Tuvalet Kağıdının Tarihi: Antik Romalılar, Tuvalet Kağıdı Olmadan Ne Yapıyordu?
Hepimiz zaman zaman sindirim sistemimizin gazabına uğramışızdır.
Bu sorunu birkaç ay önce Nash ailesi olarak bizzat yaşadık. Bir gece, Kolorado'nun seyrek nüfuslu bir bölgesinde ikincil bir otoyolda ilerliyorduk. 9 yaşındaki ikiz oğullarımdan birisi tuvaletinin geldiğini, tüm ısrarlarıma rağmen bir sonraki kasabaya kadar dayanamayacağını söyledi (kakası gelmişti). Bu yüzden arabayı kenara çektik ve çalılıklara doğru gittik. Oğlum ihtiyacını giderdikten sonra, yanımızda tuvalet kağıdı olmadığını fark ettik.
Bu kısa olay aklımı kurcalamaya başladı, birkaç saat boyunca tuvalet kağıdını ve banyo rutinlerinin kültürel doğasını uzun uzun düşündüm - lütfen anlayış gösterin, oldukça uzun bir yolculuktaydık.
Tuvalet kağıdı artık hayatımızın rutin bir parçası, bunun üzerine durup düşünmüyoruz bile. Ancak bu sıkıcı gerçeklik bizi düşünmeye sevk etmeli - çünkü tuvalet kağıdı insan yapımı bir eserdir, bir teknolojidir, bu nedenle kültüre dayanır.
Nihayet Denver'a girdiğimizde -bu arada eşim ve çocuklarım mışıl mışıl uyuyordu-, ufukta özenlice aydınlatılmış Kolorado hükümet binasını gördüm. Antik Romalıları düşünmeye başladım. Uzun, sıra sıra sütunları ve yüksek altın kubbesi ile bu bina, adeta bir Roma tapınağıydı. Modern Amerikan toplumu, genel anlamda Batı toplumları, Antik Roma'yı Batı medeniyetinin zirvesi olarak görür. Romalıların kurumlarını, binalarını, kültürel uygulamalarını taklit eder. Neden? Romalılar buna değer mi?
Günlük alışkanlıkları hakkında daha fazla düşündüğümde, tüm başarılarına rağmen, Antik Romalıların bugün birçok insanın iğrenç bulacağı bazı uygulamalara sahip olduğunu fark ettim. Örneğin, bu sözde "uygar" insanların tuvalet ihtiyaçlarını nasıl giderdiklerine bir bakalım.
Vesuvius Dağı 24 Ağustos M.S. 79'da patladığında Pompei, Herkulaneum ve diğer bazı Roma yerleşim yerleri, adeta bir zaman kapsülüymüşçesine mühürlendi. Bu yerler ilk defa 18. yüzyılda kazıldı ve o zamandan beri bize Antik Roma toplumuna dair harika bilgiler veriyor. Pompei'de ve diğer başka yerlerde ortaya çıkan banyoların çoğu ortaktı. Çoğu; duvarlarda freskler, köşelerde heykeller ve İtalyan mermer levhalara oyulmuş delik dizileri ile oldukça güzel görünüyordu.
Ancak Roma tuvaletlerinin sifonu yoktu. Bazıları, genellikle oturma yerlerinin altında sürekli olarak çalışan, ince bir su akışını sağlayan iç tesisatla donanmış ve kanalizasyon sistemlerine bağlanmıştı. Amerikan tarzı tuvaletlerde olduğu gibi, Romalı bir kişi de klozete oturur, işini halleder, kakasının borudan aşağı doğru gidişini keyifle izlerdi. Ancak, tuvalet kağıdı kullanmak yerine, genellikle eline bir tersorium alırdı - benim deyimimle, popo için bir tuvalet fırçası!
Tersorium, Akdeniz'den alınan doğal bir süngerin, bir çubuğun sonuna eklenmesiyle yapılan küçük bir "cihaz"dır. Antik Romalı kişimiz, tersorium ile kendini temizler, onu mevcut olan herhangi bir sıvıyla durular (su, bir kova sirke veya tuzlu su) ve bir sonraki kişinin kullanması için kenara bırakırdı. Evet, tersorium ortak kullanılan bir temizleyiciydi. (Elbette, pessoi adı verilen aşındırıcı seramik disklerin kullanımı gibi başka silme araçları da vardı.)
Antik Romalıların kaka alışkanlıkları garip görünüyor, peki çişle ilgili gelenekleri nelerdi?
Tarihi ve arkeolojik veriler gösteriyor ki, bu insanlar evlerindeki, çalışma yerlerindeki ya da dükkanlardaki küçük kaplara işiyordu. Bu kaplar dolduğunda ise, sokaklarda bulunan büyük kavanozlara atılıyordu. Tıpkı şu an çöplerde olduğu gibi, hafta bir kez bir ekip gelir, o ağır çiş kaplarını toplar ve çamaşırhaneye götürürdü.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Nasıl yani?
