İki durum benzer, ancak aynı değil. Doğu ile batı arasındaki ilişki tek bir değişkene bağlı değil, ve aradaki farkın acıkmasına ve doğunun geri kalmasına sebep olan pek çok şey var. Bu değişkenlerden bazıları doğunun kontrol edebileceği şeyler iken bazıları değil; kontrol edebileceği etkenleri görmezden geldiği için mi, yoksa kontrol edemeyeceği etkenler yüzünden mi sömürüldüğünü söylemek çok kolay değil. Bu etkenlere birer örnek vermek gerekirse Amerika'nın keşfi ve batı uygarlığının buradan elde ettiği yeni maden kaynakları, ticaret ürünleri ve yerleşilebilecek yeni arazi üzerinden elde ettiği üstünlük doğunun kontrolünde olmayan bir etken iken doğunun mistisizme kayması ve bilim mantığı reddetmesi kendi tercihi. Evet, doğuyu mistisizme kaydığı için eleştirmek kolay, ancak doğu mistisizme kaymasaydı bu batının elde ettiği avantajları karşılar mıydı? Merve hanımın da bahsettiği gibi birlik olamadıktan sonra gene aynı duruma düşebilirlerdi. Ki coğrafya ya da ekonomi gibi değişkenleri daha hiç hesaba katmadık. Değişkenlerin sayısı artıkça olay karmaşıklaşıyor, bir çözüm bulmak daha da zorlaşıyor.
Diğer konu ise çok daha kişisel bir konu, üstelik toplumsal ayrışmanın çatışma noktalarından biri. O yüzden her hangi bir tartışma çok kolay kontrolden çıkabiliyor. Ancak tarafsız bir şekilde bakıldığında her iki argümanın da bir mantığı var. İlki özgürlükçü bakış açısı. Kadınların her yerde istediği gibi dolaşabilmesi gerektiğini savunuyor. Ve bu ilk bakışta mantıklı gibi görünse de pratikte problemleri olan bir yaklaşım. Çünkü kadın ya da erkek için olsun, toplum içinde yaşamanız için her zaman belli başlı yazılı olmayan kurallar var. Bir iş toplantısına istediğiniz gibi giyinip gidemezsiniz, ya da hırsızlığın çok olduğu bir mahallede kapınızı açık bırakamazsınız. Özellikle ikincisi için "kapı benim, istediğim gibi kullanırım" demek kolay. Ancak basit bir kilit problemi pratik bir şekilde çözebilir. İkinci yaklaşım ise muhafazakâr yaklaşım, onun görüş açısı ise "önlemini almayan başına geleni hak eder" bakış açısı. Bu da ilk bakışta mantıklı gelebilir, ancak bunun da problemleri var. Önceki hırsızlık örneğinden gidecek olursak; bir kilit problemi o an için çözebilir, ancak bu o bölgedeki hırsızlığı çözmez. Çözemez. Hırsız gene bir şekilde hırsızlık yapacaktır, ve hırsızlığı çözecek çözümler üretmeden sadece mağdurları eleştirmek sığ bir bakış açısı olur.
Yani iki durum temelinde benzer, ancak ilki değişkenlerin sayısı yüzünden daha karmaşık.