Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Su İçindeki Kabarcıklar, Kozmolojik Yasaları Keşfetmemizi Sağlıyor!

11 dakika
6,006
Su İçindeki Kabarcıklar, Kozmolojik Yasaları Keşfetmemizi Sağlıyor! The University of Chicago Press - Journals
Tüm damlacık oluşumlarının bir zamanlar evrensellik dahilinde olduğu düşünülmüştü.
Tüm Reklamları Kapat

Bir damla, musluktan (veya herhangi bir yerde) her damladığında, doğada, sihirli bir numara daha gerçekleşir. Bu sihir, bir damlanın ikiye bölünmesinde de kendisini gösterir; bölünme esnasında fiziksel niceliklerin sonsuzlukla flört ettiği tek bir nokta olan tekillikten geçiş çağrısı yapıyor demektir. İki damlayı birbirine bağlayan ve bu damlalar arasında köprü görevi gören o ince "boyun" ise artık hiçbir şeye bağlanamayacak kadar incelip kaybolmak üzereyken, sıvı basıncı ve hızı, sanki sıfıra bölünmüşcesine sonsuzluğa doğru fırlar. Bu noktada, akışkanları tanımlamak için kullanılan denklemler adeta matematiksel bir patlamaya maruz kalmaktadır.

Damlaların bölünmesiyle beraber, değişen düzenin yerini alacak bir yenisi ancak âni bir kırılmadan sonra (damlalar arasındaki bağlantı olan boynun kopuş süreci) geri döner. Buradaki düzen (mevcut bir damlanın ikiye bölünmesi ve iki ayrı damla oluşması veya mevcut bir damlanın diğerinden kopması sürecini kapsar), termodinamik yasalarının ifade ettiği gibidir; yani her değişen/dönüşen mevcut düzen/düzenlilik hâli daima bir miktar farklı bir forma dönüşerek evrenin entropisinde artışa yol açmasına benzer.

Yıllar önce, bu fenomeni inceleyen fizikçiler, bu dağınık ve şiddetli sürecin, gizli bir düzenlilik getirdiğinin farkına vardılar: Dünya'daki her damla, birkaç karakteristik boyun şeklinden birine sahipti!

Tüm Reklamları Kapat

Yerçekimi, musluk tasarımı, sulama biçimi, teknik aksaklıklar veya yaprak üzerinde biriken suyun kayarak düşmesi şeklinde doğada herhangi bir biçimde kendi oluşum gereği gibi çeşitli faktörler damlamayı başlatmış olabilir; fakat nasıl başlarsa başlasın sonuçta önemli olan şey, sıvının yüzey gerilimi ile damlalar arasındaki boynun ataleti -bu gerilime olan direnci- arasındaki mücadeledir. Chicago Üniversitesi'nden bir fizikçi olan Sidney Nagel, şöyle diyor:

Bu damla, Michigan Gölü kıyılarında yükselen bir dalganın tepesinden koparak oluşmuş olsa bile, damlanın dalgadan ayrılma noktası aynı görünür.

Damlacıklar, farklı malzemeler arasında ve büyük ölçüde farklı koşullar altında bile tamamen aynı şekilde ve aynı zamanda tekrar eden olayları tanımlayan "evrensellik" kavramının temel bir örneği haline geldiler.

Saniyede 10.000 kare su damlaması. Evrendeki her damla (aynı evrensellik sınıfında) aynı karakteristik boyun şekline sahiptir.
Itai Cohen Group / Cornell

Evrenselliğin öngörülebilirlik kapasitesi, birinci sınıf matematiksel modellerin her zaman tam olarak analiz edemediği (çatlama yüzeyleri gibi), dağınık ve değişen sistemlerin geniş çaplı davranışsal özelliklerini açıklamak için kullanılabilir. Evrensellik, araştırmacılara, işin zor yanı olan moleküler veya atomik detaylardan endişe etmeden bu olayları tarif edebilme imkânı sağlar. Emory Üniversitesi'ndeki yumuşak-madde fizikçisi olan Justin Burton şöyle ifade ediyor:

Evrensellik, her yerde bulunan ve karmaşık sistemleri basitleştirmemize yardımcı olan bir fikirdir.

