Bu konuda çok farklı görüşler var. Teknolojik yöntemler kullanılarak aşı keşfi ve üretimindeki süreçlerin kısaltılabileceği düşünülüyor.
Ancak diğer taraftan her ilaç/aşı gibi bu hastalık için kullanılacak aşının da bazı klinik değerlendirme süreçlerinden hem etkililik hem de güvenlilik yönünden geçmesi gerekiyor.
Faz 1 dediğimiz süreç görece daha kısa ve sınırlı sayıdaki sağlıklı gönüllüde yapılan denemeleri ifade ediyor. Bu çalışmanın sonuçları elde edildiğinde faz 2 dediğimiz yine sınırlı sayıdaki kişilerde yapılacak çalışma sonuçlarının hem etkililik hem de güvenilirlik açısından olumlu sonuca ulaşması gerekiyor. Son olarak faz 3 çalışmasında ise daha yüksek sayıda insan ile çalışma yapılarak olumlu sonuçları ile ruhsat başvurunda bulunuluyor. Ruhsat alan bir ilaç/aşı ise faz 4 dediğimiz gerçek yaşam verisi çalışmaları yürütülerek gözlemleniyor.
Bu süreçlerin en hızlı şekilde 12-18 ay içerisinde tamamlanması bekleniyor.
Tıp "primum non nocere" esasına dayanır. Dolayısıyla kişilere vereceğimiz aşı ya da ilacın öncelikle zarar vermediğinden emin olmamız gerekmektedir.
Kişisel beklentim aşının, eğer yukarıda saydığım fazların hepsinden başarılı şekilde geçerse, 2021 sonbaharında ancak kullanıma hazır olabileceği şeklindedir.
Daha erken kullanılabilir hale gelmesi ilaç bilimi tarihinde ciddi bir değişiklik olması anlamına gelir. Sonuçları ister olumlu, ister olumsuz olsun uzun yıllar unutulmayacaklar arasına katılır.
Sağlıkla kalın..
Kaynaklar
- Yazar Yok. Live Science. (19 Nisan 2020). Alındığı Tarih: 19 Nisan 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı