Şiddet Türleri ve Empati ile Karşılıklı Bağımlılığın Rolü Nedir?
Şiddet türleri ve empati ile karşılıklı bağımlılık ile ilişkisi nelerdir?
Amerikan Psikoloji Birliği Sözlüğüne göre şiddet, insanların diğer insanlara veya mülklere zarar verme amacıyla düşmanlık ve öfkenin fiziksel kuvvet kullanılarak ifade edilmesidir.[1] Bu davranış, hayvanlar aleminden insanlara, en modern toplumlardan en ilkel kabilelere kadar doğanın her yerinde görülür.
Tarih boyunca, farklı kültürler ve toplumlar şiddeti çeşitli şekillerde deneyimlemiş ve bu olguya farklı yaklaşımlar geliştirmiştir. Şiddet, sadece bireysel düzeyde değil, aynı zamanda toplumsal ve uluslararası düzeyde de önemli sonuçlar doğurabilir. Bu yazıda, şiddetin farklı türlerini detaylı bir şekilde inceleyecek aynı zamanda empati ve karşılıklı bağımlılığın şiddet üzerindeki etkilerini tartışacağız. Empati ve karşılıklı bağımlılık, şiddeti azaltma potansiyeli taşıyan önemli unsurlar olarak ele alınacaktır.
Şiddet Türleri Nelerdir?
Sosyal Psikolog Roy Baumeister’a göre şiddet türleri dört ana kategoriye ayrılmaktadır.[2] Ancak Steven Pinker, Baumeister’ın tanımladığı kategorilerden birini ikiye bölerek toplamda beş farklı şiddet türü olduğunu savunmuştur.[3] Bu yazıda, şiddetin araçsal, hakimiyet, intikam, sadizm ve ideolojik olmak üzere beş türü incelenecek ve her dinamikleri ele alınacaktır.
Araçsal / Yırtıcı Şiddet
Şiddet türlerinden ilki olan araçsal şiddet, diğer kişiyi incitme niyeti taşıyan ancak incitmenin acı vermekten başka bir amaca hizmet ettiği bir tür saldırganlıktır. Kurbana karşı hiçbir düşmanlık içermeyen bu şiddet türünde fail hedefine ulaşmak amacıyla şiddet uygular. Banka soygunu sırasında bir polis memurunu vurmak, hırsızlık sırasında ev sahibini bıçaklamak ve tecavüz kurbanını boğmak gibi eylemler gibi eylemler bu şiddet türünün altına girer.
Araçsal şiddet psikolojisinin temelinde yatan gerçek, akıl yürütme kapasitesinin ve ahlaki çekinceler ile kendini kısıtlama yetisinin otomatik olarak devreye girmemesidir.[3] Özellikle psikopati ile ilişkilendirilen bu özellikler bireyin araçsal şiddete başvurmasında rol oynar. Cornell ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada bir veya daha fazla araçsal şiddet eylemi gerçekleştiren suçluların, yetişkin bireylerin psikopatisini ölçmekte kullanılan PCL-R (Psychopathy Checklist-Revised) testinde şiddet davranışları sadece reaktif olan suçlulara göre daha yüksek skorlar elde ettiği görülmüştür.[4]
Hakimiyet
Hakimiyet şiddet türü aslında belirli bir kaynağın tehlikede olması nedeniyle, onu korumak için yapılan bir şiddet türü değildir. Bireyin kendini savunmaya istekli olduğunu ve bunu başarabileceğini gösteren bir ün elde etmek, tehditlerin boş olmadığını kanıtlayabilmek yani "Benimle uğraşma!" mesajını vermek için yapılır. Araçsal şiddetin aksine burada risk altında olan şey bir kaynak değil, meta bilgidir.[3]
