Triceratops Nedir? Gerçekten T. rex ile Savaşmış Olabilir mi?
En Ünlü Dinozorlardan Biri Olan Triceratops Nasıl Keşfedildi?
Triceratops, Geç Kretase döneminin Maastrihtiyen çağının sonlarında (yani yaklaşık 68 ila 66 milyon yıl önce), günümüzde Kuzey Amerika'nın batısında yaşamış bir "kazmosorin seratopsiyan" (İng: "chasmosaurine ceratopsian") dinozor cinsidir. Bilinen son non-avian dinozorlardan biriydi ve 66 milyon yıl önceki Kretase-Paleojen yok oluş olayına kadar yaşadı. Kelime anlamı 'üç boynuzlu yüz' olan Triceratops ismi, Yunanca "üç" anlamına gelen "trí- (τρί-)", "boynuz" anlamına gelen "kéras (κέρας)" ve "yüz" anlamına gelen "ṓps (ὤψ)" kelimelerinden türetilmiştir.
Büyük bir kemik fırfırına, kafatasında üç boynuza ve büyük, dört ayaklı bir gövdeye sahip olan, büyükbaş hayvanlar ve gergedanlarla yakınsak bir evrim sergileyen Triceratops, tüm dinozorlar arasında en çok tanınanlardan biri ve en iyi bilinen ceratopsian'dır. Aynı zamanda 8-9 metre uzunluğunda ve 5-9 metrik ton vücut kütlesiyle en büyüklerinden biriydi. Habitatında Tyrannosaurus da bulunmaktaydı ve hatta büyük olasılıkla Tyrannosaurus tarafından avlanmıştır da; ancak bu türlere mensup iki yetişkin dinozorun müze sergilerinde ve popüler medyada sıkça tasvir edildiği gibi gerçekten de karşı karşıya gelip savaştığı pek kesin değildir.
Triceratops'un baş kısmındaki fırfırların ve üç ayırt edici yüz boynuzunun işlevleri, bugüne kadar sayısız tartışmaya ilham vermiştir. Geleneksel olarak bunlar yırtıcı hayvanlara karşı savunma silahları olarak görülmüştür. Daha yeni yorumlar, bu özelliklerin modern toynaklıların boynuzları ve boynuzları gibi öncelikle tür tanımlama, kur yapma ve baskınlık gösterisinde kullanılmış olabileceğini düşündürmektedir.
Triceratops, geleneksel olarak "kısa fırfırlı" ceratopsidler içinde yer almaktaydı, ancak modern kladistik çalışmalar onun genellikle uzun fırfırlara sahip olan Chasmosaurinae'nin bir üyesi olduğunu göstermektedir. Tarih boyunca bu cins altında 17 farklı tür tanımlanmıştır; ancak günümüzde bunlardan sadece iki tanesi (T. horridus ve T. prorsus) kabul görmektedir. 2010'da yayınlanan bir araştırma, uzun süredir ayrı bir cins olarak kabul edilen bir ceratopsid olan çağdaş Torosaurus'un yetişkin haliyle Triceratops'u temsil ettiği sonucuna varmıştır. Bu görüş hala oldukça tartışmalıdır ve devam eden bu tartışmayı çözmek için çok daha fazla veriye ihtiyaç vardır.
Triceratops, cinsin 1889 yılında Amerikalı paleontolog Othniel Charles Marsh tarafından ilk kez tanımlanmasından bu yana toplanan çok sayıda kalıntı ile belgelenmiştir. Yavrudan yetişkine kadar yaşam evrelerini temsil eden örnekler bulunmuştur. Arketipik seratopsiyan olarak Triceratops en çok sevilen ve en popüler dinozorlardan biridir. Bugüne dek çok sayıda filmde, posta pulunda ve diğer birçok medya türünde yer almıştır.
Bilimsel Rekabet Dönemi: Kemik Savaşları!
Triceratops her ne kadar günümüzde bir dinozor olarak biliniyor olsa da zamanında bundan çok daha farklı bir hayvan olarak tanımlanmıştı. Kendisinin bilinen ilk örneği 19. yüzyılın sonlarına doğru ABD, Kolorado yakınlarındaki George Lyman Cannon tarafından bulundu. Örnek, daha sonraları hayvanın ismini de almasını sağlayacak olan yegâne parçası olan boynuzlarından ibaretti. Fosiller, 1887 yılında Amerikalı paleontolog Othniel Charles Marsh'a gönderildi.[1] O sıralarda Marsh, bir meslektaşı ile büyük bir rekabet içerisindeydi. Bilim tarihinde de bu döneme Kemik Savaşları adı verilir.
