Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
Anonim
Anonim Üye
3

"Doğru olan var olandır bilim değildir!" ifadesi ne kadar doğru?

Bildiğiniz üzre bilim bilgi birikimleri ile doğayı açıklamaya çalışan bir alandır. Geçmişteki bilimin söyledikleri ile şimdiki bilimin söyledikleri arasında uçurumlar var. Öyle ise gelecekti bilimde daha farklı bir noktada olacak ve nispeten doğruya daha yakın olacaktır. Bu argümana göre doğru olan bilim değil var olan oluyor doğru mudur?
882 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
3 Cevap

Böyle gizliden gizliye bilimden nefret edenlerin birkaç tane cümlesi var, bilgece sözlermiş gibi sarf edilen ama bomboş ve tamamen hatalı olan... Bu da onlardan biri.

Bilim bir şeyi ortaya çıkardığında, eldeki en iyi veriyi kullanarak ortaya konabilecek en objektif sonucu çıkarıyor. Ama ilk seferde eldeki veriler konuyu tam olarak yansıtamayacağı için, tüm bilgiye erişmek çok zor olduğu için, ilk açıklama da gerçeği (mesela) %60 isabetle yansıtıyor olabilir. Tahmin edileceği üzere, yeni veriler ve yeni bulgular ışığında bu yüzde gıdım gıdım iyileştirilecek ve giderek %100'e yakınsayacak (belki asla ona tam olarak erişemeyecek olsa bile).

Şöyle düşünün: Fizikte bir bulgunun bilimsel olarak geçerli olabilmesi için 6-sigmaya varan doğruluk kriterleri kullanılıyor. 6-sigma ne demek? Öyle bir güvenilirlik/isabetlilik düşünün ki, aynı deneyi 1 milyon kere tekrarlasak ortalamada 999.997 kez aynı sonucu almayı bekleriz. Neden 1 milyon değil? Çünkü her aracın hata payları var, her ölçümün hata payları var. Bunlar o kadar düşük ki, birebir aynı gözlemi yaparken hatalı bir değer bulabilmeniz için yaklaşık 333.333 kez gözlem yapmanız gerekiyor ki 1 tanecik hatalı gözleme denk gelebilin. Bilim, bu kadar güvenilir.

Tüm Reklamları Kapat

Açık konuşalım: İnsanlık tarihinde bu kadar isabetli ve güvenilir olan tek bir tane bile bilgi türü olmadı ve bu gidişle daha uzun bir süre olamayacak. Bilim ve diğer bilgi türleri arasındaki güvenilirlik farkı, Evren ile karınca arasındaki büyüklük farkına yaklaşıyor. Diğer bilgi türleri de kendi metotlarıyla yol/yön gösterici olabiliyorlar; ama iş "doğru olanı", daha doğrusu "gerçek olanı" bulmak olduğunda, bilimin yanına yanaşmaya başlamayı akıllarından geçirebilecek kadar sağlam, (bilim-harici) bir metodolojiyi yetiştirebilecek entelektüel kapasiteye sahip olacak ön koşulları sağlamaya başlamayı arzulayabilecek olgunluğa erişmeye doğru ilk adımlarını atabilmek için daha trilyonlarca kat yol gitmeleri gerekiyor. Evet... Zaten bu nedenle farklı yöntemlerle de iddia üretilebilir; ama o iddia doğru mu diye sorduğumuzda bakacağımız tek yer var: bilim.

Ama soruyla ilişkili olarak önemli olan şu: Bilim, bir konuda %60 doğruluk oranına sahipken de var olan en güvenilir bilgiyi üretiyordu, %70'ken de, %83'ken de, (doğal olarak) %99'ken de... Neden? Çünkü metodolojisi, kendini kandırmaksızın gerçeği ortaya çıkarmayı ve bunu objektif olarak ortaya koyabilmeyi içeriyor. Cevabı önceden varsayıp da çözümü ona göre uydurmaya çalışmıyor. Diğer metodolojilerde olduğu gibi, ama daha önemlisi, hiçbir metodolojisi olmayanların yaptığı gibi sürekli bir şeyleri atıp tutmuyor. Eldeki veriye bakıyor, bu verinin neye işaret ediyor olabileceğini kestiriyor ve o yöne yürümeye başlıyor.