Yeni bir çalışmada ise, dar bir tüpte hapsolan kabarcıklar kullanılarak oluşturulan yeni bir sistemde evrensellik tanımlandı. İşler burada sürpriz bir hâl alıyor, çünkü baloncuklar (kabarcıklar) tarihsel olarak (deneyler süresince kaydedilen aşamalar sayesinde) fizikçilere evrenselliğin sınırlarını öğreten sistem oldu. Artık araştırmacılar, bu tanımlı evrenselliği -deyim yerindeyse- açıp kapamak için bir yola sahipler (çünkü deneylerle oluşturulan sistemler bunu kontrol edebilmeyi sağlıyor).

Tüm Reklamları Kapat

En nihayetinde, umut, kabarcıklar gibi nispeten basit sistemlerde tekillikleri ve evrenselliği incelemenin, kozmosun gözlem ve inceleme yapma şansımızın daha az olduğu köşelerinde olup bitenler hakkında bize fikir vermesidir. Princeton Üniversitesi'nde makina mühendisi ve son çalışmaların ortak yazarı olan Amir Pahlavan, şöyle belirtiyor:

Damlacıklar ve baloncuklar... Bunları her gün görüyoruz; ancak kara delikleri incelemek ve gözlemlemek çok daha zor.

Evrenselliğin Sonu

Fizikçi Leo Kadanoff liderliğindeki evrensellik kavramının ilk öncüleri, kum yığınlarının üzerindeki kümelenmeden mıknatıslayıcı metallere kadar farklı sistemlerin çoklu ölçeklerde (küçükten büyüğe veya karmaşıklığa göre) çalıştığını keşfetti (Detaylı bilgi için: Sand Pile Avalanche Model ve Kadanoff Sand Pile Model). Bu sistemlerdeki bir devrilme noktasında, mevcut küçük yığınların peşi sıra büyük heyelanlar da oluşabilir (yani bir dizi küçük değişiklik veya olayın meydana geldiği nokta, daha büyük ve daha önemli bir değişikliğe neden olacak kadar önemli hâle gelir). Büyük yığınların sadece büyüklerle, küçük yığınların ise küçüklerle karışması eğilimi erir ve bir seviyede oluşan etkiler bir diğerine sorunsuzca taşınır.

Kısmen Kadanoff'un çalışmasıyla teşvik edilen 1990'ların başındaki fizikçiler, önce teorik olarak sonra da deneysel olarak damlacık oluşumunun evrensel bir fenomen olduğunu gösterdi.

Araştırmacılar, yıllar boyunca, yalnız moleküler bir teorinin, ayrışmayı/kırılmayı (burada damlacık veya kabarcıkların ayrışması, dağılması olarak da kullanabiliriz) tamamen tanımlayabileceğini varsaydılar; çünkü Navier-Stokes Denklemleri olarak bilinen pürüzsüz sıvının tanımı, basınç ve akışkanın hız nicelikleri belirli bir oranın üzerine çıktığında başarısız oluyor. Sistemlerde değişim öncesi ve sonrası (örneğin denklemde ya da deneylerde uygulanan sıkıştırma işlemi gibi veya bir damlacık oluşumu esnasında ayrılan parçanın, ayrılmadan önceki boyun bölgesinin oluşumu sanki bir sıkıştırma işlemine benzer, çünkü sıvının yüzey gerilimi ve boyunun atalet direnci buna neden olan faktörlerden biri) oluşan muntazam şekilleri garanti eden evrensellik sayesinde, Bristol Üniversitesi'nde fizikçi ve matematikçi olan Jens Eggers, moleküllerin kendilerini görmezden gelecek biçimde, akışkanlar dinamiğine dair matematiği tekillik boyunca genişletmenin bir yolunu buldu.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Bilim insanları, Meksika'daki bir otobüsün yer aldığı sistemi ve tavuk gözlerini, bir şekilde kuantum fiziği ve sayı teorisine bağlayan gizemli bir düzen olduğunu keşfetti. Bu durum, evrensellik olarak bilinir.
Quanta Magazine

Bu gelişmelerin ardından, farklı miktarlar ve değişken kıvamlarda sıvı içeren düzenekler kullanılarak pek çok araştırma yapıldı. Bu aygıtların hassas ayarları, fizikçilerin, akışkanlar dinamiğinin açıklanamayan yönlerini incelemelerine ve her biri kendi karakteristik numaralarıyla tanımlanan farklı "evrensellik sınıflarına" erişerek, evrenselliğin sınırlarını keşfetmelerini sağladı.