Kemik Savaşları, paleontoloji alanının o zamanki en ünlü iki ismi, Othniel Charles Marsh ve Edward Drinker Cope arasında gerçekleşti.[2] Ezeli rekabetlerinin öncesinde aslında bu ikili dost olarak yola başladı. 1864'te Almanya'nın başkenti Berlin'de tanıştılar ve ardından çok iyi arkadaş oldular. Cope'un hırçın olduğu ve çabuk öfkelendiği biliniyordu. Marsh olayları ağırdan almayı seven, daha sistemli ve içe dönüktü. Ortak yanları ise ikisinin de kavgacı olduğuydu. Canlılığa karşı olan görüşleri de çok farklıydı. Cope, bireylerin yaşamları boyunca geliştirdiği özelliklerin sonraki nesillere de aktarılabileceğini savunan Neo-Lamarckizm'in sıkı bir destekçisiyken, Marsh, Charles Darwin'in evrim teorisini destekliyordu.
İkilinin geçmişleri de oldukça farklıydı. Cope, Philadelphia merkezli zengin ve nüfuzlu bir ailede doğmuştu. Babası her ne kadar onun bir çiftçi olarak büyümesini istese de o kendini doğa bilimlerine adamıştı. 1864 yılında Doğa Bilimleri Akademisi'nin bir üyesi olan Cope, Haverford Koleji'nde zooloji profesörü oldu ve batıya yaptığı gezilerde Amerikalı ünlü bir jeolog olan Ferdinand Hayden'e katıldı. Marsh ise, Cope'un doğuştan gelen maddi imkanlardan yoksundu. Ancak hayırseverlerin babası olarak bilinen amcası George Peabody'nin yardımlarıyla o da ilgi duyduğu doğa bilimlerinde kendini akademik olarak geliştirdi. Bununla birlikte amcasını bir doğa tarihi müzesi kurması için de ikna etti. Sonuç olarak Yale Üniversitesi'nde bulunan Peabody Doğa Tarihi Müzesi kurulmuş oldu. 1869'da amcasının ölümü üzerine aldığı mirasla Marsh, maddi açıdan rahattı ve çalışmalarını sürdürmesi için bu yeterliydi.
Vaktizamanında ikili, Cope'un New Jersey'deki marn ocaklarına fosil toplama gezisine çıkmışlardı. Burada William Parker Foulke, paleontolog Joseph Leidy tarafından tanımlanan Hadrosaurus foulkii'nin holotip örneğini keşfetmişti. Hadrosaurus, Amerika'da keşfedilmiş ilk dinozorlardan biriydi. Ek olarak bölge hâlâ fosil bakımından zengindi ve araştırmaya açıktı. Gezi sonrası iki bilim insanı dostane bir şekilde ayrılmış olsalar da Marsh, gelecekteki fosil buluntularının Cope yerine kendisine yönlendirmeleri için maden işletmecilerine gizlice rüşvet verdi. Bununla birlikte yayımladıkları makaleler ile birbirlerine sataşmaya başladılar. Bu da kaçınılmaz bir rekabetin temelini hazırladı. Bardağı taşıran son damla Cope'tan geldi. Yayımladığı bir makalede, günümüzde uzun boyunlu ve kısa kuyruklu deniz sürüngenleri olarak bilinen plesiyozorlardan bir cinsi Elasmosaurus'u tanımladı. Fakat hayvanı olması gerektiği gibi uzun boyunlu değil uzun kuyruklu bir şekilde tasvir etti. Yani kısaca, kafasının kuyruk tarafında olduğunu düşünmüştü.[3] Marsh'ın bu olaydan neredeyse 20 yıl sonraki açıklamalarına göre bu tasvirinin hatalı olduğunu ona söylemişti. Ancak Cope bunu yapıcı bir eleştiri olarak karşılamamış ve meslektaşının karşısında küçük düşmüştü.
1870'lerde Cope ve Marsh'ın dikkatleri, büyük fosil buluntuları nedeniyle Batı Amerika'ya yöneldi. Washington DC'deki tanınırlığını kullanan Cope'a, Ferdinand Hayden yönetimindeki ABD Jeoloji Araştırmaları'nda yetkili bir pozisyon verildi. Bu pozisyon herhangi bir maaş teklif etmemesine rağmen, kendisine Batı'da fosil toplama ve bulgularını yayınlama konusunda büyük bir fırsat sağladı. Haziran 1872'de Cope, Eosen'e ait yaşlı örnekler bulma umuduyla ilk yolculuğuna çıktı. Dramatik yazma yeteneği, resmi anket raporlarıyla popüler bir izlenim bırakma ihtiyacı duyan Hayden'ın ilgisini çekmişti.
