"Şaman" ve Muadili Kelimelerin Etimolojisi: Farklı Toplumlar, "Şaman" Yerine Hangi Kelimeleri Kullandı? Bu Kelimeler Zaman İçinde Nasıl Değişti?
Zaman, mekan ve komşu kültürler; insanların sosyo-ekonomik hayatlarını etkilediği gibi kullandıkları kelimeleri de etkilemektedir. Bu nedenle "şaman" kelimesinin karşıladığı anlamı, farklı coğrafyalarda farklı kelimelerin karşıladığını söylemek mümkündür. Bu yazımızda, "Şamanizm Nedir? Şaman (veya Kam) Figürünün Şamanizm'deki Yeri Nedir?" başlıklı yazımızda kısaca değindiğimiz "Şaman" ve "Kam" kelimelerine farklı toplulukların aynı kişiyi ifade etmek için kullandıkları muhtelif kelimeleri ekleyecek ve bunları açıklamaya çalışacağız.
Şaman Kelimesinin Kökenine Dair Görüşler
Şaman kelimesinin kökenine dair muhtelif görüşler vardır. D. Banzarov (Buryat Oryantalist ve dilbilimci, ö. 1855) gibi bazı araştırmacılar mezkûr kelimenin kökeni için Mançu dilini veya Moğolcayı göstermektedir. Banzarov'a göre "şaman" terimi Tunguz dillerine ait olan Mançuca dilindeki saman kelimesinden neşet etmektedir.[1] Tunguzlar; Evenki veya Evenk olarak da adlandırılmasına karşın, resmiyette "Tunguz" olarak geçer. Kuzey Sibirya'ya dağılmış etnik bir gruptur.
M. Eliade de bu terimin Rusça vasıtasıyla Tunguzca "şaman" sözcüğünden geldiğini söyler.[2] Shirokogoroff (Rus antropolog, ö. 1939) da Batı dünyasının bu terimle ilk kez XVII. yüzyılda Tunguzlar ile ķarşılaşan Ruslar aracılığıyla tanıştığını ifade etmiştir. Yazar, ilerleyen yıllarda bazı araştırmacıların kimi Tunguz grupları arasında saman, haman olarak isimlendirilen kişilere rastladıklarını ifade ettikten sonra bu terimin batı dünyasına "şaman" olarak girmiş olduğunu ve bunun Tunguzlar'dan ödünç alındığını söylemiştir.[3]
M. Perrin de bu konuda "şaman" sözcüğünün Moğol dilbilim grubuna ait olan Tunguz diline ait Çaman kelimesinden geldiğini, herkesin uzlaştığı nokta olarak işaret eder.[4] Tunguzcada "kâhin, sihirbaz" gibi anlamlara geldiği düşünülen ve Batılı etnolog ve antropologlarca "rahip, büyücü, hekim, ruh avcısı" olarak tanımlanan "şaman" kelimesi, yukarıda değinildiği gibi XVII. yüzyılda Ruslar vasıtasıyla tanınır hale gelmiştir.[5]
Eberhard'a göre bütün Tunguz kavimleri için "Şamanizm" tipik bir olgudur.[6] Ancak yazara göre Kuzey'de yaşayanların hiçbirinde Şamanizm açıkça zikredilmemiştir.[6] Tunguz dillerinde "şaman" terimi için şu ifadeler geçmektedir:[3]
Kadın ve erkek olarak ruhların efendisi olan, kendi iradesiyle bu ruhları içine alma yetisine sahip olan ve güçlerini ruhlar üzerinde, bilinçli bir şekilde ruhlardan mustarip olan diğer insanlara yardım etmek için kullanan kişilere işaret eder. Bu yetenek, ruhlarla başa çıkabilmeyi sağlayan karmaşık ve özel metotlara sahip olmayı gerektirir.
Şaman kelimesinin Tunguzca etimolojisine dair bazı tartışmalı açıklamalar geliştirilmiştir. Perrin'e göre -Ça'dan (bilmek) türeyen kelime "çaman", "bilen insan" anlamındadır. Kelimenin kökenine dair başka bir görüş ise "sıçramak, dans etmek, coşmak" anlamına gelen bir fiil kökünden türediğidir.[4]
M. Hoppal,
- şa=bilmek
- şaman=bilen, bilgin
anlamına geldiğini ifade etmektedir. Yazara göre şaman, bilimiyle ve inancın gücüyle şaman ustalığının dil, müzik, hareket ve nesne dünyasını bir araya getirmektedir ve oluşturulan bu kompozisyonda her ayrıntının ayrı anlama sahip olduğundan bahsetmektedir.[7]
"Şaman" kelimesini Budizm'e dayandıran ve kelimenin Güney'de ortaya çıkıp Kuzey Asya'ya yayıldığını söyleyen araştırmacılara göre ise bu kelime Sanskritçede "dilenci rahip" veya "Budist rahip" anlamına gelen sramana/çramana, Pali dilindeki biçimiyle samana kelimesinden Çinceye şa-men (bilge kişi) biçiminde geçmiş, Mançu-Tunguzcada şaman/haman şeklini almıştır.
