Felsefi olarak Naturalizm: Her şeyin doğal nedenlerden ve sebeplerden kaynaklandığını, her türlü doğaüstü ve ruhani açıklamaların yanlış olduğunu veya görmezden gelinebileceğini ileri süren felsefi tutumdur.
Ancak... Bu felsefi naturalizm...Bilim, felsefi naturalist değildir.
Bilimin benimsediği doğalcılık, yöntemsel bir doğalcılıktır. Yöntemsel doğalcılık, var olan her şeyin doğada gördüklerimizden ibaret olduğunu değil; sahip olduğumuz tek nesnel standartın doğa olduğunu söyler. Doğaüstücülük, bir önyargıyla göz ardı edilmez; dışarıda bırakılmıştır çünkü hiçbir zaman güvenilir bir şekilde ispatlanamamıştır. Doğalcılığı kullanan, ama doğadan daha fazlasının olduğuna inanan birçok bilim insanı vardır.
Gerçeğe yönelik metafiziksel yaklaşımlar, sadece "tanrı vardır" varsayımıyla gelmediği ve beraberinde aşırı çok sayıda, aşırı yüklü miktarda ispatsız varsayımı/iddiayı getirdiği için (dinler, sektler, mezhepler, hadisler, ayetler, yorumlar, vs.), metafiziksel bir noktadan başlamak evrensel bir fikir birliğine ulaştıramıyor. Bu bir.
İkincisi, bu kadar çok sayıda varsayımı gerçekmiş gibi kabul etmek, sadece "doğanın doğal olduğu" varsayımını kabul etmeye nazaran parsimoni ("Occam'ın usturası") ilkesiyle çelişiyor. Zaten bilimde natüralizmin tarihselliğinden kastedilen de bu. Elbette bilimin bazı varsayımları var; ancak bunların beraberinde getirdiği ek varsayımlar, alternatiflerinin tümünün ek varsayımlarına nazaran çok daha az sayıda. Bu nedenle bilimde metodolojik olarak natüralizmi seçmek makul oluyor.
Üçüncüsü ise, bilimin sadece "doğal olan ile" uğraşması gerektiğine yönelik bir algı olduğu için, bilim insanları da kendilerini doğal olmayandan izole ediyorlar. Bu her zaman böyle değildi; Newton ve Aristo gibi kişiler metafiziksel olan ve olmayan yorumlara eşit miktarda eğiliyorlardı; ancak onların çalışmalarını başka coğrafyalarda okuyan kişiler, natüralist taraflarını kabul etmekte zorluk çekmediler; ama metafiziksel taraflarını evrensel olarak kabul edemezlerdi, çünkü dini görüşler ve algılar sürekli değişiyor; gerçekler ise değişmiyor. Bu nedenle metafiziksel açıklamalar kişinin kendi iç dünyasına bırakıldı, bilimden izole oldu. Böylece yersiz kavga dövüşler olmadan, herkes "doğal olandan" söz edebilmeye başladı.
Bunu şöyle düşünün: Bir konferansa gidiyorsunuz ve kütleçekim dalgalarını anlatacaksınız. Başlıyorsunuz:
"Efendim Brahma'nın insanlığa anlam verme isteğinin bir parçası olarak yarattığı kütleçekim dalgaları, Shiva'nın atarlı doğası nedeniyle birbirine çarpıştırdığı kara deliklerin birleşmesi sırasında yaratılan dalgalanmalardır. Tabii ki Vishnu doğadaki dengeyi korumak istediği için, bu dalgaları Dünya'ya doğru yaklaşırken sönümler ve gezegenimizi korur. Şu anda Vishnu'nun hangi sembolizm yoluyla bunu başardığını araştırıyoruz. Söylemeye gerek yok, kara delikler de kuşkusuz Ganapati'nin evrensel süreçlerdeki engelleri kaldırmak amacıyla yarattığı madde yutuculardır."
