Elektrikle Çalışan Arabalar Çevre Kirliliğine Daha Çok Neden Oluyor mu?
- İndir
- Dış Sitelerde Paylaş
Elektrikle çalışan arabalar, ilk kez yollara çıktıkları günden beri bilim insanları ile fosil yakıt endüstrisi arasındaki tartışmaların alevlenmesine neden oldular. Tesla Motors firması da içten yanmalı motorlu (İng.: Internal Combustion Engine) muadillerine oranla her açıdan daha iyi arabaları sunmaya başladıktan sonra bu rekabet uç noktalara doğru ilerledi. Bu konuyla ilgili ne söylemek isterseniz söyleyin, tartışmanın temelinde iklim bilimini kabul eden ile etmeyenlerin arasındaki bir kavga yatıyor. Elektrikle çalışan arabaların geleceğimiz için daha da gerekli olduğuna dair kanıtlar arttıkça, bu arabalara yönelik karalamalar da iklim bilimine karşı olma niteliğini taşıyor - ki bu pozisyon tıpkı bir kara deliğin ömrünün son anlarına doğru buharlaşması gibi, giderek daha da kötüleşen bir toksik radyasyon yayarak en sonunda çökerek yok olacaktır.
Elektrikle çalışan arabaların yavaş olduğu, yeterince uzağa gidemediği, rahatlıkla şarj edilemediği vb. argümanlar artık geçmişte kaldı. Buna yönelik eleştiriler artık daha yeni, akıllı ve ayrıntılı bir karaktere bürünmüştür. Muhalifler argümanlarını iklim bilimi tarafından öne sürülen ahlaki temellerin içerisinde kurnazca gizleyerek, sanki elektrikle çalışan arabalar iklime karşı bir düşmanmış gibi sözlerini yeniden formülize ettiler. "Kurnazca" diyoruz; çünkü eğer bu doğru olsaydı ve elektrikle çalışan arabalar küresel ısınmayı daha da kötüleştirseydi, o zaman çevre adaletini savunan insanlar elektrikli arabalardan vazgeçerdi ve benzinli arabalarımızı kullanmaya devam ederdik.
Elektrikli arabaların benzinli araçlara nazaran çevreyi daha çok kirlettiği argümanın temeli, elektrikli arabalarda bu yazının yayınlandığı tarih itibariyle 100 kWh'lık dev bataryaların olmasıdır. Batarya imalatçıları, halihazırda var olan araba imalat zincirine yepyeni bir imalat hattı eklemektedirler. Dahası, bataryanın içindeki kimyasalları temin etmek için yapılan madencilik de yine işin içine ek bir süreci dahil etmektedir. Her ikisi de altyapı, kamyonlar, havalandırma, işe arabayla giden çalışanları ve buna benzer şeyleri gerektirmektedir. Bu iddiaya göre, arabanın normal üretimine bir de bataryayı ve ek batarya malzemelerini ilave etmek, aracı üretirken salınan sera gazları ikiye katlamaktadır.
Bu argümanın ikinci kısmı ise, elektrikli araçların ihtiyaç duyduğu elektriğin üretim yöntemleriyle ilgilidir. Elektrikli arabanızdaki dev bataryayı şarj etmek için kullanılan elektrik, çoğu durumda geleneksel enerji santrallerinden gelmektedir. Dolayısıyla elektrikli bir araç kullanıyor olsanız da halen kömür ve petrole dayalı olarak, herkes gibi fosil yakıt kullanmış oluyorsunuz. Ama buna ek olarak bir de aracınızın batarya imalat salınımlarını ilave ettiniz - ki bu da sizi sera gaz salınımları açısından sıradan bir Ford F-150 sürücüsünden daha kötü bir insan yapmaktadır. Bu iddiaya göre sürdüğünüz her bir kilometrede içten yanmalı motora sahip bir arabayla benzer oranlarda sera gazlarına katkıda bulunmaktasınız.
