Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Yüzünüz İsminizi Ele Veriyor mu? Belli İsimlerin Belli Görünüşleri Olabilir mi?

12 dakika
2,024
Yüzünüz İsminizi Ele Veriyor mu? Belli İsimlerin Belli Görünüşleri Olabilir mi? Mcgill
Tüm Reklamları Kapat

Ela isimli birisi nasıl görünür? Tüm Ela isimli insanları karşılaştırdığımızda ortalama bir Ela'nın nasıl göründüğünü söyleyebilecek bir prototipe ulaşabilir miyiz? Soruyu başkalarından ziyade kendimiz için de sorabiliriz, kendi isimlerimize benziyor muyuz?

Tuhaf bir soru gibi görünüyor değil mi? Zira çoğu ebeveyn çocukları için aday isimleri daha çocuk doğmadan belirlemeye başlıyor. Doğumdan sonra bebeklere isim verildiğinde bile aslında çoğu bebek birbirine benzer özelliklerde oluyor. Peki bir yüz henüz görülmeden önce kendisine verilen isme uyacak şekilde olgunlaşabilir mi?

İlginç şekilde, çoğu insanın isimlerine benzediğini ve yabancı insanların yalnızca yüzümüze bakarak bir listeden adımızı seçmelerinde şanstan daha farklı faktörlerin de ektili olduğunu gösteren kanıtlar var. Bu yüz-isim eşleşmesi tuhaf, hatta tuhaf olmanın ötesinde; bilimde soracağınız soruları sorma şeklinize göre alacağınız yanıt türünün nasıl değişebileceğinin güzel bir örneğini oluşturuyor.

Tüm Reklamları Kapat

Yakup İsimli Birisi Nasıl Görünür?

Bahsettiğimiz etki, 2017 yılında İsrail ve Fransız bilim insanlarından oluşan bir ekip tarafından yayınlanan bir makalede açıklandı. Bu makale insanların, isimlerle yüzleri eşleştirdiği sekiz çalışmanın sonuçlarından oluşuyor.[1]

Bu çalışmaların en dikkat çeken kısmı ise bu konu üzerindeki fikirlerin, konu hakkında yanlış olasılıklara dayanmasıydı. Bir başka deyişle "isim-yüz etkisi" üzerindeki bu çalışma aslında bilimsel süreçlerdeki soru-cevap ilişkisi üzerine modellenmek isteniyordu.

Çalışma kapsamında bir grup öğrenciye teker teker 20 yetişkinin fotoğrafı gösterildi ve gösterilen fotoğraflarla birlikte iletilen beş isimden birisini seçmeleri istendi. Bu deneyde rastgele seçim yapanlar yalnızca %20 başarı oranına ulaşacaktı. Katılımcıların ortalaması ise isim-yüz etkisini doğrular nitelikteydi; zira katılımcılar 20 yüzden 17'sinde %20'lik şanslarını aşarak %28 oranında başarıya ulaştılar.

Ancak bilim insanları şunu düşündüler: Ya verilen yanlış isim seçenekleri bir şekilde gerçek isimlerden farklıysa ve katılımcılarımız bunu anlıyorsa? Bir örnek vermek gerekirse eğer verilen isimler sırasıyla; Aydın, Atakan, Atilla, Ali ve Eymen olsaydı ve doğru isim Eymen olsaydı ne olurdu? Bu nedenle araştırmacılar, bu yanlış seçeneklerin araştırmada kullanılan diğer yüzlerin gerçek adlarından oluştuğu benzer bir deney yaptılar. Katılımcılar yine istatistiksel olarak şansın üzerinde bir başarı oranına ulaştılar.

