Duygularımız Neden Evrimleşti? Neden Duygularımız Vardır?
- İndir
- Dış Sitelerde Paylaş
İlk bakışta duyguların insanlara evrimsel açıdan herhangi bir fayda sağlamadığı, hatta bu süreçte bizi dezavantajlı konuma düşürdüğü düşünülebilir. Fakat bu pek doğru değildir. Evrimde ve özellikle de memeli evriminde duygular büyük önem taşımaktadır. Bir ebeveynin yavrusuna gösterdiği şefkat veya parterine karşı duyduğu aşkın evrimsel avantajlarını az çok tahmin edebiliriz. Ama merhamet veya empati duygusunun evrimsel süreçte memelilere ve özellikle de insanlara nasıl bir avantaj sağladığını tahmin etmek epey zordur.
Bir insanın kendi yavrusuna şefkat göstermesinin avantajlı bir davranış olduğu tartışmasız bir gerçektir. Fakat canlının farklı bir türün yavrusuna merhamet veya şefkat göstermesi kafalarda bir soru işaretine neden olabilir. İlk bakışta bunun avantaj sağlamadığı düşünülebilir. Bu yazımızda duyguların neden evrimsel süreçte memelilere büyük ölçüde fayda sağladığını anlatmaya çalışacağız.
Duyguların evriminin araştırılması 19. yüzyıla, Charles Darwin'e kadar dayanmaktadır. Gelmiş geçmiş en başarılı doğa gözlemcilerinden biri olan Darwin, hayvanların da tıpkı insanlar gibi duygulara sahip olduğunu gözlemlemiştir. Hatta Darwin, bizdeki duyguları diğer canlılarla paylaştığımız ortak atalardan miras aldığımız görüşünü Evrim Teorisi dahilinde ileri sürmüştür. Günümüzdeki evrimsel biyoloji araştırmaları Darwin'in bu düşüncesinde hiç de yanılmamış olduğunu göstermektedir. Günümüzde yapılan araştırmalar insanlarda gözlenen duyguların hemen hemen hepsinin farklı canlılarda, özellikle de yakın kuzenlerimizde de bulunduğunu göstermiştir.
Duyguların Evrimsel Süreçteki Rolü
Duyguların neden evrimleştiği konusu aslında oldukça geniş bir konudur. Çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi, her duygunun farklı zaman ve koşullarda evrimleşmiş olmasından ötürü her duyguyu farklı açıdan ele alıp incelememiz gerekmektedir. Ancak duyguların nasıl evrimleştiği sorusuna genel bir cevap vermemiz gerekirse, canlıya yarar sağlamadıklarından ötürü evrimsel süreçte seçildiklerini söylememiz pek de yanlış olmayacaktır.
En temel ve en eski duygulardan biri olan korku, apaçık şekilde hayatta kalma ihtimalini arttıran bir faktördür. Çünkü korku hissi, pek çok hormonun ortak çalışması sonucunda ortaya çıkmaktadır. Eğer bir canlı korkuyorsa, kendini ortaya çıkarmaktan çekinecek ve avcıların varlığına karşı daha dikkatli olacaktır. Bu da hayatta kalma ihtimalini arttırdığı için evrimsel süreçte seçilecektir. Korku duygusu bize memeli-öncesi atalarımızdan kalan bir mirastır. Ebeveynlerin yavrularına karşı olan hisleri ise erken memelilerde evrimleşmiş ve günümüze kadar taşınmıştır. Suçluluk ve onur gibi sosyal duygular ise ilk defa sosyal primatlarda evrimleşmeye başlamıştır
Aşk duygusunu ele alacak olursak, bu duygunun evrimsel süreçte üreme ihtimalini arttırması sebebiyle seçildiğini söylememiz pek de yanlış olmayacaktır. İki hayali popülasyonumuz olduğunu varsayalım. Birinci popülasyonda aşk duygusu yok. Ama ikinci popülasyonda aşk duygusu bulunuyor. Aşk gibi teşvik edici bir duygunun, canlının üreme ihtimalini arttırdığı tartışılmaz bir gerçektir.
Günümüzde insanlar arasında herhangi bir duygusal bağ olmadan bile cinsel birliktelikler olsa da, birbirleriyle çocuk yapmak isteyen birçok çiftte aşk gibi duygusal bağlar bulunur. Şimdi hayali deneyimize geri dönelim. İlk popülasyonda aşk duygusunun olmadığını söylemiştik. Burada bir evrimsel analiz yapacak olursak ilk popülasyonda aşk gibi son derece güçlü bir duygusal ve cinsel bağ olmadığından dolayı buradaki çiftleşme sayısı ikinci popülasyona kıyasla biraz daha az olacaktır. Fakat şu unutulmamalıdır ki aşk her ne kadar cinselliğe teşvik edebilse de aşk olmadan da cinsel birliktelikler yaşanabilir. Bu nedenle ilk popülasyon bu duyguya sahip olmadığı için yok olma riski ile karşı karşıya kalmayacaktır. Bunların sonucunda ise ikinci popülasyonun, birinci popülasyona kıyasla çiftleşme ihtimalinin biraz daha fazla olmasını bekleriz.
