Kedigiller'in (Felidae) Evrimi
Bu yazımızda, okurlarımız arasında ciddi bir kedi-sever kitlesi bulunduğunu tahmin ederek, kedigillerin evrimine göz atmak istiyoruz. Uzunca bir yazı olabilir, bu yüzden hemen söze girmek istiyoruz. Yazımızı, tüm kedi severlere; ancak özellikle de bizden desteğini asla esirgemeyen, her zaman yanımızda olan ve kediden pek de farklı olmayan insanlara armağan ediyoruz. Kedilerin evrimi, belki de kendi evrimlerine ışık tutacaktır (edebiyat amaçlı bir cümledir, bilim ile alakası yoktur).
Felidae, ya da Türkçe adıyla kedigiller, Hayvanlar Alemi'nin Karnivorlar (Etçiller) takımının Feliformia, yani kedi-benzeri etçiller alt takımının içerisinde bulunan bir ailedir. En bilindik üyeleri, elbette ki ülkemizde her an her yerde görebileceğimiz evcil kedilerdir. Ancak evcil kediler, ailenin günümüze en yakın zamanda evrimleşmiş üyesidir de aynı zamanda. Ev kedilerine son 10.000 yıldır rastlamaktayız; ancak ailenin diğer türleri, çok daha uzun zamanlardır Dünya'da kol gezmektedir.
Öncelikle, üzerinden gidebilmemiz için, kedigiller içerisinden bir türün, hatta spesifik olarak ev kedilerinin taksonomik sınıflandırılmasının en ayrıntılı versiyonuna bir göz atalım:
- Tip: Canlılık (Biota)
- Süper Alan (Superdomain): Arkeler ve Ökaryotlar (Neomura)
- Alan: Ökarya (Eukarya)
- Klad: Amipler, Hayvanlar, Mantarlar (Unikonta)
- Klad: Arkadan Kamçılılar, Hayvanlar ve Mantarlar (Opisthokonta)
- Klad: Hayvanlar ve Tek Hücreli Yakın Akrabaları (Holozoa)
- Alem: Hayvanlar (Animalia)
- Alt Alem: Gerçek Dokulular (Eumetazoa)
- Klad: Çift Yanlı Simetrikler (Bilateria)
- Üst Şube: İkincil Ağızlılar (Deuterostomia)
- Şube/Filum: Kordalılar (Chordata)
- Alt Şube: Omurgalılar (Vertebrata)
- İnfra Şube (Infraphylum): Gerçekçeneliler (Gnathostomata)
- Üst Sınıf: Dört Üyeliler (Tetrapoda)
- Sınıf: Memeliler (Mammalia)
- Alt Sınıf: Doğuran Memeliler (Theriiformes)
- İnfra Sınıf (Infraclass): Plasentalı Memeliler / Eteneliler (Eutheria / Placentalia)
- Üst Takım: Lavrasyalı Plasentalı Memeliler (Laurasiatheria)
- Klad: Etçiller ve Pangolinler (Farae)
- Takım: Etçiller (Carnivora)
- Alt Takım: Kedi Benzeri Etçiller (Feliformia / Feloidea)
- Aile/Familya: Kedigiller (Felidae)
- Alt Familya: Küçük Kediler, Panter ve Çita (Felinae)
- Cins: Ev Kedisi ve Yakın Akrabaları (Felis)
- Tür: Ev Kedisi (Felis domesticus)
Şimdi biraz daha ayrıntıya girebiliriz:
Kedigiller altında iki alt aile bulunur: Pantherinae (kaplan, aslan, jaguar ve leopar) ve Felinae (puma, çita, lynx, oselot ve ev kedisi). Bunların hepsine biraz değineceğiz. Ancak genel olarak kedigillerin evrimi, günümüzden 25 milyon yıl önce, Oliyosen Dönem'e rastlamaktadır. Bu dönemde, Felidae ailesi altında üçüncü bir alt sınıf olarak Machairodontinae (kılıç dişli kediler) evrimleşmiştir ve bunların en meşhur olanı Smilodon cinsidir. Ancak bu alt familya, günümüzden 11.000 yıl kadar önce yok olmuştur. Bu yok oluşun sebebi, ilginç bir şekilde doğa olayları değil, kılıç dişli kedilerin, koni dişli kediler (kılıç dişliler haricinde kalan tüm kedi türleri) ile olan besin mücadelesidir. Bunu, kılıç dişliler kaybetmiş ve sonuncusu 11.000 yıl önce ölmüş ve alt aile tamamen yok olmuştur. Ayrıca kedigillere dahil olmayan ancak özellikler açısından kedilere çok benzeyen, Thylacosmius türü veya Nimravidae ailesi gibi bazı keseli kılıçdişli memeliler de bulunmaktadır. Bu benzerlikler, evrimsel akrabalıktan değil, yakınsak evrim sonucu bu kedi-benzeri etçillerin, kedigiller ile benzer özellikler evrimleştirmelerinden kaynaklanmaktadır.
Aşağıda soyu tükenmiş türlerden olan Smilodon'un 3 boyutlu bir canlandırması görülmektedir:
Zaman kaybetmemek adına soyu tükenmiş kedigiller olan Machairodontinae'ye hiç girmeyeceğiz ve doğrudan günümüz kedilerine ve evrimlerine geçeceğiz.
İlk olarak, bir feliform türünü, etçiller takımı içerisindeki diğer alt takım olan kaniformlardan (köpek-benzeri etçiller alt takımı) nasıl ayırırız, buna bakalım. Bunun için kafa anatomisini incelemek yeterli olacaktır. Tüm modern feliformların işitsel bulbları çift odacıklıdır ve odacıklardaki iki kemik septum ile birbirine bağlanır. Kaniformlarda ise tek odacık vardır ya da odacık kısmen bölünmüştür ve tek kemik bulunur. Daha başka yöntemler de var elbet ama burada çok ayrıntıya girmeyi gerekli görmüyoruz.
Günümüzde, Feliformia, yani kedi benzeri etçiller içerisinde 6 aile vardır. Bunların içerisinde 12 alt aile, 56 cins ve 114 tür bulunur. Bu ailelerden bu yazımızda sadece Felidae, yani kedigilleri ele alacağız; ancak kedigillerin en yakın akrabaları olarak Eupleridae (Madagaskarlı etçiller ailesi), Hyaenidae (sırtlanlar ve yeleli sırtlanlar ailesi), Herpestidae (kuyruksürenler, kusimansenler, mirketler ailesi), Nandiniidae (Afrika misk kedisi ailesi), Viverridae (misk kedisi ailesi) bulunur.
Şimdi, bunları bir kenara bırakarak Feliadea (kedigiller) ailesine bir göz atalım.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Felidae (Kedigiller)
Günümüzde, aynı atadan türemiş 41 farklı kedigil türü bulunmaktadır. Kedigiller, Asya'da evrimleşmiş ve tüm kıtalara kara köprüleri sayesinde yayılmışlardır. Kedigiller, atalarından ayrıldıktan sonra 8 ana kola ayrılmış ve 10 farklı göç ile Bering Boğazı ve Panama Kanalı üzerinden Dünya'ya yayılmışlardır. Taksonun en eski cinsi Panthera, en yeni cinsi ise Felis'tir. National Geographic'te 2006 yılında yayınlanan bir araştırma haberine göre kedi cinslerinin %60'ı son birkaç milyon yılda evrimleşmiştir.