Çünkü Antik Romalılar togalarını (Antik Roma giysisi) ve tuniklerini çişle yıkıyorlardı!
İnsan idrarı, amonyak ve doğal deterjan özelliğine sahip diğer kimyasallarla doludur. Eğer bir Roma çamaşırhanesinde çalışıyor olsaydınız, işiniz bütün gün boyunca kıyafetlerin üzerinde tepinmek olacaktı. Tabii yalınayak şekilde ve ayak bileğine kadar idrar içinde. (Açıkçası, neden yeşil, çevre dostu ve sürdürülebilir işletmeler çağında Roma kültürünün bu yönünü taklit etmediğimizi merak ediyorum. Ürin-Ürout Tamamen Doğal Çamaşırhane adında bir zincir açsam fena olmaz. Bayağı parlak bir iş!)
Antik Roma'daki kişisel hijyen uygulamaları tuhaf görünse de, tarihsel gerçek şu ki, birçok Romalı tersorium'u başarıyla ve sürdürülebilir bir şekilde kullandı. Giysilerini birkaç yüzyıl boyunca çiş içinde yıkadı, bu süre bizim tuvalet kağıdı kullanmaya başladığımız süreden çok daha uzun. Aslında düşünecek olursak, tuvalet kağıdı bugün bile evrensel bir teknoloji değil. Hindistan'a, Etiyopya'nın kırsal veya Çin'in uzak bölgelerine yapılan herhangi bir gezi bunu gözler önüne serecektir.
Kolorado kırsalında oğlum sayesinde yaşadığımız bu durum, kültürümüzün tuvalet kağıdına olan yaygın bağımlılığını bana her zaman hatırlatacak. O kadar alışığız ki, yaygın olarak kullanılan alternatifleri göz önünde bulundurmuyoruz bile. (Kahretsin, taharet musluğu bile gereken değeri görmüyor!)
Bir arkeolog olarak, bu benim için şaşırtıcı, özellikle de tuvalet kağıdının bu ülkede sadece 1857'de, nispeten kısa bir süre önce resmen tanıtıldığını düşününce... O zamanlar, New York'lu bir girişimci olan Joseph Gayetty ilk ticari tuvalet kağıdını üretti; her bir kağıt parçasında adı yazıyordu. Yeni ve kullanışlı işlevlerine ek olarak, bunların tıbbi olduklarını ve hemoroidi önlediğini iddia etti.
1890'da Clarence ve E. Irvin Scott rulolar üzerindeki ilk tuvalet kağıdını geliştirdi; bugün hala piyasadalar. Gayetty'ninki gibi, Scott marka tuvalet kağıtları da başlangıçta tıbbi bir ürün olarak pazarlandı. 1920'lerin sonlarında Hoberg Paper Company, Charmin marka tuvalet kağıdını kadınlara, aslında işe yaramayan tıbbi özelliklerden ziyade yumuşaklık (şükürler olsun) ve kadınsılığa vurgu yaparak pazarladı.
Bugün, tuvalet kağıdı Batı kültürlerinde her yerde bulunuyor; Amerika Birleşik Devletleri'nde yılda 9.5 milyar dolarlık bir endüstriden bahsediyoruz. Amerikalılar, kişi başına yıllık neredeyse 25 kilogram tuvalet kağıdı kullanıyor! Her ton tuvalet kağıdını üretmek için ise yaklaşık 1.75 ton ham lif gerekiyor. Bu uzun vadede sürdürülebilir görünmüyor ve açıkçası, insanların bunu daha fazla protesto etmemesine şaşırıyorum.
Bu sayılar ve arkasındaki pazarlama çabaları göz önüne alındığında, tuvalet kağıdı kullanımının doğal olduğunu iddia etmek zor. Aksine, tuvalet kağıdı bir teknolojiden başka bir şey değil.
Yani bir dahaki sefere bir sabah tuvaletteyken, dışkılama ve idrara çıkmanın biyolojik işlevlerden çok daha fazlası olduğu gerçeğini düşünün; bunlar zaman içinde değişen eserleri ve teknolojileri içeren kültürel faaliyetler.
Bahsetmişken, tuvaletimizi yaptıktan sonra kendimizi nasıl temizlediğimizi değiştirmeyi düşünmenin zamanı geldi diye düşünüyorum. Biraz tersorium'a ne dersiniz?
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 40
- 28
- 26
- 19
- 12
- 5
- 3
- 3
- 3
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Sapiens | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:36:12 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8646
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Sapiens. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.