Bireyin ne kadar güçlü olduğunun bilinmesi, ona bulaşılmaması gerektiğinin bilgisi risk altında olan yegâne şeydir. Bu bilgi zıt görüşler tarafından çürütülebilir, bu yüzden kamuoyu alanında sık sık güç mücadelesi yaşanır. Özellikle bir "onur kültürüne" sahip olan toplumlarda bu mücadele şiddete dönüşebilir. Amerika'da sokak şiddeti üzerine yapılan bir araştırmada, belirli bir şeref kodunu kabul eden bireylerin şiddet davranışında bulunma olasılığının diğer gruplara göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.[5]
Onur kültürleri incelendiğinde ekonomik açıdan tarıma dayalı, işbirlikçiliğin daha yüksek olduğu toplumlardansa hayvancılığa dayanan, bu sebeple mülklerini korumak adına her an tetikte olmaları ve küçük tartışmalarda bile "sert erkek" olmaları gereken topluluklarda bulunduğu görülmüştür.[6]
Ek olarak Cohen ve Nisbett ekonomik açıdan tarıma dayalı bir topluluk olan Kuzey Amerikalı genç erkekler ile geçimlerini daha çok hayvancılıkla sağlayan, Güney Amerikalı erkekleri karşılaştırmıştır.[7] Deneyde katılımcılara yanlışlıkla çarpan bir işbirlikçiye verilen tepkiler gözlemlenmiştir. Sonuçlara göre Güney Amerikalı Erkekler, Kuzeylilere göre daha fazla saldırgan tepki vermişler ve hakarete uğradıklarını düşündükleri için böyle bir davranışta bulunduklarını söylemişlerdir.
İntikam
Şiddetin üçüncü türü bireyin kendisine verilen zarar karşılığında şiddet uygulama davranışı olarak açıklayabileceğimiz intikam dürtüsüdür. İntikam dürtüsünü tetikleyen zarar her zaman fiziksel olmak zorunda değildir. Sosyal acı olarak adlandırabileceğimiz kişinin reddedilme, terk edilme, dışlanma veya hakarete uğramasının yol açtığı acı da intikam dürtüsüne yol açabilir.
Eisenberger ve Libermann’ın yaptığı FMRI araştırmasında başkalarıyla oyun oynayan ve ardından dışlanan katılımcıların beyninde iğne batması, elektrik şokları veya deneysel olarak verilen başka fiziksel acılar yaşadığında görülene benzeyen şekilde aktivasyon görülmüştür.[8] Sosyal acının bu kadar incitmesinin sebebi evrimimizde yatıyor. İnsan bebekleri çok aciz doğdukları ve bakıma ihtiyaç duydukları için yalnızlık onlar için ölümcüldür. Beynimiz bu şekilde evrimleştiği için yalnızlık, reddedilme, dışlanma gibi sosyal ilişkilerin kopuşu veya terk edilişi bize bu kadar acı veriyor.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
İntikam dürtüsüne hatta intikamın intikamı doğurduğu kısır döngülere yol açan bir başka sebep ise Pinker’ın Ahlaki Değerlendirme Uçurumu olarak adlandırdığı kavramdır.[3] Bu kavram insanların kendilerine verilen bir zararı gözlerinde büyütme, başkalarına verdikleri zararı ise küçümseme eğilimine sahip olması olarak açıklanabilir. Bu sebeple verilen ilk zarara karşılık yapılan misilleme diğer birey için kendi verdiği zarardan daha büyük bir zarar olarak değerlendirildiği için ilk zararı veren kişi tekrardan intikam almaya çalışır ve bu süreç, her iki tarafın da sürekli intikam almaya çalıştığı bir kısır döngüye dönüşür.
Bir örnek verecek olursak kavga eden iki çocuğu düşünelim. Kavgayı başlatan kişi Ali olmasına rağmen Mehmet’in verdiği tepkinin kendi tepkisine göre aşırı olduğunu değerlendiren Ali "Benim vurduğumdan daha sert vurdu!" diye düşünerek tekrardan Mehmet’e vurması, Mehmet’in de yine aynı şekilde düşünerek Ali’ye karşılığını vermesi, yani intikam alması Ahlaki Değerlendirme Uçurumunun bir örneğidir.
