Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Stoacılık Nedir? Stoa Felsefesi; Fizik, Mantık ve Ahlakı Nasıl Bir Arada Ele Alır?

12 dakika
107,851
Stoacılık Nedir? Stoa Felsefesi; Fizik, Mantık ve Ahlakı Nasıl Bir Arada Ele Alır? History Extra
Marcus Aurelius
Tüm Reklamları Kapat

Helenistik Roma felsefesi döneminde Epikürosçuluk, Stoacılık, Septisizm ve Yeni Platonculuk olmak üzere dört büyük felsefe okulu ortaya çıkmıştır. Bunlardan özellikle ilk üçü kendi aralarında fikir ayrılıklarına düşmüş ve zaman zaman ciddi rekabet içinde olmuşlardır.

Helenistik Roma çağına bakıldığında, Stoacılığın M.Ö. 300 yılında başladığı ve Roma imparatoru Marcus Aurelius'un ölüm tarihi olan M.S. 180 yılına kadar yaklaşık 5 asır boyunca aktif bir felsefe okulu şekilde devam ettiği görülür.

Aristotelesçi anlayış kadar etkili olmasa da Stoacılık da felsefede önemli bir yere sahiptir. Aristoteles'in ortaya koymuş olduğu eserlerin çoğu günümüze kadar ulaşmışken, Stoacı filozofların eserlerinin çoğu günümüze intikal edememiştir. Belki de bu nedenle Stoacıların düşünceleri ile ilgili araştırmalar yaygınlık kazanamamıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Bununla birlikte Stoacılığın felsefe tarihinde uzun bir dönemi ve önemli bir konumu vardır. Bu düşünce akımı ortaya çıktığı tarihten itibaren Roma İmparatorluğu'nda birçok taraftar bulmuş, Hristiyanlığa etkileri olmuş, Shakspeare gibi filozoflara ve hatta günümüzün çağdaş filozoflarına da ışık tutmuştur. Bu yazıda, Stoacıların günümüze kadar ulaşan fikirlerini ele alan çeşitli kaynaklardan yararlanarak Stoa Felsefe Okulunun yapısı ve misyonu açıklanmaya çalışılmıştır.

Stoa Okulu Nedir?

Stoa okulu, Batı fikir dünyasının temel kaynağını oluşturan Antik Yunan kültürünün belli başlı düşünce okullarından birini oluşturur. Stoa Okulu, M.Ö. 300 tarihinde Kıbrıslı Zenon (M.Ö. 336-264) tarafından Atina'da kurulmuştur. Okulun öğrencileri başlangıçta "Zenoncular", sonraları ise okulun bulunduğu yerin adına istinaden "Stoacılar" adıyla anılmışlardır. Stoa Poikile, şimdiki Yunanistan'ın başkenti Atina'nın kuzeybatısında MÖ 5. yüzyıldan kalma bir stoadır. Burası, Antik Yunan'daki en ünlü yapılardan birisiydi ve Zenon'un Stoacılığı öğrettiği yerdi. Yunancada "Stoa Poikile", Türkçede "kemeraltı", "revak" ya da "sütunlu galeri denen bu yerde Zenon'un bir aşağı bir yukarı yürüyerek öğrencilerine dersler verdiği ve bu nedenle burada ders dinleyen öğrencilere Stoacı denildiği kaynaklarda belirtilmektedir.[1], [4]

Felsefe tarihine bakıldığında, Stoa Okulu'nun üç büyük dönemde incelendiği görülür.[1] Bu dönemlerin tarihlerini ve önemli temsilci filozoflarını sıralı halde şöyle gösterebiliriz:[1], [2]

  • Eski Stoa (MÖ 322-204)
  • Zenon
  • Kleanthes
  • Khrysippos
  • Orta Stoa (MÖ II ve I. YY)
  • Diogenes
  • Panetius
  • Poseidonios
  • Son Stoa (MS I ve II. YY)
  • Seneca
  • Epictetos
  • Marcus Aurelius

Bunların her birini daha yakından inceleyelim.

Tüm Reklamları Kapat

Eski Stoa

Eski Stoa dönemi, M.Ö. 322-204 tarihleri arasında etkili olmuştur. En önemli temsilcileri Zenon, Kleanthes ve Khrysippos'tur.

İlk Stoa Okulunun kurucusu olan Kıbrıslı Zenon, Fenike kökenli zengin bir tüccar ailenin evladı olup bir deniz kazasında gemisinin batmasıyla birlikte servetini kaybetmiş, bunalıma girmiş, yalnızlığa düşmüş ve felsefe okumaya yönelmiştir. Zenon önce birçok filozoftan felsefe dersleri almış, kendini yetiştirmiş ve sonrasında Atina'daki Stoa Poikile'de felsefe okutmuştur. Felsefe alanında bir öğretici ve yazar olarak ünlenmiş, kendine has yüksek seviyeli bir karaktere sahip olması nedeniyle o dönemdeki Atina ve Makedonya halkının ve yöneticilerinin saygınlığını kazanmıştır.