Tüm Reklamları Kapat

Peki ya örneğin kültürel olgular deneyin sonuçlarını saptırıyorsa? Araştırmacılar İsrail'deki deneylerden sonra Fransa'ya döndüler. Bu sefer deneyi isimleri ne çok yaygın ne de çok nadir olan genç Fransız katılımcıların onar adet vesikalık fotoğrafıyla birlikte, 116 katılımcıyla yeniden gerçekleştirdiler. Şans eseri, %25'lik bir başarı oranı olabilirdi; çünkü bu sefer gerçekleştirilen deneyde fotoğraflarla birlikte yalnızca 4 isim verilmişti. Dolayısıyla yüz-isim etkisinin gerçek olabilmesi için katılımcıların %25'in üzerinde bir istatistiğe ulaşması gerekliydi.

Fransa'daki bu çalışma İsrail'de yürütülen çalışmalardan çok daha yüksek bir istatistik elde etti, tam %41'lik bir başarı oranına ulaştı. Ancak Fransa'daki deneyde, on vesikalık için katılımcıların önlerinde dört isim vardı, bu yüzden İsrail'deki deneye göre katılımcıların doğru isimleri bulmak olasılığı daha yüksekti.

Bilgisayarlar da İsimlerle Yüzleri Eşleştirebiliyor!

İnsan yüzlerinde sahip oldukları isimlerle alakalı izler vardır, bu yüzlere bakan insanlarda çağrışımda bulunan şeyler... Üstelik bu, sadece insanlar için geçerli değildir; eğitilmiş bilgisayarlar da aynısını yapabilirler. Araştırmacılar, 15 kadın ismini paylaşan 36.000'den fazla kadın yüzünü ve 13 erkek ismini paylaşan 58.000'den fazla erkek yüzünü içeren bir veri tabanı üzerinde bir bilgisayarı eğitti. Bu verilerle eğitilmiş bilgisayara eşleştirmesi için yeni yüzler verildiğinde bilgisayarın sergilediği eşleştirme istatistiği şans oranından yüksekti.

İsimler hakkında konuşmamız gereken şey de tam burada. İsimlerin kulağa nasıl geldiği ile yüzleri eşleştirebileceğimize dair bir fikir var. Klasik bir örnek iri yapılı, kel, geniş burunlu bir adam ve atletik yapılı, dolgun saçlı ve dar burunlu bir adamı gösteren iki görüntünün deneklere sunulmasıdır. Katılımcılara bu iki resim gösterilerek kimin Tim, kimin Bob olduğu sorulur.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Katılımcılar büyük bir oranda dolgun saçlı ve atletik adamın Tim, kel ve iri yapılı adamın ise Bob olduğunu söylemiştir. Çünkü "Bob" kelimesi kulağa yuvarlak gelir, hatta Türkçe'de de "O" harfi yuvarlak bir ünlüdür. Dolayısıyla "Bob" kelimesi insanlarda daha yuvarlak yüzlü bir isimle ilişkilendirilir.

Bouba ve Kiki
Bouba ve Kiki
EuroNews

Bu olgunun daha soyut versiyonu ise Bouba-Kiki Etkisi'dir. Bu etkiyi gözlemlemek için atılımcılara iki şekil gösterilir: Bunlardan birisi sivri köşelere sahipken diğer yumuşak kıvrımlara sahiptir. Görsel verildikten sonra katılımcılara bu şekillerle Bouba ve Kiki isimlerinin eşleştirme yapılması söylendi. Katılımcıların çoğu sivri kenarlı şekle Kiki, yumuşak kenarlı olanın ise Bouba olduğunu söyledi. Bu deney ile isimlerin söylenişindeki seslerin, görünüş ile eşleştirildiğini anlıyoruz. Ancak isimleri yüzlerle eşleştirme çalışmalarında olan şey tam olarak bu değil!

Çünkü Fransız katılımcılardan İsrailli yüzleri ve isimleri eşleştirmeleri istendiğinde ve aynı şekilde İsrailli katılımcılardan Fransız yüzlerini ve isimlerini eşleştirmeleri istediğinde başarı oranları beklentinin altında kaldı. Anlaşılan isim-yüz etkisi, kültürlere özgü gibi görünüyor. Yakoov'un yüzünü tanıyabilmek için genellikle neye benzediğini bilmemiz gerekir, isminin kulağa nasıl geldiğini değil. Yani araştırmaların ilgilendiği olgu, ortada eğer görme duyumuzla algılanabilecek bir şey varsa karar vermede görme yetimize güvenmemiz. Ama karşımıza çıkan şey görsel algımızı etkilemiyorsa, bu sefer işitme duyumuzla bir cevap arıyoruz.

