Sizi aydınlatabiliriz. Ama sizi, öncelikli olarak aydınlatmamız gereken konu, bilimin nasıl bir disiplin olduğunu hatırlatmak.
Nette, sosyal medyada, bin bir çeşit ortamda paralel evrenler üzerine haberler, makaleler, bin çeşit şey söyleniyor. Eminim görmüşsünüzdür. Şimdi ben size "Paralel evrenler yok" desem, söylediğim size ikna edici gelecek mi? Muhtemelen hayır. Çünkü benim bu söylediğim, sizin gördüğünüz 100 ayrı "var diyormuş gibi görünen" bilginin 1'i kadar.
Öncelikle bu konuda okuduklarınızın hepsinin, aslında "hipotez" olduğunu fark etmeniz gerekli. Aslında hipotez bile sayılmaz da hadi öyle diyelim. Bu ne demek? Bu şu demek: Bugüne kadar, paralel evrenlerin varlığı üzerine tek bir bilimsel kanıt, gösterge, deney yoktur. Bu durumda hiç kimse, "paralel evrenler vardır" diyemez. Ve bilimde, bir şeyin varlığını iddia eden, onu kanıtlamakla yükümlüdür. Ve ortada bu yönde bir çalışma dahi olmadığı için mevcut durumda ve bugün "Paralel evrenler var mı yok mu bilmiyoruz" demek zorundayız. Zaten hiç kimse, paralel evrenler vardır demiyor. Diyemez de. Ve gerçekten bilime ilgimiz varsa, bir bilimsever olmak istiyor isek, temel bilimsel gereklilikleri, bilimsel yöntemi öğrenmek ve kabullenmek zorundayız.
Ben, "Paralel evrenler yoktur" dersem, varmış gibi konuşan milyonlarca insandan daha haklıyımdır. Çünkü bir hipotez üzerine bir gözlem, kanıt, çalışma, deney sonucu yok ise, ona, en azından bugün ve bu şartlar altında "Bilmiyoruz" demek zorundayız. Eğer benim "Yoktur" söylemimin yanlış olduğunu iddia eden biri varsa, bir kanıtla, deneyle, gözlemle gelmek zorunda.
Bu bağlamda, sizin sorduğunuz "Çoklu Evrenler teorisi, ne kadar doğru olabilir?" sorusu da bilimsel nitelikli bir soru değil. Birincisi çoklu evrenler bir teori değil. Ortada bir gözlem, deney yok. Bilimsel yönteme göre gözlemsiz ve deneysiz teori olmaz. Teori kelimesinin halk arasındaki anlamı ile bilimdeki anlamı farklıdır. Ben size, bizden milyonlarca ışıkyılı uzaktaki bir gezegende yaşayan, kırk metre boyundaki karıncaların oluşum süreçlerini teorileştirebilirim. Ama söylediğim herşey bir teori gibi görünse de aslında fantezidir. Neden? Çünkü elimde bir gözlem, deney, veri yok. Tanrının varlığı teorisi diye bir teori var mı? Yok. Tanrının varlığı, bilimsel olarak bir hipotez. Çünkü gözlem ve deney yok bunun üzerine. Bu nedenle de ulu yaratıcı kavramı bir inanç. Bilimsel bir konu değil. Bilimde bir şey ya gerçektir ya değildir. Evrim ya vardır, ya yoktur. Ne kadar vardır, ne kadar yoktur diye bir soru olamaz. "Evrim teorisi ne kadar doğrudur" diye bir soru olaiblir ama bu soru da "Evrim var mıdır yok mudur?" sorusu ile ilgili değildir. Evrim vardır, bu kesin. Teorisi ne kadar doğru? Bu ayrı bir soru. Paralel evrenler ya vardır ya yoktur. "Teorisi ne kadar dorudur?" diye sormak, onun varlığından emin olmadığımız için belirsizdir. Bu nedenle de bu soruyu sormak pek bilimsel ya da akla uygun olmuyor. Zaten bu soruyla, paralel evrenler teorisi, %71 doğru olsa, bu "Paralel evrenler vardır" anlamına mı gelir? Hayır. %99 doğru olsa bile yetmez.
Bu konu, bilimsel olarak incelenecekse, önce gözlem lazım. Gözlem yapacağız, sonra onu hipoteze dökeceğiz, sonra deney ve verilerle test edeceğiz. Bunu da yapamadığımıza göre, paralel evrenler "teorisi" bir fantezidir. Bunu da konuşabiliriz, bir mahsuru yok elbette. Hatta hayli keyifli bir konu. Ama bilimsel olarak "biz fantezi" olduğunun farkında olarak konuşmalıyız. Ama işte sayısız ortam, paralel evrenler kesin varmış da nasıl oluştular, özellikleri ne, neredeler falan diye konuşuyor. Aslında söylenenlerin hepsi ama hepsi birer fantezi.
Bilimde önce bir gerçek gözlemlenir. Sonra o gözlem bir hipotezle açıklanır. Sonra o hipotez deneylerle test edilir. Eğer yanlışlanmıyorsa zenginleşir ve bir teoriye dönüşür. Sonrasında da başka deneylerle ve gözlemlerle denenmeye ve "çürütülmeye çalışılmaya" devam eder. Paralel evrenler üzerine hiç ama hiç bir gözlem söz konusu olmadığı için bunun varlığını konuşmak bile, bilimsel olarak tamamen fantezidir. Bu nedenle de söylenenlerin ne kadarının doğru olduğu da pek de anlam barındırmaz.
Bir bilimsever ve bilime güvenen bir insan olarak, bilimsel metotla incelenmeyen ve modern bilim esaslarına uygun olarak bilgiye dökülmeyen hiç bir şeye bilimsel bakmam ve söylenenlere güvenmem. Bu konulara felsefe, sanat, ahlak, mantık gibi diğer disiplinler ile yaklaşırım. Olması gerekenin bu olduğunu düşünüyorum. Size de önerim, karşınıza gelen bilgilere, olgulara, söylemlere, iddia edilenlerin doğası paralelinde yaklaşmanızdır. Aksi halde yanılgıya düşeriz. Hayli kalabalık kitlelerin düştüğü gibi.
Umarım açıklayıcı olabilmişimdir. Çalışmalarınızda başarılar ve keyifli okumalar dilerim.