Zenon, yüksek seviyeli bir karaktere ulaşmak için çalışan, sade bir yaşam tarzı olan ve kendine has geliştirdiği ahlak felsefesinin ilkelerine uygun davranmayı ilke edinen bir filozof olarak ün salmıştır. Zenon, Sokrates'in takipçileri tarafından sunulan Sokrates’in Anıları ve Sokrates’in Savunması adlı eserleri okumuş, Sokrates'ten çok etkilenmiş ve ona hayranlık beslemiştir. Ayrıca Kinik Okulu'ndan Sinoplu Diogenes'in yaşam tarzından etkilenmiş, hatta ilk eserlerini kinik öğretiye göre yazmıştır denilebilir. Bununla birlikte, daha sonraları kinik öğretiden birçok yönüyle uzaklaştığı söylenebilir.

Zenon kesin anlamda erdemin iyi, erdemsizliğin ise kötü olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştur. Zenon'a göre erdem bütünlüğe ve dinginliğe ulaşmış bir zihin durumu olarak her zaman yararlı ve iyi, erdemsizlik ise parçalar arasında boğulmuş, mutsuz bir zihin durumu olarak zararlı ve kötüdür.[4]

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Zenon, felsefe tarihinde ilk kez felsefeyi (a) mantık, (b) fizik ve (c) ahlak olmak üzere üç bölüme ayırmıştır. Zenon'a göre felsefenin ana temasını ahlak oluşturmalıdır. Ahlakı bilimsel bir temele oturtabilmek için de mantık ve fizikten yararlanmak gerekmektedir. Bu fikir, Stoa Okulu'nun felsefe alanına yaptığı en önemli katkıdır.

Zenon, intiharın meşru bir eylem olduğuna inandığından, geride büyük bir ün ve birçok öğrenci bırakarak M.Ö. 260 civarında hayatına kendisi son vermiştir. Zenon, hem kendine has fikirleri hem de yetiştirdiği birçok öğrenci ile felsefeye büyük katkılar sunmuştur. Zenon'un ölümünden sonra okul kapanmamış, öğrencileri tarafından devam ettirilmiş, Kleanthes okulun bayına geçmiştir.

Kleanthes, o dönemde özellikle Epikürcülerin ve Septiklerin (Şüphecilerin) Stoa öğretisine karşı giriştikleri fikir saldırılarına karşı mücadele vermeye çalışmıştır. Kleanthes, o dönemde kullanılan tabletleri satın alamayacak kadar fakir olduğundan, hocası Zenon'dan öğrendiklerini hayvan kemikleri üzerine yazarak kayda almıştır. Rivayetlere göre, bir hastalığı neticesinde yemek yemeyi reddetmiş ve hocası Zenon gibi 100 yaşında kendini ölüme terk etmiştir.[5] Bu ölümden sonra okulun başına Khrysippos geçmiş ve Diogenes gibi diğer filozoflar da Stoa öğretisini yaymaya devam etmişlerdir.

Orta Stoa

Orta Stoa dönemi M.Ö. 2. ve 1. asırlarda etkili olmuştur. En önemli temsilcileri Panetius, Diogenes ve Poseidonios'tur. Bu okul, felsefe öğretilerini birbirlerine yaklaştırma eğiliminde olmuştur. Orta Stoa dönemi filozofları, Platon ve Aristo’nun fikirlerini alıp kendi fikirleri ile yeniden harmanlamışlardır. Böylece, Eski Stoa’nın katı ahlak anlayışı biraz daha ılımlı hale getirilmiştir.

Orta Stoa'nın en önemli temsilcilerinden biri olan Panetius (M.Ö. 185-112) Rodos'ta doğmuş olup sırasıyla Atina, Roma, İskenderiye ve Batı Afrika kıyılarına seyahat etmiş ve felsefe öğrenmiştir. Panetius, eski Stoacıların keskin fikirlerine daha esnek anlamlar yüklemiş, önyargılara karşı dikkatli olmuş ve bu sayede kesinlikten çok olasılıklara dikkat etmiştir.

Bu dönemin diğer etkili şahsiyeti olan Suriyeli filozof Poseidonios (M.Ö. 135-51) ise Panetius'un öğrencisi olup insan, evren, Tanrı, ahlak ve bilgi sorunları üzerine kafa yormuştur. Kendi fikirlerinin ispatı için rasyonel olmaktan çok, ampirik, yani deneysel nitelikler ortaya koymuştur. Poseidonios coğrafya, tarih, fizik ve astronomi gibi sahalar ile de ilgilenen çok yönlü bir filozof yani polimat bir şahsiyettir.