Birlikte ele alınan bu sekiz çalışma oldukça etkileyici, ancak hepsi aynı katılımcıların sonuçlarından ortaya çıkıyor. Bu etkiler tekrarlanıyor mu? Eğer bu etkiler gerçekse, bir yüz nasıl oluyor da kültürün ortaya attığı hayali bir prototipe benzemeye başlıyor?

Dorian Gray Etkisi

1891 yılında Oscar Wilde, Dorian Gray'in Portresi adındaki romanını yayınladı. Peki nedir bu Dorian Gray'in olayı? Bu portredeki adam harika bir görünüşe sahip, ancak gerçekleştirdiği kötü eylemler sonucunda çatı katında gizlediği portredeki yüz giderek çirkin ve yaşlı hale geliyor. Bundan yola çıkarak insanların isimlerinin yüzlerine yansıdığına dair bir sav geliştirilmiş. Yani toplumda yüzler hakkında sezgiler oluşur, insanlar da farkında olmadan bu stereotiplere bürünür.

Dorian Gray Tasviri
Dorian Gray Tasviri
Leonardo AI

Psikolojide Dorian Gray etkisi, birinin sergilediği dış görünüş ve hareketleri içindeki faktörlere bağlar. Bir kişinin yüzü ile ismi arasındaki bağlantı da bir çeşit Dorian Gray etkisi olabilir; bu etki sayesinde belirli bir isimle büyümek hem davranışlarımızda hem de fiziksel görünüşümüzde değişikliklere yol açar.

Tüm Reklamları Kapat

Bu değişikliklerin en belirgin olanı saç modelidir. Belirli kültürlerde, isimlerin değişik saç modellerini çağrıştırması sebebiyle bu isimlere sahip insanların bilinçaltlarında o saç stillerine sahip olma isteği gelişebilir. Bu kültürel etkiyi popüler kültür ile birlikte de görebilmemiz mümkündür.

Konuyla alakalı İsrail yerel gazetelerinde yapılan çalışmalardan birinde on adayın vesikalık resimleri bazen normal olarak, bazen saçları görünmeyecek şekilde ve bazı durumlarda da yalnızca saçları görünüp yüzleri görülmeyecek şekilde katılımcılara gösterildi. Her üç koşulda da katılımcılar eşleştirme konusunda yalnızca isim-yüz deneyine göre daha yüksek bir başarı yakaladı. Yani yalnızca yüz ve isim yerine olaya yüz, saç ve isimler dahil olunca başarı oranı yükseldi. Üstelik bazı katılımcılar kendilerine verilen 10 resim-saç-yüz eşleştirmesinin 9'unda başarılı oldular. Bazı katılımcıların bireysel olarak %90 başarıya ulaşması gerçekten etkileyici bir sonuçtu.

Dahası, birisi isim-yüz etkisinde iyi bir eşleştirme yakalayamıyorsa, daha iyi bir eşleşme şansı yakalayabilmek için bir lakap kullanabilir. Robert ismi özellikle yapaylık çağrışımında bulunabilir, doğal olmayan bir şeyleri anımsatabilir. Bunun sebebi "Robert" kelimesinin "Robot" kelimesini çağrıştırması olabilir. Bu yüzden Robert ismine sahip birisinin, davranışları etrafındaki kişilerin "Robert" imgesine uymaması sebebiyle "Bob", "Rob" veya "Bobby" gibi bir lakapla çağrılması olasıdır. Burada dikkatinizi çekmek istediğimiz şey, takma adların isimlerin telaffuzunu kolaylaştırmak zorunda olmamasıdır, bazen lakaplar kişinin orijinal adından daha uzun veya telaffuzu zor olabilir. Ama yine de insanlar arkadaşlarını çağırmak için lakaplarını kullanırlar.