Esas ses getiren gelişme, Nagel ve Chicago'daki meslektaşlarının düşen bir damlayı incelerken, deneyin etkilerini tersine çevirmeyi başardıklarında geldi: Bir sıvının içinde yükselen hava kabarcığı ile havadan düşen bir su damlasının yerlerini değiştirdiler.

Deneylerle inceltilmiş/seyreltilmiş damlacıkların etkileşiminden edinilen kavrayışın rehberliğinde, projeyi yöneten lisansüstü öğrenci, her bir olayın, aynı şekilde rol oynadığı (yani evrensellik) bir yol araştırarak, düzenek içerisinde her açıdan bölünen kabarcıkları fotoğraflamayı denedi. Yine de kabarcıklardaki her boğum(boyundaki sıkışma) farklı görünüyordu, çünkü kabarcıkların çevresini saran suda yada kabarcığın içerisindeki merkezi hava akımında meydana gelen ilk dalgalanmalar matematiksel açıdan tekilliğe kadar uzanıyordu ve bu durum, boynun Platonik simetrisini bozarak farklılığa neden oluyordu.

Sonunda, takım, kabarcıkların ayrışmasının evrensel olmadığı sonucuna varmak zorunda kaldı. Damlacıkların aksine, oluşan son kabarcık, meydana geldiği koşulları adeta hafızasına kaydederek o koşulları koruyan bir şekil alır. Yani evrenselliği genişletme süresi, bir miktar hava boşluğu ile durdurulmuş oldu (evrenselliğin tanımını tekrar hatırlayalım: farklı malzemeler arasında ve büyük ölçüde farklı koşullar altında bile tamamen aynı şekilde ve aynı zamanda tekrar eden olayları tanımlar). Bunun üzerine Nagel şunu ekliyor:

Size söylenenler tarafından kör edilmeden, deneyin neler söylediğine inanıyorsanız, doğanın aklında başka planları olduğunu göreceksiniz.

Öte yandan, yeni bir çalışma, evrenselliği kabarcıklara geri kazandırmanın bir yolunu ortaya koydu. Çalışma, o zamanlar MIT'deki Ruben Juanes Laboratuvarı'nın bir üyesi olan Pahlavan'ın, havanın, 1 milimetreden daha az genişlikteki tüplerden içeri girmesini sağlayan bir proje üzerinde çalıştığı zamanlarda başladı. Pahlavan, kabarcıkları tanımlayan denklemlerin, boynun, sıkışma noktasına yaklaşırken iki farklı aşamadan geçmesi gerektiğini önerdiğini fark etti. Bu aşamalardan biri, Chicago ekibinin erken çalışmalarında görülen profil ile aynı olacaktır ve diğeri ise tamamen yeni bir aşama olacaktır.

Ayrışmayı aşırı ağır çekimde görüntülediği zaman, Pahlavan, ayrışmadan 1 saniye önceki kabarcık boynunun şeklinin, ayrışma sonrası da kendine benzer olduğunu buldu. Böylece, eğrinin/kavisin (yani ayrışmadan hemen önce, boğum bölgesinde gelişen boynun oluşum sürecinde, sıkışmayla beraber damlada/kabarcıkta meydana gelen eğrilik) bir bölümünü yakınlaştırdıktan(yüksek görüntüleme teknolojisi kullanabildiği için) sonra, oluşan yeni eğrinin, daha büyük ölçekte olduğu gibi aynı görünmesi için sıkıştırılabileceği anladı (Fraktal benzeri kendi kendine benzerlik, evrensel sistemlerin ortak bir özelliğidir, çünkü sistemin özel bir ölçeğe sahip olmadığı kavramıyla ilgilidir). Yani, araştırmacıların daha önce reddetmesine rağmen, evrenselliğin kabarcıklara uygulanabileceğini keşfetti. Ayrıca, ayrışmadan 1 milisaniye önce, orijinal eğri üzerinde daha yakın bir görünüm elde etmek için gereken gerdirme/sıkıştırma tipi değişti; bu, boynun farklı bir kendi kendine benzerlik rejimine geçtiğini gösterir.