Bizi yanlış anlamayın: Her iki iddia da, en azından temel gerçekler açısından bakıldığında, az çok doğrudur. Elektrik araçların batarya üretimi, içten yanmalı bir araca kıyasla sera gazlarına daha çok sebep olmaktadır. Elektrikle çalışan arabaların kullandığı elektriği üretmek de fosil yakıtların kullanımını gerektirmektedir. Bunlar doğru! Ancak bu iddialarda doğru olmayan şey, verilerin sunuş biçimidir. Daha da önemlisi, bu anlatımın dışında tutulan diğer önemli kısımlardır. Hele ki en hatalı olan şey, bu verilerden yola çıkarak ulaştıkları nihai sonuçtur. Yani elektrikle çalışan arabaların çevre için daha kötü oldukları iddiası... Yazının ilerisinde bu gerçeklere değineceğiz.
Bu iddiaların yer aldığı makalelerin yazarlarının araştırmacı bilim insanları değil, sadece bir beyin takımı, yani "think tank" olması şaşırtıcı bir durum değildir. Bir diğer deyişle, ödediğiniz paraya göre öne sürmelerini istediğiniz sonuçları gösteren sözde-bilimsel araştırmaları yazan profesyonel laf cambazlarıdır. Bu tür makalelerin en önemli ikisi, İsveç'teki IVL İsveç Çevre Araştırma Enstitüsü ve Almanya'daki Ifo Ekonomik Araştırma Enstitüsü tarafından yazılmış ve WattsUpWithThat.com gibi iklim bilimini reddeden sitelerle Breitbart organizasyonu gibi fosil yakıt yanlısı sözde-haberci internet sitelerinde yayınlanmıştır. Bu raporları gerçek bilim haberlerinde göremezsiniz ve bu da size rapor içeriklerinin bilimsel olup olmadığına dair bir fikir verecektir.
Yine de, eğer elektrikle çalışan arabalar gerçekten sera gazları salınımı konusunda en kötüsü olsaydı o zaman bu onlara karşı geçerli bir argüman olur muydu ve bu durumda fosil yakıtlarımızı kullanmaya devam mı etmeliyiz?
Bu argümanın bir benzerini nükleer enerji santrallerin inşaatında kullanılacak kamyonlar, traktörler, beton ve benzeri şeyler fosil yakıt karbon salınımına neden olduğu için bu santrallerin inşaatına karşı çıkan bir makalede rastlamıştık. İlk bakışta bu mantıklı bir argümana benzemektedir, ancak resme daha geniş bir açıdan bakmak gerekmektedir.
Diyelim ki her gün karşı tarafa geçmek için nehrin içinden geçmeniz gerekiyor ancak ıslanmaktan nefret ediyorsunuz. Bu durumda, bir köprünün inşa edilmesi gerektiğini düşünebilirsiniz. Ancak bu inşaatı yapabilmek için de uzun bir süre boyunca suyun içinde durmanız gerekiyor, bu nedenle köprü yapmamaya karar veriyorsunuz. Bu, sizce akıllıca bir karar mıdır? Elbette değil; çünkü onu inşa ettikten sonra bir daha asla ıslanmanıza gerek kalmayacaktır. Benzer şekilde kamyonları ve traktörleri zaten kullanıyorduk ve fosil karbon salıyorduk. Biraz daha kullanmaya devam edip nükleer santrali inşa etmek, bizim elektrikle çalışan kamyonları ve traktörleri şarj ettirecek enerjiye sahip olmamızı sağlar. Uzun vadeli kârlar, her zaman kısa vadeli yatırımlar yapmaya değerdir.
Aynı mantık elektrikli arabalar için de geçerlidir: Elektrikle çalışan araba ve bataryaların üretimi fosil karbon salınımında net bir artışa neden olsa da buna değerdir; çünkü ne olursa olsun, bu süreçte fosil yakıtlı altyapıdan bütünüyle elektrik-bazlı bir altyapıya geçmek için gerekli bir adımdır. Genellikle bir şeyleri iyi bir şekilde yapmayı öğrenmek için önce onları kötü de olsa yapmayı başarmamız gerekir.
Yine de, lafı çok dolandırmadan sadede gelelim. Bir elektrik arabanın ömrü süresinde içten yanmalı bir araca oranla daha fazla sera gazı salınımına neden olduğu iddiası %50 algıda seçicilik ve %50 uydurmaların birleşiminden kaynaklanmaktadır. Bu argümanın işe yaraması için tek yol şudur: Eğer imalatta kaynakları en çok tüketen, en büyük bataryalı bir elektrikli araba alırsanız, eğer elektrikli arabayı en az verimle kullanırsanız, eğer elektrik arabayı batarya gücü açısından en kötü hava koşullarında kullanırsanız, eğer sadece kömür ya da petrolle üretilen elektrikle şarj ederseniz, eğer son kullanım tarihinde bataryayı düzgünce yeniletmezseniz ve eğer en küçük ve en hafif içten yanmalı arabaya kıyasla en büyük bataryalı elektrik arabasını seçerseniz, ancak o zaman bir içten yanmalı araca kıyasla elektrikli arabanız ömrü boyunca daha çok sera gazı salınımına neden olaca...
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Yok yok, durun, cevap yine "hayır". En kötü senaryoda bile en verimli içten yanmalı araca oranla elektrikli arabalar yine öndedir. Durumu elektrik arabamız aleyhine çevirmek için yapacağımız tek şey, elektrikli arabamızı hiç kullanamadan bir kazaya karışıp onu servis dışı kılmamız olurdu. Çünkü elektrikli arabanızı kullanmaya başladığınız andan itibaren denge diğer yöne doğru kaymaktadır.
Tüm sayılar kıyaslandığında, elektrikli arabayla içten yanmalı bir arabanın imalatı arasındaki tek büyük fark, dev elektrikli bataryadır. Bundan dolayı her iki araç da üretim hattında ilerlemeye başladıktan sonra elektrikli araba imalatının içten yanmalı araca kıyasla daha çok sera gazına neden olduğu doğrudur. Hatta tam sayı vermek gerekirse, batarya üretimi sırasında salınan sera gazlarının oranı, bataryanın boyutuna bağlı olarak içten yanmalı motorların üretiminden %15 ila %68 daha yüksektir. Ancak arabanın ömrünün sonlarına doğru bu ilişkilendirme tersine dönmektedir. Orta boyutlu bir elektrikli araba içten yanmalı bir arabaya kıyasla sadece %49 oranında sera gazı salınımına neden olur ve daha büyük boyutlu bir elektrik arabası da içten yanmalı muadilinin sadece %47'si kadar salınıma neden olmuştur. Kısacası, tüm ömrünü göz önüne aldığımızda içten yanmalı araçlar elektrikli arabalara kıyasla iki kat oranında sera gazı salınımı yapmıştır.
Elektrikli arabaların salınım konusunda içten yanmalı araçların yarısı kadarına bile sebep olmasına şaşıranlarınız olabilir; ancak unutmayın: Bunun nedeni, o elektriği üreten fosil yakıt enerji santrallerinin halen var olmasıdır. Büyük çaplı ekonomiler, en verimsiz ve kirli durumlarda bile, birçok elektrikli arabaya yakıt veren tek ve devasa bir enerji santralinin, içten yanmalı araçlara oranla daha temiz olduğunu fark etmişlerdir; ancak nihayetinde o salınımlar yine de mevcuttur. Ortalama olarak elektrikle çalışan aracınızın elektriğini üretmek, elektrikli arabanızın sera gazlarına yaptığı toplam katkının %70'ini oluşturmaktadır. Ama elbette bu oran, arabanızı şarj ettiğiniz elektriğin yenilenebilir bir şebekeden ya da fosil yakıt kullanılarak üretilen bir şebekeden üretildiğine bağlı olarak oldukça değişken olabilir.