Tüm Reklamları Kapat

Son Stoa

Son Stoa dönemi M.S. 1. ve 2. asırlarda etkili olmuştur. Bu okula "Roma Stoacılığı" veya "İmparator Stoacılığı" adı da verilmektedir. En önemli temsilcileri Seneca, Epictetos ve Marcus Aurlius'tur. Bu temsilcilerin en önemli ortak özelliği Stoa öğretisinin merkezine ahlakı yerleştirmeleridir.

Seneca (M.Ö. 4-M.S. 65), Roma'daki bazı filozoflardan felsefe dersleri almış, sarayda çalışmış, hoş görülü ancak fikirlerinden ödün vermeyen hazırcevap bir stoacıdır.

Stoa döneminin ikinci önemli temsilcisi Epictetos (M.S. 50-130), Hieropolis şehrinde doğmuş bir köle olup köle pazarlarında satılarak bir şekilde Roma'ya ulaşmış, burada Roma İmparatoru Nero'nun sekreteri Apaphrodites tarafından satın alınmış ve muhtemelen onun ölümü sonucunda özgürlüğüne kavuşmuştur. Epictetos, Roma'daki yaşamını kapısı sürekli olarak açık kalan köhne bir kulübede sürdürmüş, okul açmış, felsefe dersleri vermiş ancak Sokrates gibi hiçbir yazılı eser bırakmamıştır.[4] Epictetos, orta stoa anlayışını bir sapma olarak değerlendirmiş, eski stoa öğretisine bağlı kalmış ve takı stoa ahlakına uygun bir yaşam sürmüştür.[6]

Tüm Reklamları Kapat

Dönemin önemli temsilcilerinden biri de Marcus Aurelius'tur (121-180). Marcus Aurelius erken yaşta felsefeye ilgi duymaya başlamış, 12 yaşında Stoacılarla tanışmış ve onların basit, sade ve gösterişsiz yaşam biçimini benimsemiştir. O bir imparator filozoftur. Marcus Aurelius, ölüm hakkında çok düşünmüştür, Stoa felsefesinin dini yanına ağırlık vermiştir. Marcus Aurelius'tan sonra artık Stoa felsefesinde büyük filozoflar yetişmemiştir.

Stoacı Felsefe

Stoacı Bilgi Kuramı

Stoacılara göre insanda dil, yani konuşma ve düşünme doğuştan gelen bir özellik olmayıp dünyaya geldikten sonra uzun bir dönemde gelişen özelliklerdir. İnsan doğduğunda zihni tabula rasa gibi boş ve beyaz bir levhaya benzer. Çevreden gelen duyumlar ve deneyimler bu levha üzerine düşer, işlenir ve zamanla izler bırakır. Dış dünyadaki bir nesne veya olaydan gelen uyarı duyu organlarını etkiler ve böylece bu uyarının zihinde bir imgesi veya hayali oluşur. İmgeler, insan zihninin süzgecinden geçtikten sonra sürekli ve kalıcı hale geldiklerinde bellek imgelerine dönüşürler ve algı adı verilen zihin durumu ortaya çıkar. Algıların meydana getirdiği kayıtla ise genel kavramların doğuşuna neden olur. Stoacılara göre genel kavramlar deneyim ile oluşturulurken zaman ve mekan gibi özel kavramlar benzetmeler yani analojiler ile oluşturulmaktadır.[2] Zihnin kavram oluşturma kapasitesi doğuştandır ancak bu kapasite deneyimle geliştirilebilir.

Stoa Metafiziği

Stoacılara göre evren, biri etkin diğeri edilgin olan iki ilkeden meydana gelmektedir. Edilgin olan madde, etkin olan da akıl veya Tanrı'dır. Evrenin doğal güzellikleri bir Tanrı'nın varlığına işaret eder.

Stoacıların panteist oldukları ileri sürülmüştür. Onlar Evren’in ya da doğanın Tanrı ile aynı olduğu görüşünü paylaşırlar. Bundan dolayı evren bütün parçaları birbirine organik bağlarla bağlı olan canlı bir organizma gibidir. İnsan, doğaya uymazsa kötülük etmiş olur ve bu da doğanın dengesini bozar.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Klasikler Seti 2 (8 kitap)

Ağaçlar
“Üzgün olduğumuzda ve hayata katlanamadığımızda bir ağaç şöyle konuşabilir bizimle: Sus! Bak bana! Yaşamak kolay değil, yaşamak zor değil. Bunlar çocuksu düşünceler. Bırak konuşsun içindeki Tanrı, o zaman susacaklar. Yolun seni anandan ve yurdundan uzaklaştırdığı için endişelisin. Ama attığın her adım, her yeni gün seni anana yaklaştırır. Orası ya da şurası değildir yurdun. Yurt ya içindedir ya da hiçbir yerde.