Felidae üyesi kedilerin, yani Felidlerin, 18 ya da 19 çift kromozomu bulunur. Yeni Dünya Kedileri, yani Orta ve Güney Amerika'da bulunan kedilerin 18 çift kromozomu vardır. Yapılan araştırmalar, tıpkı insanların atalarından insanların evrimi sırasında olduğu gibi, iki kromozomun kaynayarak tek bir büyük kromozom haline geldiğini keşfetmişlerdir.
Kedigillerin Evrimi ve Birkaç Önemli "Ara Geçiş Türü"
Kedigillerin Evrim Ağacı aşağıdaki gibidir:
Bu haritadan biraz daha fazla bilgi verecek olursak: kediler, misk kedileri ve sırtlanların ortak atası, günümüzden 30 milyon yıl kadar önce yaşamış olan Haplogale isimli türdür. Kedilere ait bazı özellikler taşımakla birlikte, hala tam olarak bir kedigil olduğu söylenemez. Daha sonra, erken Miyosen dönemde, 25 milyon yıl kadar önce Proailurus julieni evrimleşmiştir. Bu türün misk kedisigillere benzer özellikleri bulunmaktadır ancak kafatası ilk defa kedigillerinkine doğru evrimleşmeye başlamıştır. Bu türün ilk başta bir Proaurilus cinsi olduğu sanılmış, bu isim o yüzden verilmiştir. Ancak günümüzde yapılan yeni araştırmalar sonucunda Proaurilus'un atası olduğu bilinmektedir; ancak halen adı değiştirilmemiştir. Daha sonra, 24 milyon yıl kadar önce gerçek bir Proaurilus türü olan Proaurilus lemanensis evrimleşmiştir. Bu tür, bilinen ilk kedi türü olarak kayıtlara geçmiştir. Kafatası günümüz kedigilleriyle neredeyse tamamen aynıdır ve bulbları oluşmaya ve kemikleşmeye başlamıştır. Daha sonra, günümüzden 20 milyon yıl kadar önce Pseudoaelurus cinsi evrimleşmiştir. Bu tür, atalarına oldukça benzemekle birlikte, yapısal olarak modern kedilere doğru bir adım daha atılmıştır. Daha sonra, 18 milyon yıl kadar önce evrimleşen Dinictus, günümüz Felinae alt ailesine, yani puma ve çitaları barındıran aileye benzemeye başlamıştır. Son olarak keşfedilen Hoplophoenus, kedilerin ortak atasından kılıç dişli kedilere geçiş türü olarak kayıtlara geçmiştir.
Kısaca, kedilerin evrimine ait oldukça fazla tür bilinmektedir. Üstelik yukarıda belirtilen türler, sadece keskin geçişleri gösteren ara türlerdir, bunlar haricinde kademeli geçişe ait onlarca tür bilmekteyiz. Günümüzde, oldukça geniş bir Evrim Ağacı'na sahiptirler; daha yukarıda da belirttiğimiz gibi kedigiller içerisinde 41 farklı tür bulunmaktadır. Ve yine belirttiğimiz gibi bunlar, 2 ana alt-ailede toplanmaktadır:
A) FELINAE (Felinler)
Bu alt aile içerisinde genellikle orta büyüklükte, birkaç tane de büyük kedi bulunmaktadır. Puma ve çita, grubun en büyük kedileri arasındadır. Bu alt aileye ait en eski kalıntılar, günümüzden 9 milyon yıl önce evrimleşmiş olan Felis attica'ya kadar gitmektedir.
Felinae içerisinde 12 cins bulunmaktadır:
1. Felis: Bu cins içerisinde günümüz evcil kedileri ve yakın akrabaları bulunmaktadır. Vahşi türleri genel olarak tüm Avrupa'ya, güney ve orta Asya'ya ve Afrika'ya yayılmıştır. Evcil kedilere ise Dünya'nın her yerinde rastlanır. Genellikle küçük kedilerdir ve en küçükleri kum kedisi isimli 40 santimetreden kısa olan kedi türüdür. En büyüğü ise orman kedisidir ve 94 santimetreye kadar büyür. Genellikle kuşlar ve kemirgenler ile beslenirler. Bu cinsin günümüzden 9 milyon yıl kadar önce Felis attica'nın evrimleşmesiyle meydana çıktığı düşünülmektedir. Cins içerisinde 7 tür bulunur:
- Felis chaus: Orman kedisi. Evcil kedilerden biraz daha büyüktür ve ortalama 55-94 santimetre arasında değişir. Kuyrukları 20-31 santimetre kadar uzunluktadır. Yerden yükseklikleri ise 36 santimetre kadardır. Erkekleri, dişilerden biraz daha büyüktür. Türün 9 farklı alt türü bulunmaktadır. Bu alt türlere bağlı olarak kıllarının rengi değişmektedir. Sarımsı-gri, kırmızımsı-kahverengi, soluk gri renkte ve siyah çizgili olabilirler. Yavrulardaki dikine çizgiler yetişkinlerde yok olur. Bu kedilerin en ayırt edici özelliği, evcil kedilerin aksine, ön ve arka pençelerinin eşit büyüklükte olmasıdır. Bu sayede yüksek ağaçlara vahşi doğada çok daha seri ve kıvrak bir şekilde tırmanabilirler. Genel olarak Mısır, Batı ve Orta Asya, Sri Lanka ve Güneydoğu Asya'da bulunurlar. Oldukça adaptif bir türdür ve genellikle ıslak ve uzun otlu yerleşkeleri tercih ederler. Ancak kuru bölgelerde ve hatta deniz seviyesinden 2.400 metre yüksekte bile yaşadıkları görülmüştür.
- Felis margarita: Kum kedisi. Bu tür biraz daha küçük bir türdür; kısa bacakları, uzun bir kuyruğu bulunur. Büyük ve sivri kulakları vardır. 39-57 santimetre uzunluğa, 23-31 santimetre kuyruk uzunluğuna, 1.4-3.4 kg ağırlığa ulaşabilirler. Kürkleri genellikle kum sarısı rengindedir. Vücutlarındaki çizgiler çok zor görülür. Afrikalı alt türlerde ise çizgilerin görülmesi daha kolaydır. Kışın kürkleri kalınlaşarak 5.1 santimetre kalınlığa ulaşabilir. Gözleri büyük ve yeşilimsi sarıdır, burnu siyahtır. Sürekli kumlu ortamlarda yaşamaya uygun adaptasyonlar geçirmiştir. Kafatası yapısı kumlardan gelen titreşimleri algılayacak şekilde özelleşmiş ve gözler kısık kalacak şekilde adaptasyon geçirmiştir. Böylece kumlar arasında uç derecede iyi duyabilir ve gözleri kum fırtınalarından etkilenmez. -5 derece ile 52 derece arasında sağ kalabilirler. Genellikle yiyecek bulabilecekleri tüm kumlu bölgelerde, çöllerde, kurak alanlarda görülürler. 6 farklı alt türleri bulunmaktadır.
- Felis nigripes: Siyah-ayaklı kedi. Bu tür, bilinen en küçük kedilerden biridir. Erkekleri 1.9-2.5 kg arasında değişir. Dişiler ise 1.3 kg kadar hafif olabilirler. 36.7-43.3 santim uzunluğa, 16.4-19.8 santimetre kuyruk uzunluğuna ve yerden 25 santim yüksekliğe erişebilirler. Sadece patileri ve pati altları siyah renktedir. İsmini de bu özelliğinden alır. Gözleri vücuduna göre oldukça büyüktür. 2 alt türü bulunur ve genel olarak Güney Afrika, Namibya, Botswana, Zimbabwe ve benzeri bölgelerde bulunurlar.
