Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
İnceleme
Nazmi Efe Armutcu
İnceleyen10 5 gün önce
"ben istiyorum ki; film, siz sinema salonunu terk ettikten sonra başlasın."

Bu filmi izlerken uykuya daldım, filmi ikinci izleyişimdeyse sıkılıp kapattım. Yönetmen, biz bu filmi en az 3 kere izleyeyilm diye gizemli ve karmaşık bir anlatıma gitmiş. Gerçi, konu karmaşık olmadan Christopher Nolan dışında çekilebilir miydi bilmiyorum... Nolan fulleyip doyamayanlardansanız umarım ki bu film sizi doyuracaktır. Film, tam anlamıyla bir sanatsal eser. Üzerine kafa yorulan günleri senaryonun güzelliğine bakarak tahmin edebiliyorsunuz. Nolan ve Kubrick filmleri size göre değilse bu filmi izlemeyin. Çünkü bu filmin yönetmeni, bu filmde; ancak her iki yönetmenin birleşmesiyle ortaya çıkabilecek bir film çekmiş.
Film
9.2/10
(10 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Emre Odabaş
Emre Odabaş
93.8K UP
Ekleyen 5 Ocak 2021 12 dk.

Ekinokokkozis, Cestoda sınıfının Cyclophyllidea takımına dahil edilen Taeniidae familyasından Echinococcus cinsine ait yassı solucanların neden olduğu enfeksiyondur. Hastalığa kistik ekinokokkoz, hidatik ekinokokkoz ve hidatizos da denilmektedir. Hastalığa neden olan Echinococcus türleri başlıca E. granulosus, E. multilocularis, E. vogeli ve E. oligarthrus olmak üzere dört tanedir. Bu Echinococcus türleri son konak olan başta köpek olmak üzere, tilki ve kurt gibi yabani etçillerin vücutlarında yaşayan endoparazitlerdir (iç parazit). Başta koyun, keçi, sığır olmak üzere birçok memeli de arakonaktır. İnsanlar da bu parazitler için arakonak olarak değerlendirilir, bu yönüyle zoonoz karakterlidir.

Enfeksiyon şiddeti ve biçimi enfekte ettiği canlının arakonak yada son konak olmasına göre değişiklik gösterir. Bunun sebebi ara konaklarda parazitin larval formları enfeksiyon oluştururken son konaklarda ise ergin parazitlerin enfeksiyon oluşturması, bunların tutunduğu ve yerleştiği organların farklı olması, dolayısıyla meydana getirdikleri patolojik değişikliklerin farklı olmasıdır. Ara konak olan insan dahil çeşitli memeli canlıda larva formu olarak içi sıvı dolu, çapı 10 cm den fazla olabilen ve farklı organlarda bulunabilen kistik yapılar meydana gelir. İnsanlarda parazitlenme ve görülme sıklığı bakımından en önemlileri E. granulosus ve E. multilocularis türleridir.

47
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Veli Sarıgül
Veli Sarıgül
153.8K UP
Yazar 2 gün önce 29 dk.

İnsanlık tarihine şöyle bir göz attığımızda, etrafımızdaki canlı ve cansız pek çok varlıkla sürekli bir etkileşim halinde olduğumuzu fark ederiz. Bu etkileşimin nedenini yalnızca hayatta kalma dürtüsüne indirgeyemeyiz tabii ki. İnsan, çevresini gözlemlemiş, anlamlandırmış ve çoğu zaman da ona bir anlam yüklemiştir. Bazen bir çakıl taşını keskin bir alete dönüştürmüş, bazen de gökyüzünde süzülen devasa kanatlı canlılara hayranlıkla bakıp onlara kutsal nitelikler atfetmiştir. Fakat bu ilişki sadece gökte süzülen varlıklarla sınırlı kalmamış; karada yürüyen, suda yüzen ve türlü biçimlerde insanın hayatına dokunan birçok hayvanla da benzer bir anlam bağı kurulmuştur.

Yani hayvanlarla kurduğumuz ilişki, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda düşünsel ve simgesel düzeyde derinleşmiştir. Kimi hayvanlar avlanmış, evcilleştirilmiş ya da çalıştırılmış; ama aynı zamanda kimi zaman rehber, kimi zaman uyarıcı, hatta kimi zaman da doğrudan kutsal kabul edilmiştir. Bu canlıların bazıları, gündelik yaşamın olağan akışında bize eşlik ederken| bazıları ise büyük felaketlerin, savaşların ya da doğa olaylarının anlamlandırılmasında, tıpkı tanrısal bir el gibi yorumlanmıştır. Böylece hayvanlar, hem pratik işlerde hem de ruhani ya da kültürel düşünce sistemlerinde yer almaya başlamış; kimi toplumlarda bir tanrının simgesi, kimilerindeyse doğanın ruhunu temsil eden figürler haline gelmiştir.

7
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İrem Kaplan
İrem Kaplan
139.0K UP
Kişisel deneyimlerim ve bakış açım 1 gün önce Sen de Cevap Ver

Bence akşamları gelen o hüzün, aslında hem bedenimizin hem de zihnimizin bir oyunu; gün boyu daha aktif olan serotonin ve kortizol hormonları akşamları azalıyor, melatonin artıyor ve bu biyolojik değişim bizi daha kırılgan ve içe dönük yapıyor, üstüne günün bitişiyle birlikte “bugün ne yaptım, neyi yapamadım” muhasebesi de eklenince ister istemez bir burukluk hissi doğuyor, karanlık ve sessizlik de yalnızlık duygusunu tetikliyor; bu yüzden bazı insanlar için akşam saati, hem biyolojik hem de psikolojik sebeplerle, biraz daha duygusal bir zaman dilimi oluyor. Ben akşamları değil de genelde geceleri hüzünleniyorum, hele bi de gece her yer sessiz ve yalnızsan ağlaya ağlaya uyunabilir yani... [1][2][3]

Kaynaklar

  1. N. Kronfeld-Schor, et al. (2012). Circadian Rhythms And Depression: Human Psychopathology And Animal Models. Neuropharmacology. doi: 10.1016/j.neuropharm.2011.08.020. | Arşiv Bağlantısı
  2. T. A. Wehr, et al. (1997). Melatonin And Seasonal Rhythms. Journal of biological rhythms. doi: 10.1177/074873049701200605. | Arşiv Bağlantısı
  3. G. Murray, et al. (2010). Circadian Rhythms And Sleep In Bipolar Disorder. Bipolar disorders. doi: 10.1111/j.1399-5618.2010.00843.x. | Arşiv Bağlantısı
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Sude Akman
Sude Akman
213.1K UP
Aktaran 13 Ağustos 2021 2 dk.

Araştırmacılar, nakledilecek organdaki kan damarlarını kaplamak için özel bir polimer kullanarak bir nakil sonrasında organ reddini azaltmanın bir yolunu buldular.

UBC tıp profesörü Dr. Jayachandran Kizhakkedathu ve Kan Araştırmaları ve Yaşam Bilimleri Enstitüsü'ndeki ekibi tarafından geliştirilen polimer, SFU ve Northwestern Üniversitesi'ndeki ekip tarafından test edildiğinde, farelerde nakil reddini önemli ölçüde azalttı. Dr. Kizhakkedathu şöyle diyor:

15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı
Çeviren 2 Ağustos 2016 18 dk.

Dünya’nın yörüngesindeki değişiklikler, binyıllardır iklim değişimlerinin zamanını belirlemede etkili olmuşlardır. Paleoiklim, uzak geçmişteki bu iklim değişikliklerin araştırılması ve modellenmesini konu alan bir bilim dalıdır ve günümüzde paleoiklimbilimciler bu değişimlerin uzak atalarımızın yaşam alanlarını değiştirip değiştirmediklerini ve değiştirdilerse nasıl değiştirdiklerini araştırmaktadırlar. 