Yollara düşme özlemiyle kederlenir yüreğim, akşamları rüzgârda uğuldayan ağaçları duyduğumda. Sessizce, uzun uzun dinlerseniz, bu özlemin esası da anlamı da çıkar ortaya. Sanıldığı gibi acıdan kaçıp gitme arzusu değildir bu. Yurda, ananın belleğine, hayatın yeni kıssalarına duyulan özlemdir. Eve götürür insanı. Her yol eve götürür, her adım doğumdur, her adım ölümdür, her mezar anadır.

Böyle uğuldar ağaç, çocuksu düşüncelerimizden ürktüğümüz akşam vakitlerinde. […] Ağaçları dinlemeyi öğrenen, ağaç olmayı arzulamaz artık. Kendisi dışında başka bir şey olmayı arzulamaz. Yurt budur. Mutluluk budur.”

Resimli Başyapıtlar: Aurélia

Gérard de Nerval

Resimleyen: Ali Çetinkaya

“Yavaş yavaş aydınlanan belirsiz bir yeraltıdır uyku, burada gölgeden ve gecenin içinden, arafı mesken tutmuş, ciddiyetle hareketsiz duran soluk siluetler çıkagelir.”

Nerval rüyaları bildiğimiz dünyayla gerçeküstü dünya arasındaki iletişimi sağlayan bir vasıta olarak görür. Yazıları onun mantık ve tutarlılıkla kuvvetli bağını sarsan hayaller ve fantezilerle doludur. Bunun en önemli örneklerinden biri olan ve en önemli eseri kabul edilen Aurélia’da düşle gerçeklik, delilikle yaratıcılık arasındaki belirsiz, gizemli çizgiyi, kendi ruhsal deneyim ve arayışlarından yola çıkarak inceliyor.

Fransız romantizminin önemli yazar ve şairlerinden, sembolizm ve gerçeküstücülük akımını olduğu kadar T. S. Eliot, Ahmet Hamdi Tanpınar, Charles Baudelaire ve Marcel Proust gibi pek çok yazarı etkilemiş Nerval eşsiz ve zarif edebi üslubuyla saflık, kaybedilmiş gençlik, kendini gerçekleştirme ve güzellik ideallerini yansıtan imgeleri Aurélia’da buluşturuyor.

Resimli Başyapıtlar: Beyaz Geceler

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Resimleyen: Nicolai Troshinsky

“Hayalperest eski hayallerinin arasında, külleri karıştırır gibi, soğumuş yüreğini yeniden ısıtacak, onu yeniden hayata döndürecek bir kıvılcım arar boş yere. Bulacağı kıvılcımla sönen o güzel hayallerinin ateşini yeniden yakacak, kanını kaynatan, mutluluk gözyaşları döktüren müthiş düşlerine tekrar kavuşacaktır.”

Sekiz yıldır yaşadığı St. Petersburg’da kimseyle yakınlaşamamış ama şehri evleriyle, yüzleriyle ezbere bilen yalnız, kederli, hayalperest bir genç adamın dört beyaz gecesinin öyküsü bu.

Hayalperestimiz sıradan gece yürüyüşlerinden birinde Nastenka’yla karşılaşır. Hayatın yabancısı bu ikili kısa sürede hikâyelerini, dertlerini, hayallerini paylaşacak kadar yakınlaşır; birlikteyken kederleri, huzursuzlukları uğramaz yanlarına; geceleri ve ruhları aydınlanır. İnsanın tek başınalığı, kalbini birine korkusuzca açabilmesinin imkânıyla bir aradadır Beyaz Geceler’de. Bu imkân bir an kadar bile olsa, “Böyle bir an ömrü boyunca yetmez mi insana?”

Dünya edebiyatının en güçlü yazarlarından Dostoyevski’nin külliyatında kendine has, ayrı bir yeri olan Beyaz Geceler’in zarif ve yalın üslubuna bu kez Nicolai Troshinsky’nin büyüleyici çizimleri eşlik ediyor.

Resimli Başyapıtlar: Dönüşüm

Franz Kafka

“Gregor Samsa bir sabah yatağında huzursuz düşlerden uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Kabuklu sert sırtının üzerinde yatıyor, başını birazcık yükselttiğinde, kayıp düşmek üzere olan yorganın tepesinde zar zor tutunduğu kahverengi, bombeli ve yay şeklinde şeritlerle bezeli karnını görüyordu. Gövdesine göre acınacak incelikteki pek çok bacağı gözlerinin önünde çaresizlikle titreşiyordu.”