Tüm Reklamları Kapat

Robert isminin kültürel prototipi olan "The Uber Robert" (Tr: "Üstün Robert") tamlamasını ele alınca bu isimlerin ve etkilerin nasıl ortaya çıktığını hayal etmek zor olabilir. Sorumuz halen koca bir şekilde önümüzde durmakta: Robert'ın neye benzeyeceğine kim karar veriyor?

Burada, bazı ailelerde belirli isimlerin miras yoluyla aktarıldığını da hatırlamamız gerekiyor, Robert Jr.'ın Robert Sr.'ın oğlu olduğunu ve belki de üçüncü bir Robert yetiştirdiğini ve genlerin de bir nesilden diğerine aktarıldığı gerçeği göz önüne alındığında, isimlerin neye benzediğini hayal edebilmemiz daha olası görünüyor. Belirli bir komünite ele alındığında onlar için bir ismin tanınabilecek belirli özellikleri bir soyun genetiklerine bağlı oluyor.

Elbette, tüm bu okuduklarınız bilimsel literatürde yer almayan gerçek dışı bir bulgunun açıklaması gibi gelebilir. Özellikle İsrail-Fransız jurnalinde yayınlanan araştırmalardan iki yıl önce benzer bir araştırmanın kamuoyuna duyurulması ve yapılan araştırmaların olumsuz sonuçlanması sebebiyle, yayınlanan eski çalışmalar Journal of Articles in Support of the Null Hypothesis'te (Tr: "Boş Hipotezleri Destekleyen Makaleler Dergisi") yayınlanmıştır; bu da makalenin düşündüğümüz kadar havalı ve çekici olmayan, anlamsız bir makale olduğunu söylemenin farklı bir yoludur.[5]

Ancak İsrail-Fransız araştırmaları kendilerinden iki yıl önce yayınlanan araştırmaya göre daha detaylı ve sağlam temele dayanmaktadır. Bu eski çalışmada ise Amerikalı kadınların yüz-isim etkisi deneylerinde erkeklere göre daha doğru sonuçlara ulaştığı bulunmuştur. Ancak isim-yüz etkisi bu sefer de İngilizlerle tekrarlandığında isim-yüz etkisi geçerliliğini kaybetmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Matt Haig Tüm Kitaplar Seti (7 Kitap)

Gece Yarısı Kütüphanesi
“Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var,” dedi. “Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün…Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın?”

Nora Seed berbat halde. Kedisi öldü. İşinden kovuldu. Abisi onunla konuşmuyor. Kimsenin ona ihtiyacı yok. Art arda alınmış kötü kararların sonucunda bir kütüphanede buluyor kendini. Zamanın hiç akmadığı bir gece yarısı kütüphanesinde, sonsuz sayıda kitabın ortasında… Kitapların her birinde Nora’nın farklı bir hayatı yazılı. Başka kararlar verseydi yaşamış olabileceği hayatlar. Farklı kariyerler, farklı eşler, farklı arkadaşlar, farklı şehirler arasında gidip gelen Nora’nın aklı sorularla doluyor. Mutluluk sadece önemli sandığımız seçimlerde mi gizli? Yanlış giden her detayın sorumlusu gerçekten biz miyiz? Hayatı yaşanılır kılan ne? Yanlış bir karar insanın tüm hayatına mal olabilir mi?

İngiliz edebiyatının önemli isimlerinden Matt Haig; Nora’nın pişmanlıklara, ihtimallere ve yeniden seçme imkânına dair çıktığı bu yolculukta, ona eşlik edecek okurlara sürükleyici ve insanın en temel sorunlarını konu alan bir kurgu sunuyor.

İnsanlar
“Bu satırları okuyanlarınızın büyük çoğunluğunun, insanların bir mitten ibaret olduğuna inandığını biliyorum ama ben size onların gerçekten var olduklarını bildirmek üzere buradayım. Bilmeyenler için söyleyeyim, insan dediğimiz şey orta zekâlı ve iki ayaklı bir yaşam formu; evrenin çok ıssız bir köşesinde yer alan küçük ve sulu bir gezegende, büyük ölçüde yanılsamalarla dolu bir varoluş sürdürüyor.”