İnsan türünün evrimindeki kritik dönüm noktaları ve davranışsal gelişimlerin, çevresel etkenler tarafından şekillendirildiği düşüncesi Darwin’den bu yana varlığını sürdüren bir fikirdir. Her ne kadar bir yüzyıl boyunca çeşitli hipotez ve modeller öne sürülmüş, geliştirilmiş ve/veya geride bırakılmış olsalar da, evrimdeki temel itici gücün fiziksel ve cansız çevredeki değişiklikler olduğu görüşünü savunan “Çevresel Determinizm” düşüncesi ve bu düşüncenin insansıların evrimi üzerindeki olası etkileri günümüzde hala daha canlılığını sürdüren bir konu. Her ne kadar işin sonunda evrimsel değişimlerin ardındaki temel kuvvetlerden birisi belirli canlı nüfusları üzerine etki eden yerel ölçekteki çevresel süreçler olsa da, bu gibi değişimler genellikle kendilerinden çok daha büyük olan bölgesel ya da küresel ölçekteki iklimsel yönelimlerin dahilinde gerçekleşirler. (Ç.N: Yazı boyunca kullanılacak boyut kavramları küresel>bölgesel>yerel şeklinde olacaktır.)

76
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Seda Baştürk
Seda Baştürk
193.5K UP
Çeviren 25 Aralık 2020
Avcı, bir diğer adıyla Orion, kuzeyde kış akşamlarında her zaman yana doğru eğilmiş bir biçimde görülür. Avcı Takımyıldızı’nın tanıdık yıldızları, bu renki gök manzarasında ağaçların üzerinde ışıldıyor. Bir yıldız olmayan ancak çıplak gözle görülebilen Büyük Orion Bulutsusu, Avcı’nın Kemeri’nin altında parlıyor. Kameranın pozlaması, yıldız oluşum bölgelerinin sönük pembemsi parıltısını da ortaya çıkarıyor. Orion’un omzundaki devasa yıldız Betelgeuse, ılık ve sıcak karasal ışığa sahiptir. Bir diğer tanıdık dev yıldız olan Aldebaran da öyledir. Boğa Takımyıldızı Taurus’un alfa yıldızı olan Aldebaran, Hyades Kümesi‘nin tanıdık V şekli ile yıldızlı karenin üstüne doğru bulunabilir.
9
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 27 Mayıs 2011 42 dk.

Kendinizin ve karşınızdakinin sahip olacağı elma sayısını belirleyeceğiniz bir oyun hayal edin. Ancak size söylendiğine göre, oyunda nihai olarak kazanmak ya da kaybetmek yok; sadece farklı şartlar altında nasıl düşündüğünüzün tespit etmeye çalışıldığı söyleniyor. Önünüzde üç seçenek var: A seçeneğinde, kendinize 10 elma alırken karşınızdakine hiç elma vermeyeceksiniz; B seçeneğinde, siz 2 elma alırken karşınızdakine 1 elma vereceksiniz; C seçeneğinde ise siz 4 elma alacaksınız, karşınızdaki ise 7... Hangisini seçmek isterdiniz?

Herkesin bu oyunda kullanacağı strateji farklı olacaktır. Bu oyunlarda "evrensel olarak geçerli" bir strateji olabilir veya olmayabilir; ancak her oyunda, tamamen rastgele tercihler yerine, genellikle en azından bir tane "mantıksal olarak desteklenebilir" strateji olacaktır. İşte bu oyunlar ve bunlar dahilinde kullanılan stratejiler Oyun Kuramı veya Oyun Teorisi isimli, ekonomi, savaş politikası, felsefe, mühendislik, bilgisayar bilimleri, işletme ve hepsinden önemlisi, biyoloji alanlarını kapsayan disiplinler arası matematiksel bir kuram çerçevesinde incelenir. Oyun Kuramı, bir katılımcının yaptığı seçimlerin diğer katılımcının kararları üzerinde etkisinin olduğu, rekabetçi oyunlarda izlenebilecek olan uzlaşmacı stratejileri analiz eder. 

126
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Mayıs 2019 48 dk.

