Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
Bu soruya yönlendirilmiş başka bir sorudan geldiniz: Duygular niye oluşur?
12

Duygular nasıl evrimleşti?

Soyut kavramlar anne sevkati sevgi korku vicdan bu nasıl evrimlesiyor
1,087 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
8 Cevap
İ. D.
İ. D.
2,504 UP
Bir lise öğrencisiyim
Orijinal Soru: Hisler nasıl evrimleşti ?

Modern Evrim Kuramı dahilinde farklı duygular, farklı zamanlarda evrimleşmiştir. Hepsinin evrimi bir anda olmamıştır. Örneğin korku gibi ana duygular, beynimizin en alt katmanındaki bir bölgeden yönetilmektedir ve bu kısım, bizim memeli-öncesi atalarımızdan bizlere mirastır. Yavruya ait hisler ise (annenin yavrusuna duyduğu sevgi/şefkat gibi) erken memelilerde evrimleşmiş, günümüze kadar taşınmıştır. Suçluluk ve onur gibi sosyal duygular ise ilk defa sosyal primatlarda evrimleşmiştir.[1]

Örneğin aşk, bu şekilde evrimleştiği düşünülen bir duygudur. Şöyle bir hayali deney düzenleyelim: İki grubumuz olsun, 30'arlı iki grup. Her bir grupta 15 dişi, 15 erkek var. A grubunda aşk dediğimiz duygu yok. B grubunda ise var. Şu açıktır ki, aşk, cinselliğe giden yolda çok önemli bir etmendir. Günümüzde aşk duymadan cinsel birleşmeler yaşansa da, genellikle gerçek üreme olan ve çocuk doğumuna sebep olan birlikteliklerde genelde aşk unsuru bulunmaktadır. Evli çiftler, en azından evlenirlerken ve çocuk sahibi olurlarken birbirlerine aşıktırlar. Demek ki aşk duygusu, cinselliği desteklemektedir. Bu sebeple, hayali deneyimizde, A grubundakiler aşk duygusu beslemedikleri için daha kısıtlı bir şekilde çiftleşebileceklerdir. B grubundakiler ise daha başarılı olacaklardır. Yalnız burada şu nokta gözden kaçmamalıdır: Aşk, sosyal primatlarda ve en net bir şekilde insanlarda evrimleşmiş bir duygudur. Dolayısıyla başka canlılara uyarlamak çok doğru olmayacaktır.[1]

Tüm Reklamları Kapat

Bu noktada, unutmamak gerekir ki en "kutsal" hislerden biri olarak görülen aşk da, belirli hormonlar ve diğer kimyasalların beyinde yarattıkları biyokimyasal reaksiyonlara verilen tepkiden başka bir şey değildir. Temel olarak, tüm duygular gibi bir yanılgıdır. Ancak Doğal Seçilim tarafından, cinselliğe katkı sağladığı için desteklenmiştir.[1]

Korku, apaçık bir şekilde, hayatta kalma şansını arttıran bir faktördür. Çünkü korku hissi, pek çok hormonun ortak çalışması sonucu duyulmaktadır. Ve bir canlı eğer korkuyorsa, av olmak konusunda daha düşük bir ihtimale sahiptir. Çünkü korkan bir canlı, kendini ortaya çıkarmaktan çekinecek ve avcılara karşı daha uyanık olabilecektir.[1]

Tüm Reklamları Kapat

Bazı his ve duygularımız bu ikisine de katkı sağlamıyor gibi gözükebilir ancak derin ve ayrıntılı düşünüldüğünde mutlaka arada dolaylı da olsa bağlantı bulunabilecektir. Ayrıca unutmamak gerekir ki, bazı evrimsel basamaklar "nötral"dir ve Doğal Seçilim üzerinde etkileri yoktur. Bunlar "genetik sürüklenme" dediğimiz olay ile yok edilir ya da popülasyona yayılır.[1]

Duyguların evrimi konusunda çok eski ve ilginç bir deney vardır. Dünyanın dört bir yanındaki misyonerlere belli yüz ifadelerini gösteren fotoğraflar gönderilmiş ve bunları yerli halka göstermeleri istenmiştir. Sonuçta bir çok yüz ifadesinin (yani duyguların dışa vurumunun) kültürden bağımsız olarak aynı anlamı ifade ettiği görülmüştür. Uzak akraba sayabileceğimiz bazı hayvanlarda bile bizimkilere oldukça benzer yüz ifadelerinin bulunması bu durumun evrimsel derinliğini anlatır.[1]

