İnsanlık binlerce yıl doğayla iç içeydi, ama son yüzyıllarda şehirleşme ve teknolojiyle doğadan uzaklaştık. Bu değişim birçok kişide doğayla kopukluk ve içsel bir huzursuzluk yaratıyor. Doğaya dönmek isteyen ama “orada hayatta kalamam” diye endişe duyan çok insan var. Bu çok normal çünkü artık doğaya adapte olmak kolay değil, alışkanlıklarımız tamamen değişti.
Ancak doğa sadece uzak, vahşi yerler değil; çevremizdeki parklar, bahçeler, yeşil alanlar da doğanın parçası. Teknolojiyi hayatımızdan tamamen çıkarmak zor olsa da, ona sınırlar koyarak dengeli yaşayabiliriz. Küçük doğa kaçamakları yapmak, doğayla temas kurmak zihnimizi rahatlatır, bizi yeniler. İnsan aslında hem doğayla hem de modern hayatla uyum sağlayabilecek bir varlık.
Önemli olan, doğadan kopmadan, teknolojiye esir olmadan dengeli bir yaşam kurmak. Kendi sınırlarımızı belirleyip, doğayı hayatımıza küçük de olsa dahil etmek ruh sağlığımız için çok kıymetli.