Uyku, birçok hayvan türünde ortak olarak paylaşılan bir özelliktir. 2012 itibariyle Türkiye’de doğan bebeklerin ömür uzunluğu beklentisi ortalamada 75 yıl civarıdır. Bu kadar yaşayacak insanların ortalamada 25 yıllarını gözleri ve algıları kapalı bir şekilde, uyku halinde geçireceklerini düşünürsek, uykunun türümüz için ne kadar önemli olduğunu fark etmek mümkündür. Sadece türümüz için de değil… Neredeyse beynin ilk evrimleştiği zamanlardan beri çeşitli uyku formları da canlılara eşlik etmiştir. Bu durumda, eğer ki evrimsel tarihimizi aydınlatmak, beyinlerimizin nasıl çalıştığını anlamak ve kendimizi daha iyi tanımak için uykunun nasıl evrimleştiğini ve neden var olduğunu anlamamız gerekmektedir. Günümüzde uykunun hem evrimine, hem de canlılardaki işlevine yönelik çok kapsamlı ve çok yönlü birçok araştırma yürütülmektedir. Bu yazıda, güncel uyku araştırmalardan bazı örnekler ve sonuçlar sunarak sizlere sadece uykuyu, evrimini ve hayatımızdaki yerini anlatmakla kalmayacağız; aynı zamanda uykuyla yakından ilişkilendirilen birçok ilginç konuyu (örneğin rüyaları, uyku sırasındaki düşme hissinin neden yaşandığını, vb.) en temel düzeyde ve basit bir dille anlatmaya çalışacağız. Umarım faydalı olacaktır.

Eğer ki uykuyu anlamak istiyorsak, öncelikle onu tanımlamamız gerekmektedir. Ancak biz insanlar da dâhil olmak üzere binlerce farklı hayvan türünün her gün saatlerce yaptığı bu davranışı tanımlamanın çok da kolay olmadığı görülecektir. Merriam-Webster sözlüğü uykuyu “gözlerinizin ve bilincinizin kapalı olduğu doğal dinlenme hali” olarak tanımlamaktadır. Bu daha ziyade halka yönelik ve bilimselliğe pek de ağırlık vermeyen bir tanımdır. Türk Dil Kurumu ise bu olguyu “Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu” olarak tanımlamaktadır. Bu tanımın özellikle “her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı” kısmının aslında bir yanılgı ve hata olduğunu yazının ilerleyen kısımlarında göreceğiz. Bu hatadan biraz daha arındırılmış ve biraz daha bilimsel bir tanım, Macmillian tarafından basılan Öğrenciler İçin Sözlük’te bulunabilir: “Uyku, bilinç düzeyinin değiştiği, duyusal aktivitenin ve neredeyse tüm istemli kasların baskılandığı doğal olarak kendini tekrar eden bir durumdur.”

357
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İrem Holat
İrem Holat
10.6K UP
Yazar 3 gün önce 7 dk.

Çağımızın hastalığı olarak da bilinen kanser, Türkiye’de ve dünyada her gün pek çok insanı etkiliyor. Kanserin türüne ve yayılma derecesine göre de değişmekle beraber, en yaygın tedavi yöntemleri tümörün ameliyatla alınması, kemoterapi ve radyoterapi. Bu yöntemler tedaviyi daha etkin kılmak için genellikle tek başına değil kombinasyonlar halinde kullanılıyor. Örneğin bölgesel bir tümör ameliyatla çıkarıldıktan sonra vücutta kanser hücrelerinin kalmadığından emin olmak için hastalar sıklıkla radyoterapi görüyor. Ancak, kanser ortaya çıktığı bölgeden çevre lenf bezlerine ve vücudun diğer bölgelerine yayıldıysa, yani metastaz yaptıysa, ameliyat pek mümkün olmuyor. Kemoterapi ve radyoterapinin ortak noktası kanser hücrelerine dış etkenlerle hasar vererek bu hücrelerin öldürülmesini amaçlamalarıdır. Fakat bu tedavi yöntemleri yalnızca kanser hücrelerine spesifik değiller, yani vücuttaki sağlıklı hücreleri de etkiliyorlar ve bu da kanser tedavisi gören hastalarda pek çok yan etki olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, bu yöntemler tedaviye direnç kazanan kanserlere karşı yetersiz kalabiliyor.[1]

