Bilimin temelleri felsefenin içinde Aristo ile mantığın, çeşitli eser ve icatlarla Antik Yunan düşünürlerinin çalışmalarıyla atıldı. 18. yy Aydınlanması'na kadar çoğunluğunu teologların oluşturduğu felsefeci ve bilim adamları ve ilk üniversiteler gibi bilim kurumları kurulmuş olsa da bilimin modern zananlarda sahip olduğu saygınlığı henüz yoktu. Insanların asırlardır yaptığı düşünme sayesinde çağımızı her alanda yeniden doğuran; düşünmede Aydınlanma (Rönesans), sosyal ve siyasal davranışlarda Fransız Devrimi ve ekonomide Endüstri Devrimi'yle 18. yy'dan itibaren yeni bir düzen gelişti. Bilim de bu düzen içinde anlam ifade eder ve günümüzde felsefeden ayrılmış olduğu tartışılmaktadır. Bununla birlikte bilim felsefesi yine de bilim kuramlarını tartışmaya devam eder. Ayrıca bilimsel etik, bilim ile yalancı bilimin (pseudoscience)ayrımı da bilim felsefesinin konuları arasındadır.
Bilimde kurumsallaşma devlet güdümlü ve destekli yarı özerk üniversite ve enstitülerle sürdürülür. Uluslararası, bağımsız bir bilim otoritesi kurum olarak yoktur.
Bilimsel bilgi araştırma enstitüleri, üniversiteler gibi krumlarda yapılan çalışmalarda ve yayın ilkesine göre değerlendirilir. Düşünce veya hipotez, gözlem ve deneylerle ispatlanarak tartışmaya açılır. Tartışmaya açmak yayın yapmakla mümkündür. Uluslararası hakemli dergiler bu yayınları alır, inceler, bilimsel bilgiye uygunluğunu değerlendirir ve hakemlerin eleştiri ve katkılarıyla yayına uygun hale getirir ve yayınlar. Bu yayını destekleyici veya eleştirici ne kadar çok başka yayın olmuşsa, yani alıntılanmışsa bu yayın o kadar değerli ve ilham verici olarak yükselir, belki yeni fikirlere yol açar.
Bu arada bilimsel bilgini değerlenditilmesinde 3 temel konsept de önemlidir.
1) yanlışlanabilirlik
2) 3R kuralına uygunluk
3) "correlation is not causation" olarak bilinen "arasında korelasyon olması ana sebebi olduğu anlamına gelmez" mottosu. Korelasyonun analitik olarak incelenmesi ve 3R kuralına uygun test edilmesi gerekliliği.
Bilimsel bilginin degerlendirilmesinde 3R kuralı:
1. Repeatability (tekrarlanabilirlik): ayni kosullari olusturdugunuzda ayni sonuclari veriyor olmasi.
2. Replicability (çoğaltilabilirlik): ayni kosullari farkli lokasyonlarda ve çok sayida uyguladiginizda ayni sonuclari veriyor olmasi.
3. Reproducibility (yeniden üretilebilirlik): baska olcum sistemleriyle yine farkli lokasyonlarda, cok sayida uygulama mumkun mu ve ayni sonuca ulasilinabiliyor mu?
Rönesans, Sanayi ve Fransız Devrimleri'nin etkisiyle şekillenen günümüzde hukuk, gazetecilik, demokratik siyasi idare gibi kavramlar bilimin değerlendirilmesinde rol oynamaktadır. Günümüzde bilim üreten üniversite ve benzeri kurumların denetimi ve anlaşmazlıkları hukuğun konusudur. Örneğin fikir hırsızlığı, bilimsel makale veya tezde tahrifat, intihal gibi durumlarda hukuki süreç devreye girer. Veya yine mahkemelerde bilirkişi raporlarının üniversite ve araştırma kurumlarından alması; mahkemeye intikal eden pseudoscience benzeri uygulamaların (kırık-çıkıkçı, üfürükçülük gibi) sonucu vakalarda tıp doktorunun bilirkişi görüşünün geçerliliği gibi örnekler bilimin hukukça tanınması ve emsal teşkil etmesine örneklerdir.
Gazetecilikte de bilim gazeteciliği gibi branşların gelişmesi, bilimsel tartışmaları okuyuculara ulaştırması yine bilimin meşruiyetinin ve değerinin bir gösyergesidir.
Devletler ve siyasi otoriteler de eğitimde, hukukta ve vatandaşlar arasında bilimin esas alınması ve bilime uygun çalışılmasını sağlamakla yükümlüdür ve bunu altına imza attıkları uluslararası anlaşmalar, şeffaf politikalar ve çağdaş düşünmeyi desteklemekle sağlar.
Bu 200 yıllık tecrübenin gelecekte bilimi ve bilim felsefesini nasıl şekillendireceği ve kurumların ne yönde evrileceği de zamanla ortaya çıkacaktır.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Bilim Felsefesi. (29 Eylül 2020). Alındığı Tarih: 29 Eylül 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı