Hem başlığıyla hem de içeriğiyle okuyucuyu çarpıcı bir düşünsel alana davet eden bu kitap, "Francis Fukuyama’nın 'tarihin sonu' tezini" doğrudan hedef alarak, kapitalizmin nihai zafer ilanına karşı radikal bir karşı duruş sergiliyor. Žižek, tarihin sona ermediğini, "sadece 'cennetin içindeki belanın' üstünün örtüldüğünü" savunuyor – yani kapitalizm hâkimiyetini pekiştirdikçe içsel çelişkileri daha da derinleşiyor. Žižek’in buradaki temel iddiası şu: Kapitalizmin “zafer” ilanı bir son değil bir "askıya alma", bir "çürümenin estetikle kaplanmasıdır". Bu bağlamda “cennette bela” kavramı hem ironik hem de eleştirel bir bakış içerir; çünkü içinde yaşadığımız dünya, tüketim bolluğu ve teknolojik gelişmelerle süslenmiş bir “cennet” gibi görünse de bunların altında sınıfsal eşitsizlik, çevresel kriz, yabancılaşma ve etik çöküş barındırmaktadır.
Žižek’in üslubu alışıldık biçimde provokatif, örneklemelerle dolu ve çok katmanlıdır. Hollywood filmleri, popüler kültür unsurları, psikanaliz, Hegelci diyalektik ve Marksist analiz, kitapta iç içe geçiyor. Özellikle ideolojilerin nasıl yeniden üretildiği, sistemin krizlerine nasıl estetik çözümler sunulduğu ve bireyin bu sahte huzurda nasıl konumlandırıldığı detaylı biçimde işlenmiştir. Kitap boyunca "radikal eylem" ve "muhalefet düşüncesi" öne çıkar. Žižek yalnızca eleştirmekle yetinmez, aynı zamanda düşünsel bir direniş çağrısı yapar. Ancak bu çağrı yüzeysel bir aktivizme değil "kökten bir düşünce dönüşümüne ve felsefi farkındalığa" dayanır. Bu yönüyle kitap, bir siyasal bildirge olmanın ötesinde "varoluşsal bir meydan okuma" gibidir.
Kapitalist düzenin içsel çelişkilerini cesurca masaya yatıran, tarihin “son”una dair liberal masalları yıkan ve okuyucuyu düşünmeye zorlayan güçlü bir eser olarak buraya bırakıyorum. Slavoj Žižek’in düşünsel derinliğiyle yüzleşmeye hazır olan, özellikle siyaset felsefesi, ideoloji eleştirisi ve güncel krizler üzerine kafa yoran herkesi okumaya davet eder ve iyi kafa patlatmalar dilerim.