Fakat iş Wyoming'in kemik yataklarına, geldiğinde Cope ve Leidy de karşı karşıya gelecekti. Çünkü o ana kadar Hayden'ın koleksiyonuna en çok Leidy'nin erişimi vardı. Cope'un da aynı bölgelerde çalışacak olması kendisinin bulabileceği örnekleri riske atıyordu. Yine de bu ufak anlaşmazlık Marsh ile olana benzer bir rekabete dönüşmedi ve Hayden ikisinin arasını düzeltmeye çalıştı. Cope'un yolculuğu, keşif gezisini yalnızca Hayden'in izin verdiği engebeli arazide sürdü ve düzinelerce yeni tür keşfetti. Bu arada Marsh'ın adamlarından biri yanlışlıkla bazı materyallerini Cope'a iletti. Cope, fosilleri aldıktan sonra onları Marsh'a geri göndermek zorunda kaldı, ancak ilişkilerine daha fazla zarar verilmişti.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
İkili arasındaki her türlü samimiyet iddiası 1872'de sona erdi ve 1873 baharında açık bir düşmanlık ortaya çıktı. Aynı zamanda da Batı'nın kemik yataklarındaki eski sürüngenlere ve memelilere dair büyük keşifler yapıyorlardı. Paleontologların, bulgularını anlatan aceleyle doğuya doğru telgraflar çekme ve gezilerden döndükten sonra daha kapsamlı açıklamalar yayınlama alışkanlığı vardı. Bu sebepten ötürü de birçok türü yanlış tanımlamışlardı. Örneğin bu dönemde farklı cinsler olarak tanımlanmış Uintatherium, Dinoceras ve Tinoceras aslında aynı türdü. Yıllar sonra Dinoceras ve Tinoceras isimleri geçersiz sayıldı ve Uintatherium altında yeniden sınıflandırıldılar.[4]
Bilim insanları bir yandan sınıflandırmalar ve isimlendirmelerle uğraşırken, öbür yandan daha çok fosil toplamak için Batı'ya yöneldiler. Marsh, son yolculuğunu 1873'te Yale'in desteğiyle, Siyulara (Bir Kızılderili topluluğu) güç gösterisi yapmak isteyen bir grup askerin koruması altında, kendisine eşlik eden on üç öğrenciden oluşan büyük bir ekiple yaptı. Bu keşif gezisinden sonra Marsh bir daha sahaya dönmedi. Onun adına etrafta fosil arayan ekipleri vardı. Buna ek olarak yerel koleksiyonculardan da fazlaca yararlandı. Yıllar 1877'yi gösterdiğinde ise Marsh'ın eline tuhaf ve etkileyici boynuz fosilleri geçti.
Triceratops Nasıl Tanımlandı?
Othniel Charles Marsh, döneminde alanının en önde gelen isimlerinden biri olup bilime önemli örnekler kazandırmıştır. Tanımladığı türler arasında Stegosaurus, Brontosaurus, Apatosaurus ve Allosaurus gibi günümüzün en tanınmış dinozorları da vardır. Bu türler her ne kadar günümüzde geçerli olsalar da Kemik Savaşı'nda iki bilim insanı da, hırslarına yenik düşüp örnekleri tanımlama konusunda genellikle aceleci davranmışlardır. Bu yüzden de birçok türü yanlış isimlendirmişlerdir.
