Birçok farkı var.
Size, "siz" diye grupladığınız kişileri, buradaki bilimsel sohbetlere katılıp bildiklerini paylaşan insanları işaret ettiğinizi varsayarak cevap vermeye çalışayım. Ben de bu grubun bir üyesi sayılırım, söylediklerim herkesi kapsamıyor olabilir ama görebildiğim kadarı ile açıklanması gerekenler şöyle;
Birincisi biz, anlattığımız şeyleri, dinleyenler inansın diye anlatmıyoruz. İnanılacak şeyler anlatmıyoruz çünkü. Burası bir bilim platformu. Bilim inanmayla, inançlarla ilgilenmez. Herkes istediği şeylere inanabilir, bunun buradaki sohbetlerle ilgisi yok.
İkincisi biz, söylediklerimize itibar etmeyenleri aşağılamıyoruz. Aşağılamak dediğimiz şey sosyal bir sorundur. Hakaret, yıpratma, incitme gibi kişisel yaklaşımlar içerir. Biz bildiklerimizi ortaya seriyoruz, isteyen istediğini alıyor. Almayan da kendi tercihini yapmış oluyor.
Üçüncüsü biz tüm söylenenlere itiraz edenleri değil, özellikle "fact" dediğimiz gerçeklere itiraz edenleri garipsiyoruz. Doğruluk değişken olabilir ama gerçeklik değişken bir şey değil. Evrim bir gerçek. Buna itiraz edilemez. Karşımızda çünkü. Evrim yok demek, Evrim Ağacı diye bir site yok demek gibi bir şey. Ama evrimin (Ya da Evrim Ağacı'nın) nasıl dinamiklerle biçimlendiğini açıklamak (yani teori kısmını) başka bir şey. Bunu tartışabiliriz ama evrimin varlığını/yokluğunu tartışmak çok mantıksız. Biz, teoriyi konuşmak isterken bazı kişiler evrimin varlığını/yokluğunu tartışmaya çalışıyor. Ve bu yaklaşımı da genellikle inanç çerçevesinde değerlendiriyorlar. Ama ne dedik? Bilim, inançla ilgilenmiyor. Evrim çalışan ya da evrimi anlatan birine, "buna inanmıyorum" demek, evrim konuşmak olmuyor. Gerçek nedir, doğru nedir, bilim nedir, inanç nedir gibi felsefi tartışmalara ihtiyaç doğuruyor. Ama biz, evrim konuşurken bunları konuşmuyoruz ki.
Dördüncüsü biz, Galileo'yu cezalandırmak isteyenlere pek benzemiyoruz. Bir gün, biz bilimseverler, ülkenin yönetimine aday olup iktidara gelirsek (birkaç asır yıl sonra belki) bizim söylediklerimize itibar etmeyen kimseyi bilime güvenmiyor diye yargılamayız, ev hapsi ile cezalandırmayız, onlara eziyet etmeyiz, baskı yapmayız, onları yakmayız, öldürmeyiz. İnsanlık tarihinde, yaşanmış hiç bir savaşın bir tarafının bilimi temsil ettiğini ve hiç bir bilim insanının ya da bilim severin, bilimsel kaygılarla silaha sarılıp başka bir gruba saldırdığını görmedim. Ve zaten böyle bir şey meydana gelecek olsa ve bilim ordusu karşı tarafı mağlup etse bile bilimseverlerin, karşı tarafın hayatta kalan askerleri esir, onların eş ve kızlarını cariye yapacağını sanmıyorum. En fazla çok zeki ve genetikte uzman olduğu halde elindeki tüfekle üzerimize saldıran bir kadını sakinleştirip, insan dnasındaki sırları çözmek üzere zorla laboratuvara sokabiliriz. Bu zorlama da elleri kelepçeli halde onu sırtından ittirerek değil, muhtemelen Michael Carleone'nin deyişiyle ona "ret edemeyeceği bir teklif" yaparak olur. Mesela fena olmayan bir maaş, medeni seviyede sosyal haklar, servis, yemek yol ve onun hangi inanca ve etkin kökene sahip olduğunu umursamadan çalışıp üretmesine izin vererek. Galileo'ya baskı yapanlardan biraz farklı bir yöntem bu bence.
Son olarak Galileo'ya baskı yapanlar, Galileo'nun "şu teleskobun içine bak, gerçeği kendin gör" talebine "bakmam, onun için şeytan var" cevabını vermişlerdi. Bilimseverlerin yapacağı en son şeyin, bakışlarını bir gerçekten kaçırmak olacağını rahatlıkla iddia edebilirim. Bu açıdan da o kitle ile benzeştiğimizi hiç sanmıyorum.
Umarım bir pencere açabilmişimdir. Sağlıcakla... [1]
Kaynaklar
- E. Rose. Yine De Dönüyor: Galileo Neden Yargılandı? Suçu Neydi Ve Nasıl Cezalandırıldı?. (28 Temmuz 2017). Alındığı Tarih: 2 Şubat 2023. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı