Bu qualia problemi denen şeydir ve çözülmüş değildir. Çünkü hiç bir zihin kendi deneyimini başkasına doğrudan aktaramaz. Aktarmak için kavramlar, dil veya başka türlü aracılar kullanmak zorundayız. Bunlar da uyuşma ise örneğin bir şey üzerinde kavramsal uyuşma ise gerçek anlamda zihinsel deneyimlerin uyuştuğu anlamına gelmez. Örneğin benim gördüğüm kırmızıyı size anlatmamın tek yolu kavramları kullanmak veya kırmızı rengi size göstererek bu kırmızı dememdir. Ama sizin gördüğünüz ve kırmızı dediğiniz şey ile benim gördüğüm şey aynı şey mi bu zihinsel deneyim anlamında belli değildir. Bu yüzden kavramsal anlamda kırmızı kavramı üzerinde uyuşsak da bütün insanlar kendi zihinsel deneyimlerine mahkum olduğundan iki zihnin deneyimlerini birbirine doğrudan aktaracak bir yol veya teknoloji var olmadıkça qualia probleminin çözümü yok görünmekte. Bir gün beyin dalgalarının içeriğini okuyacak bir Nano teknoloji gelistirisek bu sorun çözülür. Ünlü fizikçi Michio kaku kitabında beyin dalgalarının frekanslarının çok düşük olduğunu ancak ilerde bu düşük frkeansları çözecek bir teknoloji gelistirisek beyin okuma yapmanın mümkün olabileceğini söylüyor. Bu kadar düşük frekansları çözecek teknolojinin ise kuantum fiziğinden geçmemesi olanaksız görünüyor. (Beynin en güçlü yaydığı frekans 13 Hz ve üstü beta dalga frekansıdır. Bu frekans 13 Hz dan 30hz yükselebilir. Beta dalgaları bilinçli düşünme ve odaklanma halinde yayılan dalga frekanslarıdır)