İnsan vücudunun en kompleks organı olan beyin, insandan önceki memeli [2]beyninin aşamalı evrim ve gelişiminin bir sonucudur. İnsan beyni, içinde ilk memelilerden bu yana bütün memelilerde ortak olan ve bu sebeple memeli beyni olarak da isimlendirilen hipotalamusu ihtiva eder. Ayrıca içinde hipotalamusun ve farklı görevleri yürüten çeşitli kısımların bulunduğu limbik sistem, daha çok hayatta kalmayı sağlayan dürtü, içgüdü ve ihtiyaçların doğuşundan karşılanmasına kadar olan sürecin yöneltildiği ve böylece duygusal hareketliliğin kontrol edildiği yerdir. Yani yeme-içme, korku, öfke, merak veya endişe, cinsellik, haz gibi temel duygular burada ortaya çıkar. Örneğin bir tehlikeyle karşılaşan memelinin hayatta kalması için yapması gereken şeye dair istek ve dürtüyü oluşturan beyindeki limbik sistemdir.[2]

“Her bir duygu, bir organizmanın bilişsel, fiziksel ve psikolojik tecrübe ve davranışa aniden uyum sağlamasına yardım eden özelleşmiş bir durumdur” tanımına yer verilmiştir.6 Doğal seleksiyonun da etkili olduğu bu süreçte böylece organizma çevresindeki tehdit ve fırsatlara karşılık verme kapasite ve eğilimini artırma yollarını elde etmiştir.[2]

Bireylerin herhangi bir şeye karşı hissettikleri arzu ve duyguyu tatmin etmek için yaptığı eylemi sık sık tekrarlaması, zamanla o duygu ve arzu ile eylem arasındaki sebep-sonuç ilişkisinin otomatikleşmesine, arzunun hissedildiği anda eylemin kendiliğinden ortaya çıkmasına, dolayısıyla herhangi bir beklenti veya fayda düşünülmeksizin o davranışların gerçekleştirilmesine yol açabilmektedir.[2]

Darwin’e göre, duyguların dışa vurumu olan yüz ve beden diline ait ifadeler insanların huzur ve iletişimi için gereklidir; çünkü bunlar karşılıklı ilişkileri belirler. Bireyler, iletişim kurduğu insanın jest ve mimiklerine göre ona karşı sevgi ve güven veya korku ve endişe hissederek kendisine bir davranış haritası çizer. Örneğin yeni doğmuş bir bebeğin ilk duygularının şekillenmesinde annenin jest ve mimiklerinin önemli bir etkisi vardır. Yine bebeğin güzel bir davranışını annenin gülümseyerek onaylaması ya da kötü bir şey yaptığında kaşlarını çatarak onaylamaması gibi mimikler bebeğin doğru davranışlarını pekiştirmektedir. Dolayısıyla duygu ve düşüncelerin en doğal ve gerçekçi biçimde dışarı yansımaları jest ve mimikler yoluyla gerçekleşmektedir.[2]

Darwin duyguların insanın huzuru için gerekli olduğunu söylemiştir. Benzer düşünceyi paylaşan bir başka görüşe göre de her bir duygu organizmanın yaşam mücadelesinde ayakta kalmasına yardım edecek biçimde evrim geçirmiştir. Örneğin fiziksel acı ansızın veya gelecekte ortaya çıkacak silsile zararlardan korunmak için evrilmiş bir kapasitedir. Aynı şekilde endişe duyma çeşitli zarar ve tehlikelerden korunmayı sağlayan bir duygudur. Yorgunluk aşırı çaba sarfetmekten, üzüntü ise çok fazla kayba uğramaktan alıkoyan duygusal tavırlardır. Bunlar bireylerin bir işe veya eyleme motive edilmelerinde duyguların sağladıkları olumlu katkının göstergeleridir.[2]

Çevresel faktörlere uyum sağlamanın temelinde bireyin varlığını sürdürme isteği vardır. Dolayısıyla bu isteği mümkün kılacak olan hayatta kalma mücadelesi de duyguların evriminde önemli bir etkendir.[2]

