Düzen derkenki beklenti herkesin öngörülebilir davranmasıdır en temelde, bunun çağlar geçtikçe karmaşıklaşması kafayı karıştırmasın, organın hücresi budur. Öngörülebilir (düzenli) bir çevre/toplum hayati tehlikemizin olmaması (hayatta kalma güdümüze istinaden) rahatlığından dolayı refleksif bir arzu diyebiliriz, dinler refleksif değildir, bu yüzden düzen-din ilişkisi hatta tek çözümüymüş gibi kurmak yanlış anlamazsan abuk geldi bana.
Devlet soruda daha geçerli bir önerme olurdu gibi geliyor, toplumun çoğunluğunun ortak görüşleriyle belirlenen yasaları toplumdan aldığı maaşla işleten bir yapı (teorik olarak) gibi, dinler dogmatik olmaları gerektiğinden sürekli değişen zaman ve toplumlar için yeni bir düzen öner(e)miyor bile.
Düşününce düzen için hiyerarşi şart, hiyerarşinin işlediği ve güncellenebilen her liyakatli sistem toplumda düzeni korur.