Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Uzayın Keşfi: Farklı Gezegenlere Yerleşme Hayallerimizden, Işık Hızında Yolculuğa Bir Röportaj (Zafer Emecan, Kozmik Anafor)

Uzayın Keşfi: Farklı Gezegenlere Yerleşme Hayallerimizden, Işık Hızında Yolculuğa Bir Röportaj (Zafer Emecan, Kozmik Anafor)
12 dakika
1,430
Evrim Ağacı Akademi: Evrim Ağacı Röportajları Yazı Dizisi

Bu yazı, Evrim Ağacı Röportajları yazı dizisinin 11. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Mühendislik, Biyoloji ve Evrimsel Robotik Röportajı (Çağrı Mert Bakırcı)" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat
  • Konular: Farklı Gezegenlere Yerleşmek, Yaşanabilir Bölge, Işık Hızında Yolculuk, Bilim-Kurguda Hatalar, Dünya Dışı Akıllı Varlıklar, Samanyolu'ndan Çıkmak
  • Cevaplayan: Zafer Emecan, Kozmik Anafor Facebook sayfası ve internet sitesinin kurucusudur.
  • Not: Lütfen bu röportajda sorulara yanıt veren kişilerin kendi yorumlarından sorumlu olduklarını, aradan geçen zamanla bazı düşüncelerini değiştirebileceklerini ve bizim her yazılanla %100 hemfikir olmayabileceğimizi aklınızda bulundurunuz.

1. Soru: Öncelikle iyi günler demek isteriz. Bugünkü konumuz ''Uzay Keşfi'' hakkındadır. Sizce bir gün başka gezegenlere yerleşecek miyiz?

İnsanlık olarak, Dünya'nın uzay boşluğunda yol alan bir gezegen olduğuna "ikna" olmamızın üzerinden henüz 200 yıl bile geçmedi. Bugün bile Dünya'nın milyarlarca benzeri bulunan bir gezegen olduğunu bilmeyen, hatta kabul etmeyen yüz milyonlarca insan var. Buna karşın, niteliksiz çoğunluğu bir kenara bırakırsak, insanlığın "nitelikli" bir kısmı yaşadığımız bu gezegenin ötesinde neler olduğunu ve oralara nasıl ulaşacağımızı ciddi ciddi düşünüyor. Zaten bu düşüncenin sonucu olarak, gezegenimizin dışına çıkabiliyor, uydumuz Ay'ı ziyaret edebiliyor, kendimiz gidemesek bile komşu gezegenlere inceleme amaçlı araçlar gönderebiliyoruz.

Dünya’nın geçmişini incelediğimizde ise, aslında pek de güvende olmadığımıza dair çok sayıda kanıta ulaşıyoruz. Gezegenimiz birçok defalar canlılığın "yeniden başlamasına" neden olan felaketler geçirmiş. Bu da bize, gelecekte bir gün yeniden böyle bir felaket yaşayabileceğimizi gösteriyor. Hatta öyle görünüyor ki, bu türden büyük felaketler sonrasında Dünya'mız yüzlerce, binlerce yıl boyunca yaşanamaz hale gelebilecek. O nedenle, türümüzün devamı ve güvenliği için kendimize yeni bir yuva bulmamız gerçeği ile karşı karşıya kalıyoruz.

Tüm Reklamları Kapat

Hoş, böyle bir risk olmasa bile, insanoğlunun içindeki merak ve keşfetme arzusunun dizginlenemeyeceği gerçeği de ortada. Yani sebebi ne olursa olsun, insanlık önümüzdeki yıllar, yüzyıllar içinde Ay'a veya Mars'a yerleşmek için çaba harcayacaktır. Şu anki teknik yeteneğimiz ve gelecekte üreteceğimiz teknolojilerle bunun başarılacağını düşünüyorum.

Benim düşüncem, önümüzdeki birkaç yüzyıl içinde Ay'da insan yerleşiminin olacağı, Mars’ta kendi kendine yeter kalabalık bir insan kolonisinin kurulacağı yönünde. Bu insan kolonilerine belki Europa ve Satürn'ün birkaç uydusunu da ekleyebiliriz. Evet, önümüzdeki yüzyıllar boyunca Dünya insanlık için "ana vatan" özelliğini koruyacaktır ama, farklı gezegenleri de ev olarak benimsemesi kaçınılmaz görünüyor. Hatta ben, herhangi bir gezegene bağlı olmadan insanların yaşayabileceği, Güneş çevresinde uygun yörüngelerde dönen büyük yerleşim birimlerinin kurulabileceğini de düşünüyorum. Bunun olmaması için hiçbir sebep yok. On binlerce yıl sonra ise, diğer yıldızların yörüngelerine açılacağımız, buralarda yeni koloniler kurma çabasına gireceğimizi varsaymak da yanlış olmaz. 