Yağmurlu bir akşamda Profesör Andrew Martin, önce dünyanın en büyük matematik bilmecesini çözmeyi başarıyor, ardından sırra kadem basıyor. Nihayet bir yol kenarında çırılçıplak halde bulunduğunda, kıyafetsizlikten daha ciddi bir meselesi olduğu ortaya çıkıyor: Andrew Martin artık insanlardan tiksiniyor; görünüşlerinden de yiyip içtiklerinden de bitmeyen şiddet ve savaş arzularından da… Yabancı bir tür arasında kaybolmuş hissediyor kendini. Sevgi ve aile kavramları onda şaşırtıcı bir ilgi uyandırsa da tüm sakinlerinden nefret ediyor bu gezegenin. Newton hariç… Ama o da bir köpek işte…

Sahi, kim bu adam? Onun –ya da herhangi birinin– insanlık hakkındaki tüm fikrini değiştiren şey ne olabilir?

Son yılların en önemli romancılarından Matt Haig, onca karmaşıklığına rağmen hayatın içindeki mutluluğa ve insan doğasına dair alışılmadık bir hikâye sunuyor. İnsanlar, neşeli ve etkileyici bir üslupla “bizi” bize anlatıyor.

Nevrotik Bir Gezegenden Notlar
Dünya aklımızı zorluyor. çılgın ve gergin bir gezegen, telaşlı ve gergin insanlarını yaratıyor; politikadan vücut kitle endeksimize hemen her şey bizi dehşete düşürüyor.

Çılgın bir dünyada çıldırmadan nasıl yaşarız?
Çevremiz kesintisiz anksiyete kaynağına dönüşmüşken nasıl mutlu hissedebiliriz?

Matt Haig, haberlerden sosyal medyaya, iş ortamından bağımlılıklara çevremizi kuşatmış dış etkenlerin “nasıl hissettiğimiz” üstündeki etkisini anlamaya, dijital çağın törelerini sorgulamaya, biraz daha serinkanlı olmaya çağırıyor bizleri. Nevrotik Bir Gezegenden Notlar, anksiyete ve panik atakla uzun yıllar mücadele etmiş bir 21. yüzyıl insanından, böyle bir yüzyılda kendimizi mutlu, bütün ve insan hissedebilmek üzerine kişisel ve yaşam dolu bir bakış. Duygularımızın, sahip olduklarımız kadar mühim olduğunu gösteren, dünyadaki o pek kıymetli vaktimizi nasıl harcadığımızı değiştirebilecek bir kitap.

Rahatlama Kitabı: Suyun Üstünde Kalmamı Sağlayan Düşünceler
Hiçbir şey, pes etmeyen ufacık bir umuttan daha güçlü değildir.

Rahatlama Kitabı, zor günlerden çıkarılmış derslerin ve öyle zamanlarda biraz olsun iyi hissettirecek önerilerin bir derlemesi.

Gece Yarısı Kütüphanesi ve İnsanlar gibi sevilen kitapların yazarı Matt Haig, Rahatlama Kitabı’nda kendi deneyimlerinden öğrendiklerini, Marcus Aurelius, Emily Dickinson, James Baldwin gibi fikirleriyle ilham vermiş isimlerden edindikleriyle harmanlayarak yaşamın iniş ve çıkışları üzerine kısa ve umut dolu metinler sunuyor. Zihnin zindanlar yaratabileceğini ama yanında anahtarlarını da verdiğini gösteriyor bizlere. Mutluluğun ancak “olmanız beklenenleri” bir kenara bıraktığınızda filizlenebildiğini hatırlatarak, yaşama telaşı arasında şöyle bir yavaşlayıp, var olmanın güzelliği ve tahmin edilmezliğinin değerini bilmeyi yüceltiyor.

Bir dostun aklına, sarılmanın huzuruna –ve en kötü zamanlarda bile umudu hatırlamaya– ihtiyaç duyduğunuzda elinizde olmasını isteyeceğiniz bir kitap.

