Optimizasyondan doğan tasarım elde edilen çeşitliliğin, o çeşitliliğin etkileşimde bulunduğu ortam en uyumlu olanların seçilmesi diğerlerinin elenmesi ile ortaya çıkar. Teknolojik gelişmelere rağmen engelli doğan sayısı milyonlarca yıl içerisinde engellilik geni elenmesi gerekmezmiydi.
Engellilik; fiziksel, duyusal, zihinsel, gelişimsel bir kusurdan dolayı yaşamını insanların genelinden farklı bir şekilde sürdürmesine sebep olan, hayati aktivitelerini büyük ölçüde etkileyen kusurluluklar olarak tanımlanabilir.
Çok farklı tip engellilikler olmakla birlikte kesinlikte tek bir gene bağlı olarak gelişmez. Doğuştan engelli olunabilir veya sonradan kaza, psikolojik etkiler gibi sebepler ile engelli olunabilir.
Bir özelliğin kazanılıp kaybedilebilmesi için mutlaka üreme hücrelerinde gerçekleşen bir değişikliğin olması gerekir. Yani teknolojik gelişmeler ile engellilere yönelik çalışmalar yapılsa da bu yeni doğacak bir kişinin engelsiz doğmasını sağlayamaz. ZFN, TALEN veya CRISPR gibi genleri düzenleme yöntemleriyle genetik bozukluktan dolayı oluşan engeller zamanla tam olarak önlenebilir, ama genlerle alakasız şekilde kaybedilen uzuv (beynin bir bölümü, kol, bacak ya da duyu organları gibi) kaybı en azından şimdilik engellenemez, ancak gelecekte robotik ve gen düzenleme gibi metotların katkısıyla bir miktar hatta belki tamamına yakın engellenilebilir.
Doğuştan engelli sayısı azalmamaktadır çünkü, engellilerin ömrü artmıştır ve dünya nüfusunun artmasıyla engelli nüfusu da artmıştır. Doğuştan engellilikleri önlemeye yönelik çok büyük çalışmalar olmamaktadır ve özellikle tarıma geçişten sonra doğal seçilimin etkisinin azalmasıyla makro evrimimiz yavaşlamıştır. Bu sebeple genlerimizde doğal yollarla büyük değişimler olmamış ve fiziksel ya da zihinsel herhangi bir engel silinmemiştir.