Shergill ve arkadaşlarının yaptığı parmak itme deneyi bunun başka bir örneğidir.[9] Deneyde katılımcılar parmaklarını bir çubuğun altına koyarak itme kuvveti hissediyorlar. Katılımcılardan hissettikleri bu itme kuvvetine eş değer bir itme kuvvetini parmakları ile ikinci katılımcıya aktarmaları isteniyor. Ardından ikinci katılımcı hissettiği kuvveti ilk katılımcıya aktararak birbirlerine kuvvet uygulamaya sırasıyla devam ediyorlar. Deney sonuçları gösteriyor ki tamamlanan 8 turun ardından oluşan son kuvvet, ilk kuvvetten yaklaşık olarak 18 kat daha büyük. Bunun sebebi yukarıda açıkladığımız üzere bireylerin kendilerine uygulanan "zararı" (bu deneyde kuvvetin) abartması, kendilerinin uyguladığı "zararı" ise hafife almasıdır.
Sadizm
Dördüncü şiddet türü; sadizm, yani başkasına verilen acıdan zevk alma dürtüsüdür. Seri katillerin sayısı giderek azalmasına ve oldukça seyrek görülmesine rağmen ilgi çekici olmaları nedeniyle sadizm denince aklımıza direkt onlar geliyor.[10], [11] Fakat sadizm araçsal şiddet sırasında da ortaya çıkabilir. Örnek olarak cezalandırmak amacıyla yapılan işkencelerden zevk almak verilebilir. Sadizmin doğamızda olduğunu gösteren 4 adet güdü vardır:
- "Macabre" denilen, canlıların kırılganlığı karşısında marazi bir büyülenmeye yol açan his.[3] Çocukların böceklere işkence yapması buna örnek gösterilebilir.
- Hakimiyet güdüsü
- İntikam güdüsü
- Cinsel sadizm
Ek olarak sadizmin gerçekleşmesi iki şeye bağlıdır: sosyal normların ortadan kalkması ve başkasına verilen zarardan zevk almak.
Sadizm hissini insanların beyinlerinde görmek de mümkündür. Takashi ve arkadaşlarının Japonya’da erkekler üzerinde yaptığı deneyde katılımcıların beyni MR görüntüleme cihazı ile incelenmiştir.[12] Katılımcılara bir teknoloji firmasında çalışmak isteyen fakat pek parlak öğrenci olmayan, mülakatları kötü geçen, görece kötü bir hayat yaşayan insanların yerine kendilerini koymalarını ve kendinden daha başarılı, uluslararası bir teknoloji firmasında çalışan, iyi bir hayat yaşayan eski arkadaşları ile karşılaştıklarını hayal etmelerini söylenmiştir. Kişiler kendinden daha başarılı bu eski arkadaşlarının bir dizi talihsiz olayla karşılaştıklarını ve başarısız olduklarını okuduklarında, araştırmacılar katılımcıların beyninde zevk alma, istek ve hoşlanma ile ilgili kısımların harekete geçtiğini gözlemlemişlerdir.
İdeoloji
Son olarak ideolojik şiddet türü, yırtıcı araçsal şiddetteki gibi bir amaca yöneliktir. Farklı olarak ideolojik şiddet daha büyük bir iyilik fikrine, idealist bir amaç uğruna yapılır.[2] Bu duruma verilebilecek en büyük örnek 20. yüzyıldaki otoriter rejimlerin yarattığı şiddettir. Nazilerin büyük acılara sebep olduğu Holokost fikrinin ardında da büyük bir ideale, ütopyaya ulaşma amacı vardır.
Peki nasıl oluyor da insanlar büyük bir ideal uğruna yıllardır birlikte yaşadığı farklı ırktan insanlara, arkadaşlarına, komşularına pişmanlık duymadan adeta tüm ahlaki normları kenara koyarak zarar verebiliyorlar? Bunun bir sebebi topluma uyum göstermek olabilir. Zimbardo’nun ünlü Stanford Hapishane Deneyinde de gösterildiği üzere insanlar kendilerine biçilen toplumsal rollere hızlı bir şekilde uyum sağlayarak uyumluluğu ahlaki bir yükümlülük olarak algılayabiliyorlar.
İnsanların bu tarz şiddet içeren ideolojik davranışları kötü hissetmeden yapmasının bir başka nedeni ise sosyal psikolog Leon Festinger’ın geliştirmiş olduğu bilişsel uyumsuzluk teorisi ile açıklanabilir.[13] Bilişsel uyumsuzluk teorisine göre birey psikolojik açıdan uyumlu olmayan iki bilişe sahip olduğunda (örneğin sigara içmenin kötü olmasının bilinmesine rağmen sigara içme davranışının devam etmesi gibi) bu uyumsuzluğu gidermeye çalışır.[14] Bu türden uyumsuzluğu ideolojik şiddet durumlarında azaltmak için yapılan söz konusu birkaç yöntem vardır:
- Örtmece yapmak bu yöntemlerden bir tanesidir. Bu davranışı verilen zararın, yapılan uç davranışın daha ahlaklı görünmesi için kelimelerle oynanması olarak tanımlayabiliriz. Bu yöntemi medyada oldukça sık görürüz. "etnik temizlik sivil zayiat, olağanüstü gözaltı" gibi eğip bükmeler örnek gösterilebilir. Mevcut durumun farklı bir kavramsal yorumunu öne çıkarırlar.[15]
- Kötü, ahlaksız, insanlık dışı davranışların yapılmasını sağlamanın ve dolayısıyla bilişsel çelişkiyi azaltmanın bir başka yolu da yapılacak eylemin zamana yayılmasıdır. İnsanlar yavaş yavaş, adım adım yaptıkları kötü davranışları normdan fazla uzaklaşmadıklarını düşünerek kabul ederler ve yaparlar.[16]
- Bu türden kıyımların yapılmasına, normdan uzaklaşılmasına hizmet eden başka mekanizma ise sorumluluğun yayılmasıdır. Sorumluluk hissetmeyen bireyler bu türden davranışları yapabilirler. Nazi Almanya’sında da olduğu gibi yapılan eziyetlerin faillerine gerekçeleri sorulduğunda yalnızca astların üstlere uymasıyla yani sorumluluğun dağılmasıyla açıklamışlardır.[17]
- Ahlaki mekanizmaları askıya almanın bir diğer yolu araya mesafe koymaktır. İnsanlar sadist hislerle davranmadığı sürece yakın mesafeden zarar vermekten hoşlanmazlar.[3] Milgram deneyinde de katılımcı şok vereceği katılımcı ile aynı odaya getirildiğinde en yüksek şok düzeyine çıkan katılımcı oranı üçte bir oranında azaldığı görülmüştür. Adı, yüzü hikayesi olan birine zarar vermek bu sebeple zordur.
- Mağduru aşağılama, insanlıktan çıkarma, şeytanlaştırma, kişinin kurbanlara yönelik bu şiddeti normalleştirmesine, bilişsel uyumsuzluğunu azaltmasına neden olabilir.
Sonuç olarak, şiddetin çeşitli türleri ve motivasyonları incelendiğinde, her birinin kendine özgü psikolojik ve sosyolojik dinamiklere dayandığı görülmektedir. Araçsal şiddet, hakimiyet, intikam, sadizm ve ideolojik şiddet, bireylerin ve grupların farklı güdülerle ve amaçlarla şiddete başvurabileceğini göstermektedir. Bu çeşitlilik, şiddeti önleme ve azaltma çabalarının da kapsamlı ve çok yönlü yaklaşımlar gerektirdiğini ortaya koymaktadır.
Şiddeti Azaltıcı Etkenler
Her ne kadar şiddete eğilimli olmamıza neden olan biyolojik, psikolojik ve toplumsal faktörler bulunsa da tam tersi yönde şiddetten uzak durmamıza sebep olan birçok etken de mevcuttur. İnsanların şiddetten kaçınmasını sağlayan temel unsurlar arasında empati, karşılıklı ticaret, devletli toplum yapısı ve ulusal örgütler, ceza, özdenetim ve ahlaki normlar yer alır. Bu unsurlar, bireylerin ve toplumların daha barışçıl bir yaşam sürmelerini teşvik eden önemli mekanizmalardır. Bu yazıda empati ve karşılıklı bağımlılık faktörlerinin üzerinde durularak, bu faktörlerin insanları şiddetten nasıl uzak tuttuğunu ve barışçıl bir toplum inşa etmedeki etkilerini inceleyeceğiz.