Kafka işte bu sarsıcı, tuhaf cümlelerle başlıyor yirminci yüzyılın en etkileyici eserleri arasında yer alan Dönüşüm’e.

Keskinliği ve yalınlığıyla Kafka’nın edebi yoğunluğunu en iyi anlatan bu başyapıt, Arjantinli çizer Luis Scafati’nin hayal gücüyle birleşince, ortaya seyre doyulmaz bir edebi ziyafet çıkıyor.

“Kafka’nın sanatı okuyucuyu onu yeniden okumaya zorluyor. Eserlerinin sonları –ya da olmayan sonları– açık açık ifade edilmeyen, ama hikayenin başka bir bakış açısıyla yeniden okunmasını gerektiren açıklamalar sunuyor.”

Albert Camus

“[Kafka] ziyadesiyle bürokratikleşmiş bir toplumun şiirsellikten yoksun kumaşını romanın o muazzam şiirine; bir adamın gayet sıradan öyküsünü… bir mite, destana, daha önce görülmemiş bir güzelliğe dönüştürüyor.”

Milan Kundera

Gizemli Bir Maske

Fernando Pessoa

Geç git, kuş, geç git, bana da geçip gitmeyi öğret!

Bir bilinmezlik olmayı seçen, yazma eylemini kendine özgü bir sahne yorumuyla icra eden, Modernizmin geç keşfedilen öncülerinden Fernando Pessoa başyapıtı sayılan Huzursuzluğun Kitabı’nda şöyle yazar: “Yaratmak uğruna kendimi yok ettim; kendi içimde o kadar dışıma attım ki kendimi, kendimin dışında varlık sürüyorum artık. Farklı oyuncuların farklı oyunlar oynadığı boş bir sahneyim ben.” Bu benzersiz günlük, Bernardo Soares imzalıdır. Şiirle yaşamış, yarattığı onlarca kimlik, karakter aracılığıyla modern şiire ve yazına mührünü, hayattayken yayımladığı tek Portekizce şiir kitabı ve üç İngilizce kitabın yanında koca bir bavul elyazmasıyla bırakmıştır Pessoa.

Martín López-Vega’nın hazırladığı bu seçki, Pessoa’nın baş aktörleri olarak nitelenen, kendisinin de öyle kurguladığı Alberto Caeiro, Ricardo Reis, Álvaro de Campos’un şiirlerinden bir seçmeyi Adolfo Serra’nın illüstrasyonlarıyla bir araya getiriyor.

Bugün, yapıtıyla ördüğü bulmaca hâlâ bütünüyle gün ışığına çıkmamışken, dünyanın başka coğrafyalarında başka “yaşayan karakter”lere kendine özgü bir bilgelikle dokunarak sözünü sürdürüyor Pessoa.

Dünyada ileri gitmek için ne kadar çok şey ödünç aldım!

Ne kadar ödünç şeyi sanki benimmiş gibi kullandım!

Ben kendim de, yazık ki, bana ödünç verilen şeylerden başka bir şey değilim.

Resimli Başyapıtlar: Kara Kedi

Edgar Allan Poe

“Yazmak üzere olduğum bu çılgın, ama bir o kadar da basit hikayeye inanmanızı beklemiyorum. Kendi aklım bile, olanları apaçık gördüğü halde, onları inkar ederken, sizden bunu beklemem delilik olur. Ama deli olmadığımı biliyorum, hayal görmediğimden de eminim. Yarın öleceğim için bugün içimi dökmem gerek.”

Edgar Allan Poe’nun gizemli ve karanlık dünyasına hoş geldiniz! Dehşeti, korkuyu, düş ile gerçeklik arasındaki muğlaklığı, insanın karanlık yüzünü ve çaresizliği anlatan Poe’nun tekinsiz öykülerine, bu kez Luis Scafati’nin eşsiz çizimleri eşlik ediyor. Büyük bir özenle kullandığı siyahın hakim olduğu çizimleriyle karanlık ve hassas bir dünyanın kapılarını aralayan Scafati ile duyduğu dehşetli ürperişi okuyucusuna iletmekte benzersiz bir dile sahip Edgar Allan Poe’nun öyküleri bir araya gelerek benzersiz bir atmosfer yaratıyor.

“Edgar Allan Poe’nun öykülerini çok sevdiğim için gerilim filmleri yapmaya başladım.”

Alfred Hitchcock

“Edgar Allan Poe, ona hayat veren nefesi üflemeden önce dedektiflik hikâyeleri neredeydi?”