Bu istikrarı göstermeksizin kendilerinin "en doğru" olduğunu söyleyenler ne yapıyorlar? Atıp tutuyorlar, eğip büküyorlar. Çünkü gerçeğe ulaşma konusunda evrensel olarak kabul edilebilecek bir metodoloji ortaya koyabilmiş değiller. Eğer sürekli bir şeyler atıp tutarsanız, istatistik biliminin ortaya koydukları gereği, arada bir tutturmanız kaçınılmazdır. Bu, bilimden daha iyi bir metodoloji tutturduğunuz anlamına gelmiyor.

Bazen "Ohoo bilim daha bunu yeni mi keşfetti, ben bunu X zamandır biliyordum." diyenlerin yaptığı da bu. "Madem o kadar biliyorsun, bir sonraki Nobel'i alsana; Nobel'i geçtim, gerçeği ortaya koyabilmeye dayanan, ulusal veya yerel 1 tanecik bilim ödülünü almayı denesene..." demeyle sönüverecek, bomboş bir özgüven bu. Cahil cesareti... Önemli olan, bir şeyleri 1 sefer doğru tutturmak değil; hemen her şeyi, hemen her sefer, ortalamada diğer herkesten ve her yöntemden daha doğru olanı ortaya koyabilmek. Bilimin başarısı bu.

Tüm Reklamları Kapat

Düşünsenize: Newton bir teori geliştiriyor, Einstein onun yerini alan bir başka teori geliştiriyor. Ama en temel varsayımları yanlışlanan, bir bilim karşıtının tabiriyle "dün bir şey söylerken bugün başka bir şey söyleyen" teori (Newton'un teorisi), bugün uçakları, arabaları, motorları, yolları, binaları, kanalları, bilgisayarları, televizyonları, cep telefonlarını, radarları ve aklınıza gelebilecek modern teknolojilerin neredeyse tamamını mümkün kılmaya devam edebiliyor. Bilimin gücü bu.

Şimdi... Bu bilgiler ışığında, "Doğru olan var olandır, bilim değildir." diyen birinin, olgunlaşmamış fikrî düzleminde aslen ifade etmeye çalıştığı şeyi irdeleyelim...

İlk olarak: Evet, elbette "doğru olan var olandır"! Bu cümle bir bilgi içermiyor ki... Bu, totoloji dediğimiz, saçma sapan bir mantık hatası (ağacı tanımlarken, "Ağaçlar, ağaçtır." demek gibi).

Ama zaten bu tür sözlere sığınanların genelde "doğru" veya "gerçek" ile işi olmuyor. O cümle aslında şöyle okunmalı (totolojiyi çıkarırsak): "Doğru olan, bilim değildir." Bu tür sözleri söyleyenlerin gerçekten sinyalledikleri kadar cesareti olsa, içleriyle dışları bir olsa, her şeyden önce kendilerine dürüst olabilecek kadar erdemli olsalar, bu lafları böyle aforizmaymış gibi sunmazlar. Olduğu gibi söylerler: "Doğru olan, bilim değildir." Çünkü düşündükleri bu.

Bilimin (istemli veya istemsiz) karşıtlarından fersah fersah ileride olması da biraz bundan. Birileri konuşuyor, birileri yapıyor. Yapan tarafa "bilim" diyoruz. Konuşanlar, anlattığım gibi, ortaya bir metodoloji koyamıyorlar. Ve bilim, yanlışlardan korktuğu kadar, yanlış yaptığında onu açıkça düzeltmeyi de bildiği (ve bunu yapacak mekanizmaları merkezine aldığı), her şeyden çok kendini kandırmaktan korktuğu, bu nedenle de zaman içinde değişebildiği için güvenilir. Tam tersine, eğer değişebilir olmasaydı güvenilmez olurdu.

Ayrıca bu bilimin zaman içinde değişmesini veya "bir zaman söylediğinin tersini söylediği" iddiasını da ortalama bir kişinin sandığından çok ama çok daha iyi anlamak lazım. O da fazlasıyla abartılan bir konu. Mesela bir kişi, bu tür konularda zırt pırt gündeme getirilen, doktorların bir zamanlar sigara içmeyi önerdiği gibi laçka ve onursuz bir yalana inanıyorsa, bunu derhal düzeltmeli. Bilimin değişmesinin biçimi ve sınırlarının gerçekte ne olduğunu öğrenmek için bu yazımızı öneririm.