Empati ve Karşılıklı Bağımlılık
Amerikan Psikoloji Birliği Sözlüğüne göre empati bir kişiyi kendi bakış açımızdan ziyade onların bakış açısından anlamak ya da o kişinin duygularını, algılarını ve düşüncelerini dolaylı olarak deneyimlemek olarak tanımlanıyor.[18] Kişinin kendisini başka birinin yerine koyması şiddetin azalmasına neden olabilir. Norma Feshbach, çocuklar için tasarladığı 30 saatlik empati eğitim programına katılan çocuklar ve eğitimi almayan çocuklara göre saldırganlık durumlarını karşılaştırdı.[19] Eğitimde çocukların kendilerini başkalarının yerine koyma becerisini geliştiren sorular soruldu, öyküler anlatıldı. Sonuçlar gösterdi ki programa katılan çocuklar, katılmayan çocuklara göre daha az saldırgan davranışlarda bulunuyordu.
İnsan türü olarak kendimize benzer karakterde insanlarla daha fazla empati kurarız. Dennis Krebs bunu açıklamak için katılımcılara 2 farklı kişinin elektrik şoku cezalı rulet oynayışını izletti.[20] Oynanan oyunda çift geldiğinde araştırmacılar tarafından yerleştirilmiş işbirlikçi katılımcının para kazandığı tek geldiğinde ise elektrik şokuna tabi tutulduğu şekilde kurgulandı. İzleyen asıl katılımcılara iki durumda rulet oynayan sahte katılımcılar farklı şekilde tanıtıldı. İlk durumda asıl katılımcılar ile işbirlikçi katılımcıların benzer ilgi alanlarından hoşlandığı, benzer bölümün öğrencileri olduğu, diğer durumda ise bambaşka iki farklı karaktere sahip öğrenciler oldukları söylendi. Katılımcıların kendilerine benzeyen işbirlikçi katılımcıların şoka tabi tutulduğu zamanlarda daha kötü hissettikleri, kalp atışlarının arttığı gözlemlendi. Hatta katılımcılardan bazıları şokun kendilerine verilmesini bile istediler.
Empatinin arttırılması karşılıklı bağımlılığa da bağlıdır. Karşılıklı bağımlılık bireylerin karşılıklı fayda etmek için birbirine ihtiyaçlarının olduğu durumdur .Tajfel’in Sosyal Kimlik Teorisine göre insanları zihnimizde iç-grup ve dış-grup olarak kategorize ederiz.[21] Bizim grubumuzdaki insanlara daha merhametli önyargısız yaklaşma eğilimindeyken, dış-gruptaki insanlara daha önyargılı, stereotipik şekilde yaklaşmaya eğilimindeyizdir. Bu önyargı karşı tarafı bize benzemeyen, bizden olmayan biri olarak algıladığımız için birbirimizin empati kurmasına engel olur. Bu süreci ortadan kaldırmaya, empati çemberimizi genişletmeye yani dış-gruptaki insanları iç-grubumuza eklemekte karşılıklı bağımlılık önemli rol sahibidir.
Muzaffer Şerif ve arkadaşlarının yaptığı çalışma karşılıklı bağımlılığın grup çatışmasını ortadan nasıl kaldırabileceğini gösteriyor.[22] Robbers Cave isimli erkek izci kampında yapılan çalışmada çocuklar rastgele bir şekilde Kartallar ve Çıngıraklı Yılanlar isimli iki gruba atandı. Her iki grupta da iş birliği oluşturulmuş ardından grup çatışması için bir senaryo kurgulandı. İç-grup dış-grup çatışması yaratıldıktan sonra bu çatışmayı eski haline çevirmek adına araştırmacılar rekabetçi oyunları ortadan kaldırıp iki grubun birlikte vakit geçirmelerini sağladılar. İşe yaramayan bir dizi yöntemin ardından Şerif ve arkadaşları çözümü bulmuştu: karşılıklı bağımlılık. Araştırmacılar yalnızca iki grubun birbiriyle yardımlaşarak çözebilecekleri acil durumlar yaratarak (örneğin su şebekesi arızası, kamp kamyonunun bozulması) grupların tekrardan iş birliği yapmasına sebep verdiler. Bu acil durumların çözümlerinden sonra iki grup arasındaki gerginlik azaldı, yeniden arkadaşlıklar başladı ve çocuklar tekrardan iyi anlaşmaya başladılar.