Tüm Reklamları Kapat

2. Soru: ''Yaşanabilir Bölge'' hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

Aslında "yaşanabilir bölge" biraz izafi bir kavram. Bizler, bir yıldızın çevresinde, Dünya gibi yüzeyinde sıvı su bulunan bir gezegenin var olabileceği uzaklığı şu an için yaşanabilir bölge (Habitable Zone) olarak tanımlıyoruz. Tabi bu uzaklık yıldızın kütlesine ve ışınım gücüne göre değişiyor. Güneş için 120-250 milyon kilometreler arasında uzaklığa sahip bir yörünge yaşanabilir bölge için tanımlanabiliyor iken, Güneş'in yarısı kadar boyuta sahip bir yıldız da 30-50 milyon km arasındaki bir yörünge benzer şartları sağlayabiliyor.

Tabi "yaşam" için tek kriter uzaklık değil. Eğer öyle olsaydı, Mars üzerinde de yaşamın var olabilmesi gerekirdi. Gezegenin de "Dünya benzeri" bir yaşama uygun şartlara sahip olması lazım. Yeterince güçlü bir manyetik alanı, atmosferini tutabilecek kütlesi ve uygun gazlara sahip bir atmosferi bulunmalı. Mars, bu şartlara sahip olmadığı, küçük bir gezegen olduğu için yaşama (en azından gelişkin yaşama) ev sahipliği yapamıyor.

Yine bir gezegende yaşam oluşabilmesi için illa ki yaşam kuşağı içinde yer almasına da gerek yok. Bugün Güneş’in yaşam kuşağının dışında, mesela 400 milyon km ötede Dünya'dan biraz daha büyük kütleli ve bizimkinden daha kalın bir atmosfere sahip karasal bir gezegen yer alsaydı, o gezegende de yaşam oluşması mümkün olabilirdi. Çünkü gezegenin kalın atmosferi uzakta olmasına rağmen gelen Güneş ışığını hapseder, gezegeni sıcak tutardı. Bu, yaşam kuşağında yer alan Mars'ın içinde bulunduğu durumun tam tersi. Daha açık ifade edersek, "dünya benzeri" yaşam için yıldızına olması gerekli olan uzaklık, gezegenin niteliğine göre büyük değişim gösterebiliyor. 

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Eğer bir gezegen yıldızına Merkür ve Venüs gibi kavrulacak kadar yakın değilse uygun şartlara sahip olduğu sürece yaşama ev sahipliği yapabilir. Jüpiter'in uydusu Europa'da yaşam olduğunu düşünmemizin altında yatan sebep de bu. Uydu Güneş'ten çok uzak ve yüzeyi donmuş olmasına karşın, sıvı bir yeraltı okyanusuna sahip ve bu okyanus gezegenin derinliklerindeki volkanik faaliyetin enerjisi ile ısınıyor. Böyle bir ortamda gelişkin bir yaşamın ortaya çıkmaması için bir sebep göremiyoruz. Evet, orada şu anda yaşam olup olmadığını bilmiyoruz, belki olmayabilir ama olmaması için bir neden de yok.

3. Soru: Işık hızını aşmak mümkün müdür? Eğer bir gün deneylerde bu ispatlanırsa, bizim ışık-hızında giden uzay araçlarımız olabilir mi?

Önce bir yanlışı düzeltelim; ışık hızını aşmamız veya ışık hızında yol alabilmemiz, evreni rahatça keşfedebileceğimiz, istediğimiz yere gidebileceğimiz anlamına gelmiyor. Evrensel ölçekleri düşündüğümüzde ışık hızının aslında "çok yavaş" olduğu gerçeğini görmemiz gerekli. Bugünkü teknolojimizle Ay'a 3 günde gidebiliyoruz. Işık hızında yol alabilseydik bu sadece birkaç saniye sürecekti. Ama aynı ışık hızı bizi en yakın yıldıza 4.5 yılda götürebiliyor. Kutup Yıldızı’na ise ışık hızında ancak 450 yılda varabiliyoruz. Kutup yıldızının, evrensel ölçeklerde "burnumuzun dibi" olduğu gerçeğini unutmayalım. Yani daha net ifade edersem; ışık hızı Güneş Sistemi içindeki gezegenlere yolculuk için mükemmel olmasına karşın, sistemimizden dışarı çıkmak istediğimizde çok yavaş kalıyor.

