Neden böyle bir derdimiz olsun ki!
Adı üzerinde: İnanç.
Kim neye inanmak istiyorsa inansın. İster Tanrının varlığına ister sevginin gücüne ister kendine. Neticede inanç; sorgulanabilen hatta soru kabul edebilen bir alan değil. Dolayısı ile peşinen “ben bu alanda (soru-sorgu-ispat vb.) yokum” diyen bir soyutluğa illaki somut bir çerçeve uydurmak zorunda değiliz.
“Kör kütük inanmak”, hangi inanç için geçerli değil ki. Zira her inanç, inanma eylemini içerdiğinden, “kör kütük” yahut daha nazik bir ifade ile zaten sorgusuz-sualsiz bir ön kabulü dayatmaz mı? Velev ki inandığımız sevgi olsun.
Kaldı ki inanç bir fikir değildir. Bir şeyin fikir olması için bilgi temelli olma zorunluluğu var. Neticede bilgisi olmadan fikir ileri sürenlere cahil, bilmediği halde bildiğinde ısrar edene ahmak denir. Hiçbir inanan, inandığı ve ispatı mümkün olmayan ile ilgili “biliyorum” demez, dememelidir. Bir iki soru sorduğunuzda alacağınız cevap aslında en başta söylemek istediğidir: “Bilmiyorum fakat bunun böyle olduğuna inanmak istiyorum.”
Bunu bu denli net söyleyen biri ile hem onu üzerek neden tartışalım hem de kendi iş barışı buna onay veriyor ise bu iç barışını neden bozalım.
Fakat bu bilmemezlik ile bilinmemeyi; bilmeyi zorunlu kılan, sadece kendisinin değil bizlerin de hayatını doğrudan yahut dolaylı etkileyecek olan alanlarda da egemen kılmaya kalkışırsa biri; elbette itirazımızı ve tepkimizi net koyalım. Fakat bana kalırsa onun dışında çok da kafaya takmayalım. Çünkü bizleri hem boğar hem de işimizden alıkoyar…
Birilerini “fikrinden” caydırmanın (ki safça ve öznel inanç için bir ihtiyaç olduğu kanısında değilim) en etkili yolu, ustaların dediği üzere anlatmanın en iyi yoludur: Yapmak…
Fikirler (inançlar) değişir mi? Değişmeyen tek şey değişim ve en iyi öğretmen hayatın kendisidir. Yeter ki o öğrenilecek olanın öğrenilmesinin önündeki engelleri ya kaldıralım ya da kaldırılmasına yardımcı olalım.
Özellikle de bu süreçte beyinleri dumura uğratan ve inançlar üzerinden rant yaratanların manipülasyonlarına ve iradi yalan bombardımanına karşı… Yani öznel olması lazım gelen inancı ticari bir meta olarak nesneleştirip bundan da kar elde etmek isteyene karşı… Bilim ile kalın.
Kaynaklar
- Karl Marx, et al. (2008). Din Üzerine. Yayınevi: Sol Yayınları. sf: 368.