Zamanı Durdurmanın Yolları
Tom Hazard’ın tehlikeli bir sırrı var. 41 yaşında sıradan bir tarih öğretmeni gibi görünse de nadir rastlanan bir hastalık yüzünden aslında yüzyıllardır hayatta. Shakespeare’le aynı sahnede yer almış, Kaptan Cook’la açık denizleri fethetmiş, Fitzgerald’larla içki içmiş. Ama şimdi, tek istediği normal bir hayat sürmek. Kimliğini değiştirmeye devam ettiği sürece geçmişini geride bırakabilir ve hayatta kalabilir.

Yapmaması gereken tek bir şey var, âşık olmak.

İngiltere’nin en önemli yazarlarından Matt Haig’in büyükövgü toplayan, 37 dile çevrilen ve yakında Benedict Cumberbatch tarafından sinemaya aktarılacak kitabı Zamanı Durdurmanın Yolları, insanın kendini kaybedip tekrar bulmasına dair güzel bir roman.

Yaşama Tutunmak İçin Nedenler
“Yaşamak istiyorum. Hayatı yazmak, okumak, hissetmek; yaşamak istiyorum. Göz açıp kapayıncaya dek geçen ömrümüz süresince hissedilebilecek her şeyi hissetmek istiyorum. Depresyondan nefret ediyorum. Ondan korkuyorum. Hatta düşündükçe dehşete düşüyorum. Ama diğer yandan beni ben yapan şey de o. Ve eğer –benim için– yaşamı hissetmenin bedeli buysa, ödemeye değer.”

Yaşama Tutunmak İçin Nedenler, dünyadaki vaktimizi en iyi şekilde geçirebilmek hakkında. Matt Haig yirmi dört yaşındayken kelimenin gerçek anlamıyla uçurumun kenarındaydı ve atlamak üzereydi. Bu kitap onun neden atlamadığının, nasıl iyileştiğinin, anksiyete ve depresyonla yaşamayı nasıl öğrendiğinin hikâyesi. Aynı zamanda, nasıl daha iyi yaşanır, daha iyi sevilir, daha iyi okunur ve daha fazlası hissedilir gibi sorulara dair iyimser ve cesaretlendirici bir keşif yolculuğu.

Haig’in zihninden geçenleri okudukça kendimizi daha iyi görüyor, içimizdeki dehlizlere inmeye daha kolay cesaret ediyoruz. Yaşama Tutunmak İçin Nedenler, iyi hissetmenin mümkün olmadığını düşündüğümüzde, halimizden dolayı suçluluk duymadan, yaşama bir ucundan tutunabilmek için yazılmış alçakgönüllü bir manifesto.

“Muhteşem. Bir oturuşta bitirdim. Dokunaklı, komik, kışkırtıcı ve içten. Depresyondan mustarip olan ya da böyle birini tanıyan herkesin –yani hepimizin– okuması gerek.
S. J. Watson

“Haig’in zihinsel çöküşünün ve iyileşme sürecinin hikâyesi, depresyona dair anlatılar arasında en samimi ve yararlısı.”
Sunday Times

“Hayat kurtarabilecek küçük bir başyapıt”
Joanna Lumley

Devamını Göster
₺1,500.00
Matt Haig Tüm Kitaplar Seti (7 Kitap)
  • Dış Sitelerde Paylaş

Ancak bu araştırma ve Amerika-İngiliz yerlileri ile Fransız-İsrail çalışmaları arasında büyük bir fark vardı. Hayal kırıklığı olan ilk araştırmada, katılımcılara bir isim ve iki yüz verilerek isim-yüz arasındaki çağrışımlar gözlemlenmişti. İsrail-Fransız araştırmasında ise katılımcılara her defasında dört veya beş isim verilerek bu isimlerden hangisinin verilen yüze ait olduğu soruldu.

