Soruya şöyle bir derinlik katmak gerek: Kimin kölesiyiz?
Barbarlardan farksız halklarımızın mı, emperyal sistemlerin mi yoksa kendi zihnimizin köleleri miyiz?
Aslında hepsinin birden kölesi konumundayız. Halktan dışlanırsak yaşayışımız önemli ölçüde zorlaşacak ve bu yüzden halkın köleleştirmesine boyun eğiyoruz.
Emperyal ve benzeri sömürücü sistemler hayatın her bir adımına kök salmış durumda. Nereye bakarsak para baronlarını, siyasi yozlaşmışları ve sayısız dayatmayı görüyoruz.
Ama bence en önemlisi son "Slave Maker", yani kendi zihnimizdir. Saydığım ve sayamadığım tüm köleleştirmelere sırf cesaret edemediği için baş kaldıramayan zihin en ağır köleliği yaşatır bize, çünkü bunu hak ettiğine inanır.
Sorunun cevabı ise bir başka sorudur: Başkaldırmaya cesaretin var mı?