Ek olarak Elias’ın Uygarlık Süreci kitabında bahsettiği ve yine karşılıklı bağımlılığın bir türü olan serbest ticaret de şiddetin azalmasına neden oluyor.[23] Her ne kadar toplumun büyük bir kısmı geçmişten bu yana şiddetin azalmadığını düşünse de Ortaçağdan bugüne şiddet trendi sürekli olarak azalma eğilimindedir.[3] Bu eğilimde feodal, toprağa dayalı ekonomik yapının yerini ürünlerin değiş tokuş edildiği iki tarafın da fayda bulduğu serbest piyasanın alması, karşılıklı bağımlılığın artmasının rolü vardır. Oyun teorisine atıfta bulunarak açıklayacak olursak insanların 0 toplamlı yalnızca bir tarafın kazandığı diğer tarafın kaybettiği bir oyundan pozitif toplamlı her iki tarafın da fayda bulduğu bir oyuna geçiş yapmaları etkili olmuştur. Ürünlerini birbirine satan insanların, feodal sistemde olduğu gibi topraklarını işgal edip karşı tarafı tamamen yok etmesindense iş birliği yapıp ticarete, iş ortaklığına devam etmeleri şiddetin azalmasına neden olmuştur.
Sonuç olarak, empati ve karşılıklı bağımlılık, bireyler arasındaki şiddetin azalmasında önemli bir rol oynar. Empati, bir başkasının duygularını ve düşüncelerini anlamayı sağlayarak saldırganlık ve önyargıları azaltır. Araştırmalar, empati becerilerinin geliştirilmesinin ve karşılıklı bağımlılığın, bireylerin daha az saldırgan davranışlar sergilemesine ve gruplar arası önyargıların azalmasına katkıda bulunduğunu göstermektedir. Bu nedenle, empati ve karşılıklı bağımlılığı teşvik eden eğitim programları ve toplumsal yapılar, daha barışçıl ve uyumlu bir toplum yaratmada önemli araçlardır.
Sonuç
Şiddetin kökenleri ve farklı türleri incelendiğinde, insan davranışının karmaşıklığı ve bu davranışın çeşitli psikolojik, sosyolojik ve biyolojik dinamiklere dayandığı görülmektedir. Araçsal, hakimiyet, intikam, sadizm ve ideolojik şiddet gibi türler, bireylerin ve grupların farklı güdülerle şiddete başvurabileceğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, empati ve karşılıklı bağımlılık gibi unsurlar, şiddetin azaltılmasında önemli rol oynar. Empati, başkalarının duygularını ve düşüncelerini anlamayı sağlayarak saldırganlık ve önyargıları azaltırken, karşılıklı bağımlılık bireyler ve gruplar arasında iş birliğini teşvik eder.
Empati ve karşılıklı bağımlılığı teşvik eden eğitim programları ve toplumsal yapılar, daha barışçıl ve uyumlu bir toplum yaratmada kilit rol oynayabilir. Geçmişten günümüze şiddetin azalmasında bu unsurların etkisi göz ardı edilemez. Toplumlar arası ticaretin yaygınlaşması ve iş birliğinin artması, karşılıklı bağımlılığın en önemli örneklerinden biridir. Bu nedenle, daha barışçıl bir geleceğe ulaşmak için empati ve karşılıklı bağımlılık odaklı yaklaşımların benimsenmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, şiddeti anlamak ve önlemek için çok yönlü ve kapsamlı yaklaşımlar geliştirmek esastır. Empati ve karşılıklı bağımlılık, bu çabaların merkezinde yer alarak, toplumların daha uyumlu ve barışçıl bir şekilde yaşamasını sağlayacaktır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ G. R. Vandenbos. Apa Dictionary Of Psychology. Alındığı Tarih: 14 Temmuz 2024. Alındığı Yer: APA Dictionary of Psychology | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b R. Baumeister. (1997). Evil: Inside Human Violence And Cruelty. ISBN: 9780760724125. Yayınevi: Barnes & Noble.