- Felis silvestris: Vahşi kedi. En meşhur özelliği, günümüzdeki tüm evcil kedilerin atası olmasıdır. Evcil kediler, bu türden 10.000 yıl kadar önce ayrılmış ve günümüze kadar Yapay Seçilim ile türleştirilmişlerdir. Pek çok açıdan evcil kedilerle benzerlik gösterirler. Çok çeşitli renklerde bulunabilirler; hatta tamamen siyah türleri de gözlenmiştir, ancak bunun ev kedileri ile hibritleşme sonucu oluştuğu düşünülmektedir. 45-80 santimetre uzunluğa, 3-6 kg. ağırlığa ulaşabilir. Kuyrukları 30 santimetre uzunluğunadır. Vahşi kediler de, evcil kediler gibi sesler çıkarırlar. Ancak evcil kedilerin aksine, çiftleşme döneminde oldukça sessizdirler.
- Felis catus: Evcil kedi. Diğer tüm kedilerden insan açısından ayrılır, çünkü insanların Dünya çapında besledikleri ve evlerine aldıkları tek kedi türüdür. Yaklaşık 10.000 yıldır evcilleştirildikleri düşünülmektedir ve ataları, yapılan genetik araştırmalara göre Felis silvestris, yani bir üstteki tür olan vahşi kedi ile ortaktır. Ev kedileri de anatomik olarak diğer kedilerle benzerlik gösterir: güçlü ve kıvrak vücutları vardır, saklanabilir pençeleri bulunur, dişleri avlanmaya uygun şekilde keskindir. Ev kedileri, insanın duyabileceğinden daha pes ve tiz sesleri duyabilir. Bu sayede kemirgenlerin yüksek frekanslı seslerini duyabilirler. Genellikle 4-5 kg ağırlığındadırlar ancak 1.8 kg. veya 11 kg ağırlığında olan türler bilinmektedir. Dünya rekoru olarak, en ağır 21.3 kg, en hafif kedi ise 1.3 kg'dır. Ortalama olarak 23-25 santimetre yüksekliğe, 46 santimetre uzunluğa ve 30 santimetre kuyruğa sahiplerdir.
- Felis bieti: Çin Dağ Kedisi. Kimi bilim insanı tarafından Felis silvestris bieti ismi ile vahşi kedinin bir alttürü olarak sayılır. Ancak genetik araştırmalar bunun pek de doğru olmadığını göstermektedir. Ancak görünüş olarak Avrupalı Vahşi kedileri andırdığı doğrudur. 69-84 santimetre uzunluğa, 29-41 santimetre kuyruk uzunluğuna, 6.5-9 kg ağırlığa erişebilirler. Göreceli olarak geniş bir kafatasına ve pençeleri arasında çıkan fazladan kıllara sahiptirler. Tibet Platosu'nda, Çin'de ve bu bölgelerdeki kurak ve çöl arazilerde görülürler. Deniz seviyesinden 2.800-4.100 metre yüksekte yaşayabildikleri tespit edilmiştir.
2. Otocolobus: Bu cins günümüzde tek bir tür ile, Felis manul (Pallas Kedisi)ile temsil edilmektedir. Öncelikle Felis cinsi içerisinde olduğu zannedilen Pallas Kedisi, daha sonradan yapılan incelemelerle ayrı bir tür; hatta herhangi bir önceden tanımlanmış cinse ait olmayan yeni bir kol olduğu keşfedilmiştir. Pallas Kedileri ve modern Leoparların atası ile evcil kedilerin atası yaklaşık 6.18 milyon yıl önce ayrılmıştır. Daha sonra, 5.86 milyon yıl kadar önce de Pallas Kedisi ile Leoparlar birbirlerinden ayrılmışlardır.
3. Prionailurus: Bu cins altında 4 tür bulunmaktadır ve genel olarak Asya'da bulunan, vahşi türlerdir. Çoğunlukla ormanlar içerisinde yaşarlar ve çok iyi yüzücüdürler. Hatta bazı türler yarı-suculdur ve temel olarak balıklar ve diğer sucul hayvanlarla beslenirler. Türler, şöyledir:
- Prionailurus bengalensis: Leopar Kedisi. 12 farklı alt türe sahiptir ve Güney ve Doğu Asya'da oldukça geniş bir alana yayılmışlardır. Türün adı, leopar benzeri deseninden gelir ancak leoparlar ile uzaktan akrabadılar, sadece isim benzerliği vardır. Yaklaşık olarak ev kedisi büyüklüğündedirler; ancak ev kedilerinden daha sağlam bacaklara sahiptirler. Pençeleri arasındaki perde daha belirgindir. Kafalarında ayırt edici iki çizgi bulunur. Tropik bölgelerde yaşayanlar; 0.55-3.8 kg ağırlığa, 38.8-66 santimetre uzunluğa ve 17.2-32 santimetre kuyruk uzunluğuna erişebilirler. Çin ve Siberya'da yaşayanları ise ortalama 7.1 kg ağırlığa, 75 santimetre uzunluğa erişirler. Ayrıca yerden yükseklikleri 41 santimetre kadardır.
- Prionailurus iriomotensis: Iriomot Kedisi. Uzun bir süre ayrı bir tür olarak sayılsa da, daha sonradan Leopar Kedisi'nin bir alt türü olduğu keşfedilmiştir ve şimdileri Prionailurus bengalensis iriomotensis olarak anılmaktadır. Ev kedisi büyüklüğünde bir vahşi kedidir. Biyologlar tarafından "yaşayan fosil" olarak anılan bir diğer canlı türüdür, çünkü çok uzun bir süredir pek fazla evrimsel değişim geçirmeden günümüze kadar gelmiştir. Ne yazık ki soyu tükenmek üzeredir ve tüm Dünya'da 100'den az bireyi kaldığı bilinmektedir. Vücutlarında koyu noktalar bulunur ve boyunları boyunca 5-7 çizgi uzanır. 38-65 santimetre uzunluğa, 25 santimetre yüksekliğe, 16-45 santimetre kuyruk uzunluğuna ve 3-7 kg ağırlığa ulaşabilirler.
- Prionailurus planiceps: Düz Kafalı Kedi. Eskiden bir Felis türü olduğu sanılan bu türün, genetik araştırmalar sayesindePrionailurus cinsine ait olduğu keşfedilmiştir. Tehdit altında bulunan türlerden bir diğeridir ve Dünya'daki tüm hayvanat bahçelerinde 10 kadar örneği bulunmaktadır ve hepsi de Güneydoğu Asya'dadır. Vahşi doğada ise 2.500'den az bireyi kaldığı düşünülmektedir. 41-50 santimetre uzunluğa, 13-15 santimetre kuyruk uzunluğuna, 1.5-2.5 kg ağırlığa erişebilir. Yüzünde bazı çizgiler bulunmakla birlikte vücudunda genellikle herhangi bir desen bulunmaz. Bacakları oldukça kısadır ve kulakları küçük, yuvarlaktır.
- Prionailurus rubiginosus: Pas-noktalı Kedi. Bu tür de tehdit altındaki kedilerden bir diğeri, 10.000 civarında bireyi kaldığı düşünülüyor. Genel olarak 35-48 santimetre uzunluğa, 15-30 santimetre kuyruk uzunluğuna, 0.9-1.6 kg ağırlığa ulaşabiliyorlar. Vücudunun üzerindeki pas rengindeki lekeler ona adını veriyor. Hindistan ve Sri Lanka'da yaşayan iki farklı alt türü bulunuyor.
