Türkçedeki Gün İsimleri Nereden Geliyor?
Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar. Ayrıca, Ocak'tan Aralık'a kadar 12 ay... Bunların isimleri hepimiz için sıradan sözcüklerdir; ancak kökenlerini hiç merak ettiniz mi?
Dilimizdeki gün ve ay isimlerinin kökenleri büyük oranda Osmanlı İmparatorluğu'na, özellikle de Farsça ve Arapçaya dayanmaktadır. Bazıları çok bariz isimlendirmeler olsa da, bazılarının anlamı daha ilginçtir. Bunlara kısaca bakacak olursak:
Pazartesi
Birçok uygarlıkta Pazar günü uzun bir süre boyunca haftanın ilk günü olarak sayılmıştır. Hatta halen bazı Batılı ülkelerde Pazar günü, haftanın ilk günü olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle Pazartesi, isminden de anlaşılabileceği gibi "Pazar Ertesi" anlamına gelecek şekilde kullanılan bir sözcüktür. "erte" sözcüğü, asırlar öncesine kadar dayanmaktadır. 1000'li yıllardan önce Uygurca Budist metinlerde "érte", yani "gün" veya "gün doğumu" anlamında kullanılmıştır. Gün doğumu, yeni bir günün başlangıcıyla ilişkilendirildiği için bu şekilde adlandırılmıştır. Sonradan 1073 yılında Divan-i Lugati't Türk'te "értelemek" sözcüğü "işe kalkmak" ile ilişkilendirilmiştir. 1390 civarında yazılan Kısas-ı Enbiya'da ise ilk defa e üzerindeki çizgi kalkmış ve "ertelemek" olarak kullanılmıştır. Bu sözcük, eski Türkçede "sabah" olarak da kullanılmaktadır.
Salı
Bir önceki anlatımla paralel olarak, Salı sözcüğü de oldukça ilginç bir anlama sahiptir. Salı, "Üçüncü Gün" demektir. Normalde Salı, birçoğumuz için "ikinci gün" olsa da, aslen hafta Pazar ile başladığı için sözcük de buna göre anlam kazanmıştır. Salı sözcüğünün ilk kullanımına Filippo Argenti tarafından yazılan Regola del Parlare Turco isimli eserde, 1533 yılında rastlamaktayız. Sözcük, orijinal olarak "salí" olarak yazılmıştır. Arapçada ise "Yevmü's-selāse" ya da "yawm aṯ-ṯalīṯ", yani "üçüncü gün" olarak geçmiştir. Salı, "selase" sözcüğünden dilimize girmiştir.
Çarşamba
Bu sözcüğün tarihi de oldukça ilginçtir. İlk olarak 1303 yılındaki Codex Cumanicus'ta Farsça ve Türkçe karışımı bir dille "čaar sanbe" olarak geçmektedir. Kelime anlamı "Dördüncü Gün"dür. Farçadaki "çaharşanba", yani "haftanın dördüncü günü" kalıbından dilimize geçmiştir. İlginç bir şekilde Farsçada "şabba" ya da "şanba" aynı zamanda Cumartesi günüdür. Dediğimiz gibi bu gün, birçok toplumda eskiden "haftanın son günü" olarak görülmekteydi. Dolayısıyla Çarşamba, Cumartesi'den sonraki 4. gün idi. "şamba" sözcüğü de, İbrani ve Aramicedeki "şabāt" sözcüğünden Farsçaya geçmiştir. Şabat, "dinlenme günü" olarak bilinmektedir. Bu da oldukça mantıklıdır, çünkü Sevan Nişanyan'ın Çağdaş Türkçenin Etimolojisi sözlüğünde not ettiği gibi, "yedi günlük hafta düzeni MÖ 6. yy'dan itibaren Yahudi toplumundan, ortak Arami kültürü vasıtasıyla, çevre kültürlere yayılmıştır."
Perşembe
Perşembe, 1300'lü yıllardan öncesine dayanan ve Orta Asya'da keşfedilmiş bir Kuran tefsirine kadar giden bir sözcüktür. Borovkov tarafından yazılan analizde sözcük "penc şembe", yani "Beşinci Gün" olarak geçmektedir. "Panc", Farsçada "beş" anlamına gelmektedir.
Cuma
Diğer günlerden farklı olarak İslam tarafından etkilenen toplumlarda özel bir yeri olduğuna inanılan Cuma gününün adı, 1341 yılında yazılan Tezkiretü'l Evliya'ya kadar gitmektedir ve orada "cumˁa" olarak geçmektedir. Doğrudan Arapçadan dilimize geçen bu sözcük, "toplanma günü" anlamına gelmektedir ve Cuma Namazı'na işaret etmektedir. Arapçadaki "cm" ya da "cmm" kökü, "toplama, toplanma, topluluk" anlamlarına gelmektedir. Cami, cemevi, cima, cumhur, cumhuriyet, cümbür cemaat, camia, icma, içtima, mecmua, cemaat, cemiyet, Cuma gibi sözcükler hep aynı kökten türetilmiştir. Ancak dilimizdeki "Cem" erkek isminin bu kök ile hiçbir alakası olmadığını da belirtmekte fayda var; isim olarak kullanılan Cem Farsçadır; Arapça değil.
Cumartesi
Cumartesi de, tıpkı Pazartesi gibi sonradan türetilmiş bir sözcüktür. "Cuma ertesi" anlamına gelmektedir. Kendi başına özel bir anlamı yoktur.
Pazar
Geldik bizim için haftanın son gününe... Unutmayınız ki bu gün, aslen "ilk gün" idi. Tahmin edebileceğiniz gibi, ticaret merkezi olarak görülebilecek ve diğer anlamdaki "pazar", "pazaryeri" sözcüğünden gelmektedir. İlk olarak 1303 yılında Codex Cumanicus'ta "bazar" olarak geçmektedir. 1680 yılında Meninski tarafından yazılan sözlükte "bāzār güni" olarak bahsedilmektedir. Sözcük, Farsçadaki "bāzār", yani "çarşı, alışveriş edilen yer" anlamına gelen sözcükten gelmektedir. Macarcadaki "vásár", yani "pazar" veya "vásárnap" yani "Pazar günü" sözcüklerinden gelmiş olabileceği de düşünülmektedir.
***
Görülebileceği gibi dilimizdeki birçok gün adı, aslında sadece haftanın hangi gününden söz ettiğimiz ile ilgilidir. Tabii bunu yaparken, Pazar gününü "1. gün" olarak almayı unutmamalısınız.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Eğer bu sözcüklerin İngilizce, Latince veya Yunancadaki karşılıklarının kökenlerini merak ediyorsanız, buradaki yazımızı okumanızı tavsiye ederiz. Ayların isimlerinin kökenlerini merak ediyorsanız, buradaki yazımıza göz atabilirsiniz.
Düzeltmeler: Bu makalemizin önceki bir sürümünde Dîvânu Lugati't-Türk isimli eserin ismi, hatalı bir şekilde Divan-i Lugati't Türk olarak yazılmıştır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 19
- 7
- 4
- 3
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- S. Nişanyan. Nişanyan Sözlük. (8 Şubat 2019). Alındığı Tarih: 8 Şubat 2019. Alındığı Yer: Nişanyan Sözlük | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:40:54 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/4872
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.