İnsanların en temel içgüdülerinden biri olan merak ve öğrenme içgüdüsü bizi etrafımızdakilerin ne olduğunu ve neden olduğunu anlamaya itmiştir binlerce yıldır her yerde ve herhangi bir şekilde yapılan en temel aktivetelerden biride düşünmedir ve bazı sorulara cevap aramak ve ya bu gibi varlıksal fiziksel sorular sormak için yaptığımız düşüncelere felsefi düşünceler diyebiliriz
Ve insanlar çok eski zamanlardan beri evrenin doğası ve ya etrafındaki olaylara bazı cevaplar bulmak için düsünmüşler ve bu düsünceleri paylaşıp tartışarak felsefenin temellerini atmışlardır çeşitli dönemlerde çeşitli bölgelerde etkili olan ve zamanla teknolojinin ve evrensel bir bilgi birikimi oluşturulması için bir bilim dili geliştirilmiş ve bu bilgi birikimi insanlar arasında aktarılmıştır tabi bu dönem çok uzun ve kapsamlı bir dönemdir ( bugünden tutup rönesansa avrupanın karanlık dönemine abbasilerden antik yunan ve mısır dönemine uzanan binlerce yıllık bir süreç ) bazen bu düşünürler aylarca yıllarca bir düşünce üstünde çalışıp bir sonuca varmış bazende bu düsünürler günlük hayatta karşılaştıkları bir olaydan ilham alarak calışmalarına devam etmişler ( örnek olarak newtonun yerçekimini kafasına elma düştüğünde bulması veya arşimetin suyu kaldırma kuvvetini hamamdayken fark etmesi verilebilir ) tabi bu yetenekli gözlemciler doğayı kendi gözlemlerini bilimsel bir dile çevirip yayınlamışlar ve dönemin bilim insanları tarafından onaylanıp aksi ispatlanana kadar fiziksel bir yasa haline getirdiler tabi bu yasalar zamanla çürütülebilir ve ya bazı sıra dışı yeni bulgular tarafından düzenlenebilir bu yüzden evet bir gerçek var ama yapılan yeni gözlemler ve bulgular bu gerçekliği anlamamıza ve yaşadığımız bu dünya hayat hakkında bize yeni bilgiler vermeye devam ediyor bilim dünyası her geçen gün gelişmeye ve geliştikçe daha çok soru sorup öğrenmeye aç hale geliyor o yüzden her gün sorup sorgulamaya ve yeni bilgiler öğrenmeye koşma dileğiyle iyi günler
Kaynaklar
- Meb, et al. 10. Sınıf Felsefe. Yayınevi: MEB Yayınları.