Bu görüşün destekçileri, Orta Asya'daki Türk toplulukları tarafından benimsenen şaman inancının "Lamacılık" diye bilinen Budist inancın bu bölgelere yayılmasıyla ortaya çıktığını söylemiş olup şaman kelimesinin Budist kökenle bağlantısını ispatlamaya çalışmışlardır.[1], [5]
Bazı Rus yazarlara göre Tunguzca Xaman, Pali dilindeki Samana'dan ya da Sanskritçe Sharamana'dan türemiştir.[4] Abdülkadir İnan'ın haber verdiğine göre, F. A. Rosenberg Şahname'deki "şemen" (Buda rahibi) kelimesi sebebiyle "şaman" kelimesinin Hindistan'dan geldiği hakkındaki görüşünü delillendirmiştir. Firdevsi devrinde "şemen" ve çoğulu "şemenan"ın bugünkü "şaman" manasında değil, Buda rahipleri anlamında kullanıldığına dair görüşler de vardır.[8]
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Brill İslam Ansiklopedisi'nde "Şaman" kelimesine mana verilirken bilhassa Şehname olmak üzere Fars şiirine bir atıfta bulunulduktan sonra mezkûr kelime bu şiirlerde "putperest" olarak geçmekte ve "ateş" ile ilişkilendirilmektedir.[9] Ayrıca Arapçada Budizm'i ifade etmek için kullanılan "şe(ü)meniyye" kelimesinin de buradan geldiği kabul edilmiştir.[5]
Öte yandan bu görüşün karşısında olan araştırmacılar da bulunmaktadır. Örneğin B. Laufer (Alman antropolog, ö. 1934), şaman/saman kelimesinin Budizm'den alındığını kabul etmez. A. Ohlmarks (İsveçli yazar, çevirmen, dilbilim ve din bilimleri uzmanı, ö. 1984) da aynı şekilde kelimenin Sanskritçe kökenli olduğu görüşünü reddettiği gibi Budizm'de şamanlığa ait unsurların bulunduğunu ve bunlarda Kuzey bölgesinin tesirinin görüldüğünü söyler.[1]
Potapov da bu görüşün karşısındadır. Yazar, bilim insanlarının "Şaman" teriminin Tunguzlarda esas fonksiyonu hayvan kurban etmek olan din adamı anlamında kullanıldığını, Hintlilerin eski Budist dinlerinde ise hayvanları kurban etmenin yasak olduğu olgusunu gözden kaçırdıklarını söyler. Aynı zamanda Budistlerin eski Sanskritçedeki "cramana" kelimesiyle daha geç dönemlere ait Tunguz "şamana" kelimesinin aynı kökenli olduğu düşünülemeyeceğini çünkü kelimenin dini bir anlam taşıdığını ifade eder. Buna ek olarak bu kelimeyi sadece bazı Tunguz gruplarının kullandığını, diğer grup ve kabilelerde bu kelimenin bulunmadığını da ekler.[10]
M. Eliade "şaman" kelimesinin kökenine dair tartışmalar hakkında bazı bilgiler verir. Yazara göre, XIX. yüzyılda çoğu Doğu bilimcisi tarafından bu terimin Çince şa-men aracılığıyla Pali dilinde samana ve Sanskritçe çramana kelimesine bağlanarak açıklanması kabul edilmektedir. Ancak 1914 yılında J. Nemeth (Macar Türkolog ve tarihçi, ö. 1976) ve 1917 yılında da B. Laufer tarafından bu görüş reddedilmiştir.