Tabi buna ulaşıp ulaşamayacağımız meselesi var. Şu anki fizik bilgimiz bize ışık hızına bizim gibi kütleli maddelerin hiçbir zaman ulaşamayacağını söylüyor. Bunun nedenini anlayabilmek için aslında "ışık hızı" diye düşünmek yerine "kütlesiz parçacıkların ulaşabileceği en yüksek hız" şeklinde düşünmemiz daha doğru olur. Saniyede 300 bin km hıza, sadece foton gibi kütlesiz parçacıklar ulaşabiliyorlar. Bir atom ve onun nötron, proton, elektron gibi bileşenleri ise kütle sahibi olduğu için bu hıza ulaşmaları mümkün olmuyor. Kütlesiz bir parçacık gibi hızlı hareket edebilmeleri için gerekli olan enerji o kadar büyük ki, ışık hızına ulaşma evresinde bu enerji sonsuza varıyor. Dolayısıyla, bir cismi sonsuz enerjiyle besleyemeyeceğimiz için ışık hızına da ulaştıramıyoruz.

Ama, ışık hızının %95-97’ine ulaşmamızda herhangi bir sıkıntı yok. Bunu günümüz teknolojisi ile dahi başarabilecek durumdayız. Bugün parçacık hızlandırıcılarda atomları ışık hızına çok yakın hızlara kadar süratlendirebiliyoruz. Plazma ve iyon motorları veya uygun inşa edilmiş Güneş yelkenlileri ile bir uzay aracını birkaç ay veya yıl içinde sürekli hızlandırarak ışık hızının %70-80 seviyesine kadar hızlandırabilmemiz de pratikte mümkün. Bunu günümüz teknolojisi ile yapabiliriz fakat çözmemiz gereken çok büyük maliyet problemlerinin yanında, bazı teknik sorunlarımız var. Uzun vadede bu sorunların çözülebileceğini düşünürsek, ışık hızına yakın hızlarda hareket edebilen araçlar üretebileceğimiz gerçeğini görebiliriz.

Bunun haricinde, ışık hızını aşmamızın orta ve uzun vadede mümkün olabileceğini sanmıyorum. Belki birkaç yüzyıl sonra uzayda hareket etmek yerine, uzayın çevremizde hareket etmesini sağlayacak büyük teknolojik atılımlar gerçekleştirebilirsek, ışık hızının çok üzerinde hızlara ulaşabiliriz. Yine de, bunun nasıl olabileceği hakkında bugün hiçbir fikrimiz yok. 

Tüm Reklamları Kapat

4. Soru: Uzay seyahatlerini konu edinen bilim-kurgu filmlerinde ne gibi bilimsel hatalar mevcuttur?

Bilim-kurgu yapımları, benim açımdan insanların hayal güçlerini ateşlemesi bakımından oldukça faydalı, hatta bilimsel merakı ve araştırmayı teşvik etmektedir. Bunun en güzel örneklerini Star Trek’te birer "kurgu" olarak ortaya konulmuş teknolojilerin bugün hayata geçmesiyle görebiliyoruz. Bu dizide gösterilen otomatik açılır kapılar, uzay mekikleri, cep telefonları, iğnesiz enjektörler ve bilgisayarlar, dokunmatik ekranlar bugün hayatımızın sıradan parçaları haline geldiler. Üstelik bu araçların mucitleri, Star Trek’ten etkilendiklerini söylemekten çekinmiyorlar.

Buna rağmen tabi tüm bilim-kurgu ürünleri bu kadar doğru saptamalarla gelmiyor. Çoğu ciddi bilimsel hatalar içeriyorlar. Örneğin Independence Day filminde insanların uzaylıların bilgisayarlarına virüs yerleştirip onları tümüyle yenilgiye uğrattığını görüyoruz. Oysa hepimizin malumu ki, bir işletim sistemi için virüs yazmak istiyorsanız, o işletim sistemini çok iyi tanımanız gerekir. Hatta çoğunlukla bu da yeterli gelmez, çünkü işletim sistemleri çok sağlam güvenlik yapılanmalarına sahiptir. Bugün MS Windows işletim sistemi "iyi tanındığı için" virüsten geçilmezken, Apple'ın MacOS işletim sistemi virüs bakımından oldukça temiz. Çünkü hem güvenlik açısından çok daha güçlü, hem de virüs yazarları tarafından o kadar iyi tanınmıyor. Ayrıca hepimiz biliyoruz ki, modern bir ordunun "komuta merkezi"ni yok ettiğinizde o orduyu yenmiş olmazsınız. Çünkü ordular bu tür sorunları bertaraf edebilmek için esnek biçimde örgütlenirler ve her zaman için B, C veya D planları vardır.

The Signs isimli bir film vardı. Uzaylılar yine (nedense) Dünya'yı ele geçirmek için geliyorlar fakat su onlar için zehirli. Suyla temas ettiklerinde ölüyorlar. Uzaylıların %70’i suyla kaplı olan ve sürekli yağmur yağan bir gezegeni buna rağmen niye ele geçirmeye çalıştıkları sorusu bir yana, uzaylıların bu tehlikeye rağmen niçin çıplak dolaştıkları da ayrı saçmalıktı. Bugün Dünya üzerinde çıplak yaşayabilen bizler bile yağmurdan, soğuktan ve sıcaktan korunmak için kıyafetler giyip gezerken, suya değince ölen çıplak uzaylıların Dünya'yı ele geçirmeye çalışması ancak bir komedi filminin senaryosunda yer alabilirdi. Bunlar gibi çok sayıda saçmalık yer alıyor kimi bilim-kurgu yapımlarında. Bazılarını yeri geldikçe sayfamızda (Kozmik Anafor'da) "biraz da eğlenip kafa dağıtmak" için yayınlamaya çalışıyoruz.  

5. Soru: Dünya dışı akıllı varlıklar bulunuyorsa, bizleri ziyaret etme olasılıkları nedir? 

Dünya dışı yaşamın varlığı bilim insanlarının çoğu tarafından "kaçınılmaz" olarak niteleniyor. Sadece Samanyolu galaksimiz içinde yer alan gezegen sayısının yüz milyarlarca olması, Dünya benzeri şartlara sahip gezegen sayısının 50 milyar civarında olduğunun hesaplanması, bu görüşü destekliyor. Yine de, şimdiye kadar Dünya haricindeki bir gezegende yaşama yönelik dolaylı veya dolaysız herhangi bir kanıt bulamadık. Evrende yaşam arayışı, dev bir samanlıkta iğne aramaya benziyor. Tabi biz bu iğneyi şu anda olduğumuz yerden hiç kımıldamadan sadece çevremize bakarak bulmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla herhangi birine rastlamamış olmamız şaşırtıcı değil.

Tüm Reklamları Kapat

Bu var olduğunu düşündüğümüz fakat varlığına kanıt bulamadığımız yaşamın bir kısmının bizler gibi, hatta bizlerden çok daha zeki canlılardan oluşuyor olması da kuvvetli bir ihtimal. Evet, bu canlılardan bir kısmı yıldızlar-arası yolculuk yapabilecek yetkinliğe ulaşmış olabilirler. Bu uygarlıklar, galaksideki başka yaşam türlerini gözlemlemek, araştırmak veya sadece işgal edip koloniler kurmak için geziyor olabilir. Fakat, milyarlarca yıldız içinde bizi bulmaları ve ziyaret etmeye değer görmeleri düşük bir olasılık. Hele ki, galaksimizde bizimki gibi yaşam içeren bolca gezegen varsa, ziyaret edilecek gezegenler listesinin ortalarında, belki de sonlarında bir yerlerde sıramızı bekliyoruzdur. Bu listenin ne kadar uzun olduğunu ise bilmemize imkan yok.

Tek bildiğimiz şey var; şimdiye kadar Dünya dışı bir uygarlık tarafından ziyaret edildiğimize dair elimizde doğrudan veya dolaylı tek bir kanıt bile yok. 

6. Soru: Başka gezegenlere yerleşsek bile, bir gün Güneşimizin patlayacağı söyleniyor. Acaba güneş sistemimizin, hatta Samanyolu galaksinin dışına çıkmamız mümkün olabilir mi?

Güneş'in ortalama olarak kalan ömrünü büyük bir kesinlik ile tahmin edebiliyoruz. Bu ömür, yaklaşık 5 milyar yıl kadar. Ancak, maalesef bu sürenin tamamı bizim Dünya'da yaşayabilmemiz için uygun geçmeyecek. Güneş hiçbir zaman patlamayacak ama, yaklaşık 1.5-2 milyar yıl içinde Dünya'nın Güneş'in aşırı ısısı nedeniyle gelişkin canlılar için yaşanmaz hale geleceği öngörülüyor.