Duyguların evriminde biyolojik ihtiyaçlar ve alışkanlıklarla birlikte toplumsal/kültürel şartların etkisinden de söz edilebilir. Bu etki daha çok memeli tabiatına yerleşmiş duyguların şekillenmesinde ve yaygınlık kazanmasında görülebilir. Yine toplumsal kurallar bireylerin bazı duygu ve davranışlarının pekişmesini bazılarının ise pasif kalmasına sebep olur. Örneğin bencillik toplum tarafından hoş görülmeyen ve kınanan bir davranış olduğu için bireyler cömert olma veya yardım etme davranışlarını yapmaya sevkedilirler. Toplumun bu yöndeki baskısı ve yapılmadığı takdirde toplumdan dışlanma korkusu bireyleri belli davranışları yapmaya zorlar; bu durumun sürekliliği de o davranışların yerleşmesine yol açar. Bu şekildeki duygu ile kültür arasındaki ilişkide de bir çift yönlülükten söz etmek mümkündür. Yani hem duygular sosyal ilişkinin kurulmasına zemin hazırlar hem de mevcut ilişkilerin duyguları etkilemesi sonucunda bireyler karmaşık sosyal hayata uyum sağlar.[2]

675 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Ç. M. Bakırcı, et al. Https://Evrimagaci.org/Duygularimiz-Neden-Evrimlesti-Neden-Duygularimiz-Vardir-47. (24 Nisan 2011). Alındığı Tarih: 11 Haziran 2022. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/duygularimiz-neden-evrimlesti-neden-duygularimiz-vardir-47 | Arşiv Bağlantısı
  2. Tuğba TORUN. Https://Dergipark.org.tr/Tr/Download/Article-File/794196. Alındığı Tarih: 11 Haziran 2022. Alındığı Yer: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/794196 | Arşiv Bağlantısı
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Ufuk Derin
Öğrenci-Okur

Bu oldukça geniş bir konudur. Çünkü her bir duygunun tek tek ele alınıp, kökenlerinin incelenmesi gerekmektedir. Ancak soruya genel bir cevap aranacaksa, bu cevap elbette ki şudur: Çünkü bu duygular, ortaya çıktıkları canlıya avantaj sağlamıştır, gerek hayatta kalmak konusunda, gerekse de üreme/çiftleşme konusunda.

Örneğin aşk, bu şekilde evrimleştiği düşünülen bir duygudur. Şöyle bir hayali deney düzenleyelim: İki grubumuz olsun, 30'arlı iki grup. Her bir grupta 15 dişi, 15 erkek var. A grubunda aşk dediğimiz duygu yok. B grubunda ise var. Şu açıktır ki, aşk, cinselliğe giden yolda çok önemli bir etmendir. Günümüzde aşk duymadan cinsel birleşmeler yaşansa da, genellikle gerçek üreme olan ve çocuk doğumuna sebep olan birlikteliklerde genelde aşk unsuru bulunmaktadır. Evli çiftler, en azından evlenirlerken ve çocuk sahibi olurlarken birbirlerine aşıktırlar. Demek ki aşk duygusu, cinselliği desteklemektedir. Bu sebeple, hayali deneyimizde, A grubundakiler aşk duygusu beslemedikleri için daha kısıtlı bir şekilde çiftleşebileceklerdir. B grubundakiler ise daha başarılı olacaklardır. Yalnız burada şu nokta gözden kaçmamalıdır: Aşk, sosyal primatlarda ve en net bir şekilde insanlarda evrimleşmiş bir duygudur. Dolayısıyla başka canlılara uyarlamak çok doğru olmayacaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Bu noktada, unutmamak gerekir ki en "kutsal" hislerden biri olarak görülen aşk da, belirli hormonlar ve diğer kimyasalların beyinde yarattıkları biyokimyasal reaksiyonlara verilen tepkiden başka bir şey değildir. Temel olarak, tüm duygular gibi bir yanılgıdır. Ancak Doğal Seçilim tarafından, cinselliğe katkı sağladığı için desteklenmiştir. Hepimiz biliriz ki, aşık olduğumuzda, aşık olduğumuz kişinin etrafından ayrılmak istemeyiz ya da ona yakın olmak isteriz. Bu yakınlığın cinsel birleşme ile sonuçlanması çok muhtemeldir. İşte bu sebeple Doğal Seçilim, aşkın evrimleşmesini desteklemiştir. Cindy Hazan ve Phillip P. Shaver 1987 yılında bu konuda bir makale yayınlamıştır. Konuyla ilgili daha detaylı bilgiye aşağıdaki bağlantıda ulaşabilirsiniz:

