Evrimsel Biyoloji, Dilin Nasıl İşlediğini Anlamamıza Yardımcı Olabilir!
Bir dilbilimci olarak, “Ne iş yapıyorsun?” sorusunu duymaktan nefret ediyorum, çünkü “Ben bir dilbilimciyim.” diye cevap verdiğimde ardından gelecek kaçınılmaz sorunun “Kaç dil konuşuyorsun?” olduğunu biliyorum. Elbette, mesele bu değil. Farklı diller öğrenmek her ne kadar harika bir uğraş olsa da, akademik dilbilim dilin bilimsel yönden araştırılması anlamına geliyor.
Benim işim, dillerin şu anda oldukları hale nasıl ve neden geldiklerini anlamaya çalışmak. Neden bazı bölgelerde dillerin sayısı fazlayken bazı yerlerde çok daha az? Diller, aynı iletişimsel işlevler için nasıl bu kadar farklı yöntemler geliştirmiştir? Dili insana özgü kılan nedir ve insan aklı ile dil birbirlerini nasıl şekillendirir? Bu, dilbilim alanında yeni bir yön sayılabilir. Eski usul dil tarihi araştırmaları, dili kazanım elde etmek amacı gütmeden araştırıyordu, yani dillerin yapılarını anlamak ve soy ilişkilerini yeniden inşa etmek üzerine çalışmalardı.
Günümüzde dilbilim adına gerçekleşen en heyecan verici şeylerden biri, dilbilimcilerin evrimsel biyoloji alanı ile gittikçe daha çok bağlantı kurmaya başlamalarıdır. Evrimsel biyologlar, türler hakkında, ben ve meslektaşlarımın diller hakkında sormak istediğine çok benzer sorular sorarlar; örneğin neden belli bir şekilde dağıldılar ya da aralarındaki benzerlikler ve farklılıklar nasıl açıklanabilir?
Bakış açısındaki bu benzerlikler, hesaplamalı evrimsel biyolojinin tüm modern araçlarını dilbilimin sorularını cevaplamak için kullanmamıza izin vermektedir. Böylece, dildeki değişim süreçleriyle ilgili temel sorularımıza, dolayısıyla da genel olarak dilin doğasına yönelik yeni bakış açıları sağlamaktadır.
Evrimleşen Dil!
Yakın zamanda, bir grup disiplinlerarası meslektaşımla birlikte yeni bir makale yazdık. Büyük bir dil grubunun binlerce yıl içinde nasıl değiştiğini araştırmak için, evrimsel biyolojiden uyarladığımız yöntemleri kullandık.
Avustronezya dil ailesi (Tayvan’dan Paskalya Adası’na uzanan geniş bir kavis boyunca yayılmış büyük bir dil ailesi) üzerine yoğunlaşmayı seçtik çünkü bu dilin nasıl yayıldığına dair çok fazla bilgi bulunuyor. Bir dil ailesine ait tarihin iyi bir modeli ile bu dillerin geçirdiği değişim süreçlerini ortaya çıkarmak mümkün. Gregor Mendel, bitkileri kullanarak varyasyon kalıplarının nasıl atalar tarafından belirlendiğini incelediğinde ve sonuç olarak kalıtım ilkelerini çıkardığında da aynı basit mantığı kullanmıştı. Dilin yapı taşlarının nasıl işlediğini anladığımızda, insan aklını anlama yolunda daha da ilerlemiş olacağız.
Diller, yalnızca kelime yığınları olarak nitelendirilebilecek kadar basit değildir. Bu kelimeleri anlamlı ifadeler oluşturacak şekilde bir araya getiren kurallara da sahiptirler: gramer, yani dilbilgisi. Tıpkı kelimeler gibi, gramer de zaman içerisinde değişir. Biz, gramerin kelimeler ile aynı şekilde evrim geçirip geçirmediğini keşfetmek istedik.
