Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
Mehmet Er
Mehmet Er
59K UP
Üye
1

Uzay-zaman dokusu neden bükülmeye eğilimlidir?

madde uzay zaman dokusunu içine doğru büker, bu bükülmenin sebebi nedir? neden bükülmek zorunda?
446 görüntülenme
Uzay-zaman dokusu neden bükülmeye eğilimlidir?
Uzay-zaman dokusu neden bükülmeye eğilimlidir?
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
2 Cevap
Zeynep Bora
Zeynep Bora
27K UP
Uzaya ilgim var

Uzay-zaman bükülmesi Einstein ın genel görelilik kuramından kaynaklanıyor. Bu kuramı şöyle düşünebiliriz: Yerden bi kaç metre 4 tane çubuk düşünelim. Bu çubuklara bir çarşaf seriliyor ve bu çarşafın köşelerini dört çubuğa sabitlediğimizi düşünelim. Bu çarşafa top koyarsan çarşafın içe doğru çöktüğünü görürüz. Bu çarşafımız uzayı, top da büyük kütleli her hangi bir cisim olsun (mesela gezegen). Bu gezegen uzayı belli bir miktar çöker. Yani uzay-zaman bükülmesi gerçekleşir. Bu teorinin örnekleri: Mesela Merkür’ün yörüngesinden kaymaları örnek verebiliriz yada Güneş’ten bir ışın çıktığında ışın, Dünya’nın çekim alanına girdiğinde dairesel bir şekilde eğim görürüz. Daha fazla bilgi almak istersen youtube’tan Bebar Bilim’in genel görelilikle ilgili videosunu izleyebilirsin. Umarım yardımcı olabilmişimdir☺️

4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
183K UP
Bilim ve felsefe okuru

Bilmiyoruz. Çünkü "bükülme" denilen şeyin uzay zaman dokusunda mikro seviyede nasıl bir durumu/yapısı var henüz bilmiyoruz. Aslında daha genel olarak uzay zaman dokusunun yapısını da bilmediğimiz için bu soruya uzay zaman dokusunun mikro seviyede yapısını bilmeden ve anlamadan zaten cevap bulmak mümkün değil. Eğer bu çözülebilirse o zaman bükülme denilen durumun gerçek mahiyeti anlaşılabilecektir. Bu açıdan henüz kütle mi uzay zamanı büküyor yoksa uzay zaman mi kütle dediğimiz şeye bu tepkiyi veriyor bilmiyoruz. Tanımlamalar çok şeyi değiştirir ve algılama biçimlerimiz de çoğu zaman bizi yanıltır. Mesela aslolan niteliği biz sonuca bakarak bir şeye verirken aslında o durum başka bir sebepten ortaya çıkıyordur. Mesela dünya üzerinde siz bir cismin ağırlığının kendisinden kaynaklandığını sanırsınız. Oysa ağırlık kütle (yer) çekim etkisinden kaynaklı bir durumdur. Yani cisimden kaynaklanmaz. Bu yüzden cisimlerin örneğin ayın yer çekimi daha az olduğundan orada ağırlığı değişir. Bizler süreçleri tanımlarken kavramsal olarak parçalayıcı bir biçimde ve tek yönlü ele aldığımız için bu hataları çoğu zaman yaparız. Oysa süreçlerde neden ve sonuç zinciri birbirinden kopamayacak şekilde bir bütündür. Yani bir neden bir sonucu doğururken o neden ve sonuç arasında ayrılmaz bir bütünlük vardır. Nedenden yola çıkıp sonucu tanımladığımızda tek yönlü bir tanımlama yapmış oluruz. Ancak bahsettiğimiz bütünlük nedeniyle sonuçtan yola çıkarak nedene giden tanımlamalar da evrende aynı ölçüde geçerli olacaktır. Evrende zaman geri yönde aktığında fizik yasaları değişmez. Bir taş attığımızda eylem bittiğinde olayın bütünlüğü nedeniyle olayı her iki yönde tanımlamak mümkündür. Evrende ayrıca gözlemciye göre çift yönlülük vardır. Örneğin taşı Hasan'a attığımda Hasan'ın gözünden taş Hasan'a doğru ilerler. Taşın 'gözünden' ise hasan taşa doğru gelmektedir. Bütün bunlar bize evrenin tutarlılık sınırlarının gözlemcinin durumuna bağlı olduğunu gösterir. Yani gözlemci kendisi açısından olayları tanımlar ancak gerçekte ise olay bir bütündür ve parçalanamaz. Birşeyleri anlamakta ve çözmekte güçlük çekmenizin, paradoksların en temel sebebi budur belki de. Bunu kütle çekim için ele alırsak kütle ve uzay dokusunun etkileşimi bir bütündür. Bizim kütle ve uzay dokusu arasında yaptığımız ayrım tamamen kavramsal bir parçalamaya dayanır. Her ikisi birbiri ile tam olması gerektiği şekilde bir bütün olarak etkileşir. Bütünlüğün olduğu yerde ayrı iki şeyden bahsedemeyiz. Ancak ne kadar çaresiz bir durumdayız ki bunları ifade ederken bile kütle ve uzay arasında 'her ikisi' diye hala ayrım ve parçalama yapmak durumunda kalıyoruz. Bu da bizim dilsel olarak ne kadar sınırlı bir araça sahip olduğumuzu gösteriyor. Bu dili dille tanımlamak gibi paradoksa benzer. Dilin kendisini yine dil ile ifade etmek durumunda kalırız. Yani dili anlatırken bile dili kullanmak zorunda olmamıza dayanan ikilem. Bilinçli halimizde de bu vardır. Kendimizi tanımlarız ama kendimizden başka ortada birşey yoktur oysa. Tanımlayan da tanımlanan da aynı şeydir ama bu ikisi gerçekte bir araya gelemez. Ne zaman ki bir şey kendisinden kendisine yönelir hep aynı ikilem/paradoks ortaya çıkar. Düşünün herşey beynimizden kaynaklanıyor ama kendi beynimizi inceleyebiliyoruz. Birisi sonsuzluk mu dedi!!! Bir PC programı düşünün ki diğer tüm programlar ana program üzerinde çalışsa da ana programın kendisi de bir programdır. Ana programı tanımlayan bir başka program yapsak o da yine program olarak tanımlanacaktır ve bu böyle sonsuza kadar gidecektir..... İşte size sonsuzluk, çıkmaz ve paradoks. Bütün bunlar bize bilinçlerimizin tanımlama yapmak bakımından sonsuz olduğunu ortaya koyar. Çünkü herşeyi tanımlayabiliriz ve kendimizi bile tanımlasak kendimiz yine var olmaya devam edeceğimiz için tıpkı o PC programındaki gibi sonsuz matruşkalar misali bilincimiz için tanımlama yapmanın bir sınırı ve sonu gelmeyecektir. Bir tanımlama yaptıktan sonra bir diğer üst kategoriye veya onun da üstüne daha üstüne çıkmamız mümkün. Yani PC'nin ana programını tanımlayan bir başka program yazdıktan sonra son programı da tanımlayan bir başka program yazmak vs şeklinde. Bu bize şunu gösterir bizler demek ki hiç bir zaman program olarak tanımlanamayız. Yani bilinçlerimiz örneğin madde ile tanımlanamaz demektir. Eğer bilincin özü madde ise programa tabi olur ve açıkladığım gibi programa tabi olan şey de program olmak zorundadır ki böyle bir durumda o şey programın dışına çıkamayacağı için programı tanımlayamaz yani kendi kendine yönelemez ve tanımlama yapma bakımından sonsuz bir durumunda da olamaz ve olamayacaktır.

4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close