İyi günler,
Dünyanın kütlesinden başlayalım. Verdiğiniz göktaşı örneği güzel bir başlangıç olur. Bildiğimiz üzre tüm maddeler kütleye sahiptir. Tabiki buna gök taşları da dahil. Dünyaya bir gök taşı düştüğünde kendi kütlesi elbette dünyaya eklenecek ve kütleyi arttıracaktır. Doğum ölüm gibi konulara gelelim. Bunu örneklendirmek için size bina örneği vereceğim. Dünyanın kütlesi 'M' olsun ve bu dünyaya bir apartman yapalım bunun kütlesi ise 'm' olsun. Dünyanın yeni kütlesi 'M+m' değil yine 'M' olacaktır çünkü bina için gerekli tüm malzemeler yine dünyadan kullanıldı. Doğumlar ve ölümler de böyledir. Bir bebek ilk başta yumurtanın sperm ile döllenmesiyle oluşan bir zigottur. Bundan sonraki süreçte hücre mitoz ile çoğalacak bir bedene dönüşecek sonra bu beden doğacak ve büyüyecektir. Bu bizde kütlenin artmış olabileceği algısını oluşturabilir. Ancak tüm bu bölünmeler büyüme ve oluşumlar yine dünyadaki var olan kütleden elde edildiği için dünya kütlesi yine sabittir. Kişi öldüğünde saprofitler bu bedenleri ayrıştırarak dünya kütlesini tekrar dünyaya aktarır. Kütlesel olarak bir dengedir bu. Uzaya gönderdiğimiz araçlara gelince. Biz bu araçları sonuç olarak dünyadaki elementlerden ürettiğimiz için dünya dışına gönderdiğimiz bir araç dünyaya tekrar dönmezse eğer 'Dünya kütlesi azalmıştır' deriz. Şimdi olaya farklı bir açıdan bakalım. Bakacağımız bu açı sayesinde evrenin kütlesi hakkında yorum yapabileceğiz. Atomların yaptığı ışımalardan bahsedeceğiz bu sefer. Bilindiği üzere ısı 3 ayrı yolla transfer edilir. Bunlar: İletim, konveksiyon ve ışımadır. Işımaya odaklanacağımız için bir örnek verelim: Elektrikli ısıtıcılar verilen elektriği yüksek dirençli teller vasıtasıyla ışığa dönüştürür. Atomlar kendilerine gelen bu yüksek enerjiyi ışıma yaparak üzerlerinden atarlar ve o çok bildiğimiz turuncu sıcak görüntü oluşur. Ancak atomların ışıma yapması için onlara dışardan enerji vermeniz şart değildir. Atomlar dış etkiye maruz değilken bile ışık saçarlar. En bilindik sekilde bu saçılanların birisi kızılötesi dir. Tüm atomlar enerjiye sahiptir ki direkt enerjiden oluşurlar. Bu enerji sürekli olarak atılır. İşte bundan sonra işler enteresanlaşır. Atomlar ışık saçtıkça kütlelerinde kayıplar yaşanır. Bu farklı dalga boyları için farklı kütle kaybıdır. Mesela radyoaktif olarak bildiklerimiz kararsız yapıları sebebiyle kütleyi en 'hızlı' kaybedenlerdir. Kütle kayıplarını yarılama ömürlerine göre ölçeriz ve bu olay binlerce yıldan başlayıp milyonları bulabilir. Yani hızlı dediğimiz olay bile bizim için epey yavaştır. Şimdi tüm atomların ışıma yaparak kütlelerini kaybettiklerini biliyoruz ve evrende tüm atomlardan sayamayacağımız kadar çok barındırdığına göre evrenin sürekli olarak kütle kaybettiğini söylebiliriz. Tabiki dünya ve tüm gezegenler ve yıldızlarda bu küçük kütle kaybına dahiller. Özetle kütlelerin sürekli olarak oluştuğunu ve sürekli olarakta kaybolduğunu söyleriz. Enerji ise hiçbir zaman değişmez ve görüldüğü üzere şekil değiştirmekle yetinir.
(Sicim teorisine göre madde sicim denen enerji paketlerinden oluşmuştur)