Bu sorunun daha yüklü bir versiyonu burada sorulmuştu, öncelikle ona bakmak isteyebilirsiniz.
Doğa yasaları dediğimizde iki tür doğa yasası olduğunu bilmemiz gerek. Biri ifadesel, diğeri fiziksel. İfadesel doğa yasaları doğada gördüğümüz bazı örüntülere bizim verdiğimiz isimlerdir. Örneğin kütlesi olan cisimlerin kütlesi büyük olan cisimlere doğru hareket etme eğilimini gözlediğimizde bu olguyu ifade etmek için kullandığımız matematiksel ifadeler ya da isimlerdir.
Ama bu örüntüler bizim isim vermemizden önce de vardı. Bu yüzden fiziksel doğa yasalarına geliyoruz. Örneğin kütleçekim diye isimlendirdiğimiz olgu, uzay-zaman dokusunun bükülmesi ile ilgili fiziksel bir durum. "Neden soruları silsilesinde" geriye giderek bir sorgulama yaptığımızda Büyük Patlama'ya kadar geliyoruz. Yani anlayabildiğimiz kadarı ile Büyük Patlama sırasında olan şartlardan ötürü evrenin dokusu buna sebep oluyor. Ama bu, doğa yasalarının bir başlangıcı olup olmadığı konusunda bize bir bilgi veremiyor. Büyük Patlama bunun başlangıcı mı, Büyük Patlama neden böyle oldu? Bilmiyoruz. Siz de bilmiyorsunuz.
Belki Patlama'yı bir Tanrı gibi bir "tasarımcı" süper güç yaptı, belki de Büyük Patlama'nın atasal bir versiyonunda bir maddesel form vardı ve o ebedi maddesel formun doğası buydu. Daha burada giremeyeceğimiz sonsuz olasılık var. Hatta bu doğa yasalarını sorgulamamız ve isimlendirmemiz, düşünmemiz; doğa yasalarının nasıl ortaya çıktığı konusunda akıl yürütmemiz de bizzat doğa yasalarına tabidir. Bizim sorgulayan beynimiz (aklımız, bilincimiz vs.), evrim yasası ve onun temelindeki diğer doğa yasaları sayesinde evrimleşen bir yapıdır. Bu yüzden bu durum, sanki "doğal"ın dışına çıkmış izlenimi bile verebilir bize. Ama bu hataya düşmemeliyiz.