Toplumsal düzeni sağlayan ya da sağlayacak olan birçok etmen vardır. Eğer kasdedilen bir milletin kendi ülkeleri içindeki düzeni sağlaması ise ve şu anki Batılı birçok ülkenin kendi ülkelerindeki sosyal ve ekonomik gelişmişlik seviyesindeki bir düzen ise konunun temelinden başlayarak anlatmak gerekir. Ama başta söyleyelim tek başına din ve inanç toplumsal düzeni sağlamaz.
Sosyal düzen niçin sağlanmak durumunda çünkü aynı milletin üyelerinden oluşan bir toplumda bile toplumun düzenini bozan bireyler olacaktır. Toplum bazı kurallarla düzeni sağlamaya çalışsa da bu yeterli olmayacaktır. Devlet kurma ihtiyacı burada oluşmuş bir yönetimin hem toplumsal düzeni hem de iç ve dış güvenliği sağlamak için kararlar alması gerekmiştir. Sosyal düzenlerini sağlamada başarılı olan devletlerin üstesinden geldikleri temel problemler cahillik, fakirlik ve sosyal birliktelik bilincinin eksikliğidir. Cahillikle mücadele doğru, modern ve toplumun her kesimini kapsayan eşitlikçi bir eğitimdir. Fakirlik ekonomik özgürlüğün önündeki en büyük engeldir. Kişi başına düşen gelirin on bin doların üstünde olduğu ülkelerin demokratik haklarını aramada daha özgür oldukları bilinmektedir. Bu sayede sosyal haklarını daha etkin arayan ve yöneticilerden doğru yönetim ve adalet isteyen bir toplum oluşacaktır. Sosyal bilinç; birlikte yaşama, toplumun her unsurunun toplumun içinde önemli olduğu ve saygıyla karşılanması gerektiği anlayışıdır. Saygınlığın saygı ile elde edilebileceği bilinci temel alınmalıdır. Aynı zamanda sosyal kurallara ve yasalar uymanın bu yasalarla korunan kişisel hak ve özgürlüklerin başkaları tarafından çiğnenmesine engel olmak olduğunu bilincidir. Bu bilinç başta eğitimle sonra da aileden sosyal hayata kadar toplumun genelindeki tavırla elde edilir.
Görüldüğü gibi dini anlayış ve ahlaki kurallar anacak son anlattığım toplumsal kurallar kısmında yer alabilir. Ahlaki ya da modern tabirle etik değerlere sahip insanlar, sosyal düzeni bozmayacak ve yasalardaki boşluklardan menfaat elde etme girişiminde bulunmayacaktır.