Dünya'dan yola çıktığımızı varsayalım. Dünya'dan geçmişte yansımış olan ışık, ışık hızında ilerler. Biz de ışık hızında ilerlersek, hızlarımız eşitlenir. Aynı hızda olduğumuz ve ışık bizden önde olduğu için geçmişte yansımış olan ışığı yakalayıp görmemiz imkansızdır. Yani en erken bizle beraber yola çıkmış ışığı, yani yola çıktığımız zamanki ışığı görebiliriz. Eskiyi görmek, daha önce yansımış ışığı yakalayabilmek için ondan daha hızlı olmalıyız, yani ışık hızını geçmeliyiz. Ama bu durum geçmişe gitmekten çok, sadece geçmişi görmektir. Çünkü sadece geçmişte yansımış ışığı yakalarız. Dolayısıyla geçmişle etkileşemeyiz. Ancak geleceğe gidip etkileşmek mümkündür. Çünkü ışık hızına yaklaştıkça zaman sizin için yavaşlar, ışık hızına varınca ise durur. Böylece zaman sizin için durmuşken diğerleri için devam eder ve durduğunuzda diğerleri için zaman geçmiş olduğu için geleceğe gitmişsinizdir. Mesela ikizlerden birini yüksek hızlı bir uzay yolculuğuna çıkarır, diğerini Dünya'da bırakırsanız zaman uzay yolculuğu yapan için daha yavaş geçeceği için bu ikiz yolculuktan geri döndüğünde diğerine göre daha genç olacaktır, buna ikizler paradoksu denir. Ama böyle bir gidişten sonra geri dönmek mümkün değildir.
Işık hızını geçebilseydik geçmişi görmek mümkün olurdu ama hiçbir kütleli cisim ışık hızına ulaşamayacağından geçmişi görmemiz imkansızdır. Zamanı yavaşlatmak için ise ışık hızına yakın ama daha düşük hızlar da yeterli olabilir. Bu durumda geleceğe giden kişi için bir miktar zaman geçmiş olacak ama yine de yavaşlamış olduğunden geleceğe gidebilecektir. Ama insanlar ışık hızına çıkarılmak için şimdilik çok fazla ağırdır. Ayrıca bir insanı nasıl olduğunu bilmediğimiz bir zamana göndermenin ne kadar etik olduğu tartışılır.