Arthur Conan Doyle

Palto

Nikolay Gogol

Önüne ne pahasına olursa olsun ulaşacağı bir hedef koyan insanlar gibi kendini şimdiden daha hayat dolu hissediyor, karakteri güçleniyordu. Yürüyüşünde ve hareketlerinde kararsız ve ikircikli ne varsa gitmiş, gözlerinde yeni bir ateş parlamaya başlamıştı. Hatta en cüretkâr hayallerinde bazen paltosuna sansar kürkü bir yaka diktirmeyi bile kurar olmuştu.”

“Küçük adam”ın çektiği sıkıntılar, maruz kaldığı eşitsizlik ve acılar bu uzun öykünün başkahramanı Akakiy

Akakiyeviç’in hayatı üzerinden yalın bir gerçekçilikle anlatılıyor. Böylesi bir anlatım, her ne kadar dönemin Çarlık Rusya’sında büyük tepki alsa ve Gogol, Rus insanını aşağılamakla suçlansa da, Rus edebiyatında bir çığır açıyor. Elinizde tuttuğunuz bu muhteşem eseri daha önce yayınlanmış örneklerinden farklı kılan ise otuzdan fazla kitapta imzası olan ödüllü çizer Noemí Villamuza’nın büyüleyici çizimleri.

“Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.”

Dostoyevski

“Gogol’un Palto’da sergilediği sanat, paralel doğruların kesişmekle kalmayıp, solucan misali kıvrılabileceklerine, karmakarışık hale gelebileceklerine işaret eder.”

Vladimir Nabokov

Resimli Başyapıtlar: Satranç

Stefan Zweig

Stefan Zweig’ın intihar etmeden kısa süre önce kaleme aldığı Satranç zulüm, saplantı, aklın gücü ve bu gücün yaratacağı kötülükleri ele alan ve yayımlandığından beri bütün dünyada büyük yankı uyandırmış bir klasik. Satranç tahtasının siyahı ve beyazı gibi iki kutbun –iyiyle kötünün, kibarla kabanın, insanla makinenin, akılla deliliğin, cehaletle bilginin, açgözlülükle tamahkarlığın– arasında, kendi içimizde bitmeyen bir satranç maçına devam eden bizim hikâyemiz…

New York’tan Buenos Aires’e giden bir gemide yolcular arasında Dünya Satranç Şampiyonu Mirko Czentovic de bulunmaktadır. Kaba, vurdumduymaz, cahil, açgözlü bir insan olsa da Czentovic tam bir satranç dehasıdır. Gemidekiler kendisiyle maç yapmak isterler. Genç satranç oyuncusu bu isteklerini geri çevirmez ve üst üste galip gelir, ta ki bir maç sırasında ağırbaşlı, çekingen bir yabancı ortaya çıkıp oyuna müdahale edinceye kadar. Bu yabancı uzun zamandır satranç tahtasına elini sürmediğini söylese de verdiği taktikler sayesinde maç berabere biter.

Akif Kaynar’ın karakterlerin iç dünyasını yansıtan, öykünün önemli noktalarını canlandıran resimleri de Zweig’ın bu ölümsüz klasiğini bambaşka bir boyuta taşıyor.

Devamını Göster
₺1,400.00
Klasikler Seti 2 (8 kitap)

Stoacılar içinde özellikle Epictetos ölüm üzerine çok düşünmüştür. O, ölümü bir yok oluş olarak görmemiş, kendi zihnindeki Tanrı'ya kavuşmak olarak değerlendirmiş ve ölümden korkulmaması gerektiğini belirtmiştir. Epictetos'un hiç evlenmemiş, çocuk sahibi olmamış, içinde sadece eski bir yatak bulunan ve kapısı olmayan virane bir çardakta yaşamını sürdürdüğü söylenir.[6] Bütün Stoa filozofları mutluluğa ulaşmanın yollarından biri olarak ölüm korkusunu yenmek için fikirler üretmişlerdir.

Stoacılar, mekanistik doğa görüşünden uzak dururlar. Stoacı filozoflar Tanrı'yı maddeye ve manaya şekil veren usta bir tasarımcı olarak görürler. Tanrı'nın evreni amaçlı bir şekilde en uygun halde tasarladığını düşünürler. Tanrı ve evren tektir ve evrendeki bütün maddi manevi parçalar birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Stoacıların bu düşüncesi felsefe tarihinde kötülük problemini tartışmaya açmıştır.[2]

Onlara göre doğada her şey bir amaç doğrultusunda en uygun biçimde bulunur. İnsanoğlu doğanın bu uygunluğunu bozmamalıdır. Yani doğa ilkelerine uygun yaşamalıdır. Eğer bunu yapmazsa kötülük yapmış olur. Bu kötülüğün de elbette Tanrı tarafından hesabı sorulacaktır.

