"Silisyum Vadisi": Çok da Doğru Olmayan ama Yaygın Olarak Kullanılan Bilimsel Terimler
Benzin istasyonlarında sadece benzin satılmaz. Mazot ve LPG gibi yakıtlar da satılır. Akaryakıt istasyonlarına genel kabul olarak "benzin istasyonu" da denmesi gibi, bilimde de geleneksel olarak koyulan bir ismin veya terimin, yanlış olduğu daha sonradan ortaya çıksa da kullanılmaya devam etmesi gibi nadir ama çok önemli bir gelenek vardır. Bu durum bazen şaşırtıcı durumların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu yazımızda, dilimize yerleşmiş olmasına ve bilimde genel geçer olarak kabul ediliyor olmasına rağmen özünde pek de doğru olmayan veya yanlış kullanılan terimlerin sadece birkaçına değineceğiz.
DNA ve RNA: Çekirdek Asitleri Mi?
DNA ve RNA, nükleik asitlerdir. 1869 yılında Friedrich Miescher, hücre çekirdeğinde bulunan DNA molekülünü izole etmeyi başardı ve bunun hücre çekirdeğine özgü bir molekül olduğunu düşünüp nükleik asit (çekirdek asidi) adını verdi. İlerleyen yıllarda RNA’nın da izole edilmesiyle bu adlandırma yanlışlanacaktı. Çünkü RNA, sadece hücre çekirdeğinde değil, diğer organellerde de bulunabiliyordu. Aslında "çekirdek asitleri", çekirdeğe özgü değillerdi! Ancak bilim insanları, artık oturmuş olan "nükleik asit" terimini kullanmaya devam ettiler.
Organikse Koy Sepete! Ama "Organik" Ne?
Bir diğer dikkate değer bir terim ise “organik” terimidir. Bu o kadar yerleşmiş bir terimdir ki, kimyanın belki de en önemli dallarından biri olan organik kimyanın adı bile olabilmiştir. Organik kimyanın lakabı “karbon kimyası”dır. İşler burada biraz karışıyor. Çünkü yine bilim tarihindeki bir gelenek yüzünden tüm karbon bileşikleri organik bileşik olarak sayılmıyor.
1800’lerin başından önce ortada bir "organik bileşik" tanımı elbette vardı. Bu tanıma göre organik bileşikler sadece canlılar tarafından üretilebilen, üretilmesi için bir çeşit “canlılık enerjisi” verilmesi gereken maddelere "organik maddeler" veya "organik bileşikler" deniyordu. 1828 yılında Friedrich Wöhler isimli bir kimyager tarafından, genel temayüllere ters düşse de, bu düşünce biçimi yıkıldı. Wöhler, o güne kadar yanlızca canlılar tarafından üretilebileceğine inanılan üreyi laboratuarında sentezlemeyi başarmıştı. Böylece o dönem bilim dünyasındaki dogmatik kabullerden biri olan "vitalizm" bir anda yok oldu. Vitalizm, canlı varlıkların cansız varlıklardan farklı bir mekanizmaya tabi olduklarını kabul eden bir dogmaydı. Çok az bilim insanı ve düşünür tarafından karşı çıkılıyordu. Ancak Wöhler’in üre senteziyle 1828 yılında tarihe gömülmüş oldu. Bugün net bir şekilde biliyoruz ki canlılık, bir çeşit cansızlık formudur ve kimyasal evrim sürecinde cansızlıktan evrimleşmiştir. Yani canlılık ile cansızlığın özü tamamen aynıdır.
İdrarın ana bileşenin ürenin sentezi, ironik bir şekilde bilim felsefesinde bir çığır açtığı gibi, terimsel bir hataya da yol açtı. O ana kadar organik bileşiklerin sadece “organ”lara sahip varlıklar tarafından sentezlendiği kabul ediliyordu. Organik bir bileşiğin laboratuarda yapay olarak sentezlenmesi, her şeyden önce sözcüğün kendi tanımıyla çelişiyordu. Ancak bilim insanları bu tanımı kullanmaya devam ettiler. Bugün karbondioksit, karbonmonoksit, siyanür gibi bir iki istisna dışında, tüm karbon bileşikleri organik kimyanın konusudur. Karbondioksit, karbonmonoksit, karbürler ve siyanürün, karbon içermesine rağmen neden organik bileşik sayılmadığı ise yine geleneksel temayülleri devam etmesidir.