Dillerin sözlükleri (bir dilin sahip olduğu kelimeler bütünü) tarihsel süreç içerisinde iki şekilde değişir: Dilin ses sistemi değişir, yani kelimeler farklı duyulmaya başlar. Bunun yanı sıra, anlam değişiklikleri ve ödünç alma süreçleri sonucunda kelimeler başka kelimelerle yer değiştirir. Gramer yapıları da benzer şekillerde değişir. Kurallar bazen aşamalar halinde yeni kurallara dönüşür (örneğin, günümüzde kullanılan bazı ifade yöntemleri geçmişe göre daha kabul edilebilir olur: İngilizcedeki who/whom ayrımı neredeyse doğal konuşma dilinden kayboldu), bazen de büyük sıçramalar gerçekleşir ve diller yeniden analiz edilerek veya farklı dillerden ödünç alarak yepyeni yapılar edinirler.
Kelimeler ve dilbilgisi
Peki, kelimelerin ve gramerin evrimi arasındaki paralellikler gerçekten ne kadar birbirine yakın? Bu soruyu yanıtlamak, bizi dile ve insan çeşitliliğine dair büyük soruları cevaplama yolunda ileri taşıyacak. Evrimsel biyolojinin araçlarını kullanarak, Avustronezya dil ailesine ait farklı dillerin ne hızda ve ne şekilde değiştiğini tahmin etmek için bir hesaplama modeli geliştirdik. Model, özellikle kelimelerin ve gramer unsurlarının hangi hızda değiştiğini ayırt edebiliyordu.
Aşağıdaki diyagram, Avustronezyan dillerin sözcüksel ve gramer unsurlarının ailenin tarihi boyunca nasıl farklı değişimler geçirdiklerini gösteriyor. Ağacın daha kırmızı dalları değişimin daha hızlı gerçekleştiği yerleri gösterirken daha mavi dallar daha yavaş değiştiği yerleri gösteriyor. Çarpı işaretleri ise değişim hızındaki büyük değişiklikleri belirtiyor.
Elde ettiğimiz sonuçlardan, bu dil ailesine ait dillerin sözcüklerinin ve gramerlerinin nasıl farklı şekillerde değiştiğini açıkça görebiliyoruz. İlginç bir şekilde ölçümler, bir kolda oluşan ayrımların, yani yeni dillerin oluştuğu noktaların, gramere kıyasla sözlükte daha büyük ve ani değişiklikler getirdiğini gösteriyor.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bu durumda, sonraki çalışmalar için sorulması gereken önemli bir soru; farklı gramatik özelliklerin değişimlerindeki hız farkına neyin sebep olduğudur. Veriler, daha soyut ve bilince yansıması zor özelliklere kıyasla, konuşanların farkında olduğu gramer özelliklerinin daha hızlı değiştiğine dair ipuçları içermektedir.
Sırada ne var?
İnsanın bir canlı türü olarak yaşı hakkındaki tahminlerimiz daha geriye gittikçe, insan dilinin yeni bir eklenti olmadığını fark ediyoruz. Aksine insanın (ve insan dışı canlıların) bilincinde derin evrimsel kökleri olan bir şey olduğunu görüyoruz. Bu, insan biliş bilimi, özellikle de psikoloji ve dilbilim için çok önemli.
Erişimimiz olan verilerin ve onları analiz etmede kullandığımız yöntemlerin niteliğindeki paralel gelişmeler sayesinde, dil çeşitliliği üzerine bu geniş çaplı çalışmaları yürütmek artık mümkün. Çoğu dilbilimci, açık veri ve yeniden üretilebilir bilime doğru olan hareketi benimsiyor. Pek çok farklı alanda açık ve birlikte çalışılabilir veri setlerini yayınlamaya yönelik, ciddi bir disiplinlerarası çaba gösteriliyor. Evrimi araştırmaya yönelik hesaplamalı araçlar gittikçe daha zengin ve daha esnek hale geliyor.
Fakat araçlar ve yöntemler gelişirken, dünyanın dil çeşitliliği azalıyor. Bugün dünyanın neredeyse yarısı Mandarin, Hintçe, İspanyolca, İngilizce veya Arapça dillerinden birini konuşuyor, daha az yaygın olan binlerce dil ise soylarının tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıya.
Bu sebeple, karşılaştırmaya dayalı dil araştırmaları, insan aklının çeşitliliğine açılan bir pencere olarak gittikçe daha çok önem kazanıyor.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 15
- 5
- 4
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Phys.org | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:38:38 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/5254
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Phys.org. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.