- Prionailurus viverrinus: Balıkçı Kedi. Güney ve Güneydoğu Asya'da yaşayan, tehdit altında bulunan ve en yakın akrabası olan Leopar Kedi ile benzer habitatlarda yaşayan bir tür. Ancak diğer kedilerden bir farkı, çok aktif olarak yüzmesi, hatta suya neredeyse bağımlı olması ve balıklarla avlanmasıdır. Kuyrukları diğer kedilerden kısadır ve vücudun 3'te 1'i uzunluğundadır. Kısa ve güçlü bacakları bulunur. Pençeleri tamamen kapanmaz. Alt kısmı beyaz, üst kısmı beyaz noktalı siyahtır. Genellikle 57-78 santimetre uzunluğa, 20-30 santimetre kuyruk uzunluğuna ve 5-16 kg ağırlığa erişebilirler. Pençeleri arasındaki ağlar sayesinde suda ve çamurda çok daha aktif olarak hareket edebilirler.
4. Acinonyx: Bu cinse ait tek bir tür vardır ve o da çitadır (Acinonyx jubatus). Ne yazık ki çitanın geri kalan, bu cinse ait 4 akraba türünün soyu tükenmiştir. Çitalar, Afrika ve Orta Asya'nın büyük çoğunluğunu kaplarlar. Saklanabilir pençelere sahip olmayan tek kedi türüdür. Bu sebeple çitalar tutunamazlar ve dik ağaçlara tırmanamazlar. Ancak çita, bu eksiğini, kendisini meşhur eden hızıyla kapatır. Kıyaslama yapılabilmesi açısından, Dünya’nın en hızlı kısa mesafe koşucusu olan Usain Bolt’un çıkabildiği maksimum hız yaklaşık 37 km/h’tir yani 10,2 m/s (saniyede 10,2 metre). Bunu, hızlanma mesafesini de çıkarırsak yaklaşık 85 metre boyunca, yani 8 saniye boyunca koruyabilir, belki sonrasında birkaç saniye daha bu hızda koşabilir ancak bundan sonra biter. Dünya'nın en hızlı koşucusu olan çita ise, 0-100 km/h arası hıza 3 saniyede çıkabilir, 120 km/h (ya da 33.3 m/s, saniyede 33.3 metre) maksimum hızla koşabilir, ve bunu yaklaşık 15 saniye boyunca (450-500 metre) koruyabilir. Takip sırasında, bu hızda koşarken vücut sıcaklığı 40 dereceyi geçebilir. Kovalama sırasında çitanın kalp hızı 60'dan 150'ye kadar çıkar. Üstelik bu hızdayken sadece koşmaz, avına ulaşabilirse hızla ileri doğru sıçrayarak yere indirir ve mücadele eder. Kalbi, diğer hayvanlarınkine göre çok daha geniştir ve güçlü kaslarla sarılıdır, bacakları ve vücudu bu hızı sağlayabilecek şekilde esnek ve güçlüdür ve daha nice adaptasyon sayesinde çita bu ününü koruyabilmektedir. Bir ufak bilgi daha, insanların şimdiye kadar ürettiği en hızlı araba olan Bugatti Veyron, 0-100 km/h çıkışını 2.5-3 saniyede tamamlayabilmektedir; ancak aracın hiçbir donanımsız, taban fiyatı 2.400.000 Amerikan Doları'dır. Çitanın morfolojik özelliklerine bakacak olursak: Genellikle 36-65 kg arasındadırlar, 115-135 santimetre vücut uzunluğuna, 84 santimetre kuyruk uzunluğuna sahiptirler. Yerden yükseklikleri ise 64-97 santimetre arasında değişebilir. Uzun kuyrukları, koşu sırasındaki çok ani ve beklenmedik zikzaklar çizebilmelerini sağlayabilmektedir ve dengeleyici görevi görür.
5. Puma: Bu cinse ait günümüzde sadece 2 tür yaşamaktadır. Genetik olarak evcil kedilere en yakın cinslerden birisidir. Gizlenip pusu kurmak konusunda ustadırlar. Koyun, bizon, geyik, elk gibi büyük hayvanlardan; böcekler ve kemirgenler kadar küçük hayvanlara kadar hemen her şeyi avlarlar. İnsanlara çok nadir olarak saldırdıkları görülmüştür. Cins içerisindeki türler şöyledir:
- Puma concolor: Puma. Çok çevik ve atak bir kedi türüdür. Bilinen en büyük dördüncü kedi türü pumadır. Yerden 60-76 santimetre yükseğe, 1.5-2.8 metre burun-kuyruk uzunluğuna erişebilirler. Kuyrukları oldukça uzun ve 63-96 santimetre arasındadır. Genellikle 53-100 kg arasındadırlar. Pumaların kafası yassıdır ve kulakları diktir. Çenesi, boynu ve ön kolları avı yakalayıp tutmak için özelleşmiştir. Ön patilerinde 5 tane saklanabilir pençesi bulunur. Ayrıca patileri, minimum ses çıkaracak şekilde özelleşmiştir. Pumalar, çok sinsi ve iyi gizlenebilen kedilerdir. Her ne kadar çok büyük bir kedi olsa da, "büyük kediler"den sayılmaz, çünkü kükreme yeteneğinden yoksundur. Tıpkı ev kedileri gibi düşük mırıltılar ve tıslamalar çıkarırlar. Pumalar, saldırı sırasında attıkları çığlıklar ile bilinirler.
- Puma yagouaroundi: Jaguarundi. Bu tür, fiziksel açıdan, belki de kediye en az benzeyen kedi türüdür. 53-73 santimetre uzunluğa, 31-51 santimetre kuyruk uzunluğuna ve 3.5-9.1 kg ağırlığa ulaşabilir. Kısa bacakları, bu bacaklara göre uzun bir vücudu ve kuyruğu vardır. Bu anatomisi onun bir susamuruna benzemesine sebep olmaktadır. Hatta bazı bölgelerde "susamuru kedisi" olarak çağırılmaktadır. Kulakları kısa ve yuvarlaktır. Kürkünde noktalar bulunmaz. Güney Texas, kıyı Meksika, Güney ve Orta Amerika ve Arjantin'de bulunur.
6. Lynx: Lynx'ler orta boylu vahşi kedilerdir. Bu cinsin adı, eski dillerde "parlak" anlamındaki bir sözcükten gelmektedir. Bunun sebebi, gözlerinden yansıyan parlak ışıktır. Günümüzde bazı bilim insanları Lynx'i Felis altında saymaktadır; ancak genel kabul ayrı bir cins oldukları yönündedir. Vaşaklar, her ne kadar kimi zaman Pers Lynx'i veya Afrika Lynx'i olarak adlandırılsalar da birer Lynx türü değillerdir. Cins altındaki türler şöyledir:
- Lynx canadensis: Kanada Lynx'i. Bu türün 3 alt türü bulunmaktadır. Genel olarak Avrasya Lynx'i ile benzer özellikler gösterir. Kürkü kalın ve gümüşi kahverengidir ve siyahımsı noktalar bulundurabilir. Bir çift sivri uçlu sakalı ve çok kısa bir kuyruğu vardır. Genel olarak Avrasyalı kuzeninden küçüktür ve 8-11 kg ağırlığındadır. 80-105 santimetreye kadar ulaşabilir, omuz yüksekliği ise 48-56 santimetre arasındadır. Bu türün ilginç bir özelliği, dişlerini destekleyen sinir uçlarının bulunmasıdır, dolayısıyla bu sinirler sayesinde avını tam olarak nereden ısırdığını algılayabilir. Dişlerinin yapısı, ısırığının mümkün olduğunca derine gitmesini sağlayacak şekilde özelleşmiştir. Premolar dişlerinin sayısı azdır.