Özetle, bilime de kendince bir yaşam alanı yaratıyormuş gibi gözüküp de durmadan onun güvenilmezliğinden dem vuranlar, genellikle akılları sıra bilime olan güvenin altını oyabilirlerse, kendi ideolojilerini yerleştirecek zemini yaratabileceklerini hayal ediyorlar.

Bunu, bilimin araçları (internet, bilgisayar, cep telefonu, yaşadıkları bina, o binada barınmalarını sağlayan su/elektrik/gaz altyapısı, vs.) sayesinde yapabilmeleri de özellikle ironik...

19
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Yüşa Eymen Barlın
Öğrenciyim ve bir şeyler düşünüyorum.

Evet bilim sürekli değişen, gelişen ve genişleyen bir alan. Bilimin amacı doğru olanı bulmak. Evet bilim her zaman kesin doğru olmayabilir ama güvenebileceğimiz en güçlü şeydir yani "bilimden daha güçlü olan şu var." Diyemiyoruz.

"Doğru olan var olandır" ifadesi doğru ama biz zaten bilimle var olanı bulmaya çalışıyoruz. Şu an var olduğunu bildiğimiz şeyleri de bilimle bulduk ve şu anda bilimin yanlış olduğunu fark etsek doğru olanı yine bilimle bulacağız. Zaten neyin var olduğunu bilsek bilim yapmaya gerek kalmazdı.

Tüm Reklamları Kapat

4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Joseph Joestar
Bilimsever Üye

Saçma sapan bir cümle. Hadi bu mantıkla yeni cümleler kuralım ''Doğru olan gördüklerimiz değil var olandır'', ''Doğru olan duyduklarımız değil var olandır'', ''Doğru olan bildiklerimiz değil var olandır'', ''Doğru olan biz değiliz var olandır''... Şimdi şunu Müslüman değilsen bile bir Müslümanmışsın gibi oku ''Doğru olan İslam değil var olandır'' Vay! Tövbe haşa çekip okumaya devam edebilirsin.

Mantıksızlığı gördün mü? Bu kurulan arızalı mantık herşeyi yalanlayabilir. Bir çeşit A=A belirleyip A'ları farklı kelimelerle tarif etmiş (doğru olan var olandır, yani doğru olan doğru olandır, yani var olan var olandır bunlar aynı yere çıkıyor) ardından da bir B belirleyip B'yi A'nın değili gibi servis etmiş. İstisnasız her düşünceyi yalanlayabilecek bir safsatayla hiçbir gerçeğe ulaşılamaz, ulaşılması yaklaşılması düşünülemez. Bir tek bilimi yanlışlayabiliyormuş gibi sunulmuş acaba neden? Geçmişten bu yana bilim değişmiş acaba neden? Var olanı anlamaya çalıştığından olabilir mi? Bunun yerine tüm dikkatini var olanı zaten bulduğunu kabullendirmeye çalışan akımlar gibi mi davranmalı?

Bilim temelde bir kaç hareket noktasına sahiptir. Bu hareket noktaları bilimi var eder. Bunları bazı akımlar kendi çıkarları için safsatalarla çürütmeye çalışır. Bilim gerçeği arama-anlama çabasıdır. Bu arayışı mümkün kılacak dogmalara sahiptir. Burada detaylandırmayacağım ama mutlak şüpheciliğin bilimde yeri yoktur. Mutlak şüphecilik ancak belirttiğim alavere dalaverelerde işe yarar.

Tüm Reklamları Kapat

Bilim gelecekte farklı mı olacak? Bunu ancak geçmişe bakarak varsayarabiliriz lakin bilemeyiz. Belki gerçeğe yaklaşabildiğimiz yer buraya kadardır. Belki insanlar daha fazla ilerleyemeden silinip gidecek. Belki bir kaç pürüz daha giderildiğinde ''Her Şeyin Teorisi'ne'' ulaşılacak ve varlığın yapısı hakkında soru işareti kalmayacak. Sorun ne? Bilimsel yöntemde gerçekliğe kesin kes ulaşıldığını kanıtlamanın hiçbir yolu yok. Bilim kesin kes gerçekliğe ulaşsa bile bunu asla iddia edemez. Her zaman yaklaştığını öne sürecektir. Bilimi en güvenilir yöntem yapan her şey aynı zamanda bilimin mutlak gerçekliğe ulaştığını asla iddia edememesine sebep olur. Mutlak gerçekliğe ulaştığını iddia eden hiçbir yöntem de gerçekliğe yaklaşmakla ilgilenmez.

2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close