Marsh 1877'nin bahar aylarında eline geçen boynuz fosillerini; Pliyosen yaşlı (5.3-2.6 MYÖ) tuhaf görünümlü dev bir bizon olarak tanımladı ve hayvana Bison alticornis adını verdi.[1] Muhtemelen ilk incelemelerinde aceleci bir tavır sergilemişti. Sonraki yıl bu örnekleri tekrardan gözden geçirdiğinde onların bir dinozora ait olabileceği sonucuna vardı ve fosilleri Ceratops adında şüpheli bir cins altında sınıflandırdı.[5] Önceki yıllarda ise Marsh'ın ezeli rakibi Cope, Agathaumas sylvestris ve Polyonax mortuarius iki boynuzlu dinozor cinsi tanımlamıştı.[6] Agathaumas, Fielding Bradford Meek ve Henry Martyn Bannister tarafından Güneydoğu Wyoming'in Green Nehri yakınlarında Kretase'nin Maastrichtian aşamasına tarihlenen (68-66 MYÖ) Mızrak Formasyonu'ndan gelen katmanlardan toplanan bir leğen kemiği, birkaç omur ve birkaç kaburgaya dayanarak adlandırılmıştır.[7] Günümüzde bu fosiller parçalanmış olduğundan kesin bir tanımlama yapılamasa da büyük bir boynuzlu dinozora ait oldukları açıktır. Polyonax mortuarius, 1873 yılında bizzat Cope tarafından kuzeydoğu Kolorado'da bulunmuştu. Muhtemelen Kretase'nin Maastrichtian aşamasına tarihlenen Denver Formasyonu'ndan gelmektedir. Bu örnek, parçalanmış boynuz kalıntıları, 3 bel omuru ve kötü korunmuş ön ve arka uzuv kısımlarından oluşmaktadır. Polyonax, Agathaumas ile aynı soruna sahiptir. Kötü korunmuş kalıntılar boynuzlu dinozorlara ait olarak tanımlansa da kesin bir sonuç vermemektedir.[7]
Bir gün kovboy Edmund B. Wilson, arazide dolaşırken vadi kenarında yerden fırlayan dev bir kafatasını farketti. Boynuzlardan birinin etrafına kement atarak onu çıkarmaya çalıştı fakat kafatası kırılıp yarığın dibine yuvarlanınca, Wilson boynuzu patronuna götürdü. Patronu çiftlik sahibi ve fosil koleksiyoncusu Charles Arthur Guernsey'di. Guernsey bu olaydan fosil avcısı John Bell Hatcher'a bahsetti ve o da direkt Marsh'a söyledi. Marsh, kafatasının geri kalanının çıkarılması gerektiğini Hatcher'a bir mektup yazarak iletti. Bunun üzerine bölgeye dönen Hatcher, kafatasının geri kalanına ulaştı.[5]
O yıl bu kafatası Marsh tarafından şüpheli bir cins olan Ceratops'un yeni bir türü olarak tanımlandı ve örneğe Ceratops horridus adını verdidli. İlerleyen zamanlarda ortaya çıkarılan üçüncü boynuz ise her şeyi değiştirdi. Bu bulgunun üzerine Marsh, hayvanın önceden tanımlanmış Ceratops'tan farklı olduğuna ikna oldu ve yeni bir cins tanımladı ve hayvana da Triceratops ismini verdi.[8] Sonraki yıllarda ABD'nin Montana, Wyoming, Dakota ve Kolorado eyaletlerinde... Kanada'nın da Saskatchewan ve Alberta eyaletlerinde yapılan kazılarda daha çok Triceratops fosili ortaya çıkarıldı.
Farklı Triceratops Türleri Var mı?
Triceratops'un holotipi Marsh tarafından Triceratops horridus olarak adlandırılmıştı. Cins ismi olan Triceratops, Latince üç boynuzlu yüz anlamına gelir ve canlının kafasında yer alan belirgin üç boynuzuna ithafen verilmiştir. Tür epiteti olan horridus ise kaba veya sert olarak çevrilebilir.