Peki kanserden kurtulmamızın başka bir yolu yok mu? Cevap, evet. Örneğin kanserle daha etkili şekilde savaşabilmek için CAR-T hücre terapisi, tümör infiltran lenfosit terapisi gibi vücudun kendi bağışıklık sistemini kanserle savaşmak için yeniden programlamaya dayalı hücresel tedavi yöntemleri geliştiriliyor. Son yirmi yılda özellikle bu yönde çalışmalar ivme kazanmakta ve başarılı sonuçlar elde edilebiliyor, ancak bu yöntemlerin de kendilerine özgü sınırlılıkları var. Örnek vermek gerekirse, bu tedaviler hastanın bağışıklık sisteminin istenmeyen düzeyde aktifleşmesine neden olabiliyor ve bu da hastanın ölümüne kadar varan ciddi sonuçlar doğurabiliyor.[2] Bu yazımızda kansere karşı mücadelemizde daha farklı bir yaklaşımı ele alacağız: Kanseri aç bırakmak!

10
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Öne Çıkan EtkinlikBilim Buluşması
Evrim Ağacı Samsun Topluluğu
Etkinliği Ekleyen 6 gün önce Samsun₺500,0015 Eylül
Evrim Ağacı Samsun Topluluğu Kitap Kulübü
15 Eylül 2025 19:00 tarihinden 15 Eylül 2025 22:00 tarihine kadar.

15 Eylül 2025 Pazartesi günü başlayacak olan kitap kulübü buluşmalarımız, Eylül ayı boyunca her pazartesi aynı saatte gerçekleşecektir.

✨ İlk kitap: “50 Soruda Yapay Zeka” – Cem Say
✨ Okunacak diğer kitaplar kulüp üyelerinin oylamasıyla belirlenecektir.
✨ Her hafta bir kitap üzerine sohbet
✨ 3 saatlik buluşmalar
✨ 10 kişilik sınırlı kontenjan

Devamını Göster
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Yaşam Ağacı Türü
İrem Kaplan
İrem Kaplan
139.0K UP
Türü Ekleyen 2 gün önce
Komodo Ejderi (Varanus komodoensis)

Komodo ejderi, Varanidae familyasına ait en büyük kertenkele türüdür. Endonezya’nın Komodo, Rinca, Flores ve Gili Motang adalarında yaşar. Yetişkin bireyler 3 metreye kadar uzayabilir ve 70-90 kg ağırlığa ulaşabilir.

Vücut Yapısı: Güçlü kas yapısına sahip olup uzun kuyrukları denge ve savunma için kullanılır. Kalın derileri sert pullarla kaplıdır. Çatallı dilleri, çevredeki kokuları algılayarak av bulmalarına yardımcı olur.

Beslenme: Tamamen etçil bir türdür. Geyik, yaban domuzu, küçük memeliler ve kuşlarla beslenir. Ayrıca leş de tüketebilir. Avlarını güçlü çeneleri ve zehirli tükürüklerindeki bakteriler/zehir kombinasyonu sayesinde etkisiz hale getirir.

Davranış: Yalnız yaşayan ve gündüzcü (diurnal) bir hayvandır. Çok iyi yüzebilir ve av için uzun mesafeler katedebilir. Bölgesel davranışlar sergiler, erkekler özellikle çiftleşme döneminde alanlarını korur.

Üreme: Dişiler genellikle 20’ye yakın yumurta bırakır. Yumurtalar yaklaşık 7-8 ay kuluçka süresi sonunda açılır. Genç bireyler ilk yıllarında ağaçlarda yaşar ve küçük avlarla beslenir.

Dağılım ve Korunma: Yalnızca Endonezya’nın belirli adalarında bulunur. Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından Tehlike Altında (Endangered) olarak sınıflandırılmıştır. Ana tehditler habitat kaybı ve insan etkisidir.
3
Meriç Öztürk
Seslendiren 22 Mayıs 2024 24:01
Meriç Öztürk & Erinç Yurtman - Koaservatlı Yıllar: İlkel Çorba - Her Masada Var: Volkanlar - Ne Oldum Demeyeceksin: Dinozorlar'ın Yok Oluşu - Sabrın...
28
Söz
Hakan Aksar
Hakan Aksar
51.3K UP
Alıntıyı Ekleyen 4 gün önce
İnsanlığın en büyük trajedileri, sadece midesi boş olanların isyanı değil, aynı zamanda ruhu aç olanların zulmüdür.
Kaynak: Proje KİLİT Bir Evrim Manifestosu
9
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close