Dehb’li bir birey olarak avcı toplayıcı zamandaki avantajın aşırı odaklanmadan ziyade odaklanmama olduğunu düşünüyorum.
Gözlemim şu ki; “Normal” insanlar göz göze bakıp karşılıklı konuşurken beyinleri, etraflarında olup bitenleri işlemiyor. Odağı karşısındaki kişide ve konuşulanlarda kalıyor. “Dikkati dağınık” birey ise bu sırada yukarıdan uçan kuşun hızlıca yön değiştirmesini farkediyor. Veya görüş açısının sınırlarındaki bir gölge geçişini farkediyor. Veya düşük tonda dahi olsa yeni ortaya çıkan bir sesi farkediyoruz ve bu bilgi beyinde işleniyor.
Sıradanlığı bozan detaylar bizim beynimizde bir uyaran olarak ortaya çıkıyor. Bu sırada konuşmadan kopabiliyor, ilgisiz görünebiliyoruz.
Avcı-toplayıcılığa gelirsek bunun avantajlarını zıpkınla avlandığım zamanlarda farkedebiliyorum. Görüşümün sınırlarındaki veya gözümün odağında olmayan ufak bir parıldamayı veya hareketi yakalayabiliyorum. Balığı bulmamı kolaylaştırıyor. Bunun yanı sıra kamufle olan ahtapot kalamar gibi canlıları uzak mesafelerden fark edebiliyorum. Sıradışılığı gözüm seçiyor.
Sudan çıkıp karaya geldiğimizde sanırım aynı şey ağaçtaki elmayı farketmede de işe yarardı. Örneğin yemyeşil uzun otların olduğu bir yerde yenilebilir olan otları bulma konusunda da zorluk çekmiyorum.
Avlanma, toplama, tehlikeyi farketme konularında “dikkat eksikliği” bir eksiklikten ziyade avantaj olarak görünüyor.
Fakat modern dünyada, şehirlerde, tehlikeyi farketme konusu karşıdan karşıya geçerken trafiği kontrol etmekten öteye gitmiyor. Toplayıcılık ise market sepetini doldurmakla sınırlı.
Bu robotik şartlarda Dehb bir bozukluk olarak algılanıyor. Verimsizleşiyor.
Geniş spektrumda dikkat ve bir miktar tehlike içeren meslekler Dehb li bireylerin konfor alanı olabilir. Sıkılmadan verimli olabilirler eklemesini de yapmak isterim