- Lynx lynx: Avrasya Lynx'i. Orta büyüklükte bir kedidir ve Avrupa ile Siberya ormanlarında bulunur. Ayrıca Güney Asya, Doğu Asya'da görülür. Bu tür, bir tepe avcısı'dır, yani besin zincirinin en üzerindedir. Bilinen en büyük Lynx türüdür. Boyu 80-129 santimetreye kadar uzayabilir, omuz yüksekliği 80 santimetreyi bulabilir. Kuyruğu 15-25 santimetre uzunluğundadır. Erkekleri 18-30 kg ağırlığına ulaşabilir. Çok güçlü bacakları ve karda çok seri ve sessiz hareket edebilecek patileri vardır. Svri kulaklarının ucunzda, Lynx'i karakterize eden siyah kıllar bulunur. Kürkü, mevsimden mevsime değişir. Yazın, göreceli olarak kısa ve kızılımsı bir renkteyken kışın, çok daha kalın ve gümüşi gri bir kürke bürünür. Çok çeşitli sesler çıkarabilecek şekilde özelleşmiştir; ancak üreme dönemi dışında genelde sessizdir. Erkekler, çiftleşme sırasında gürler gibi sesler çıkarırken, dişiler miyavlamaya yakın bir ses çıkarırlar.
- Lynx pardinus: İberya Lynx'i. Ne yazık ki ciddi bir şekilde tükenme tehdidi altındadır ve Smilodon'dan sonra tükenen nadir kedigillerden biri olmaya adaydır. 2002 yılında belirli bölgelerdeki sayısı 60 bireye kadar düşmüştür; ancak ciddi koruma önlemleriyle sayıları arttırılmaya çalışılmakta ve başarılı olunmaktadır. Genel olarak diğer Lynx'lere benzer: kısa bir kuyruğu, sivri ve kıllı kulakları, sakal benzeri yapıları bulunur. Kürkü, leopar benzeri noktalara sahiptir. Diğer lynxler gibi mevsime göre kürk ve renk değiştirir. 85-110 santimetre uzunluğa, 12-30 santimetre kuyruk uzunluğuna, 60-70 santimetre omuz yüksekliğine ve 9.4-26.8 kg ağırlığa ulaşabilir. Adından da anlaşılabileceği gibi genel olarak İberya Yarımadası'nda bulunur.
- Lynx rufus: Bobket. 1.8 milyon yıl kadar önce evrimleşmiş bu tür, 12 alt türe sahiptir. Kanada ve Kuzey Meksika'da bolca bulunur. Soy tükenmesine en uzak kedigillerden biridir. Diğer Lynxler ile pek çok benzer özelliği vardır. Ancak bu türü ayıran, bacaklarında bulunan siyah çizgilerdir ve siyah uçlu kuyruğudur. Erkekleri 71-100 santimetre uzunluğa, 10-18 santimetre kuyruk uzunluğuna, 51-61 santimetre omuz yüksekliğine ve 10-20 kg ağırlığa ulaşabilir.
7. Leopardus: Orta ve Güney Amerika'da bulunan siyah benekli kedilerin genel cins adıdır. Amerikada bulunan en eski kedi kolu olduğu düşünülmektedir. Daha sonra Lynx ve Puma gelir. Leopardus içerisindeki en büyük tür Oselot'tur. Diğer tüm türler ev kedisi büyüklüğündedir. Cinse ait türler aşağıdadır:
- Leopardus braccatus: Pantanal Kedisi. Brezilya, Paraguay, kuzey Arjantin ve Uruguay'da yaşayan küçük bir kedi türüdür. 2 farklı alt türü bulunur. Leopardus colocolo ile en yakın ortak ataya sahiptir; ancak bu henüz kesin olarak doğrulanmamıştır.
- Leopardus colocolo: Kolokolo. Ant Dağları ve Şili'de bulunan bir kedi türüdür. Pek çok küçük kedi türü gibi eskidenFelis cinsine ait olduğu sanılmıştır; ancak modern araştırmalar bunun farklı bir tür olduğunu göstermiştir. Bu tür, küçük ama ağır donanımlı bir kedidir. 56-67 santimetreye uzunluğa, 29-32 santimetre kuyruk uzunluğuna ve 3 kg ağırlığa ulaşabilir. Üzerinde çok fazla araştırma yapılmamış bir türdür.
- Leopardus geoffroyi: Geoffroy Kedisi. Güney Amerika'da bulunan vahşi bir kedi türüdür. Yavaş yavaş tehlike altına girmekte olan bir türdür. 60 santimetre uzunluğa, 31 santimetre kuyruk uzunluğuna, 2-5 kg ağırlığa ulaşabilir. Kürkünde pek çok siyah nokta bulunur ve arkaplanı bölgeden bölgeye değişir. Diğer tüm kedilerden farklı olarak Geoffroy Kedileri gerekli gördüklerinde arka iki ayakları üzerine kalkarak etrafı inceleyebilirler ve bunun için kuyruklarından destek alırlar.
- Leopardus guigna: Kodkod. Amerika'da bulunan en küçük kedilerdir. Şili ve Arjantin'de bulunurlar. Genellikle aşırı derecede nadir görülürler ve çok hassas türlerdir. Küçük bir kafaları, büyük ayakları ve kalın bir kuyrukları vardır. 2-2.5 kg ağırlığa, 37-51 santimetre uzunluğa ve 20-25 santimetre kuyruk uzunluğuna erişebilirler. Omuz yükseklikleri 25 santimetre kadardır.
- Leopardus jacobitus: Ant Dağları Kedisi. Küçük bir vahşi kedi türüdür. Hiçbir alt türü bulunmayan 2 felidden biridir. Günümüzde 2.500 bireyi kaldığı düşünülmektedir ve yok olma tehdidi altındadır. Büyük kediler olan kuzenlerine harcanan ve milyon dolarları bulan koruma ücretlerine bakıldığında, bu kedi için pek az miktarda para harcanmaktadır, bu da çok hızlı tükenme ihtimali olduğu anlamına gelir. Genellikle Kar Leoparı ile benzer ortamlarda, deniz seviyesinden 3.800-4.100 metre yüksekte yaşarlar. Buralarda hiçbir ağaç yaşayamaz ve çok az su bulunur; ancak bu tür, bu duruma adapte olabilmiştir. 57-64 santimetre uzunluğa, 41-48 santimetre kuyruk uzunluğuna, 36 santimetre omuz yüksekliğine, 5.5 kg ağırlığa erişebilir.
- Leopardus pajeros: Pampa Kedisi. Arjantin, Şili, Bolivya, Peru ve Ekvator'da bulunan ve Güney Amerika yerlilerinin Quechas dilinde "düzlük" demek olan Pampalar'da yaşadığı için bu ismi almıştır. Ancak daha sonradan, çok daha yükseklerde, deniz seviyesinden 5.000 metre kadar yüksekte yaşayabildiği keşfedilmiştir. Eskiden Kolokolo altında sayılan bu türün, modern çalışmalarla ayrı bir tür olduğu keşfedilmiştir. 5 farklı alttürü bulunur. Vücut büyüklükleri alttürler arasında oldukça fark gösterir ama genel olarak 46-75 santimetre uzunluğa, 23-29 santimetre kuyruk uzunluğuna erişebilir.