Tüm Reklamları Kapat

Eğriliğin evrimi ve kabarcığın kılcal tüp içerisindeki nihai kopuşu; çap: d = 280 μm, Ca = 0: 016.; Görüntüleme: 20 kfps. Yukarıdaki olayda, kabarcığın, ayrışmaya neden olan ayrıntılara dair bir "hafıza" tutmadığı görülüyor.
Amir Pahlavan
Kabarcık boynu çevresinde bir mikro-kabarcık hareketi. Buradaki mikro kabarcıklar, ilkin eksenel olarak baskın olan ve zaman ilerledikçe radyal(merkezden çevreye uzanan eksenlere doğru simetri durumu) olarak baskın bir akışa geçen, akış-yönünü gösteren bir takipçi olarak hareket eder.
Amir Pahlavan

Düzenlenen yeni bir aşamada ise sistem, nozül (bir akışkanın akış yönünü kontrol etmeye yarayan parçaların genel adı) büyüklüğü gibi ayrıntıları silinerek, evrensel bir rol oynadı. Sonraki ikinci aşama, Chicago ekibinin evrensel olmayan sonuçlarıyla eşleşti; fakat ikinci aşamaya gelince, sistemde hatırlanacak(kabarcığın, meydana geldiği koşulları adeta hafızasına kaydederek o koşulları koruyan bir şekil almasında olduğu gibi) hiçbir ayrıntı kalmadı. Bu nedenle genel sistem evrensel olarak davrandı.

Ayrıca Pahlavan, kabarcık deneyinde, tüp ebadı ve sıvı yoğunluğunu/kıvamını bir düzine yolla değiştirmesine rağmen, her ayrışma aynı şekilde davrandı. Yani bu aşamalarda bir yandan, mevcut durumun tam tersi davranışları/koşulları teste tabi tutularak gerçekleşen her sonucun eşleştiği görülmüş oldu.

Bu çalışma, sistemlerin evrenselliği "açıp kapatabildiğini" kanıtlıyor ve onları kapalı bir sistemin içinde hapsetmek ise bunu yapmanın bir yoludur. Burton şöyle söylüyor:

Tüm Reklamları Kapat

Bu makalenin güzel bir şekilde gösterdiği şey, bir sınırlandırma/hapsetme etkisi uygulayarak evrenselliği geri kazanmanın bir yolu olduğudur.

Pahlavan ise şunu ekliyor:

Tekilllik oluşumu ilginçtir, çünkü evrensellik sınıfları(her biri kendi karakteristik numaralarıyla tanımlanan farklı sınırlar) buluyor ve başlangıçtaki ayrıntılara kayıtsız kalan şeylerden bahsediyorsunuz; bu yüzden, tekillik, üzerinde çalıştığınız problemden daha genel olmalı.

Buradan şunu anlıyoruz ki; bu sistemlerin, kara delikleri daha iyi anlamak için kullanılabilecekleri anlamına gelir.

Kozmik Tekilllikler

Her ne kadar evrenimizde kara delik açmamız imkânsıza yakın olsa da daha yüksek boyutlarla oyun oynayan teorisyenler, nesnelerin, beş ve üzeri boyuttaki teorik kuzenlerinin -ekstra boyutlardaki silindirik görünümleri için "kara sicim" olarak adlandırılan- daha istikrarsız/belirsiz bir yaşam sağlayacağını keşfetti.

Bu esrarengiz nesneler içe çöküp ikiye ayrılabilirler mi? Beş boyutta genel görelilik tam olarak çözülemeyecek kadar zor; ancak, 2010'da fizikçiler Luis Lehner ve Franz Pretorius kara sicimin akıbetini hesaplamak için bir bilgisayar modeli kullandı.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
  • Dış Sitelerde Paylaş

Pretorius, simülasyona dair, şaşırtıcı derecede tanıdık gelen bir video yayınladı.Sonuçlar tıpkı damlalarına ayrılan bir sıvı akışına benziyordu: Oluşan büyük kabarcıkların arasında meydana gelen akımların, bir noktada odaklanarak şişmesiyle oluşan daha küçük kabarcığın, sırasıyla, ardında meydana gelen daha ince akımların belli odaklarda tekrar şişerek kendisinden de küçük kabarcıklar meydana getirmesi ve bu sürecin devam etmesi. Sıvı davranışı, sicimlerin, sonunda küresel kara delik damlacıklarına dönüşmesi gerektiğini gösterdi. Ancak, parçacık içeren bir kuantum kütleçekimi teorisi olmadan, simülasyon sıkışma noktasına yaklaşırken çöker.