Stoa Etiği

Stoacılar, evrenin bir amaca göre tasarlanmış dengeli bir sistem olduğunu savundular. Evreni tek bir canlı organizma gibi düşündüler. İnsan doğaya uygun davrandığı müddetçe ruhunu huzura kavuşturabilir. İnsan için en önemli erdem bilgeliktir.[2]

Zenon'dan sonra Stoacılar, apatheia'nın, yani duyumsamazlığın ("apati") peşine düştüler. Onlara göre, ideal olan duygusuz, vurdumduymaz ve incinmez olmaktı. Bunu bir metaforla şöyle açıklamaktaydılar:[7]

İnsan arabaya bağlanmış bir köpektir; eğer akıllıysa, onunla birlikte koşar.

Doğayı bir arabaya, insanı da bu arabaya bağlanmış bir köpeğe benzeterek, doğa ve insan arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışmışlardır. Onlara göre insan doğaya uyum gösterdiği sürece mutlu olmaması için hiçbir sebep yoktur.

Apati, Stoacı filozofların ulaşmak istedikleri veya olmak istedikleri ruh halidir. Sanki bir duygusuzluk durumu gibi anlaşılmış olsa da aslında böyle değildir. Apati, insanın duyu organları vasıtasıyla edindiği duyumlarına dayalı olarak geliştirdiği yargılarını askıya alma halidir. Bu haldeki insan, önyargılarından tamamen arınmış, her olayı ve olguyu olduğu gibi algılayabilen, ruhu dinginliğe ulaşmış kişidir. Hayatın amacı olan mutluluğun yolu bilgelikten, doğa ile iç içe yaşamaktan ve insan eylemlerinin doğa yasalarıyla uyumlu olmasından geçer.

Stoacı Toplum ve Siyaset Felsefesi

Stoacılar bir evrensel kardeşlik ve dünya vatandaşlığı anlayışına sahiptirler.[2] Her bir insan doğanın bir parçası, adeta bir yapı taşıdır. Bu nedenle insanların ırk, renk, coğrafya veya zenginlik gibi farklılıklardan dolayı ayrıma uğraması yanlıştır. İnsanlar, evrensel eşitliğe sahiptir. Evrensel bir devlet olmalı ve tüm insanlara eşit davranmalıdır.

Stoacılar, insanlar arasında var olduğu söylenen zengin-fakir, özgür-köle, çirkin-güzel, asil-barbar gibi farklılıkların önemli olmadığın iddia etmişler ve asıl farklılığın Tanrı'nın yazgısından kaynaklandığını belirtmişlerdir.

Kölelik, gerçek özgürlükle ilgili değildir. Stoacılara göre gerçek özgürlük, insanlara dışarıdan sunulan bir şey değildir, insanın bilgeliği sayesinde kendi zihninde üretebileceği bir durumdur. Böyle bakıldığında zengin biri kendi duygularının kölesi, fakir bir insan ise zihninin efendisi olabilir.

Tüm Reklamları Kapat

İlk dönem Stoacıları devlet, aile, tapınak ve paranın olmadığı bir toplum düzeni tasarlamışlardı. Geç Stoa döneminde ise bilgeler tarafından yönetilen evrensel devlet anlayışı gelişmiştir. Günümüzde bu bir monarşik düzen olarak değerlendirilebilir.

Sonuç

Bir imparator olan Marcus Aurlius ile azat edilmiş bir köle olan Epictetos'un aynı felsefe öğretisini benimsemiş olmaları, Stoacı ahlakın tüm insanları eşit ve kardeş görmesinin bir işaretidir. Belki de bugünün küresel dünyasında tartıştığımız dünya vatandaşlığı, yani yeryüzünde yaşayan insanların ırk, renk, dil ve inanç ayrımı olmaksızın dünyanın vatandaşları olduğu anlayışı kökenini Helenistik dönem stoa öğretisinden almaktadır.

Stoa öğretisi hem kendi döneminde hem Rönesans döneminde ve hem de çağdaş denemde etkilerini sürdürmüş hatta Montaigne, Descartes ve Pascal gibi filozoflara esin kaynağı olmuştur.

