Aslında, evrenin yaşının 13.7 milyar yıl olması ve gözlenebilir evrenin boyutunun 96 milyar ışık yılı olması, farklı şeyleri ifade eder. Evrenin yaşını hesaplamak, büyük patlama olarak adlandırılan olaydan bu yana geçen süreyi ölçerken, gözlenebilir evrenin boyutu, gözlem yapabileceğimiz en uzak noktalar arasındaki mesafeyi ölçer.
Evrenin genişlemesi, gözlenebilir evrenin boyutunu açıklamak için önemlidir. Işığın seyahat ettiği uzaklığı artırır, bu da ışığın bize ulaşması için daha uzun bir zaman gerektirir. Bazen gereken bu süre evrenin bir yandan genişlemesiyle gittikçe artar ve ışık hiçbir zaman bize ulaşamaz. Bu gözlenebilir evren sınırları dışında kalan bir cisimden çıkan bir foton demektir. Yani, bizim gözlenebilir evren dediğimiz kavram ışığının bize ulaşabileceği sınırlar içindeki cisimleri kapsar.
Mevcut bilgilerimize göre, evrenin genişlemesi gerçekten de ışık hızından daha hızlı gerçekleşmektedir. Bu, hiçbir şeyin ışık hızından daha hızlı gidemeyeceğini belirten fizik yasalarıyla çelişiyor gibi görünebilir. Ancak bu sınır, uzayın kendisinin genişlemesi için değil, uzayda hareket eden nesneler için geçerlidir.
Genişleme oranı, iki nesne arasındaki mesafeyi göreceli hızlarıyla ilişkilendiren Hubble sabiti adı verilen bir parametre ile tanımlanır. Son yıllarda farklı yöntemler kullanılarak Hubble sabitinin birkaç bağımsız ölçümü yapılmıştır.
Bu ölçümler, Hubble sabitinin değerlerinde bazı tutarsızlıklara yol açmıştır ve bazıları diğerlerinden daha yüksek bir değere işaret eder. En son ölçümler, megaparsek başına saniyede yaklaşık 73 kilometrelik bir değer önermektedir. Bu, bir megaparsek (yaklaşık 3,26 milyon ışık yılı) mesafedeki nesnelerin bizden saniyede 73 kilometre hızla uzaklaştığını anlamına gelir.
Bu kadar büyük mesafelerde, evrenin genişleme hızı ışık hızından daha hızlıdır ama bu, fizik yasalarına aykırı değildir, çünkü genişleyen uzayın kendisidir, o uzayda hareket eden nesneler değil. Bu arada genişleme oranı sabit değildir ve zaman içinde değişebilir.