- ^ a b c d e f g S. Pinker. (2019). Doğamızın İyilik Melekleri: Şiddet Neden Azaldı. ISBN: 978-6051719122. Yayınevi: ALFA Yayınları.
- ^ D. G. Cornell, et al. (2002). Psychopathy In Instrumental And Reactive Violent Offenders.. American Psychological Association (APA), sf: 783-790. doi: 10.1037//0022-006x.64.4.783. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Brezina, et al. (2004). The Code Of The Street. SAGE Publications, sf: 303-328. doi: 10.1177/1541204004267780. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. E. Nisbett. (2005). Violence And U.s. Regional Culture.. American Psychological Association (APA), sf: 441-449. doi: 10.1037/0003-066X.48.4.441. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Cohen, et al. (2007). Self-Protection And The Culture Of Honor: Explaining Southern Violence. SAGE Publications, sf: 551-567. doi: 10.1177/0146167294205012. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. I. Eisenberger, et al. (2003). Does Rejection Hurt? An Fmri Study Of Social Exclusion. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 290-292. doi: 10.1126/science.1089134. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. S. Shergill, et al. (2003). Two Eyes For An Eye: The Neuroscience Of Force Escalation. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 187-187. doi: 10.1126/science.1085327. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Beam. The Decline Of The Serial Killer.. (5 Ocak 2011). Alındığı Tarih: 14 Temmuz 2024. Alındığı Yer: Slate Magazine | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Häkkänen-Nyholm, et al. (2009). Finnish Sexual Homicides: Offence And Offender Characteristics. Elsevier BV, sf: 125-130. doi: 10.1016/j.forsciint.2009.03.030. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Takahashi, et al. (2009). When Your Gain Is My Pain And Your Pain Is My Gain: Neural Correlates Of Envy And Schadenfreude. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 937-939. doi: 10.1126/science.1165604. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Festinger. (1962). Cognitive Dissonance. Springer Science and Business Media LLC, sf: 93-106. doi: 10.1038/scientificamerican1062-93. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Aronson. The Social Animal Twelfth Edition. ISBN: 9781464144189.
- ^ S. Pinker. (2008). The Stuff Of Thought: Language As A Window Into Human Nature. ISBN: 9780143114246. Yayınevi: Penguin Books.
- ^ J. Glover. Humanity: A Moral History Of The Twentieth Century. ISBN: 9780300087154.
- ^ H. Arendt. Eichmann In Jerusalem: A Report On The Banality Of Evil. Yayınevi: Penguin Classics.
- ^ G. R. Vandenbos. Apa Dictionary Of Psychology. Alındığı Tarih: 14 Temmuz 2024. Alındığı Yer: APA Dictionary of Psychology | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. D. Feshbach, et al. Empathy And Education. (10 Ekim 2013). Alındığı Tarih: 14 Temmuz 2024. Alındığı Yer: MIT Press doi: 10.7551/mitpress/9780262012973.003.0008. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Krebs. (2006). Empathy And Altruism.. American Psychological Association (APA), sf: 1134-1146. doi: 10.1037/0022-3514.32.6.1134. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Tajfel. Human Groups And Social Categories: Studies In Social Psychology. ISBN: 9780521280730.
- ^ M. Sherif. The Robbers Cave Experiment: Intergroup Conflict And Cooperation. ISBN: 9780819561947.
- ^ N. Elias. (2016). Uygarlık Süreci / Cilt 1. ISBN: 9789754707861. Yayınevi: İletişim Yayınları.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 19:42:09 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18107
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.