleri bu canlıları aynı gruptan (türden) saymamıza engel olacak kadar farklıdır. Bu canlıları sınıflandırmak zorlayıcı ve hatta hararetli bilimsel tartışmalara sebep olabilir. Bu, evrimsel biyoloji açısından doğrulayıcı niteliktedir, çünkü zaten evrimsel biyoloji türler arasında kademeli ve yavaş bir değişimi öngörür. Doğada da tam buna uygun bir şekilde, birbirlerinden giderek farklılaşan nitelikleri barındıran, dolayısıyla birbirinden ayırmanın zor olduğu türler görmemiz mümkündür.

131
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,0020 Temmuz
Atomlardan proteinlere: Yapısal Biyoloji ve Yapısal Taklit
20 Temmuz 2025 15:00 tarihinden 27 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

Amino asitler nasıl bir araya geliyor, 3 boyutlu yapı nasıl oluşuyor? Protein yapılarını çözmek, incelemek ve karmaşık protein etkileşimlerini anlamak için hangi teknikleri kullanıyoruz? Etkinlikte bu sorulara cevap ararken, teorik ve pratik oturumlar aracılığıyla protein yapılarını ve etkileşimlerini inceleyeceğiz. Pratik derslerle veritabanı kullanımı (NCBI BLAST, Expasy), protein görselleştirme (PDB, Chimera X), yapı modelleme (AlphaFold), protein etkileşimleri (PISA) ve moleküler kenetleme (HADDOCK, SWISSDOCK) konularını işleyeceğiz.

Devamını Göster
7
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Anıl Kocabaldır
Yazar 17 Şubat 2020 12 dk.

Bu yazımızda kaotik sistemlere örnek vermeye devam edeceğiz. Önceki yazımızda fiziksel bir örnek olan elektronik sistemlerde kaosu incelemiştik. Şimdi ise başka bir disiplin olan biyolojiden, kaotik davranış sergileyen, bir canlı grubuna ait popülasyondaki büyümede meydana gelen kaotikliği ele alacağız.

Biyolojik sistemlerde kaotikliği ilk defa inceleyen, biyolog R. M. May’dir. Kendisi 1970’lerin ortasında kompleks/ karmaşık davranış sergileyen biyolojik sistemlerin matematiksel bir modelini oluşturmuştur. Popülasyondaki canlıların sayısını zamana göre değişimini incelemiş ve 1976 yılında bunu bir makale olarak Nature dergisinde yayınlamıştır. Bu olay, aslında kaotik sistemlerin ilgiyi çekmeye başladığı bir dönüm noktasıdır. Çünkü basit ve karmaşık denklemlere sahip olmayan sistemlerde de hatta canlı maddelerde de kaotikliğin olabileceği ortaya konulmuştur.

70
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mücahid Köse
Çeviren 27 Ağustos 2022 3 dk.

Stanford Üniversitesi, Yapay Zeka Üzerine Yüz Yıllık Çalışma ("AI100") adını verdiği, yüzyıl ya da daha uzun bir süre boyunca her 5 yılda bir çıkarmayı planladığı rapor serisinin açılışını, 2016 yılının eylül ayında yayımladığı ilk raporla yapmıştı.[1] Eylül 2021 Çalışma Paneli'nde ise Stanford Üniversitesi'nden araştırmacılar, yapay zeka alanındaki gelişmeleri, mevcut endişeleri ve istikametini incelediği AI100 raporlarının ikincisini yayımladı.[2]

Yapay zeka, son 5 yılda önemli ölçüde ilerledi ve dünya çapında birçok endüstri ve sektörde büyük ilerlemeler kaydetti. Çalışmadan sorumlu araştırmacılar, yayımladıkları son raporda şunları yazıyor:

31
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Beyza Yalçın
Beyza Yalçın
123K UP
İnceleyen10 30 Kasım 2022
Hitler çok iyi oynanilmis. İnsan Hitler'e daha farklı bir bakış açısıyla bakabilme fırsatı yakalıyor. Sadece onu değil onunla aynı yolda baş koymuş fanatik yaverlerini de kanları donduran sahneler eşliğinde izliyoruz.
10.0/10
(33 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
20
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Berkay Yıldız
Lise Öğrencisi 24 Ekim 2019 Sen de Cevap Ver

Evet, hidrojen ve antihidrojenin spektral çizgisi aynıdır fakat bu iki maddeyi kıyaslarken bakacağımız tek özellik değildir. Hidrojenin aksine antihidrojen, antiproton ve pozitrondan oluşur ve bunlara bakarak da ayırt edilebilir. Zaten doğada çok sık görülmez çünkü çok hızlı yok olurlar. CERN'de yapılan deneylerde de kısa süreliğine oluşturulur ve bu ölçümler yapılır.

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close