Bu tür tanımlandıktan sonra Hatcher 1889 ile 1891 yılları arasında bu cinse ait 31 kafatası fosili keşfetti. Sonradan bulunmuş kafataslarının hepsi holotipten görece farklıydı. Triceratops kafataslarının, fosilleşme sırasında farklı miktarlarda ve yönlerde baskıya maruz kalan, farklı yaşlardaki ve her iki cinsiyetteki bireylere ait büyük üç boyutlu nesneler olduğu göz önüne alındığında, bu çeşitlilik şaşırtıcı değildir.[9]
Triceratops cinsine ait farklı türleri tanımlamaya yönelik ilk girişim Amerikalı bir paleontolog olan Richard Swann Lull'dan gelmiştir. Lull bu canlıya ait olan örnekleri ayırmayı ve oluşturduğu gruplar içinde yeni türleri tanımlamayı denedi. T. horridus ile beraber T. prorsus ve T. brevicornus adını verdiği iki yeni tür bir gruptaydı. T. elatus ve T. calicornis adını verdiği türler de öbür grubu oluşturmaktaydı. T. serratus and T. flabellatus olarak tanımladığı örnekler de bu iki gruptan ayrı bir konumda sınıflandırılmıştı.[10]
1933 yılına gelindiğinde, bilinen tüm ceratopsiyanların (boynuzlu dinozorları içeren taksonomik grup) 1907 tarihli Hatcher-Marsh-Lull monografisinin revizyonunu sırasında T. obtusus ve T. hatcheri Lull'un tanımladığı iki gruba ek olarak diğer örneklerden daha küçük bir burna sahip olmalarından dolayı üçüncü bir grup altında sınıflandırıldı.[11] Yalnız oluşturulan üç grubun, taksonomik olarak birbirlerine ne kadar yakın olduklarından bahsedilmedi.[11]
Yıllar içerisinde kafataslardaki farklılıkların türün bireylerinin arasındaki varyasyona bağlı olduğu fikri popülerlik kazanmaya başladı. 1986'da paleontolog John Ostrom ve meslektaşı Peter Wellnhofer yalnızca tek bir türün, Triceratops horridus'un geçerli olduğunu öne sürdükleri bir makale yayınladılar.[12] Gerekçeleri, ekosistemlerde genellikle büyük hayvanların bir veya iki türünün bulunmasıydı. Bu gelişmenin ardından fosillerdeki farkların eşeysel dimorfizmin göstergesi olabileceği de düşünüldü. Yani cinsiyetler arasında belirgin görünüş farkı olması demek. İlerleyen yıllarda Lull'un tanımladığı T. prorsus ve T. brevicornus'u içeren grubun aslında dişi bireylere ait olduğu; T. calicornis, T. obtusus ve T. hatcheri'nin de erkek bireylere ait örnekler olduğu iddia edildi. Yani tek geçerli tür T. horridus'tu.[13]
Birkaç yıl sonra bu gelişmelere, Triceratops örneklerini daha kapsamlı bir şekilde, yeniden analiz eden ve kalıntıların iki türe, T. horridus ve T. prorsus'a ait olduğu sonucuna varan paleontolog Catherine Forster tarafından itiraz edildi. T. horridus ve diğer birçok türün birbirine ait olduğunu ve T. prorsus ile T. brevicornus'un birbirine ait olduğunu ortaya çıkardı.[14] 2009 yılında John Scannella ve Denver Fowler, T. prorsus ve T. horridus'un ayrılmasını desteklemişler ve iki türün Hell Creek Formasyonu içerisinde stratigrafik olarak da ayrıldığını belirterek, aynı anda bir arada yaşamadıklarını belirtmişlerdir.[15] Günümüzde de hala Triceratops'un iki türü geçerli sayılmakta olup bunlar T. horridus ve T. prorsus'tur.
Bütün bunlardan bağımsız 2000'li yılların başında paleontolog Jack Horner, benzer dağılımlara sahip farklı bir seratopsiyan (ceratopsian) cinsi olan Torosaurus'u Triceratops'un bir yetişkinlik evresi olarak gören hipotezini sunmuştur. Kendisi bu iddiasını o ana kadar bulunmuş hiçbir Triceratops örneğinin yetişkin, hiçbir Torosaurus örneğinin de genç olmamasına bağlayarak desteklendiriyordu. Bu hipotez o zamanlarda bile paleontoloji camiasında pek karşılık bulamadı. Sonradan keşfedilen yetişkin Triceratops'lar ile bebek Torosaurus'lar Horner'ın hipotezini tamamen çürüttü.[23] Torosaurus ve Triceratops aynı familyanın altında sınıflandırılan yakın akrabalardır. Ancak eş anlamlı değil tamamen farklı cinslerdir.
Triceratops'un Anatomisi ve Morfolojisi Nasıldı?
Triceratops oldukça büyük bir hayvandı. Yaklaşık 10 metreye varan bir uzunluğu ve hemen hemen 9 tonluk bir kütlesi vardı. Sadece kafatası 2 metrenin üzerine çıkabilirdi.[16] Tüm chasmosaurine'ler gibi Triceratops'un da vücut büyüklüğüne göre büyük bir kafatası vardı. Hatta bilinen tüm kara hayvanları arasında en büyüğüne sahip olduğu düşünülmektedir. Bulunmuş en büyük kafatası olan MWC 7584 örneği, tamamlandığında 2,5 metre uzunluğunda olduğu tahmin edilmektedir ve tüm hayvanın uzunluğunun neredeyse üçte birini oluşturur.[17]
Başın ön kısmında, dişlerinin önünde büyük bir gagası vardı. Üst gaganın çekirdeği özel bir rostral kemikten oluşuyordu. Arkasında, çok büyük, dairesel burun delikleri tarafından arkadan gömülen premaksilla kemikleri bulunuyordu. Triceratops gibi chasmosaurine'lerde, premaksillalar orta hatlarında karmaşık bir kemik plakasında buluşuyordu; bu plakanın arka kenarı "naryal destek (narial strut)" ile güçlendirilmişti. Bu desteğin tabanından burun deliğine doğru üçgen bir çıkıntı uzanıyordu.