Mezkûr bilginler bazı ses bilimsel denklik ve uygulamalara bakarak söz konusu Tunguzca kelimenin Türk-Moğol dil grubuna ait olduğunu kanıtladıklarını ifade etmişlerdir. Bu araştırmacıların argümanları ise şöyledir: Arkaik Türkçe'deki söz başı k' ünlüsü Tatarcada k, Çuvaşçada j, Yakutçada x, Moğolcada ts, ç ve Mançu-Tunguzcada s, s' veya ş olmaktadır. Dolayısıyla Tunguzca "şaman", Türk-Moğol dillerinin çoğunda tam da şaman kavramını ifade eden kam/qam teriminin sesbilimsel eş değerlisidir. Ancak G. J. Ramstedt (Finli oryantalist ve dilbilimci, ö. 1950), Nemeth'in ileri sürdüğü sesbilimsel yasanın yetersizliğini göstermiştir. Öte yandan, Toharcada (samane= Budist keşişi) ve Soğdcada (şmn= şaman) da benzer sözcükler bulunduğunun anlaşılması, bu terimin Hint kökenli olduğu varsayımını tekrar ön plana çıkardı.[2] Ancak Soğdca şmn olarak yazılan kelime ile şaman kelimesini ilişkilendiren araştırmacılara karşıt bir görüş olarak bu analojiyi kabul etmeyenler de bulunmaktadır. Bunlara göre şmn kelimesi Türkçe Turfan metinlerinde önceleri şamnu, şumnu olarak okunurken daha sonra şimna olarak tespit edilmiştir. Mana olarak ise "kötü ruh", "şeytan" anlamları verilmektedir.[1]
Asya'nın ortalarında ve kuzeyinde konuşulan öteki dillerde "şaman" kavramı için farklı ifadeler kullanılmaktadır: Yakutça ojun/oyun, Moğolca büga, boga (buge, bü) kelimeleri kullanılır.[2] Çuvaşlar yum, Kırgız-Kazaklar ise bakşı, bahsı veya baksı olarak ifade eder.[1] Bu kelime Samoyed dilinde tadıbey'dir.[5] Altayca kam, Yukagir dilinde alma, Türkmenlerce Perihan/Falbin olarak geçer.[11] Son olarak Hakaslar ise aynı kelime için kan'ı kullanır.[12] Kadın şamanları adlandırmak için ise farklı bir ifade bulunmaktadır: Bunu Moğollar udagan, Buryatlar odogon, Yakutlar udoyan olarak ifade eder.[2], [3] Kırgızlar ise Bübü (Bibi) olarak adlandırır.[11]
Sibirya Tatarları da (Tobol, Tar, Zabolotnı), her ne kadar aralarında yüzyıllar boyunca İslam dini yaygın olsa da "kam" (ham) kelimesini "Şaman" anlamında kullanmışlardır. Potapov bunlara ek olarak "oyun" kelimesinin Yakutlara Uygurlardan geçmiş olabileceğini düşünür. Buna delil olarak ise Uygur etnik grubunun Yakut etnik tarihinde yer almasını gösterir.[10]
Banzarov'a göre Şamanların çok eski bir mazisi bulunmaktadır. Orta Asya kavimleri arasında onların mevcudiyetine dair ilk doğrudan malumat, VI. Asır Çin kaynaklarında geçtiği düşünülür. P. Pelliot (Fransız Sinolog ve Oryantalist, ö. 1945) yine Çince bir metne dayanarak Mançuryada Cücen dilinde "büyücü" manasına gelen şan-man (şa-man) kelimesinin XII. yüzyılda mevcudiyetini tespit etmiştir.[1]
Tarihsel sözlüklere göre, "şaman" kelimesi Fransızcada ilk kez 1699'da Relations du voyage de Monsieur Evert Isbrand adlı yapıtta "schaman" biçiminde yer almıştır. Şaman sözcüğü günümüzde giderek halk dilinin geçmişte "büyücü, sağaltıcı, sihirbaz, kâhin" diye adlandırdığı kısacası, "büyüsel yeteneklere" başvurduğu kabul edilen herkes için kullanılır hale gelmiştir.[4]
"Şaman" kelimesi, yakın geçmişte "büyücü", "kara büyücü", "falcı" ve "üfürükçü" gibi kelimeleri ikinci plana iterek literatürde evrensellik kazanmıştır. Bu kelimeler, bugüne dek literatürde sık kullanılsa da onların tanımlanması tam olarak yapılmamıştır. Bu kelimenin din adamı anlamında, ilk kez XVII. yüzyılda Rus yönetiminin Sibirya'ya gönderdiği memurlarının yazılarında görülmektedir.[10]
Türk kavimlerinin umumiyetle kullandıkları "kam" kelimesine yakından bakacak olursak bu kelimenin çok eski olduğu, T'ang yıllıklarında geçmesinden anlaşılmaktadır. Bu yıllıklarda Kırgızlar ile onların sihirbazları bağlamında geçmektedir.[13] L. Nikolaviç Gumilev (Rus asıllı şarkiyatçı, coğrafyacı ve etnoloji bilgini, ö. 1992)'e göre gerek "kam" terimi ve gerekse de kamlık sözü ilk defa VII. yüzyılda tespit edildiğinden, Cungarya ve Altay Türkleri arasında kamlık sisteminin VII.-XII. yüzyıllar arasında ortaya çıkmış olması ihtimali fazladır.[14] Ebu Reyhan el- Biruni (973-1061?) el-Asarü'l-Bakiye an el- Kurunü'l Haliye adlı eserinde Şamanizmin Buddha ortaya çıkmadan önce var olduğunu söyler:[15]
Şeriatlar ortaya çıkmadan ve Buddha (Budasif) ortaya çıkmadan önce yeryüzünün doğusunda yaşayan insanlar şamaniyyun idiler. Bunlar putperesttirler. Bunların kalıntıları bugün Hindistan, Çin, Tunguzguz ülkesinde bulunmaktadır. Horasan halkı bunlara "şemnan" der… Bunlar zamanın ebediyetine, ruhların tenasühüne, feleğin sonsuz bir boşlukta düşmekte olduğuna inanırlar.
