Ruh kavramı insanların ortaya attığı bir meseledir. Ortaya çıkışı metafizikidir. Semavi dinlerde Tanrı tarafından insana bahşedildiği yazılıdır. Günümüze kadar materyal bilimle birlikte konu çeşitli düşünceler doğurmuştur. Ruhun aslında bilinç olabileceği, tamamen beyin olabileceği ya da belleğimizde yer alan levhaların oluşturduğu davranışı gerçekleştirme mekanizması olabileceği gibi düşünceler oluşmuştur. Bu noktada ruh kavramına hangi açıdan bakmamız gerektiği önemlidir. Eğer Tanrı tarafından insana verildiğini düşünecek olursak henüz Tanrı'nın varlığı ya da yokluğu bilgisine bile yüzde yüz ulaşmış değiliz. Bilgisine ulaşmaktan kastım maddesel kanıtları 5 duyu organlarından biriyle deneyimleyebilmektir. Kesinliği net olmayan bir kaynaktan ruhun geldiğini yıllarca konuşabiliriz ama bir nesnelliğe ulaşamayız çünkü ruhun kaynağının Tanrı ya da metafiziki kaynaklar olduğu nesnel bir gerçek değil öznel bir inanç olgusudur. Diğer seçenek olan ruhun sinir sistemiyle ilgili olması konusu ile daha ayrıntı isteyen bir meseledir. Ruhu, yukarıda belirttiğim seçeneklere bağlamanın ne kadar sağlıklı olduğu tartışılır. Zira ruhun varlığına inanmak ya da var olduğunu olgusal olarak gören bir kişi belirtilen herhangi bir seçeneğe bağlayabilir. Bu durumda ruh kavramı başlı başına öznelleşir. Yani ruhun yine metafiziki bir kavram olduğu kanısına varılır. Çünkü bilince, bilinç yerine ruh demek kişisel tercihe dönüşebilir(Bu cümle kesin bir yargıyı içermemektedir.). Eğer ruhu nesnel bir olgu kabul edip araştırmalar yapılacaksa da kanımca ruhun varlığı insan vücuduna ispatlanmalıdır. Çünkü insan vücudu var olan sistemleriyle birlikte uyaran-tepki sistemiyle çevresiyle etkileşime geçen bir varlıktır. Bu paragrafın sonucunda demek istediğim, ruhun öznel ya da nesnel olup olmadığına karar verilmesi gerektiği, nesnel ise insan vücuduna kanıtlanması gerektiğidir. Ruh kavramını hayvanlar etrafında da tartışılmasının önünün açık olduğu konusunda şüpheliyim. Zira bu sefer daha çok maddeye eğilmemiz gerekebilir çünkü bir hayvanla ruh kavramı üzerinde tartışmanın ne kadar olanaklı olabileceği ortadadır. Dediğiniz gibi canlı varlıklar tüm bedenleriyle vardırlar ve bütün olup bitenler vücutta olup biterler. Konuşabilen bir hayvan bile ruhunun olduğunu söyleyebilecek midir tartışılır. Zira hayvanlar felsefeden ziyade hayatta kalma ve üreme üzerine zaman harcarlar. Yani hayvanlar üzerinden ruhu irdelemenin sağlıksız olacağını düşünüyorum. Elbette hayvanlarla ele almanızın aslında egonun varlığı konusunu ya da fizyoloji tartışmanın olduğunun farkındayım ama sunduğunuz her argümanın nesnelerini de incelemek gerekir. Her iki paragrafın sonucunda benim kanım, ruhun öznel bir inanç meselesi olduğudur. Metafizik kaynaklardan türediğini kabul ederek tartışmanın daha sağlıklı olduğunu düşünüyor ama materyal bilimle çalışan ispatçıların da çeşitli seçenekler sunduğunu göz ardı etmemeyi öneriyorum. Sunduğum cümlelerin büyük kısmının monolog ürünü olduğunu belirtiyorum. Eksik yahut kendinize göre yanlış bulduğunuz kısımlarına argümanlarınızla cevap verebilirsiniz. Herhangi bir şeyin kesin olduğunu söylemiyor sadece konunun nasıl ele alınması gerektiğiyle ilgili bir tartışma sunuyorum.