Bunun önemsiz bir ayrım düşünebilirsiniz, ancak teoride verilen ismi bir yüzle eşleştirmek ile verilen yüzü bir isimle eşleştirmek beyinde farklı süreçleri tetiklemektedir. Araştırma literatüründe, kullanılması uygun olmayan bir yöntemin kullanılması sebebiyle gözden kaçırılan sonuçların veya olası yan etkilerin tespit edildiği birçok örnek bulunmaktadır. Günlük hayatta da dediğimiz gibi, Şeytan her zaman ayrıntılarda gizlidir.

Kadın Katılımcıların Tasviri
Kadın Katılımcıların Tasviri
Leonardo AI

Çoğunlukla güven vermeyen Amerikan-İngiliz araştırması dışında yüz-isim etkisinin gerçekten var olabileceğine dair başka veriler de mevcut! İsrail-Fransız araştırmasının yayınlanmasından tam 10 yıl önce, psikoloji öğrencileri tarafından oluşturulan bir deneyde; güvenlik güçlerinden şüphelinin robot fotoğrafını oluşturan bir yazılımla yalnızca üniversite öğrencileri arasında yaygın olan toplam 15 erkek ismi için tipik yüzler oluşturmaları istendi.

Katılımcıların bu isimler arasından tipik bir Andy, Bill ve Justin'i temsil eden yüzler oluşturmaları gerekiyordu. Araştırmada elde edilen en iyi sonuçlar bir örnek haline getirildi ve sonuçlar araştırmayla bağlantısı olmayan başka öğrenciler tarafından incelendi. Araştırmaya dahil olmayan öğrenciler ise ortaya çıkarılan bu robot yüz çizimlerini beklenenden iyi şekilde eşleştirmeyi başardılar. Üstelik bu yüzlerin hepsi birer kurgu olmasına rağmen, katılımcılar kültürel bir prototip olarak Justin ismine uyacak yüzü bulmuşlardı. Araştırmaya ortaya koyuyordu ki Justin prototipine uyan bir yüze gerçekten Justin demek, o ismin ezberlenmesini kolaylaştırıyordu; ancak Justin prototipine uyan bir yüze Bill demek o ismin hatırlanmasını zorlaştırıyordu. Yani işin içerisine şimdi de isim-yüz-hafıza etkisi girmişti!

Başka bir çalışmada ise insanlara gerçek yüzler ve on olası isim gösterildiğinde rastgele istatistiğin üzerinde oran elde edildi. Şans eseri ulaşılabilecek oran sadece %10, ancak katılımcıların başarı oranı neredeyse %14 idi. Burada verilerin doğru anlaşılması önemli, çünkü şans oranının %10 olması, bir katılımcının alabileceği en düşük istatistik %10'muş gibi algılanabiliyor. Ancak aslında, katılımcılar %0 başarı oranı bile elde edebilir; bu oranın belirttiği şey, kişiler rastgele cevap verirlerse başarı ihtimallerinin %10 olacağıdır. Dolayısıyla bu deneyi %14 ile tamamlayan bireyler, %10 şans ile birlikte %4 gibi bir oran yakalamış olmazlar. Direkt bir şekilde %14 başarı elde etmişlerdir.

Diğer Deneyler

İsrail-Fransız gazetesinin yayınladığı araştırmalardan sonra biraz daha eğlenceli replika deney girişimleri yaşanmıştır, ancak bunlar hakkında burada kesin bir sonuca varmak mümkün değil.

Fransız gazetesi Slate, okuyucularıyla yüz-isim etkisini araştırmak istediğinde bir anket çalışması başlatmıştır, ancak anketin sonuçlarına ulaşılamamıştır. Ek olarak Berkeley'deki California Üniversitesi'nden bir profesör, 106 öğrencisi ve alanındaki erkek öğretim üyelerinin yüzleriyle isim-yüz etkisini araştırmaya çalıştı. Sonuçları bu yazı için paylaşmıştı, ancak araştırmanın "eğlence amaçlı" yapıldığını söyledi. Araştırmada her fotoğraf için kullanılan ve 16 isimden oluşan bir ortak listenin olduğu, ayrıca her yüzün bir isimle eşleşme zorunluluğu olmadığı belirtilmiş. Böyle bir durumda şans yüzdesini hesaplamak da zorlaşıyor. Ayrıca İsrail-Fransız araştırmasından farklı olarak katılımcılara gösterilen fotoğraflarda bulunan kişiler nötr bir ifadede değil; kimi zaman gülümsüyor, kimi zaman ise diğer duyguları belli oluyor ve bazı fotoğraflarda kişilerin kıyafetleri de görünüyor. Böyle birçok faktörün dahil olduğu bir araştırmada yüz-isim etkisini araştırmak zor, çünkü karara etki edebilecek çok sayıda faktör var.