- Leopardus pardalis: Oselot. Cüce Leopar ya da McKenney'nin Vahşi Kedisi olarak da bilinir. Güney ve Orta Amerika'da, Meksika'da bulunur. Oselot, görünüş bakımından bir ev kedisinden pek farklı değildir. Ancak desenleri bir leoparı andırır. 10 farklı alttürü bulunur. Genel olarak 68-100 santimetre uzunuluğa, 26-45 santimetre kuyruk uzunluğuna, 8-18 kg ağırlığa ulaşabilir. Kulakları arkasında "oselli" adı verilen beyaz noktalar bulunur ki türe adını veren de budur.
- Leopardus tigrinus: Onsilla. Latince isminden de anlaşılabileceği gibi küçük bir kaplanı andırır. Orta ve Güney Amerika'da bulunur. Oselot ve Margay'ın çok yakın akrabasıdır. Gececidir ve kemirgenler ile kuşlarla beslenir. En yakın kuzenlerinden biraz daha küçük bir türdür. 38-59 santimetre uzunuluğa, 20-42 santimetre kuyruk uzunluğuna, 1.5-3 kg ağırlığa erişebilir. Kürkü yumuşak ve kalındır. Siyah lekeler vücuduna dağılmış vaziyettedir. Pençeleri orta büyüklüktedir.
- Leopardus wiedii: Margay. Orta ve Güney Ameirka'da bulunan bir kedi türüdür. Oselot'a oldukça benzer özelliklere sahiptir. Ancak kafası biraz daha kısadır, gözleri daha büyüktür ve kuyruk ile bacakları daha uzundur. 2.6-4 kg ağırlığa, 48-79 santimetre uzunluğa ve 33-51 santimetre kuyruk uzunluğuna erişebilir. Diğer kedilerin aksine dişileri sadece bir çift meme ucuna sahiptir. Kürkü kahverengidir ve pek çok çizgiye sahiptir. Oselot'tan çok daha başarılı bir tırmanıcıdır. Kimi zaman "ağaç oselotu" olarak anılır. Bilekleri, tırmanıcılığa uygun olarak adaptasyon geçirmiştir ve bilekler, 180 derece dönebilir. İleriye doğru 4 metre kadar sıçrayabilmektedir.
8. Leptailurus: Tek türle temsil edilen bir diğer cinstir. Orta büyüklükteki bir Afrika kedisidir. Aslanlar ile çok yakın akraba olduğu genetik araştırmalar sonucunda keşfedilmiştir. Çitalar ile de oldukça yakın akrabadır; hatta çitaların, antikLeptailurus türlerinden evrimleştiği düşünülmektedir. Cinsteki tek tür Leptailurus serval isimli türdür. Ağırlığına göre en hızlı koşan kedilerden biridir. Kimi bilim insanları Caracal serval şeklinde isimlendirerek vaşaklar arasına dahil etse de, modern genetik bu türün ayrı bir tür olduğunu göstermektedir. 59-92 santimetre uzunluğa, 20-38 santimetre kuyruk uzunluğuna, 54-66 santimetre omuz yüksekliğine ve yaklaşık 15 kg ağırlığa sahiptir.
9. Caracal: Tek bir türle temsil edilir ve Türkçede vaşak olarak geçer. Latince tür adı Caracal caracal'dır. Bu isim, Türkçedeki "kara kulak" tamlamasından gelmektedir ve doğrudan isim olarak türe verilmiştir. Büyüklüğüne göre en hızlı koşan kedilerden biridir. 13-18 lg ağırlığa, 65-90 santimetre uzunluğa, 30 santimetre kuyruk uzunluğuna sahip olabilir. Göz bebekleri, diğer kedilerde olanın aksine yarık şeklinde değil, yuvarlaktır.
10. Profelis: Tek bir türle temsil edilen, Afrika Altın Kedisi (Profelis aurata) olarak anılan cinstir. Batı ve Orta Afrika'da bulunur ve 80 santimetre büyüklüğündedir. 30 santimetrelik bir kuyruğa sahiptir. Vaşaklar ve yabani kediler ile yakın akrabadır; ancak genetik araştırmalar ayrı cins olduğunu ortaya çıkarmıştır. 80 santimetre uzunluğa, 30 santimetre kuyruk uzunluğuna ulaşabilir. Genelde 8-16 kg ağırlığındadır. Kafası, vücuduna göre oldukça küçüktür.
11. Catopuma: Bu cins içerisinde iki tür bulunur. Temel olarak kırmızımsı bir kahverengi renktedirler ve Güney Doğu Asya'da, Borneo'da bulunurlar. İki tür, birbirinden 5 milyon yıl kadar önce ayrılarak evrimleşmiştir. Catopuma cinsi ise en yakın akrabası bilyeli kedilerden 9.4 milyon yıl önce ayrılmış ve evrimleşmeye başlamıştır. Türler şu şekildedir:
- Catopuma badia: Körfez Kedisi. Borneo Kedisi olarak da anılır. Yok olma tehlikesi altındaki kedigillerdendir. Asya Altın Kedisi'ne oldukça benzerdir. 50-67 santimetre uzunluğa, 30-40 santimetre kuyruk uzunluğuna, 3-4 kg ağırlığa erişebilir. Vücut oranlarına göre aşırı uzun olan kuyruğu, jaguarundi gibi bir görünüm kazandırır.
- Catopuma temminckii: Asya Altın Kedisi. Güneydoğu Asya'da bolca bulunan bir kedi türüdür. Ancak bölgedeki ağaçların sürekli kesilmesi, onu tehdit altına almaktadır. Genel olarak ağır yapılı türlerdir, 66-105 santimetre uzunluğa, 40-57 santimetre kuyruk uzunluğuna ve 56 santimetre omuz yüksekliğine ulaşabilirler. Ortalama 13 kg ağırlığındadırlar. Noktalar ve çizgilere sahip olabilirler.
12. Pardofelis: Tek tür olan Bilyeli Kedi (Pardofelis marmorata) ile temsil edilir. Yukarıda değindiğimiz gibi Catopuma ile 9.4 milyon yıl önce ayrılarak evrimleşmiş ve başka bir dala ayrılmadan günümüze kadar gelmiştir. Günümüzde 10.000 yetişkin bireyi kalmış ve korunmaya alınmıştır.
B) PANTHERINAE (Panterler)
Belki de kedigilleri, ev kedisinden sonra en meşhur eden türler bu alt aile içerisindedir. Bu alt ailenin, Felinlerden ayrılmasının 6-10 milyon yıl önce gerçekleştiği düşünülmektedir. Alt aile içerisinde 3 cins bulunur:
1. Neofelis: İçerisinde iki türü bulunduran bir cinstir. Kafatası yapısından ötürü diğer panterlerden ayrılmaktadır. Üst azı dişleri bulunmaz. Panterlerin evrimleşmeye başlamasından hemen sonra bu cinsin de yeni bir dal olarak ayrıldığı düşünülmektedir. Bu olay, 5-6 milyon yıl önce gerçekleşmiştir. Genel olarak Güneydoğu Asya'da bulunurlar ve özellikle Tayvan'da bulunan bireylerin sayısı oldukça azalmıştır. Cins içerisindeki türler şöyledir:
- Neofelis nebulosa: Bulutlu Leopar. Himalayalar ile Çin ve Güneydoğu Asya'da bulunan ve yavaş yavaş tehdit altına giren bir kedi türüdür. Toplamda 10.000 bireyden az üyesi kaldığı düşünülmektedir. Vücutlarında düzensiz dağılmış ve oval şeklinde benekler bulunur, bu sebeple bulutlu leopar adını almıştır. Genetik araştırmlar, küçük kediler ile büyük kediler arası bir geçiş olduğunu göstermektedir. 15-23 kg ağırlığa, 25-40 santimetre omuz yüksekliğine, 61-100 santimetre uzunuluğa ve 74-91 santimetre kuyruk uzunluğuna erişebilirler.