Dişsiz gagasının arkasında nerdeyse bütün çene boyunca uzanan sayıları 30-40'ı bulan ufak dişleri bulunuyordu. Burnunda tek bir boynuz vardı. Triceratops'ta burun boynuzu bazen ayrı bir kemikleşme olan epinazal diye tanımlanabilir.[18] Gözlerinin üzerinde boyları 1 metreyi aşabilen bir çift boynuz bulunmaktaydı. Jugal kemikler kafatasının arka taraflarında aşağıya doğru bakıyordu ve ayrı epijugallar tarafından kapatılmıştı. Triceratops'ta bunlar büyük değildi ve bazen kuadratojugallara dokunuyordu.
Kafatasının arkasında, dış skuamozal kemikler ve iç parietal kemikler yuvarlağı anımsatan bir biçimde büyük yaka halinde gelişmiştir. Genç örneklerde epoksipitallerle süslenmiş nispeten kısa, kemikli bir yapı halinde büyümüştür. Bunlar, ayrı cilt ossifikasyonlarını veya osteodermleri temsil eden, yaka etrafında görülen üçgen yapılı dikenlerdir. Triceratops ve akrabalarında bu özellik yavru ve genç bireylerde bulunup yetişkin örneklerde gözlenmez.
Triceratops'un Tüyleri Var mıydı?
Nesli tükenmiş hayvanların derilerinin nasıl göründüğü genelde tam olarak bilinmez. Bunun da elbette temel nedeni yumuşak dokuların, kemik gibi sert yapılar kadar sık ve iyi fosilleşmiyor oluşudur. Ancak bu hiç fosilleşmediği anlamına gelmez. Triceratops bir çok örnekten bilinen iyi anlaşılmış bir dinozordur. Bu örneklerden biri de oldukça iyi korunmuş bir deri fosilidir. Görünüşe göre Triceratops pullu bir deriye sahipti ve bazı pulları diğerlerine göre daha kalın ve sertti. Ayrıca bu kalın pulların vücut boyunca gelişigüzel bir dağılıma sahip olduğu da görülebilir. Daha erken dönemlerde yaşamış bazal bir ceratopsid olan Psittacosaurus cinsinin kuyruk kısmında tüy benzeri yapılara rastlanmıştı. Triceratops bu yapılara sahip değil gibi gözüküyor.[19]
Triceratops gibi büyük otçul dinozorlar genelde medyada gösterildiği zaman fil veya gergedanlarınkine benzer bir ayak yapısına sahip şekilde karşımıza çıkar. Ancak bu tasvir hiç doğru değildir. Evet boynuzlu dinozorlar pek çok açıdan günümüz fil ve gergedanlara benziyorlar ancak bu benzerlik yakınsak evrimin bir örneği olmaktan ileri geçemiyor. Bu canlıların ayak yapılarını karşılaştıracak olursak fillerin yere dik şekilde uzayan geniş 4 tırnağı mevcuttur. Gergedanlarda ise bu sayı 3'e iner. Triceratops'un ise yere paralel bir şekilde uzanan 4'ü işlevsel 5 parmak yer alıyordu.
Av-Avcı İlişkisi Nasıldı?
Triceratops her ne kadar medyanın gözünde günümüz bufalolar gibi bir sürü canlısı gibi gösterilse de buna yönelik fosil kanıtlar çok azdır. Bu dinozorların gruplar hâlinde yaşadığı görüşünü destekleyebilecek tek örnek 2012 yılında Newcastle, Wyoming yakınlarındaki bir fosil yatağında keşfedildi. Kazı çalışmaları hala devam etmekte ve bölgede şimdiye kadar neredeyse eksiksiz farklı yaşlarda 3 birey tespit edildi. Bu örnekler sadece Triceratops'un gruplar halinde yaşadığını desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda Tyrannosaurus rex'in beslenme davranışları hakkında da iyi veriler sağlıyor.