Bu da gayet makul bir anlatımdır; ancak sizinle aynı kültürel arka planı paylaşmayan biriyle bu anlatımda hemfikir olmanız imkansızdır (burada sorgulanması gereken bir diğer nokta da bu: "Natüralist meselelerde bu kadar kolay hemfikir olabiliyorken, metafiziksel meselelerde neden olamıyoruz?", "Metafizikte bu evrensel olamayış, nereden kaynaklanıyor?" Bunları düşünmeyi size bırakıyorum). Bilim ise, küresel ölçekte yapılan bir uğraş. Dolayısıyla herkesin zorlanmadan hemfikir olabileceği, belirli standartlar belirlemek gerekiyor. Natüralizm de (en azından metodolojik olarak) bunu veriyor: Doğayı, doğayla anlatacaksın. Yukarıdaki anlatıyı natüralist olarak tekrar edelim:
"Kütleçekim dalgaları, kara delikler gibi büyük kütleli cisimlerin birbirine çarpması sırasında oluşan uzay-zaman dokusunda oluşan dalgalanmalardır. Kaynaktan uzaklaştıkça bu dalgalar enerji yitirerek sönümlenirler. Kara delikler, olay ufkuna ulaşan maddeleri yutan astronomik nesnelerdir."
Yalın, net, dolambaçsız. İlkini yapabilir miydik? Evet, yapabilirdik. Ama bu bize, herkesin hemfikir olabileceği nasıl bir "ek bilgi" veriyor? Sıfır. Hiçbir ek bilgi vermiyor. Bir Hıristiyan, bir Müslüman, bir Budist, bir ateist ilk anlatımı kabul eder mi? Elbette hayır. Bir Hıristiyan, bir Müslüman, bir Budist, bir ateist ikinci anlatımı kabul eder mi? Elbette! İşte olay bundan ibaret. Natüralizmin kendisi bir varsayım olabilir; ancak natüralizm, kendisinden öte varsayımlara gereksinimi ortadan kaldırıyor.
Ama şuna dikkat: Bu demek değil ki metafiziksel olarak natüralist olmak zorundasın. Yani ben, yukarıdaki natüralist bilgiler ışığında hayatımı:
bir teist ("Kütleçekim dalgaları Tanrı'nın yaratma sanatını bizlere gösterme yoludur."),
bir deist ("Kütleçekim dalgaları Tanrı tarafından yaratılmıştır."),
bir agnostik ("Kütleçekim dalgalarının bir yaratıcısı olup olmadığını bilemeyiz."),
bir panteist ("Kütleçekim dalgaları, Tanrı'nın ta kendisidir.") veya
bir ateist ("Kütleçekim dalgalarının yaratıcısı yoktur.")
olarak geçirebilirim. Ancak bilimle ilgili meselelerde (yani metodolojide) natüralist olmayı kabul ediyoruz ("Kütleçekim dalgaları, büyük kütleli cisimlerin çarpışması sonucunda yaratılır."). Bunun, az önce de bir örneğini verdiğim gibi, çok ciddi pratik faydaları var.
Tanrı veya dinler boş hipotez gereği bilimde yok sayılır. Ama bu "Evrim veya bilim Tanrı yok dedi" demek değildir. Tanrı veya din konusu bilimin alanında değildir demektir. Felsefenin alanıdır. Evrim veya herhangi bir bilimsel gerçek Tanrı'nın varlığı veya yokluğu ile ilgili bir bilgi/yorum vermez.
Başta söyleneni tekrar ediyorum: Bilimin benimsediği doğalcılık, yöntemsel bir doğalcılıktır. Yöntemsel doğalcılık, var olan her şeyin doğada gördüklerimizden ibaret olduğunu değil; sahip olduğumuz tek nesnel standartın doğa olduğunu söyler. Doğaüstücülük, bir önyargıyla göz ardı edilmez; dışarıda bırakılmıştır çünkü hiçbir zaman güvenilir bir şekilde ispatlanamamıştır. Doğalcılığı kullanan, ama doğadan daha fazlasının olduğuna inanan birçok bilim insanı vardır.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Kaynak 1. (16 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 16 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Kaynak 2. (16 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 16 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Kaynak 3. (16 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 16 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Kaynak 4. (16 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 16 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Kaynak 5. (16 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 16 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı