Uzaya Giden Astronotlar Nasıl Değişiyor? Uzay Görevleri ve Sonrasında Yaşanan Fizyolojik Değişimler...
Uzun soluklu uzay uçuşları, görevi olsun ya da olmasın, hemen hemen herkesin içinde ufak da olsa bir heyecan yaratır. Uzay aracının penceresinden mavi topumuz Dünya'mıza bakıp da oranın geçmişte yaşamış ve halen yaşamakta olan tüm canlı türlerinin yegane evi olduğunu bilmek şüphesiz ki bizleri tarifi imkansız düşüncelere ve hislere sevk eder. Ancak bir uzay istasyonunda yaşamak aynı zamanda pek çok sıkıntı da demektir. Düşük oksijen koşullarının verdiği stres, artan iltihaplanmalar ve gen ifadesini değiştirecek tarzda beslenme alışkanlığındaki büyük değişimler bunlardan sadece birkaçıdır.
Peki astronotların uzay görevi esnasında yaşadıkları bu biyolojik değişimlerin kaçı Dünya'ya döndüklerinde devam etmektedir?
Mikrokütleçekimi Koşulları Altında Kaslar ve Kemikler
Astronotların Uluslararası Uzay İstasyonunda (ISS) 6 ay ya da 1 sene gibi geçirdiği uzun süreler boyunca vücutları yerçekimi neredeyse yok denecek kadar az olan ortama (microgravity, mikrokütleçekimi) uyum sağlamaya çalışır. Örneğin, Dünya'dakine göre daha az kullanılan bacaklarda kas kütlesi kaybı yoğun olmaktadır. Astronotlar bu kaybı azaltmak için ISS'te her ne kadar kardiovasküler egzersiz ya da ağırlık kaldırma egzersizleri yapmaya devam etseler de kas kaybı belli miktarlarda yine de yaşanmaktadır. Ayrıca, kemiklerdeki kalsiyum idrarla dışarı atıldığından kemikler zayıflamaya başlar ve en ufak bir tökezlemede ya da düşmede kırılmaya daha yatkın olur. 2015-2016 yılları arasında ISS'te 340 gün kaldıktan sonra Dünya'daki evine dönen Scott Kelly vücudunun kütleçekimine tekrar adapte olmaya çalışmasını şu sözlerle anlatmaktadır:
Bir sene uzayda kaldıktan sonra 2016 yılının Mart ayında Dünya'ya döndüm. Dönüşümün üzerinden 48 saat geçmişti. Masadan güç bela kalkarken ayakta durmaya çabalıyordum. Kendimi televizyon koltuğundan kalkmaya çalışan çok yaşlı biri gibi hissediyordum.
Yön Duygusu Kaybı
Kulaklarımızın içinde denge kurmamızı sağlayan kulak kristalleri mikrokütleçekiminin olduğu bir uzay ortamında yerinden oynayarak astronotlara zorlu anlar yaşatabilir. Denge kaybı yaşayan ve uzayda yön duygusunu yitiren astronotlar uzaydaki ilk birkaç gün boyunca baş dönmesi ve mide bulantısı ile başa çıkmak durumundadırlar. Ayrıca, bazıları ilk saatlerde kol ve bacaklarını hissetmediklerini de belirtmişlerdir. Elbette uçuş görevi sonrasında vücutlarının Dünya ortamına tekrar adapte olması biraz zaman almaktadır. Örneğin Scott, Dünya'ya dönmesinin üzerinden 2 ay geçmesine rağmen yere basarken hala ayaklarının acıdığını söylemiştir.
Scott Kelly İkiz Kardeşine Göre Daha Genç!
NASA astronotu Scott Kelly, Mark Kelly adında tıpkı kendisi gibi önceden NASA'da astronot olarak çalışmış tek yumurta ikizine sahiptir. Mark normalde 6 dakika erken doğduğu için Scott'un "ağabeyi" olduğunu söyleyerek ona takılmaktadır. Scott uzayda 1 sene geçirip Dünya'ya döndükten sonra, bir kez daha "ağabeycilik" taslamak için, tabiri yerindeyse, Mark'a adeta "gün doğmuştur". Nasıl mı?
Dünya'da kalan kardeş Mark, ISS'te bir sene geçirdikten sonra evine dönen ikiz kardeşine göre, biraz daha yaşlandığını ve aradaki 6 dakikalık farkın artık 6 dakika 3 milisaniye olduğunu söylemiştir. Peki gerçeklik payı barındıran bu şaka nasıl mümkün olmaktadır?