Newcastle'da bulunan Triceratops'ların en büyüğünün bacak kemiklerinde T. rex'e ait diş izleri tespit edildi. Kemik üzerinde iyileşme izleri de bulunmadığından dolayı bu Triceratops bir Tyrannosaurus'un avı olmuş olabilir. Elbette T. rex'in hali hazırda ölü bir hayvanı yediği başka bir senaryo da mümkündür. 2000'li yılların başında paleontolog Jack Horner, Tyrannosaurus'un öncesinde gösterildiği gibi bir avcı değil bir leşçi olduğunu destekleyen hipotezini yayımlamıştı.[20] Hipotezini destekler nitelikteki iddialarını ise çoğunlukla bu dinozor cinsinin aktif bir yırtıcı olduğu yönünde somut bir kanıtın olmaması ile ilgiliydi. Ancak o zamandan bu zamana çok şey değişti. Montana'da bulunmuş bazı fosiller T. rex'in aktif bir yırtıcı kanıtlamanın dışında Triceratops ile de bir av-avcı ilişkisinde olduğunu gösteriyor.
Dövüşen Dinozorlar Fosili!
2006 yılında ABD'nin Montana Eyaleti'nde yer alan Hell Creek Formasyonu'nda 1971 yılında Moğolistan'da bulunmuş "Dövüşen Dinozorlar" örneğine benzer bir fosil bulundu. "Dövüşen Dinozorlar" adlı örnek neredeyse tamamı korunmuş ve muhtemelen dövüşürken ölmüş bir Velociraptor ve Protoceratops'u barındırmakta. ABD'de bulunan fosil çok daha büyük bir ölçekte, bizlere tarih öncesi bir dövüş gösteriyor. Yetişkin bir Triceratops ve genç bir Tyrannosaurus...[21]
Fosil, amatör fosil avcıları ve çiftçi Clayton Phipps, Mark Eatman ve Chad O'Connor tarafından keşfedildi. Fosillerin bulunduğu arazi, çiftçilikle uğraşan iki farklı aileye aitti: Severson'lar ve Murray'ler. Phipps ve diğerleri buldukları örneği defalarca kez satmaya çalıştı ancak başarılı olamadı. 2016 yılında, Kuzey Carolina Doğa Bilimleri Müzesi'nden Lindsay Zanno, Phipps'e ulaşarak fosili satın almak için görüşmelere başladı ve fonlar, kar amacı gütmeyen özel Kuzey Carolina Doğa Bilimleri Müzesi Dostları aracılığıyla toplandı . Ancak fosillerin yasal mülkiyetine ilişkin hukuki sorunlar bu müzakereleri yavaşlattı; Severson'lar, Murray topraklarındaki maden hakları üzerindeki kontrolün çoğuna sahipti ve fosillerin mineral olarak kabul edilip edilemeyeceği (bu durumda Severson'ların bu haklara sahip olacağı) tartışmalıydı. Ancak dava 2020 yılında Montana Yüksek Mahkemesi'ne temyiz edildi ve mahkeme fosillerin mineral olarak kabul edilemeyeceğine karar vererek Doğa Bilimleri Müzesi'nin fosilleri edinmesine izin verdi.[22]
Bu örnek Tyrannosaurus ve Triceratops arasındaki av-avcı ilişkisini çok net bir şekilde kanıtlıyordu. T. rex ısırıklarında iyileşme izleri bulunduran farklı Triceratops fosilleri de mevcuttur. Bütün bunlar ele alındığında bu iki dinozor arasındaki milyonlarca yıllık rekabeti de tüm gerçekliğiyle beraber anlayabiliyoruz. Popüler kültürde sıkça yer edinen bir seratopsiyan olmasına rağmen bilimsel alanda üzerinde çokça kafa yorulan bir hayvan olmuştur. İlerleyen zamanlarda bu muhteşem canlıların dünyasına daha yakından bakmamıza fırsat verecek veriler elde edeceğimizi düşünüyoruz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 5
- 4
- 4
- 2
- 2
- 2
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ a b K. Carpenter. (2006). Horns And Beaks: Ceratopsian And Ornithopod Dinosaurs (Life Of The Past). ISBN: 9780253348173.
- ^ Houston Museum Of Natural History. The Bone Wars: A Real Life Battle For Bones | Beyondbones. (13 Haziran 2019). Alındığı Tarih: 19 Eylül 2023. Alındığı Yer: Houston Museum Of Natural History | Arşiv Bağlantısı
- ^ Glenn w. Stross. Elasmosaurus Platyurus And A Page From The Cope-Marsh War. (9 Eylül 1988). Alındığı Tarih: 19 Eylül 2023. Alındığı Yer: ResearchGate | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Preston. Dinosaurs In The Attic: An Excursion Into The American Museum Of Natural History. ISBN: 9780312104566.