Buna bakmanın bir başka yolu da arabanızın üretiminden kaynaklı sera gazlarına olan katkı oranıyla eşdeğer olması için arabanızla kaç kilometre sürmeniz gerektiğidir. Arabanıza ve yakıtını nereden aldığınıza (yenilenebilir ya da fosit yakıtlardan) bağlı olarak bu sayı ABD'de 6.000 kilometreden 60.000 kilometreye kadar değişmektedir. Bu sayıyı geçer geçmez resmi olarak içten yanmalı bir arabaya göre yine daha temizsiniz.
Daha da iyi haberlerimiz var. Bu sayıları doğru yöne doğru yönlendiren tüm faktörler her geçen gün daha da iyi bir hale geliyor ve dolayısıyla o kırılma noktasını da giderek azaltıyor. Elbette buna birkaç yerel istisna olabilir, ancak yenilenebilir enerjinin yaygınlaşmasından dolayı güç şebekeleri geçen her sene ortalamada giderek daha temiz bir hale geliyor. İlk elektrikli araba bataryalarının geri dönüşüme girdiğini gördüğümüz bu dönemlerde, yenilerini üretmenin maliyetindeki ve etkisindeki azalışı görme konusunda henüz yolun çok başındayız. Üretim teknolojisindeki sürekli gelişmeler ile birleştirildiğinde, elektrikli arabaların üretiminden kaynaklanan yüksek sera gazı katkısı içten yanmalı arabalarınkine yaklaşmaya devam edecektir.
Bu konuda bize inanmanızı beklemiyoruz. Bununla ilgili kaynakları ve önerilen okumaları buradan bulabilirsiniz. Bütün bunların arkasındaki bilime dair bir özet versiyon da arıyorsanız, bu konuda Endişeli Bilim İnsanları Derneği (İng.: Union of Concerned Scientists) tarafından kaleme alınan ve bizim de önerdiğimiz 2015 tarihli makaleyi okuyabilir ve ücretsiz PDF olarak indirebilrsiniz: Cleaner Cars from Cradle to Grave: How Electric Cars Beat Gasoline Cars on Lifetime Global Warming Emissions (Tr.: Beşikten Mezara Daha Temiz Arabalar: Elektrikli Otomobiller Ömür Boyu Küresel Isınma Emisyonlarında Benzinli Arabaları Nasıl Yendi?)
Sonuç olarak, nehir ve köprü analojisine dönüş yapmak isteriz. Köprüyü inşa etmek sizi ne kadar ıslatırsa ıslatsın, onu inşa etmek nihayetinde sizin lehinize işleyecektir. Aynı zamanda onu kısa sürede inşa etmek de bir avantajdır, çünkü bu durumda toplamdaki net ıslanma oranınızdan daha düşük oranda ıslanacaksınız. Endişeli Bilim İnsanları Derneği'nin bu konuyla ilgili söylediklerinin hiçbirisiyle hemfikir değilseniz -ki bu, sizi ilgili alandaki yayın yapmış tüm bilim insanlarına karşı bir muhalif yapar- ve fosil yakıtı savunan beyin takımları tarafından öne sürülen tüm argümanlara katılıyorsanız bile, her birimizin elektrikle çalışan bir arabaya en kısa sürede geçiş yapması hepimizin adına bir avantaj sağlayacaktır.
Bu sonuca aykırı tek bir yol vardır, o da iklim bilimi ve insan-kaynaklı küresel ısınmayı tümüyle inkâr etmektir ki bu durumda Düz Dünya düşünce sürecine kapıldınız da diyebiliriz. Eğer bir Düz Dünyacı değilseniz de, o zaman en kısa sürede aracınızı bir elektrikli arabayla değiştirmeye gidin ve hep birlikte herkesin menfaati adına doğru yöne doğru ilerlemeye gayret edelim.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 25
- 17
- 5
- 4
- 3
- 3
- 3
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Skeptoid | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 06:03:49 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7922
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Skeptoid. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.