http://family.jrank.org/pages/1084/Love-Attachment-Theory-Evolution-Love.html

Tüm Reklamları Kapat

Daha genel bir örnek ise, yukarıda da değinildiği gibi, çok eski atalarımızdan bize miras kalan korkudur. Korku, apaçık bir şekilde, hayatta kalma şansını arttıran bir faktördür. Çünkü korku hissi, pek çok hormonun ortak çalışması sonucu duyulmaktadır. Ve bir canlı eğer korkuyorsa, av olmak konusunda daha düşük bir ihtimale sahiptir. Çünkü korkan bir canlı, kendini ortaya çıkarmaktan çekinecek ve avcılara karşı daha uyanık olabilecektir. Bu konuyla ilgili bilgilere de şu bğalantıdan ulaşabilirsiniz:

http://www.dailygalaxy.com/my_weblog/2009/09/has-evolution-etched-fear-into-our-behavior.html

Duygularımızın bir kısmı kalıtsaldır, bir kısmı ise çevreden edinilir. Bunlar, hala süren araştırma konularıdır. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi, bir duygunun nasıl evrimleştiğini anlamamız için, atalarımıza ve doğru atalarımıza bakmamız gerekmektedir.

Fakat sorunuza cevap olarak söyleyebiliriz ki, duyguların var olmasının sebebi, ya hayatta kalmamıza ya da cinselliğe katkı sağlamalarıdır. Bazı his ve duygularımız bu ikisine de katkı sağlamıyor gibi gözükebilir ancak derin ve ayrıntılı düşünüldüğünde mutlaka arada dolaylı da olsa bağlantı bulunabilecektir. Ayrıca unutmamak gerekir ki, bazı evrimsel basamaklar "nötral"dir ve Doğal Seçilim üzerinde etkileri yoktur. Bunlar "genetik sürüklenme" dediğimiz olay ile yok edilir ya da popülasyona yayılır. 

Konuyla ilgili olarak, sayfamız üyelerinden Onur Özer ise şöyle bir açıklamada bulundu:

Bu soruların cevabı için öncelikle Bilim ve Teknik'e göz atmanızı öneririm, Şubat 2005 "Karar Vermek Yürek İster" ve Kasım 2005 "Duygularımız" diye iki güzel yazı ve daha fazlası var.

Özellikle "Karar Vermek Yürek İster" başlıklı yazı benim oldukça hoşuma gitmişti. Antonio Damasio'nun, duygusal kararlar (genelde anlık ve hızlı alınanlar) ile rasyonel kararlar (kâr-zarar dengesi gözetilerek uzun bir süreçte yavaş alınan kararlar) arasındaki dengeyi anlattığı kısım oldukça ilgi çekici.

Duyguların bir çoğu davranışlarımızla ilişkilidir. Sevgi, diğer bireylerle yakınlaşmayı ve bağ kurmayı kolaylaştırır. Öfke ve nefret saldırganlığın itekleyicisidir. Aşk (az önce bahsedildiği gibi) büyük oranda cinsellikle alakalıdır. Bunların hepsi toplumsal hiyerarşide işe yarayabilecel davranışlardır. Yani sahip olduğumuz her duygunun belli bir kökeni ve davranışsal karşılığı vardır. Evrimsel süreçte, davranışların ortaya konulmasını destekleyen bu tarz bir mekanizma yani duygular, elbetteki avantaj sağlayacaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Duyguların evrimi konusunda çok eski ve ilginç bir deney vardır. Dünyanın dört bir yanındaki misyonerlere belli yüz ifadelerini gösteren fotoğraflar gönderilmiş ve bunları yerli halka göstermeleri istenmiştir. Sonuçta bir çok yüz ifadesinin (yani duyguların dışa vurumunun) kültürden bağımsız olarak aynı anlamı ifade ettiği görülmüştür. Uzak akraba sayabileceğimiz bazı hayvanlarda bile bizimkilere oldukça benzer yüz ifadelerinin bulunması bu durumun evrimsel derinliğini anlatır.

Doğuştan gelen duyguların yanı sıra sonradan kazanılanlar da vardır elbette. Mesela çıplaklık durumu, bir bebek için herhangi bir anlam ifade etmez. Giysi kullanmayan kabilelerde yetişkinler için de aynı durum söz konusudur. Ancak içimizden birini işlek bir caddenin ortasında çıplak bıraksak, ne tarz duygu seli yaşayabileceğinizi siz tahmin edin. Bu tarz duyguların kültürel bir temeli vardır ve bunları salt evrim ile açıklamaya çalışmak bence boşa çaba olur.

