Kılavuza bağlı!
Kılavuzumuz bilim ise; bilim der ki evrenin doğası fizik temellidir. Bu temelin tüm (evrene içkin ve evrenin kendisinin dahi tabi olduğu) dinamiklerinin ( zerre ölçeğinde biz dahil) karşılıklı etkileşiminin adı devinimdir. Temelinde hareket yatar.
Gerek bu hareketin yarattığı devinim gerekse bu devinimin karşılıklı etki-tepkisinin tarafımızca izahının adı yasadır. Hareketin ve bağlı olduğu devinimin tarafımızca gözlemlenmesi neticesinde evren ile ilgili daha isabetli öngörülerde bulunabilmek için ve evreni anlama kılavuzu olarak araçsallaştırdığımız yasaların isim babası olmamız, onları salt gözlem ile bizim belirlediğimiz anlamına gelmez.
Tıpkı yağmurun neden, hangi koşullarda ve nasıl yağabileceğini bilmemizin, yağmuru yağdırmanın ön koşulu olamayacağı, bu bilgiye vakıf olmadan, hatta türümüz, hatta canlılık var olmadan çok daha önceleri de yağmurun yağdığı, sonrasında da yağacağı gibi.
Yok kılavuzumuz bilim değil ise, önümüz alabildiğince açık. Toslayıp kafamızı şişirsek de ağaca, o aslında orada değildi ve gerçekte de yok, hepsini biz kurguluyoruz ve duyumsayabildiğimiz zaman var, duyumsayamadığımız zaman yok ( bebeklerin ce-ee oyunu misali) diyecek kadar…
Gerçekliğin gözlem ile ortaya çıkabileceği savı üzerine kısaca şu soruyu sormakta fayda görürüm: Bir şeyi gözlemleyebilmek için önce bir şeyin var olabilmesi zorunlu değil mi?
Evrenin doğasına gelince; devinen bir evrenin devinmek dışında bir doğası olmaz, olamaz. Gerek evreni anlama kılavuzu olarak ve evrenden kaynaklı oluşturduğumuz yasalar, gerekse bu yasaları sınayıp geliştirme çabamız, evrenin bizce ve görece bir kesitinin ve bir zaman dilimi içindeki diyalektik-materyalist yorumlanışından başka bir şey değildir.
Ki bilimi bilim yapan ve ona neden güvenmemiz gerektiğinin en somut kanıtı bu: Kuşku ve mutlaklığın reddi. Sevgiyle…
Kaynaklar
- Henri Lefebvre. (2021). Diyalektik Materyalizm. Yayınevi: Sel yayıncılık. sf: 116.
- Friedrich Engels. (2016). Doğanın Diyalektiği. Yayınevi: Yason Yayınları. sf: 356.