Organik bileşiklerin tam bir tanımı olmamasına rağmen, ancak genel olarak içinde bir adet karbon-hidrojen bağı veya karbon-karbon bağı bulunan bileşiklere organik bileşik denmektedir. Ayrıca hidrojen ile yer değiştirebilen halojenlerin bulunduğu halojen-karbon bileşikleri de organik kimya konusudur. Bu da plastik şişeden, asprine; boyadan buzdolabı gazına kadar çevrimizde gördüğümüz, kullandığımız bir çok şeyi “organik” yapar.
Termodinamiğin Sıfırıncı Kanunu
Bir şeyin sıfırıncı kanunu olması mantığa ters gelse de, mecazi anlamına baktığımızda, belirmek istediği şey aslında çok iyi anlaşılır. Sıfırıncı kanun, yani orijindeki kanun, başlangıç kanunu anlamına gelir. Termodinamiğin birinci, ikinci ve üçüncü kanunlarından daha sonra keşfedilmesine rağmen, her birinden daha temel bir kanun olduğu için en başa alınması gerekir. Bilim insanları, zaten dile yerleşmiş olan "Termodinamiğin 1. Kanunu"nu kaydırarak, yine dile ve bilimsel literatüre yerleşmiş olan "Termodinamiğin 2. Kanunu" haline getirmememek için, sonradan keşfedilen ve daha temel olan kanunu en başa alarak "Termodinamiğin Sıfırıncı Kanunu" demişlerdir. Şu anda tüm bilim camiasının tek umudu, Sıfırıncı Kanun'dan da temel bir kanunun keşfedilmemesidir. "Termodinamiğin Eksi Birinci Kanunu" kulağa hiç de hoş gelmemektedir! Şaka bir yana, bu kanunların neler olduğunu ve evrimsel biyoloji ile ilişkisini öğrenmek için buradaki makalemizi veya kitabımızı okuyabilirsiniz.
Türkçenin Azizliği: Nedir Şu "Silikon"?
Dilimizde sıklıkla hatalı biçimde kullanılan ve belki de en gülünç olan örnek, San Francisco’da bulunan ve bilgisayar teknolojileri merkezi halini almış Silisyum Vadisi’dir. "Silisyum Vadisi mi, o da ne?! Doğrusu Silikon Vadisi değil mi?" diye sorabilirsiniz. Silikon Vadisi, malesef yanlış bir çeviri sonucu dilimize yerleşmiştir ve asla çıkmayacak gibi görünmektedir. Bu, biraz da özeleştiri yapmamız gerekirse, Türkçe’yi bir bilim dili haline getiremeyen bizlerin suçudur. Silikon Vadisi, bilimi yeterince üretemememiz ve bu konuda hep dışarıya bağlı olmamızın belki de en açık göstergesidir.
İngilizcede birbirine çok karışan iki kelime vardır: "Silicon" ve "silicone". Okunuşları neredeyse birbirinin aynısıdır. "Silicon", atom numarası 14 olan bir element iken silicone bu elementin ketonudur. Bu yüzden sonuna keton olduğunu belirten ‘–one’ eki getirilmiştir. Ketonun ne olduğu bu etapta çok önemli olmasa da, organik kimyanın bir konusu olduğunu belirtebiliriz.
Kısacası sonunda "e" harfi bulunan bu kelime bizim su sızmasın diye sıktığımız silikonun İngilizcesidir. Sonunda "e" olmayan kelime ise bilgisayar çiplerinin içinde bulunan “silisyum” elementinin karşılığıdır. Yani periyodik tabloda İngilizce "silicon" olarak geçen element, Türkçede "silisyum"dur, "silikon" değil. Biz silisyum ve silikon terimlerini Fransızcadan aldığımız için, eğer bu teknoloji vadisi Fransa’da olsaydı asla böyle bir çeviri hatası olmayacaktı. Silisyum Vadisi diyecektik.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Silisyum (ing. Silicon, fra. Silicium) bir elementken, silikon (ing. Silicone, fra. Silicone) bir silisyum bileşiğidir. Belki herkes için değil ama kimyacılar için Silikon Vadisi lafı, bilgisayar teknolojisinden çok duşakabin izolasyon teknolojisini akla getiriyor!
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 12
- 7
- 3
- 3
- 2
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/11/2024 12:28:53 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3956
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.