Öncelikle liberalizmin bir kaç farklı çeşidi vardır. Bunlar; Muhafazakar Liberalizm, Sosyal Liberalizm, Klasik Liberalizm, Neo Liberalizm vb. türlerdir. Genel olarak çoğu liberal özgür ekonomiyi ve serbest marketi savunur. Lakin liberalizm daha çok sosyal bir ideolojidir diyebiliriz. Liberalizmin ekonomik ideoloji olarak yansıması Kapitalizmdir (Sosyalizm/Komünizm farkı gibi düşünebiliriz). Minarşi veya klasik liberalizm gibi ideolojilere bakacak olursak bunlar devletin piyasadan elini çekmesini ve market üzerindeki etkisini minimuma indirmesini ister. Eğer devlet ekonomiden tamamen elini çekerse doğal olarak hiçbir şekilde vergi alınmayacak, her şey özelleştirilecektir. Şu an tam olarak %100 kapitalist bir ülke olmadığı için direkt örnek veremiyorum lakin en kapitalist ülkelerden birisi olan Amerika'ya bakalım. Devlet vergiyi çok az alıyor, ekonomik olarak kısıtlamaları az. Bu nedenle, zekiyseniz veya çalışkansanız zengin olma ihtimaliniz hayli yüksek. Avrupa'daki sosyalist ülkelerdeki gibi devlet yüksek vergilerle veya denetimlerle önünüze engel koymuyor; sizin çalışarak, emek vererek kazandığınız paranın bir bölümünü sizden alıp evde yatan işsizlere dağıtmıyor.
Her şeyin özelleştirilmesine gelecek olursak da; polisin, sağlık sisteminin, avukatların, itfaiyenin özelleşmesi durumunda serbest piyasadan kaynaklanan bir rekabet ortamı olur. Bu nedenle herkes rekabet eder ve herkes insanlar kendilerini seçsinler diye kalitesini geliştirmeye çalışır. Çünkü eğer herkes yerinde saysa bile birisi çok ufak oranda daha kaliteli bir hizmeti aynı paraya sunsa herkes ondan hizmeti satın alır ve böylelikle diğerleri müşteri kaybedeceği için onlar da kendilerini geliştirir.
Aynı şekilde kapitalist liberal bir sistemde birisi çalışmalarının karşılıksız kalmayacağını bilir. Örnek olarak para çok büyük bir motivasyondur. Çünkü para beraberinde statü, güç, cinsel seçilimde öne çıkma gibi avantajları getirir. Para için gece gündüz çalışıp kafa yoran zeki ve potansiyeli olan insanlar büyük teknolojik ve bilimsel yeniliklere adım atar.
Her insan aynı değildir tabi, herkes mucit veya bilim adamı olacak diye bir kaide yok. Sanatçı, şairler de insanlara hizmet edip karşılığında para alabildikleri sürece varlığını sürdürür. Lakin eğer artık markette o ürünlere talep yoksa, üzgünüm, artık elveda deme vakti gelmiştir.
Arz-talep aslında her şeyin özüdür. Bu konu hakkında böyle kısa bir yazı çok şey anlatamaz. Saatlerce detaylıca ekonomik ve sosyal olarak neden serbest piyasanın daha iyi olmasını analizlerle açıklamam gerekebilir. Burada yazdıklarımın da kopuk veya eksik olması bu yüzdendir. Eğer duygulardan arınarak düşünecek olursanız mantıklı olan iç ekonomide devletin minimum vergilendirmeye inmesi ve her şeyi ücretsiz yapmamasıdır. Tabi bu sorunun kesin bir cevabı yoktur, özneldir. Öyle olmasaydı zaten Komünizm diye bir şey olmazdı. Eğer -örnek olarak kendimi vereceğim- ben şu an saatlerce ilerideki konumumu, statümü ve paramı güzel bir seviyeye çıkarmak için çalışıyorsam devletimin benden emeğimin karşılığı olan parayı alıp tüm gün partileyen diğer insanlara işsizlik yardımı olarak vermemelidir. Türkiye için örnek vereyim: Sivasta çocuğunu zorla okula gönderen bir babanın 4000 lira brüt maaşından kestiği 1000 lira (Sadece gelir vergisi bu orandadır, dolaylı vergileri de hesaba katarsak 3000 lirayı bile bulabilir) adamın bırak kendisini, çoğu ihtimalle çocuğunun bile göremeyeceği (geçmeyi geçtim zaten) istanbul boğazında bir köprüye harcanmamalıdır. Bu arada bu olaylar sırasında devlet yozlaşmışsa zaten anlarsınız neden devletin ekonomiye el atmaması gerektiğini. Kendi yandaşlarına ihale verir, sadece çıkarı olan fabrikalara yardım eder, para kaçırır...
663 görüntülenme