Şimdi burada durup Einstein'ın Özel Görelilik teorisinin bir sonucu olan hıza bağlı zaman genişlemesinden kısaca bahsedelim. Bu kavram, kabaca, şunu söylemektedir: Uzayda ne kadar hızlı giderseniz sizin için zaman o kadar yavaş akar. ISS'in durumuna dönersek, Dünya'nın kütleçekim gücünün Dünya'nın merkezinden uzaklaştıkça azaldığını ve ISS'in Dünya'dan yaklaşık 418 km uzakta olduğunu göz önünde tutarsak, astronotlar için zaman, Dünya'daki insanlara göre, daha hızlı akmalıdır. Ancak uzay istasyonu Dünya'nın çevresinde saniyede yaklaşık 8.046 km yol kat etmektedir, yani Dünya'nın kendi etrafındaki dönüş hızından (ekvatorda saniyede 460 metre) çok daha hızlı hareket etmektedir. Bu durum, onların Dünya'dakilere göre göz ardı edilebilir miktarda daha yavaş yaşlanmalarına yol açmaktadır. Yani onlara göre zaman, Dünya'dakilere kıyasla, daha yavaş akmaktadır. Bu durumda da Scott, uçuştan önce, Mark'tan sadece 6 dakika daha genç iken bir sene sonra Dünya'ya döndüğünde artık 6 dakika 3 milisaniye daha gençtir!
Yaş Aldıkça Kısalan Telomerler, Uzayda Uzuyor!
Telomer dediğimiz yapı insanlar yaşlandıkça kısalan kromozom uçlarıdır. Her bir hücre yenilenmesinde kısalırlar ve kritik bir kısalığa eriştiklerinde ise hücre bölünmesi gerçekleşmez, yani hücre ölür. Bu durum tek bir hücre söz konusu olduğunda sorun teşkil etmeyebilir ancak zaman ilerledikçe vücudumuzdaki diğer trilyonlarca telomeri kısa olan hücre sayısı artmaktadır. Bu da organizmanın giderek yaşlanması anlamına gelmektedir.
Gelin görün ki, telomer kısalması dediğimiz bu durum uzayda uzun süreler kalan astronotlar için geçerli gibi görünmemektedir! Kısalması bir yana, uçuş sonrası yapılan deneylerde, astronotların telomerlerinin uzadığı kaydedilmiştir. Yani bir bakıma, uzaydayken hücre yaşlanması durmuştur! "Gençlik iksiri" gibi görünen hayret verici bu değişim, hemen söyleyelim ki, kalıcı olmamıştır. Nitekim, uzayan telomerlerin çoğu astronotların yeryüzüne inmelerinden yaklaşık 2 gün sonra tekrar uçuş öncesi uzunluğuna geri dönmüştür.
Uzayda telomer uzamasının sebepleri üzerine yapılan çalışmalar ise halen devam etmektedir.
Göz Problemleri
Uzun süreli uzay görevlerinde yaşanan bir diğer sorun da görme problemleridir. Bunun sebebi beyin-omurilik sıvısının (cerebrospinal fluid) mikrokütleçekimi ortamında değişmeyerek sürekli aynı yerde kalmasıdır.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Beyin-omurilik sıvısı, adından da anlaşılacağı üzere, beyin ve omurilik arasında yer alan bir renksiz bir sıvıdır. Yatıp uzanmak veya ayağa kalkmak gibi günlük aktivitelerimiz esnasında meydana gelen basınç değişimleri ile başa çıkmamızı sağlar. Bundan dolayı da gün içerisinde sürekli yer değiştirmektedir.
Uzun soluklu uçuş sonrası yapılan tetkiklerde, mikrokütleçekiminden ötürü beyin-omurilik sıvısının dağılamayıp göz sinirlerinin etrafında toplanarak astronotların göz küresinin arka kısmını belirgin ölçüde düzleştirdiği ve göz sinirini şişirdiği görülmüştür. Bu durum bazılarında kalıcı hipermetropiye (yakını görememe) yol açmıştır.
Gelecekte Mars'a gitmek gibi çok daha uzun süreli uzay uçuşları bizi beklediğinden, uzun süreler boyunca mikrokütleçekimine (ve ayrıca radyasyona) maruz kalmanın bedenimize getireceği etkilerin net bir şekilde anlaşılması gerekmektedir. 1960'lı yıllardan beri astronotlar üzerine yürütülen bu tarz çalışmalar bu sebeple oldukça değerlidir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 32
- 9
- 7
- 7
- 3
- 2
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- NASA. Nasa Twins Study Confirms Preliminary Findings. (17 Ocak 2019). Alındığı Tarih: 17 Ocak 2019. Alındığı Yer: NASA | Arşiv Bağlantısı
- Kelly Dickerson. Here's Why Astronauts Age Slower Than The Rest Of Us Here On Earth. (17 Ocak 2019). Alındığı Tarih: 17 Ocak 2019. Alındığı Yer: Business Insider | Arşiv Bağlantısı
- Scott Kelly. Astronaut Scott Kelly On The Devastating Effects Of A Year In Space. (17 Ocak 2019). Alındığı Tarih: 17 Ocak 2019. Alındığı Yer: The Sydney Morning Herald | Arşiv Bağlantısı
- Libby Plummer. Why Mars Astronauts Risk Going Blind: Scientists Finally Solve The Mystery Behind Bizarre Eye Problems In Space. (17 Ocak 2019). Alındığı Tarih: 17 Ocak 2019. Alındığı Yer: Daily Mail | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:34:42 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7560
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.