- ^ a b O. C. Marsh. (1888). A New Family Of Horned Dinosauria, From The Cretaceous. American Journal Of Science, sf: 477-478. doi: 10.2475/ajs.s3-36.216.477. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. P. S.. (1871). Proceedings Of The American Philosophical Society Held At Philadelphia For Promoting Useful Knowledge. American Philosophical Society. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b R. S. Lull, et al. (1942). Hadrosaurian Dinosaurs Of North America. Geological Society Of America. doi: 10.1130/SPE40. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. T. W. Projects. The American Journal Of Science/Series 3, Volume 38/Notice Of Gigantic Horned Dinosauria From The Cretaceous - Wikisource, The Free Online Library. (16 Nisan 2014). Alındığı Tarih: 24 Eylül 2023. Alındığı Yer: Wikimedia Foundation, Inc. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. Dodson. (1996). The Horned Dinosaurs (Princeton Legacy Library, 5208). ISBN: 9780691028828.
- ^ J. B. Hatcher. (1907). The Ceratopsia: Based On Preliminary Studies By Othniel C. Marsh (Monographs Of The U.s. Geological Survey, Vol 49). ISBN: 9780405127137.
- ^ a b Internet Archive. A Revision Of The Ceratopsia Or Horned Dinosaurs : Lull, Richard Swann, 1867- : Free Download, Borrow, And Streaming : Internet Archive. (30 Nisan 2008). Alındığı Tarih: 24 Eylül 2023. Alındığı Yer: Internet Archive | Arşiv Bağlantısı
- ^ John Ostrom. The Munich Specimen Of Triceratops With A Revision Of The Genus. (31 Aralık 2023). Alındığı Tarih: 25 Eylül 2023. Alındığı Yer: Zobodat | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Carpenter. Dinosaur Systematics: Approaches And Perspectives. ISBN: 9780521366724.
- ^ Catherine A. Forster. Species Resolution In Triceratops: Cladistic And Morphometric Approaches. (16 Temmuz 1992). Alındığı Tarih: 25 Eylül 2023. Alındığı Yer: Taylor&Francis Online | Arşiv Bağlantısı
- ^ Denver W Fowler. Anagenesis In Triceratops: Evidence From A Newly Resolved Stratigraphic Framework For The Hell Creek Formation. (15 Ocak 2009). Alındığı Tarih: 25 Eylül 2023. Alındığı Yer: ResearchGate | Arşiv Bağlantısı
- ^ Frank Seebacher. A New Methos To Calculate Allometric Length-Mass Relationships Of Dinosaurs. (24 Ağustos 2010). Alındığı Tarih: 25 Eylül 2023. Alındığı Yer: Dinoweb | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Lambert. (1993). The Ultimate Dinosaur Book. ISBN: 9781564583048.
- ^ D. B. Weishampel. The Dinosauria. ISBN: 9780520242098.
- ^ P. R. Bell, et al. (2022). The Exquisitely Preserved Integument Of Psittacosaurus And The Scaly Skin Of Ceratopsian Dinosaurs. Communications Biology, sf: 1-16. doi: 10.1038/s42003-022-03749-3. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. R. Horner, et al. (2011). Dinosaur Census Reveals Abundant Tyrannosaurus And Rare Ontogenetic Stages In The Upper Cretaceous Hell Creek Formation (Maastrichtian), Montana, Usa. PLoS ONE, sf: e16574. doi: 10.1371/journal.pone.0016574. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Greshko. 'Dueling Dinosaurs' Fossil, Hidden From Science For 14 Years, Could Finally Reveal Its Secrets. (17 Kasım 2020). Alındığı Tarih: 30 Kasım 2023. Alındığı Yer: Science | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. S. Reporter. 'Dueling Dinosaurs' Of Hell Creek Find Home In North Carolina Museum. (17 Kasım 2020). Alındığı Tarih: 30 Kasım 2023. Alındığı Yer: the Guardian | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. R. Longrich, et al. (2012). Torosaurus Is Not Triceratops: Ontogeny In Chasmosaurine Ceratopsids As A Case Study In Dinosaur Taxonomy. Plos One, sf: e32623. doi: 10.1371/journal.pone.0032623. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 05/12/2024 12:13:35 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15711
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.