Hayır. Teori ile pratiği asla birbirine karıştırmayın. Teori, pratik dünyada olanların ideal şekilde modellenmesine dayanıyor. Tabii ki en temel düzeyde ideal olanı yerleştirdikten sonra, onun üzerine daha karmaşık modeller inşa ederek giderek daha gerçekçi teoriler geliştirebiliyorsunuz. Ama bir model ne kadar çok varsayımda bulunuyorsa, gerçekten de o kadar uzaklaşıyor demektir.
Ortaokul matematiğiyle öğretilen oran orantı, gerçek dünyada olabilecek şeyleri modellemiyor; sadece size matematiksel bir olgu olarak "oran" ve "orantı" kavramlarını, gündelik hayattan kelimeler kullanarak öğretmeyi hedefliyor. Yoksa hiç kimse ortaokul çocuklarının inşaat lojistiği konusunda gerçekçi analizler yapmasını beklemiyor.
Mesela verdiğiniz örnekteki varsayım, işin verilmesiyle işin yapılması arasında hiçbir engel olmaması. Halbuki 2.6 milyon insanı bir araya getirdiğinizde, bunların arasındaki sorunlar, fiziksel olarak kaplayacakları alan, yapılacak işin olduğu lokasyona aynı anda erişimin imkansızlığı gibi gerçek dünyada karşımıza çıkan faktörler işin içine girdikçe, oran/orantı da verdiğiniz örnekteki kadar basit olmaktan çıkıyor.
Elbette, dediğim gibi, bu ekstra karmaşıklığı ve sorunları da modellerinize dahil edebilirsiniz. Mesela aynı soruya, işçi sayısı 2 katına çıktıkça işi yapmanın ve organize etmenin zorlaşmasından ötürü süredeki kazancın yarıya düştüğünü varsayabilirsiniz (bunu, gerçek inşaatlardan veri toplayarak daha gerçekçi sayılarla da yapabilirsiniz, "deney yapmak" ve "veri toplamak" bilimde bu yüzden önemli). Bu sayılarla gidecek olursak:
- 1 işçi 2.6 milyon saniyede yapıyor.
- 2 işçinin 1.3 milyon saniyede yapmasını beklerdik; ama kazancın yarıya düştüğünü varsaydığımız için sürenin 1.95 milyon saniyeye düştüğünü varsayıyoruz.
- 4 işçiyle süre aslında süre 650.000 saniyeye düşecekti; ama 4 işçinin lojistiğinden ötürü süre 1.625 milyon saniyeye düştü.
- 8 işçiyle süre aslında 325.000 saniyeye düşecekti; ama gerçekte 1.4625 milyon saniyeye düştü.
Bunu matematiksel bir seri kullanarak şöyle ifade edebiliriz:
Mesela 1024 (yani 210, dolayısıyla ) işçi olduğunda, süre 1024'te biri olan 2539 saniyeye değil, sadece 1.3 milyon saniyeye düşerdi. Bu durumda, 2.6 milyon işçiye karşılık gelen değerinde, iş süresi basit oran/orantıdan beklediğimiz gibi 1 saniyeye düşmek bir yana dursun, hala 1024 işçi ile aynı sürede, yani 1.3 milyon saniyede kalırdı. Görebileceğiniz gibi, belli bir noktadan sonra işçi eklemek artık süreyi etkilememeye başlıyor.
Tabii ki gerçek hayat bundan bile karmaşık, çünkü muhtemelen işçi sayısının artışıyla iş süresinin azalması bu kadar basit bir ilişkiye sahip olmayacaktır. Ve tabii ki bu, işin büyüklüğünün geometrisine de bağlı. Bir ev inşa etmekle bir köprü veya şehir inşa etmek farklı sonuçlar ve yaklaşımlar gerektirecektir, çünkü farklı projelerde aynı anda ne kadar çok sayıda işçinin çalışabileceği de sonucu etkileyecektir.