Stoacılar Kıbrıslı Zenon vasıtasıyla ilk defa felsefe konularını mantık, fizik ve ahlak olmak üzere üç disipline ayırmışlardır. Başka bir deyişle, felsefenin ana konusu olan ahlak felsefesinin yanında fizik ve mantık bilimlerini de işin içine katmışlardır. Stoacılara göre mantık, bir düşünme biçimi olup kavram geliştirmek, yargıya varmak ve fikir alış verişinde bulunmaktır. Stoa fiziğinde evren, ancak evrensel bir akıl ile açıklanabilir. Stoa ahlakının hedefi ise, insan ruhunun evrensel akıl içinde şekillenmesini ve doğaya bilinçli olarak uymasını sağlamaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Stoacılara göre, mantık, fizik ve ahlak arasında kesin bir sınır çizmek mümkün değildir. Bunlar birbirinden ayrılmayan bütünün parçalarıdır. Stoacılar, felsefenin işlevini bir yumurtaya benzeterek açıklarlar. Buna göre fiziği yumurtanın sarısına, ahlakı yumurtanın akına ve mantığı da yumurtanın kabuğuna benzetirler. Bu benzetme bize Stoa öğretisine göre bu üç disiplinin vazgeçilmez ve birbirleriyle nasıl iç içe geçmiş halde olduklarını gösterir. Onlara göre insanlık; mantık, fizik ve ahlakı bir bütün olarak öğrenmeden mutlu bir yaşam tarzı geliştirmesi mümkün değildir.

Bugün baktığımızda da fiziğin maddeyle, mantığın bilme ile ve ahlakın da duygularımızla ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Fizik, insanın ve evrenin madde halini; mantık, düşünme biçimimizi ve akıl yürütmemizi; ahlak ise duygularımızı da işin içine katarak diğer insanlarla ve doğayla nasıl ilişkiler kurabileceğimizi açıklamaya çalışır.

Sonuç olarak, Stoacılık ile bugünün dünyası arasında her iki dönemin her iki dönemin zaman diliminin farklı olmasına rağmen oldukça benzerlikler bulunduğu söylenebilir.

Evrim Ağacı, sizlerin sayesinde bağımsız bir bilim iletişim platformu olmaya devam edecek!

Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...

O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...

O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.

Avantajlarımız
"Maddi Destekçi" Rozeti
Reklamsız Deneyim
%10 Daha Fazla UP Kazanımı
Özel İçeriklere Erişim
+5 Quiz Oluşturma Hakkı
Özel Profil Görünümü
+1 İçerik Boostlama Hakkı
ve Daha Fazlası İçin...
Aylık
Tek Sefer
Destek Ol
₺50/Aylık
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
139
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.

İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git
Bu Makale Sana Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 66
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 50
  • Merak Uyandırıcı! 25
  • Muhteşem! 14
  • Umut Verici! 12
  • İnanılmaz 10
  • Bilim Budur! 5
  • Güldürdü 2
  • İğrenç! 1
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • ^ a b c J. Brun. (2014). Stoa Felsefesi. ISBN: 9789754701517. Yayınevi: İletişim Yayınları.
  • ^ a b c d e A. Cevizci. (2011). Felsefe Sözlügü. ISBN: 9786050200577.
  • A. Cevizci. (2013). Felsefe Tarihi. ISBN: 9789754688337.
  • ^ a b c İ. Çapak. (2006). Stoa Mantığı Ve Fârâbî'ye Etkisi. ISBN: 9789756788387.
  • ^ İ. Çapak, et al. (Dergi, 2015). Kıbrıslı Zenon Ve Stoa Okulu. Yakın Doğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi.
  • ^ a b M. Önal. (2018). Epiktetos’ta Ölüm Ve Sonrası. Yayınevi: Çizgi Kitapevi.
  • ^ P. Watson. (2014). Fikirler Tarihi. ISBN: 9789750826924. Yayınevi: YKY.
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 26/04/2025 04:55:14 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11799

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
E. Dikmenli, et al. Stoacılık Nedir? Stoa Felsefesi; Fizik, Mantık ve Ahlakı Nasıl Bir Arada Ele Alır?. (29 Mayıs 2022). Alındığı Tarih: 26 Nisan 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/11799
Dikmenli, E., Bakırcı, Ç. M. (2022, May 29). Stoacılık Nedir? Stoa Felsefesi; Fizik, Mantık ve Ahlakı Nasıl Bir Arada Ele Alır?. Evrim Ağacı. Retrieved April 26, 2025. from https://evrimagaci.org/s/11799
E. Dikmenli, et al. “Stoacılık Nedir? Stoa Felsefesi; Fizik, Mantık ve Ahlakı Nasıl Bir Arada Ele Alır?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 29 May. 2022, https://evrimagaci.org/s/11799.
Dikmenli, Emrehan. Bakırcı, Çağrı Mert. “Stoacılık Nedir? Stoa Felsefesi; Fizik, Mantık ve Ahlakı Nasıl Bir Arada Ele Alır?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, May 29, 2022. https://evrimagaci.org/s/11799.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close