198 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Evrim Ağacı. (30 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 30 Kasım 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Yusuf İğın
H. sapiens
Orijinal Soru: Duygular tam olarak neden var?

Darwin, 1872'de İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi'ni yayınladı ve burada tüm insanların ve hatta diğer hayvanların dikkat çekici şekilde benzer davranışlarla duygu gösterdiğini savundu. Darwin'e göre duygu, kültürler ve türler arasında izlenebilen evrimsel bir tarihe sahipti - o zamanlar popüler olmayan bir görüş. Günümüzde birçok psikolog, kültürden bağımsız olarak bazı duyguların tüm insanlar için evrensel olduğu konusunda hemfikir: öfke, korku, şaşkınlık, tiksinti, mutluluk ve üzüntü.

Duygular akli dengemizi korumamız ve açlık, kıtlık, ölüm gibi hayatta kalmak adına negatif durumlar için bir savunma mekanizmasıdır. Yani duygular hayatta kalmamız için vardır. Mesela örnek verecek olursak... Bir arkadaş grubundasınız. Bu grupta birkaç kişi sizi sürekli eleştirip gömmeye çalışıyor, belki de başarınızı kıskanıyor. O, bu davranışı siz göz önüne çıkmayın, arka planda kalın diye iç güdüsel olarak yapıyorken siz de bu durumu kafanıza takıyorsunuz iç güdüsel olarak. Belki de üzülüyorsunuz. Çünkü siz başarınızla ön plana çıkmazsanız belki de iş bulamayacak, takdir toplayamayacak, en kötüsü de atalarımızdan kalma sosyal grupların avantajını bilen beyniniz bu gruptan atılma korkusuyla tek bir yaşam süreceğinizi düşünüp korkacaksınız. Kısacası her şey, hayatta kalmak için. Kaynaktaki linkten içeriği okuyup bilgi edinebilirsiniz.

Tüm Reklamları Kapat

334 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Ferris Jabr. The Evolution Of Emotion: Charles Darwin's Little-Known Psychology Experiment. (24 Mayıs 2010). Alındığı Tarih: 9 Şubat 2021. Alındığı Yer: Scientific American | Arşiv Bağlantısı
5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Ecem Kaya
Ecem Kaya
95K UP
Bir Evrim Ağacı Üyesi
Orijinal Soru: Bilime göre duygular nasıl oluşur ya da nasıl tanımlanır?

İlk olarak duygu kelimesinin anlamına bakalım"Duygu, bireyin ruh halinde biyokimyasal ve çevresel tesirlerle etkileşiminden doğan kompleks psikofizyolojik bir değişimdir. Kişiye özgü sağlık duyusunu belirleyen temel faktör olup, insanın günlük yaşamında merkezi bir rol oynar. Bu yüzden pek çok bilim dalı ve sanat biçimi tarafından araştırılmıştır"

Duyguların nasıl oluştuğu hakkında Evrim ağacının yazısına bakabilirsiniz :https://evrimagaci.org/duygularimiz-neden-evrimlesti-neden-duygularimiz-vardir-47

Tüm Reklamları Kapat

1,973 görüntülenme
5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
C. Caner Telimenli
Popüler Bilim Yazarı
Orijinal Soru: Duygular niye oluşur?

Duyguların var olma sebebi beyinde bilgi işlemeyi kolaylaştırmasıdır. Duygular karar almamızı kolaylaştırır, sayısız tercih arasından tercih yapmamızı sağlar. Dikkat süremizi kontrol eder, problem çözme yeteneğimizi etkiler. Bir örnek vermek gerekirse etik açıdan doğru ile yanlış arasındaki fark bir makine için belirsizdir. Bir makine ihtiyacı olan bir şeyi çalmanın ne anlama geldiğini bilemez. Ancak duygulara sahip canlılar olarak biz aradaki farkı anlayabiliriz, çünkü çaldığımız şeyin sahibi ile empati kurma kabiliyetine sahibiz. Ya da en azından toplumun tepkisini hesaba katıp korku duyma kabiliyetine sahibiz. İşte bu yüzden duygular var, bazen çözdüklerinden daha fazla soruna yol açsalar da işlevsiz değiller.

120 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Chai M. Tyng, Hafeez U. Amin, Mohamad N. M. Saad, and Aamir S. Malik. (2017). The Influences Of Emotion On Learning And Memory. US National Library of Medicine National Institutes of Health, sf: -. doi: 10.3389/fpsyg.2017.01454. | Arşiv Bağlantısı
1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close