- Neofelis diardi: Borneolu Bulutlu Leopar. Borneo ve Sumatra'da bulunan bulutlu leopar türüdür. 2006 yılında yapılan bir araştırma sonucunda, Bulutlu Leopar'dan farklı bir tür olduğu teşhis edilmiştir. Genellikle 12-25 kg ağırlığındadır. Yaklaşık 6 santimetre uzunluğunda köpekdişlerine sahiptir ki bu diğer pek çok kedininkinden çok daha uzundur. Kuyruğu, vücudu kadar uzun olabilir ve denge amaçlı kullanılır. Desenleri, büyük oranda yakın akrabası ile aynıdır.
2. Panthera: Günümüzün en bilinen büyük kedilerini barındıran cinstir: aslan, kaplan, jaguar ve leopar. Bu türlerin en meşhur ortak özelliği, anatomilerinin güçlü kükreme sesi çıkarmaya uygun olmasıdır. Bunun olabilmesinin temel sebebi hyoid kemiğinin tamamlanmamış kemikleşmesidir. Ayrıca yeni çalışmalar, ses kutusunun da kükremek üzere özelleştiğini morfolojik olarak ortaya çıkarmıştır. Panter, kelime anlamı olarak "sarımsı hayvan" demektir. Asya'da, 3.8-2 milyon yıl önce evrimleştikleri düşünülmektedir. Ancak evrimleşme sıraları halen belirgin değildir ve üzerlerindeki çalışmalar sürmektedir. Türler şu şekildedir:
- Panthera leo: Aslan. Kaplan'dan sonraki en büyük ikinci yaşayan kedi türüdür. Sahara Altı bölgede ve Asya'da bulunur. Yavaş yavaş soyu tükenmeye başladığı için tehlike sınırında olan bir türdür. Kaplan ile kafatasları büyük oranda benzerdir; ancak aslanların ön kısmı daha fazla basıktır. Yavrular vücutlarında lekelerle doğar ve büyüdükçe bunlar kaybolur. Bazılarında yetişkinlikte de varlıklarını sürdürebilirler. Genellikle erkekler 150-250 kg ağırlığa, 170-250 santimetre uzunluğa, 123 santimetre omuz yüksekliğine ve 90-105 santimetre kuyruk uzunluğuna erişebilirler. Dişiler ise 120-182 kg ağırlığa, 140-175 santimetre uzunluğa, 91 santimetre omuz yüksekliğine ve 70-100 santimetre kuyruk uzunluğuna erişebilir. Erkeklerde bulunan yele, kedigiller arasında bir tek aslanlarda bulunur ve var olmasının tek sebebi Cinsel Seçilim'dir; bunu bir başka yazımızda ele almıştık.
- Panthera onca: Jaguar. Güney Amerika, Paraguay, Uruguay ve Meksika'da bulunan büyük bir kedi türüdür. Benekleri açısından bir leopara benzer; ancak bir leopardan daha büyük ve güçlüdür, güç bakımından kaplan ile özdeş tutulabilir. Genellikle yoğun yağmurormanlarında yaşasa da, açık alanlarda da görülebilir. Bulunduğu ortamdaki besin zinciri açısından anahtar bir türdür ve çok önemlidir. Avını, kuyruklarının arkasından ısırır ve direk beynine saldırmış olur. Genellikle 46-96 kg ağırlığa, 162-183 santimetre uzunluğa, 75 santimetre kuyruk uzunluğuna ve 67-76 santimetre omuz yüksekliğine erişebilirler.
- Panthera pardus: Leopar. Dört büyük kedigil içerisinde en küçüğüdür. Bir zamanlar Doğu ve Güney Asya'ya, Afrika'ya, Siberya'ya ve çok daha geniş alanlara yayılmışken, şu anda gittikçe yaşam alanları daralmaktadır. Diğer kuzenlerine göre kısa bacakları, uzun vücudu ve büyük bir kafatası vardır. Jaguar ile benzer görünümdedir ama ondan daha küçük ve zayıftır. Ayrıca vücudundaki benekler de jaguarınkilerden küçüktür. 58 km/h hıza ulaşabilir ve bu hızda koşarken bir anda ağaçların üzerine tırmanabilir. Çok sinsi ve sessiz bir avcıdır. Yağmurormanlarında da, kurak alanlarda da yaşayabilir. Genellikle 125-165 santimetre uzunluğa, 60-110 santimetre kuyruk uzunluğuna, 45-80 santimetre omuz yüksekliğine erişebilirler.
- Panthera tigris: Kaplan. Kuzenleri arasındaki en büyük kedi türüdür. Genellikle Asya'da bulunur ve tepe avcısıdır. Günümüzde yaşayan kaplanlar, soyu tükenmiş dev kediler kadar büyüktürler ve 3.3 metreye kadar uzayan ve 300 kg ağırlığa erişen bireyler görülmüştür. Köpekdişleri 10 santimetre uzunluğundadır. Gücü ve saldırganlığı yanısıra, vücudundaki sivri çizgilerle tanınır. Vahşi doğada 10-15 sene, hayvanat bahçelerinde 20 sene kadar yaşayabilir. Genellikle vücutlarında 100 kadar çizgi bulunur. Alt türlere göre ölçüler değişebilse de, genellikle 140-280 santimetre uzunluğa, 60-110 santimetre kuyruk uzunluğuna ve 70-120 santimetre omuz yüksekliğine erişebilirler. Gözleri, geceleri de görebilmek üzere oldukça iyi adapte olmuştur ve geceleri bir insandan 6 kat daha iyi görebilirler.
Dediğimiz gibi bu türlerin evrimleşme sırasıyla ilgili tartışmalar halen sürmektedir. Morfolojik ve genetik araştırmalar, panterler arasında ilk ayrılan türün kaplan olduğunu göstermektedir. Kar leoparı, normalde leoparların bir alt türü olarak görülse de, son çalışmalar bunun artık yeni bir tür olduğunu, türleşmenin gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Günümüzde kimi bilim insanları kar leoparlarına Panthera uncia ve hatta tamamen ayırarak Uncia uncia demektedirler, çünkü artık bu tür diğerlerinden oldukça farklılaşmıştır. Bu türlerin, onlarca alt türü bulunmaktadır ve bu alt türlerin gelecekte yeni türlere evrimleşmesi beklenmektedir.
3. Uncia: Dediğimiz gibi kar leoparları (Uncia uncia) uzun bir süre leoparların alt türü sayılmıştır; ancak güncel çalışmalar bırakın bunların ayrı bir tür olmasını, yeni bir cins olacak kadar fazla evrim geçirdiklerini göstermektedir. Yerden 3.000-5.500 metre yüksekte yaşarlar; 27-55 kg arasındadırlar ve 75-130 santimetreye kadar uzayabilirler. Vücutlarının %90'ı uzunluğunda bir de kuyrukları bulunur. Bu türler kükreyemezler çünkü hyoid kemikleri tamamen kemikleşmiştir. Ayrıca bu türde ses kutusu bulunmaz. Bu tıslamalar ve iniltiler gibi sesler çıkarır.