O günlere kadar geliştirebileceğimiz teknolojilerle bu süreyi daha da uzatmamız, Dünya üzerinde 3 milyar yıl kadar yaşayabilmemiz mümkün. Ancak, daha sonrasında ister istemez Güneş'ten daha uzak bir gezegene, örneğin Mars'a yerleşmemiz gerekecek. Zaten, önümüzdeki birkaç bin yıl içinde "başımıza bir şey gelmez ise" Mars'ta ciddi nüfusa sahip insan kolonilerinin kurdukları büyük şehirlerde yaşamaya başlayacağını öngörebiliyoruz. Yine de, Güneş kırmızı deve dönüşüp sistemimizi aşırı ısıtmaya devam edeceği için, eninde sonunda sistemi tamamen terk etmek zorunda kalmamız kaçınılmaz.

Tüm Reklamları Kapat

Bu dönemde insanların tercihi ne olur bilemiyorum. Satürn'ün uyduları yeterince ısınmış olacağı için oralarda yeraltı şehirleri kurulabilir. Bu da bir seçenek. Eğer enerji üretme konusunda o günlerde yeterince ileri isek, Güneş bir gün sönse bile bu yeraltı şehirlerinde milyarlarca yıl boyunca yaşayabiliriz. Açıkçası bu ihtimal, uzak yıldızlardaki başka uygun gezegenleri arayıp oralara göçmekten daha gerçekçi geliyor bana. Yine de, insanlığın birkaç milyon yıl sonra nasıl bir teknolojik düzeyde olabileceğini kestiremeyiz. Gelecekte yıldızlar-arası seyahatin ucuz ve hızlı yollarını bulmuş, ulaşabileceğimiz uzaklıklardaki yıldızların çevrelerinde bize uygun gezegenler keşfetmiş olabiliriz. Böyle bir keşif söz konusu olduğunda, gitme imkanı da varken, insanların bir kısmının Güneş Sistemi'ni terkederek "yeni bir başlangıç" yapma güdüsüne engel olunamayacağını düşünüyorum. Son olarak, evet sistemimizin dışına; yakın, hatta uzak yıldızlara önümüzdeki milyon yıllar içinde (yok olmamışsak eğer) gidebiliriz.

Ancak, Samanyolu galaksisini terk etmemiz çok zor olacaktır. Şu anki ve gelecekte keşfedilebilecek teknolojileri düşündüğümde hayal gücüm galaksimizi terkedebilecek gelişmişliğe ulaşabileceğimizi düşünmeye yetmiyor. 

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Evrim Ağacı Akademi: Evrim Ağacı Röportajları Yazı Dizisi

Bu yazı, Evrim Ağacı Röportajları yazı dizisinin 11. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Mühendislik, Biyoloji ve Evrimsel Robotik Röportajı (Çağrı Mert Bakırcı)" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
14
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 5
  • Tebrikler! 5
  • Merak Uyandırıcı! 4
  • Bilim Budur! 2
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 2
  • İnanılmaz 1
  • Umut Verici! 1
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 18/04/2024 09:09:30 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8684

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Entropi
Karbondioksit
Sars
Yas
Doğa
Karbon
Diş Hekimliği
Tarım
Dalga
Epistemik
Mitler
Hormon
Hominidae
İyi
Eğitim
Astrofizik
Işık
Evrimsel Biyoloji
Dişler
Uydu
Küresel Isınma
Su
Gebelik
Teyit
Müfredat
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
A. B. Acar. Uzayın Keşfi: Farklı Gezegenlere Yerleşme Hayallerimizden, Işık Hızında Yolculuğa Bir Röportaj (Zafer Emecan, Kozmik Anafor). (21 Temmuz 2014). Alındığı Tarih: 18 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/8684
Acar, A. B. (2014, July 21). Uzayın Keşfi: Farklı Gezegenlere Yerleşme Hayallerimizden, Işık Hızında Yolculuğa Bir Röportaj (Zafer Emecan, Kozmik Anafor). Evrim Ağacı. Retrieved April 18, 2024. from https://evrimagaci.org/s/8684
A. B. Acar. “Uzayın Keşfi: Farklı Gezegenlere Yerleşme Hayallerimizden, Işık Hızında Yolculuğa Bir Röportaj (Zafer Emecan, Kozmik Anafor).” Edited by Arsel Berkat Acar. Evrim Ağacı, 21 Jul. 2014, https://evrimagaci.org/s/8684.
Acar, Arsel Berkat. “Uzayın Keşfi: Farklı Gezegenlere Yerleşme Hayallerimizden, Işık Hızında Yolculuğa Bir Röportaj (Zafer Emecan, Kozmik Anafor).” Edited by Arsel Berkat Acar. Evrim Ağacı, July 21, 2014. https://evrimagaci.org/s/8684.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close