Yunuslar Birbirlerini İsimleriyle Çağırıyor Olabilir!
Yunuslar çıkardıkları tiz sesler ve tıkırtılarla ne söylüyor olabilir? Yunusların birbirlerini tanımak için kullandıkları “imza ıslıkları” üzerinde yapılan yeni bir çalışma, bu sorunun cevabının "isimler" olduğunu iddia ediyor!
Seslenişlerin "isim" olarak nitelendirilmesi ve yunusların birbirlerini "insan benzeri" şekilde çağırması, bilim insanları arasında bir tartışma konusu; ancak sonuçlar, bunun olabileceğini destekler nitelikte. Sonuçta, hayvan davranışı jargonunu kullanacak ve insana uyarlayacak olursak, insanlar da arkadaşlarını genellikle "kendilerine has vokal imzaları kopyalayarak" selamlarlar. İskoçya'daki St. Andrews Üniversitesi’nden biyolog Stephanie King şöyle söylüyor:
Yunuslar bu ıslıkları belirli bir bireyle buluşmak istedikleri zaman kullanıyor. Bu, arkadaşça ve samimi bir işaret.
İmza ıslıkları yunuslara anneleri tarafından öğretiliyor. Bu sonuçlar, yakında, bu ıslıkların yunus isimlerine kanıt olarak sunulmasını sağlayabilir. Fakat bu ıslıkların işlevi ve özellikle de yunusların birbirlerinin ıslıklarını neden kopyalama eğiliminde oldukları gibi konularda cevaplanmayı bekleyen birçok soru var: Kuşların alan hakimiyeti için şarkılarını eşleştirmesi gibi bir mücadele mi söz konusu? Yoksa erkek bireylerin diğer erkekler tarafından korunan dişilere kur yapmasını sağlayan aldatıcı kopyalanmış sinyaller mi? Ya da birbirini tanıyan bireyler arasında bilgi aktarımını sağlayan diyalog benzeri bir yapı mı?
Ses Kayıtları ve İsim Analizi
Bu olasılıkları araştırmak için King ve Janig’in takımı Sarasota Yunus Araştırma Programı tarafından kaydedilen çeşitli kayıtları analiz ettiler. Bu program Florida’da çiftler halinde yakalanan yunusların bir süre belirli bir alanda tutulup araştırmacılar tarafından fotoğraflanmasını ve incelenmesini sağlıyor.
Yakalanan yunuslar birbirlerini göremiyor; ancak birbirini duymaya ve iletişim kurmaya devam ediyordu. King ve Janig’in analizleri yunusların zaman zaman imza ıslıklarını kullandıklarını gösterdi. Yunuslar bu ıslıkları annelerine, yavrularına veya dost erkeklere söylemeye meyilliydiler. Yunuslar bu ıslıkları tıpkı sokakta birbirini gören iki arkadaşın buluşmak için birbirine seslenmesi gibi, sadece tanıdıkları yunuslarla bağlantıyı koparmamak için kullanıyorlar. Ayrıca, ıslıkların kopyalanması tam değil; fakat çağrının başı ve sonundaki değişimler çağrıya, "kopyalayanın kimliği" gibi ekstra bilgiler katıyor olabilir.
Öğrenilmiş Sinyaller ile Referansiyel İletişim
Bu olasılık yunuslarda dilbilimcilerin deyimiyle öğrenilmiş sinyaller ile referansiyal iletişimin olabileceğine bir ipucu. Yani yunuslar içgüdüsel olarak seslenmektense, duyduğu sesleri öğrenerek iletişim kuruyor olabilirler. Şimdiye kadar sadece bunun insanlar tarafından yapıldığı biliniyordu. King şöyle diyor:
Biz, dili öğreniriz ve nesnelerle ilişkilendiririz. Bunu, yakalanan yunus ve gri papağanlarda da gözledik. Fakat bu henüz herhangi bir türün doğal iletişim sisteminde gözlenmedi. Biz, onların doğal ortamlarında bunu yaptığını söylemiyoruz; ancak kesinlikle bu konuyu araştırmalıyız.
Bazı Uzmanlar Şüpheli
Daha önce yunusların ses imzalarının isimlerini çağrıştırıyor olabileceği konusundaki görüşlere karşı çıkan Durham Üniversitesi’nden araştırmacı Robert Barton, yunuslardaki iletişim yöntemlerine gereğinden fazla anlam yüklemeye karşı uyarıda bulundu. Ayrıca Sarasota projesinde yakalanan yunusların birbirlerinin imzalarını kopyaladıklarını; fakat bunu seyrek olarak gerçekleştirdiklerinin üzerinde duruyor.
King ve Janik, Barton’un bu düşüncesinin kopya ıslıkların anlamlı olduğunu, yani sadece seçilen bir bireyle özel bir iletişim için kullanıldığını desteklediğini düşünüyor. Barton’a göre, bu olayın diğer açıklamaları da eşit derecede olası. Buna, kopyalamanın aşırı sınırlı bir öneme sahip olması da dahil.
Barton, yunusların referansiyel iletişimi konusunda birçok şeyin mümkün olduğunu söylüyor, fakat şimdiye kadar yapılan deneylerle ellerinde bu yorumlar için çok az delilleri olduğunu da ekliyor. Dalhousie Üniversitesi’nden birbirileriyle isim benzeri yapıları kullanarak iletişim kuran sperm balinaları üzerinde çalışan biyolog Shane Gero’ya göre, yunus seslenişleri doğası üzerindeki tartışmalar hayvan davranışları alanında tarihsel gerginlikleri yansıtmaktadır.
Davranış Bilimlerinin Tarihsel Sarkacı
Yüzyıl önce insan benzeri özellikler hayvanlara fazlasıyla atfedilirdi. 20. Yüzyıl'da bilimsel sarkaç geriye giderek hayvanların akılsız varsayıldığı noktaya geldi. Çünkü o dönemde hayvanların yetenekleri kontrollü deneylerle ispatlanamıyordu. Yunuslar da dahil olmak üzere bu deneylerin yapılması lojistik olarak zor, bunun sonucu olarak hayvan zekası küçümsenmiş olabilir. Bizim balina ve yunuslardaki karmaşık düşüncelerin resmen farkında olmamamız bunun onlarda olmadığı anlamına gelmez. Zengin sosyal yaşamları ve bilişsel kapasiteleri göz önünde bulundurulduğunda, bu hayvanlar için isim kullanımı kesinlikle mantıksız değildir. Gero, şöyle söylüyor:
Geriye bu çağrıların nasıl algılandığı kalıyor. Bu çağrılardan herhangi bir anlam çıkarmak zor. Yunusların çağrıları kopyalaması ve çağrıları kopyalayan yunuslar bir anlam taşıyor mu?
King ise bu konuyu hala deneysel olarak çalışmaları gerektiğini ve bu yüzden konunun ilgi çekici olduğunu düşünüyor.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 8
- 4
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Wired | Arşiv Bağlantısı
- S. L. King, et al. (2013). Vocal Copying Of Individually Distinctive Signature Whistles In Bottlenose Dolphins. Proceedings of the Royal Society B. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:49:09 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3672
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Wired. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.