"Siyah Panter" ya da Melanistik Kediler
Her kedinin kendine has bir rengi olsa da, bazı türler arasında tamamen siyah kedilere rastlanmaktadır. Özellikle jaguarlar, leoparlar ve pumalar arasında bu durum görülmektedir. Bu duruma "melanizm" denir ve bu tip kedilere "melanistik kediler" adı verilir. Ayrı bir tür değillerdir, sadece bir renk varyantıdırlar.
Melanizm, jaguarlarda dominant, leoparlarda çekinik bir aleldir. Bu sebeple pek çok siyah jaguar mevcutken, diğer kedilerde bu durum daha nadirdir. Bu gen, melanin pigmentinin dağılımını etkileyerek kedigillere siyah rengi verir. Bu rengin özellikle yağmur ormanlarında çok büyük bir seçilim avantajı sağladığı, bu yüzden hala korunduğu düşünülmektedir. Ayrıca melanistik tiplerin savunma sisteminin daha başarılı olduğu da 2007 yılında yapılan bir araştırmayla ortaya konmuştur.
Garip Gözlü Kediler: Van Kedisi
Genellikle bir gözü mavi, diğer gözü yeşil renkte olan kedilere "garip gözlü kediler" (odd-eyed cat) denir. Bu durum, "tamamlanmış heterokromi" denen bir durumdan dolayı oluşur. Bu durum, genellikle gözün iris kısmında meydana gelir; ancak kimi zaman deri veya saçta da meydana gelebilir. Kısaca, melanin pigmentinin bulunduğu herhangi bir yerde görülebilir. Bu durum, gözlerdeki melanin pigmentinin bir tarafta, diğerine göre az ya da fazla olmasından kaynaklanır. Genellikle genetiktir ama hastalık ya da yaralanma sonucu da meydana gelebilir.
Heterokromi, herhangi renkteki bir kedide meydana gelebilse de, genellikle beyaz renkli kedilerde görülür. Yani heterokromi görülen canlılarda genelde "baskın beyazlık geni" bulunur ve tamamen beyazlardır veya bir diğer gen olan "beyaz nokta geni" bulunur ve gövdeleri beyaz, gövdeden uzakta bulunan bölgeleri (patiler, kafa, kuyruk uçları) kendi orjinal rengindedir. Bu iki gen, melanin pigmentinin embriyolojik dönemde gözlerden birine ulaşmasına engel olur ve bu sebeple bir göz maviyken, diğer göz yeşil, kahverengi veya sarı olabilir. Ancak bu genlerden en azından biri bulunmayan canlılarda, bu durum oldukça nadir gözükür.
Kedilerin Evcilleştirilmesi
Son olarak, bu konuya da bir göz atmak istiyoruz, çünkü günümüzde kediler ile insanlar arasında çok sıkı bağlar olduğunu ve hatta kedilere neredeyse aşık derecede olan, kedi gördüğü zaman davranışlarında değişimler gözlenen insanlar biliyoruz. Günlük yaşantıda bunlar insana hoş gelse de, bilimsel olarak beynimizin evcil hayvanlarla olan güçlü ilişkisini güzel bir şekilde göstermektedir; çünkü davranış biliminde bu tip değişimler çok büyük önem arz etmektedir.
Çok uzun bir süredir kedilerin sadece 3.600 yıldır evcil olarak beslendikleri düşünülmekteydi. Ancak Kıbrıs'tan 2004 yılında çıkarılan yeni bir mezarda, 9.500 yıl öncesinde insanlar ve kediler birbirlerine yakın olarak çizilmişlerdir ve sonradan, mezardan çıkarılan kemiklerle o dönemde de ev kedileri bulunduğu sonradan netleştirilmiştir. Bu mezardan çıkarılan kedi kemikleri, evrimsel gelişime uygun olacak şekilde günümüz ev kedilerinden oldukça büyüktür ve Afrika'da yaşayan vahşi kedilere, Felis silvestris lybica alt türüne oldukça benzemektedir. Bu araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre kediler Yakın Doğu'da, Bereketli Hilal civarında evcilleştirilmişlerdir. Bu da, kedilerine evcilleştirilmesinin yerleşik hayata geçen insanların evcil hayvanlara olan ilgisinin artmasıyla ilişkilendirilmektedir.
Kediler, antik Mısır'da tanrısal varlıklar olarak görülmektelerdi. Romalılar, Mısır'dan Avrupa'ya bu tanrı gözüyle bakılan kedileri getiren ilk toplumdur. Daha sonra Avrupa'da da evcil kedi bakımı hızla artmıştır. Dinler de, kedileri bir imge olarak kullanmışlardır. Hatta İslam peygamberi olduğuna inanılan Muhammed'in özellikle sevdiği bir kedisi, Muezza isimli bir kedi olduğu bilinmektedir. Hatta kendisinin cüppesi üzerinde uyuyan bir kediyi uyandırmaktansa, cüppe giymemeyi tercih edecek kadar kedi sevgisi olduğu ileri sürülmektedir. Kısaca gerek antikitede, gerekse de günümüze kadar gelen dönemde kediler her zaman insanların özel ilgi ve sevgisini gösterdiği bir hayvan türü olmuştur. Hatta kediler, evlerde fare avcısı olarak kullanılmıştır. Öyle ki, Kara Salgın fareler üzerinde taşınarak kedileri öldürmüş ve hastalık taşıyan farelerin sayısının fırlamasına sebep olmuştur. Yani insanlar kedilere oldukça fazla güvenmekte ve bel bağlamaktalardır. Bu o kadar ileri gitmiştir ki, kedilerin bazı kültürlerde 6, kiminde 7, kiminde ise 9 canı olduğu ileri sürülmüştür. Bu mit, muhtemelen kedilerin düzeltici refleksleri sayesinde çoğu zaman dört ayakları üzerine düşmelerinden kaynaklanmaktadır.
Günümüzde de insanlar ile kediler arasında çok sıkı dostluk bağları bulunmaktadır. Bu, Yapay Seçilim'in çok önemli bir sonucudur. Çünkü insanlar, vahşi kedileri hep en uysal olanlarını kendi içlerinde çiftleştirecek şekilde evcilleştirmiş ve sonunda oldukça uysal bir popülasyon elde etmişlerdir. Ayrıca fiziksel özelliklerini de işin içerisine katarak yüzlerce çeşit evcil kedinin evrimleşmesine sebep olmuşlardır. Günümüzde, sadece Avrupa ve Kuzey Amerika'da 500 milyondan fazla evcil kedi olduğu düşünülmektedir. 2007 yılında Amerika'da 37 milyon evde kedi bulunmaktadır ve bu, ev başına 2.2 kedi demektir. Buna karşılık Amerika'da köpekler daha revaçtadır, ülkede 72 milyon köpek olduğu düşünülmektedir. Asya'da ise kimi bölgelerde yılda 4 milyon kedi öldürülmekte ve yenmektedir.
Evcil kediler, insan türünün sevgilerini aşılayabilmeleri için bir araç olmuşlardır. İnsanlar, kendi istek ve beğenilerine göre kedileri evcilleştirmiş ve adeta yavruları gibi bakmaya başlamışlardır. Bu olay, insan zekasının evriminin bir yan etkisi olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsan, doğadan bir hayvan türü olarak, halen doğadaki canlılardan etkilenmekte ve onları istediği yönde evcilleştirebilmeyi ummaktadır. Pek çok hayvan, güçlü Yapay Seçilim sayesinde buna elverişlidir. Kediler de, görünüşe göre bunların başında gelmektedir:
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 31
- 12
- 11
- 5
- 5
- 4
- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/12/2024 15:00:32 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/234
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.