Yüz-isim etkisini ele alan araştırmada büyük sınırlar var, mesela tespit aşamasındaki adayların ve gördükleri fotoğraflardaki kişilerin çoğu yirmili yaşlarda. Peki yaşlı yetişkinler isimlerine benzemiyor mu? Orta yaşlı insanlar bu isim-yüz etkisi araştırmalarında daha iyi performans gösterebilirler mi? Gelecekteki araştırmalar bunu bize söyleyebilir.

Ancak yüz-isim etkisi bir gerçek ise (eğer çoğumuz yetişkinliğe ulaşana kadar nasıl görünmemiz gerektiğine dair kültürel ama ayırt edilebilir davranışlara maruz kalıyorsak), bu Dorian Gray olgusunun olağanüstü bir örneği olacaktır. Bu halde İsrail-Fransız gazetesinin yazarlarından birinin dediği doğru olabilir:

Yüzümüz adeta denizin bir taşı yıllar içerisinde aşındırması gibi yıllar içerisinde zamanla yontulmuştur.

Özetle, küçük dokunuşlarla kültürümüzde paylaşılan bazı soyut arketiplere uyacak şekilde görünümümüzü değiştiriyor olabiliriz. Yüzlerimizin ebeveynlerimizin bize koyduğu isimlere doğru gelişimini ve arketipe giderek benzeyişini ele alan daha derin ve bilimsel araştırmaları sabırsızlıkla bekliyoruz!

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
20
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • İnanılmaz 6
  • Tebrikler! 4
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • Merak Uyandırıcı! 1
  • Muhteşem! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Güldürdü 0
  • Umut Verici! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Çeviri Kaynağı: McGill | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 21:34:53 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17210

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Araştırmacılar
İspat Yükü
Irk
Diş Hastalıkları
Kedigiller
Neandertal
Uzun
Doktor
Göğüs Hastalığı
Yayılım
Google
Beslenme
Tehlike
Risk
Aslan
Obezite
Radyasyon
Büyük Patlama
Işık Hızı
Genel Halk
Kuantum Fiziği
Bilimkurgu
Evren
Fosil
İklim
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
J. Jarry, et al. Yüzünüz İsminizi Ele Veriyor mu? Belli İsimlerin Belli Görünüşleri Olabilir mi?. (9 Mayıs 2024). Alındığı Tarih: 21 Aralık 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/17210
Jarry, J., Sağlam, G., Alparslan, E. (2024, May 09). Yüzünüz İsminizi Ele Veriyor mu? Belli İsimlerin Belli Görünüşleri Olabilir mi?. Evrim Ağacı. Retrieved December 21, 2024. from https://evrimagaci.org/s/17210
J. Jarry, et al. “Yüzünüz İsminizi Ele Veriyor mu? Belli İsimlerin Belli Görünüşleri Olabilir mi?.” Edited by Eda Alparslan. Translated by Gökdeniz Sağlam, Evrim Ağacı, 09 May. 2024, https://evrimagaci.org/s/17210.
Jarry, Jonathan. Sağlam, Gökdeniz. Alparslan, Eda. “Yüzünüz İsminizi Ele Veriyor mu? Belli İsimlerin Belli Görünüşleri Olabilir mi?.” Edited by Eda Alparslan. Translated by Gökdeniz Sağlam. Evrim Ağacı, May 09, 2024. https://evrimagaci.org/s/17210.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close