Kadına şiddeti "kadın düşmanlığı" olarak görmemek gerekir. Kadına üstünlük, söz hakkı vermeme, ikinci sınıf muamelesi yapma, eskiden köy evlerinin altında ahır vardı, hayvanlar ahırda, kadın üst katta kalır mantığı, ne bileyim; erkek için aldatma "elinin kiri", kadın pencereden bakarsa "töre cinayeti". Bu örnekleri çoğaltın işte.
Toplumun ataerkil yapısı bu şekilde olduğu sürece, işin korkunç tarafı "genelleme yaparsak" kadınlarında bu durumu kabullenmesi hatta çanak tutması, bu işin sonunu getirmeyecek.
Bir kadının giyimi, davranışları, mesleği v.b. konularda, bakıyorum da; kadınlar, hemcinslerini koruyacaklarına yerden yere vurma konusunda pek cevval. Veya yeni evliliklerde erkeğin annesinin; gelini ezme ve oğlunu fitleme konularında, kimse eline su dökemez. Akıl vermek gibi olmasında, siz kadınlar biraz hemcinslerinize sahip çıksanız ne güzel olur.
İşin birde gelenek görenek kısmı var. Film zaten baştan kopuyor: Ne diye erkek tarafı gelip kızı ailesinden ister? Zayıflığınızı, eksikliğinizi, acizliğinizi baştan kabul ettiniz. Kalkın gelin, kız tarafı olarak biz erkekleri ailemizden isteyin, ebeveynlerimize güven verin, ona sahip çıkacağız falan deyin. Hayatım boyunca, büyüklerimden duyup en nefret ettiğim soru şudur: Yeni evli çiftler için söylenir "damat ne iş yapıyor, gelin güzel mi". Bakın bu soru tersten sorulduğu gün "damat yakışıklı mı, gelin ne iş yapıyor", sizin tabirinizle "kadın düşmanlığının" bittiği gün olacaktır.