Bu noktada şunu unutmamak gerekir ki, en kutsal hislerden biri olarak görülen aşk da, belirli hormonlar ve diğer kimyasalların beyinde yarattığı biyokimyasal reaksiyonlardan biridir. Temel olarak tüm duygular bundan ibarettir. Fakat Doğal seçilim tarafından üremeye katkı sağlaması sebebiyle evrimsel süreçte seçilmiştir. Çoğumuz biliriz ki, âşık olduğumuzda, âşık olduğumuz kişinin yanından ayrılmak istemeyiz. Bu yakınlığın cinsel birleşme ile sonuçlanması çok muhtemeldir. İşte bu tür sebeplerden ötürü aşk duygusu evrimsel süreçte üremeye katkı sağlaması açısından seçilmiştir.
Biraz daha uzun bir örnek olarak merhamet ve empati duygusunu verebiliriz. Bir canlının, başka bir canlıya, özellikle de popülasyon dışındaki farklı bir türün bireyine merhamet etmesinin evrimsel açıdan avantajsız, hatta bazı durumlarda dezavantajlı olduğu düşünülebilir. Fakat merhamet duygusu aslında biz insanlara ve hatta memelilere evrimsel süreçte büyük ölçüde fayda sağlamıştır. Merhamet duygusunun kökeni aslında sosyal davranışlardır diyebiliriz.[2] Bir bireyin kendi grubu içerisindeki bir bireyi, bir yırtıcıya karşı koruması, o bireyin de daha sonra bir yırtıcı ile karşılaşması durumunda grup içi diğer üyelerden destek alacağı anlamına gelmektedir. Bu durumda grup içi bir bireye yardım etmenin evrimsel açıdan bize de fayda sağlamasını bekleriz. Bu nedenle gruplaşma memeliler arasında oldukça yaygındır.
Peki bu durum merhamet veya empati duygusunun evrimleşmesine nasıl katkı sağlamış olabilir? Aslında bunun sebebi az önce anlattığımız gibi grup içi sosyal yardımlaşmadır. Fareler üzerine yapılan bir deneyde 2 denek seçiliyor. Bu deneklerden birincisi dışarıdan açılabilen fakat içeriden açılması mümkün olmayan bir kafese konuluyor. Birinci fare kaçış için her yolu deniyor fakat başarısız oluyor. İkinci denek ise kafesin dışına konuluyor. Fare kısa süre geçmeden birinci farenin tutsak olduğunu ve kafesten kaçmak istediğini anlıyor. Yani tutsak fare ile empati kurabiliyor. İkinci fare, birinci fareyi kurtarmak için uzun uğraşlar veriyor ve sonunda kafesi açmayı sağlayan kolu çalıştırıp tutsak fareyi kurtarıyor. Bu deney bize memeli olan farelerin birbiri ile empati kurabildiğini ve birbirleriyle yardımlaştığını gösteriyor.
Deney daha sonra aynı fareler ile tekrar ediliyor. Deney sırasında şaşırtıcı bir şekilde özgür fare, tutsak fareyi ilk deneydeki kadar uzun uğraşlar vermeden kurtarıyor. Yani ikinci fare kafesi açmayı öğreniyor! Deney bir kez daha tekrarlandığında ise tutsak olarak, özgür fareye genetik olarak çok yakın bir fare türü seçiliyor ve sonuç yine beklendiği gibi oluyor. İkinci fare yine tutsak fareyi kurtarıyor.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Araştırmacılar bu sefer tutsak fareyi, özgür olan fareden genetik olarak çok uzakta olan bir türden seçiyor. Deney başlatıldığında ise şaşırtıcı bir biçimde özgür olan fare, tutsak fareyi kurtarmamayı seçiyor. Fakat ilginçtir ki, birbirinden genetik olarak farklı olan fareler aynı ortamda yetiştirildiklerinde ve bu deney tekrarlandığında tıpkı ilk deneyin sonucunda olduğu gibi fareler birbirlerini kurtarıyor!
Bu deneyden çıkarabileceğimiz sonuç, birbirleriyle aynı ortamda yetişmiş veya birbirlerine benzer türlerin yardımlaşabiliyor olduklarıdır. Kısacası sosyal davranışlar, grup içindeki ve dışındaki canlılara merhamet etmeyi teşvik edebilir. Hayvan yavrularının birçok noktada insan yavrularına benzemesi, atalarımızdan bize miras kalan sosyal yardımlaşma davranışı ve sonradan öğrenilen kültürel öğretiler; merhamet veya empati duygusunun kökenini açıklamada bize büyük ölçüde yardımcı olmaktadır.
Bunlar, halen araştırılmakta ve tartışılmakta olan konulardır. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi, bir duygunun nasıl evrimleştiğini anlamamız için insanlara bakmamız yetmez. İnsanlar haricinde, diğer hayvanlara ve onlarla paylaştığımız ortak atalarımızın evrimsel süreçlerine de göz atmamız gerekmektedir. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki duyguların evrimleşmesinin sebebi, her özelliğin evrimleşmesinde olduğu gibi hayatta kalma ve üreme şansını arttırmalarıdır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 17
- 8
- 5
- 4
- 3
- 3
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- E. M. Seppälä, et al. The Roots Of Compassion. (5 Ekim 2017). Alındığı Tarih: 10 Aralık 2023. Alındığı Yer: Oxford University Press (OUP) doi: 10.1093/oxfordhb/9780190464684.013.14. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. Gilbert. (2015). The Evolution And Social Dynamics Of Compassion. Wiley, sf: 239-254. doi: 10.1111/spc3.12176. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 26/12/2024 19:22:18 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16219
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.