Bu dizide eksik aktarılan konulardan biri. RBMK reaktörlerinin tasarımı aşırı aceleye getirilmişti ve dizide de bahsedilen "boşluk katsayısı" ("void coefficient") olayının soğutma suyunun buhara dönüşmesi arttıkça bir noktaya kadar arttığını, sonra azaldığını hesaplamışlardı. Ama bu (hesap) doğru değil. Buharlaşma arttıkça katsayı da artmaya devam ediyor. Eğer yanlış bir şekilde katsayının bir noktadan sonra düşmeye başladığına inanırsanız, reaktörünüzün basınç artmaya devam etse bile patlamayacağını sanabilirsiniz. Dizide kastedilen de bu.

Bir de şöyle bir şey var: O dönem nükleer bombalarla nükleer reaktörler çok sık kıyaslandığı için, "RBMK reaktörleri patlamaz." derken kastedilen "Bir nükleer reaktör, bir atom bombası gibi patlamaz." iddiası - ki bu doğru. Ama tabii ki bir nükleer reaktörün içindeki su buharı aşırı sıcak ve yüksek basınçlı olduğu için, doğru şekilde kontrol altında tutulmazsa elbette bir çeşit patlamaya neden olabilir; bunu mühendisler de biliyorlardı.
Dizide bu açıdan belki de bir "Titanic havası" verilmiş olabilir: "Titanic batmaz." derken kastedilen, "Bu gemi öylesine sağlam inşa edildi ki, makul nedenlerle batması imkansız." idi. Ama böylesine büyük bir iddia açısından son derece kıytırık bir neden olan "buzdağı çarpması" nedeniyle battı. Aynı şey Çernobil'de geçerli: Mühendisler, sistemin içine bir dolu güvenlik mekanizması eklendiğini biliyorlardı; o nedenle reaktörün kıytırık nedenlerle patlamayacağına inanıyorlardı.