Sicimlerle oluşan kabarcıkların simulasyonu.
Physical Review Letters

Kara sicimlerin ayrışımının evrensel bir süreç olduğu kanıtlanmadı (her ne kadar Pretorius'un, simülasyonların bunun olması gerektiği konusunda ip ucu verdiğini imâ etmesine rağmen); ancak eğer öyleyse, bir ihtimal, tıpkı fizikçilerin kabarcık oluşumunun moleküler detaylarından kaçınmayı başardıkları gibi, teorisyenlerin de kuantum kütleçekimi ayrıntılarını görmezden gelebileceğini düşünüyor. Pretorius şöyle diyor:

Klasik genel görelilikten tamamen ayrılmadan önce ve sonra ne olur belki çözebiliriz.

Proterius'a göre, kabarcıklar arasındaki boynun evrimi ayrışma noktasına yaklaşırken, teorik nesnelerin(teorisyenlerin incelediği farklı boyutlardaki yapılar), kuantum kütleçekimi hakkında söyleyecek ilginç şeyleri olabilir.

Teorik kara sicimlerin ötesinde, evren, tekil ayrılıklar yaşayan olgular/oluşumlarla doludur. Örneğin, dönen bir gaz bulutu yavaş yavaş ikiye bölündüğünde ikili yıldız sistemleri oluşabilir ve nükleer fisyon sırasında atomun ayrılması ise matematiksel bağlamda bir sıvı gibi işlem görebilir (kabarcık deneylerini göz önünde bulundurmak açısından).

Evrenin dinamikleri içerisindeki farklı kuvvetler bu olayları yönlendirir, böylece matematiksel açıklamaları da değişir ve Chicago ekibinin öğrendiği gibi, tüm tekilliklerin evrensel olması şart değildir. Ancak, fizikçiler, damla ve kabarcıkları inceleyerek, başka türden tekilliklerin analizine yardımcı olacak genel bir problem çözme stratejileri oluşturdular. Laboratuvarda gözlemlenebilecek tekillikleri anlamaya çalışırken yaşanan sıkıntılar, bu teknikleri geliştirmek ve genişletmek adına teşvik edici bir neden olacaktır. Burton şöyle ifade ediyor:

Büyük Patlama'dan -ki bu tüm zamanların en özgün tekilliğine benziyor- bir kabarcığın ayrışmasına kadar, bu şeyler her yerde ortaya çıkıyor. Onların temel fiziğini anlamaya çalışmak gerçekten önemli bir meydan okumadır.
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Özetini Oku
36
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 7
  • Muhteşem! 3
  • Bilim Budur! 3
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • Umut Verici! 1
  • Merak Uyandırıcı! 1
  • Grrr... *@$# 1
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Üzücü! 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Çeviri Kaynağı: Quanta Magazine | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 12:27:26 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7928

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Eşey
Genler
Evrim Ağacı Duyurusu
Yeşil
Asteroid
Beslenme Bilimi
Kalıtım
Sendrom
Kanser
Dağılım
Ağrı
Nöronlar
Deniz
Sars
Ara Tür
Renk
Embriyo
Tür
Periyodik Tablo
Hukuk
Ortak Ata
Carl Sagan
Evrimsel Tarih
Hayatta Kalma
Kanser Tedavisi
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
C. Wood, et al. Su İçindeki Kabarcıklar, Kozmolojik Yasaları Keşfetmemizi Sağlıyor!. (7 Aralık 2019). Alındığı Tarih: 21 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/7928
Wood, C., Sunar, E. B., Bakırcı, Ç. M. (2019, December 07). Su İçindeki Kabarcıklar, Kozmolojik Yasaları Keşfetmemizi Sağlıyor!. Evrim Ağacı. Retrieved November 21, 2024. from https://evrimagaci.org/s/7928
C. Wood, et al. “Su İçindeki Kabarcıklar, Kozmolojik Yasaları Keşfetmemizi Sağlıyor!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Translated by Ekin Baran Sunar, Evrim Ağacı, 07 Dec. 2019, https://evrimagaci.org/s/7928.
Wood, Charlie. Sunar, Ekin Baran. Bakırcı, Çağrı Mert. “Su İçindeki Kabarcıklar, Kozmolojik Yasaları Keşfetmemizi Sağlıyor!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Translated by Ekin Baran Sunar. Evrim Ağacı, December 07, 2019. https://evrimagaci.org/s/7928.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close