Altaylar "kam" kelimesini kullandıkları gibi şaman törenlerine de "kamlama" derler.[8] Radloff'a göre, "kam" tabirini Altaylardan başka Teleüt, Lebed, Şor, Sagay, Koybal, Kaç, Küerik, Soyon, Kumandı ve Uygurlar da kullanmışlardır. Bu kelime genellikle "kâhin, sahir" demektir. Ayrıca "hazık tabip, alim, filozof" manalarına da gelir. Eski Türkçe metinlerinde bazen "putperest rahip" bazen "sihirbaz" manasında kullanıldığı da olmuştur. Eberhard'a göre, eski bir Çin kaynağında, Kırgızlarda şamana gan denildiğini görüyoruz ki bu herhalde kam olacaktır. Kam kelimesine Türkçe Turfan metinlerinden başka, Kutadgu Bilig'de, Codex Cumanicus (13-14. Yüzyıl)'da ve Ebu Hayyan (Endülüslü dil alimi ve müfessir, ö. 1344)'ın Kitab al-idrak li lisan al-atrak (712-1313) gibi eserlerde de denk gelinmiştir.[1], [5]
J. P. Roux'a göre, Doğulu gezginler sık sık "kam" adını anarlar fakat "kam" ve "han" kelimelerini karıştırırlar. P. Carpini, Kumanların bu sözcüğü kullandığını fark eder. W. Rubruk, bir halka hükmetmenin kehanete bağlı olduğundan, bütün kahinlerin "kam" diye adlandırıldığından bahseder.[13] Rusların XVI. yüzyılda Sibirya Türkleri ile kurdukları bağlantıların ardından bu kelime kamlat "kamlama" ve kamlanie "Şaman ayini" biçimlerinde Türk dillerinden Rus diline geçtiğine dair görüşler bulunmaktadır.[16]
"Kam" kelimesine Kutadgu Bilig ve Divanu Lügati't-Türk'te de rastlanmaktadır. İlk eserin sırasıyla şu beyitlerinde geçmektedir:[17]
1065. beytinde:
İster otacı getir, ister kam; ölmekte olana hiçbir ilaç fayda vermez.
2002. beytinde:
Açgözlülük, ilacı ve devası olmayan bir hastalıktır; bütün dünya kamları bir araya gelse yine tedavi edemezler.
3873. beytinde:
Her hastalığın bir ilacı ve çaresi vardır; bu hastalığı tedavi eden kam da bulunur.
Anlaşıldığı kadarıyla kam, tabibin yanında hastalıkları sağaltıcı olarak yer almakta ve tedavi edici yönüyle ön plana çıkmaktadır.
Divanu Lügati't-Türk'te ise "kam" kelimesi, "kâhin" manasına gelmektedir. Buna ek olarak mezkûr eserde "kam" kelimesinin cümle içerisinde kullanıldığı da görülmektedir. Örneğin "kam ırkladı" tabiri için "kâhin bir konuda fala bakıp kehanette bulundu" anlamı verilirken "kam arwaş arwadı" derken ise "kam büyülü sözler söyledi" ifadesi kullanılmıştır.[18]
Sonuç
"Şaman" kelimesinin kökenini aydınlatma konusunda, çeşitli araştırmacılar farklı görüşler dile getirmişlerdir. Bu kelimenin etimolojik kökeni hakkında iki ana görüş olduğunu söyleyebiliriz: Mançu-Tunguzca ve Budizm etkisiyle Sanskritçe. Ancak görüldüğü kadarıyla da "şaman" kelimesi her dönem ve coğrafyada kullanılmamakta hatta bazı yerlerde bilinmemektedir. Kam, oyun, baksı vb. kelimeler, şaman kelimesinin karşıladığı anlama (birtakım farklılıklar olmasına rağmen) denk düşmektedir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 4
- 3
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ a b c d e f g S. Buluç. (1979). İslam Ansiklopedisi. Yayınevi: Milli Eğitim Basımevi. sf: 311.
- ^ a b c d M. Eliade. (2018). Şamanizm İlkel Esrime Teknikleri. Yayınevi: İmge Kitabevi. sf: 24.
- ^ a b c S. M. Shirokogoroff. (1935). Psychomental Complex Of The Tungus. Yayınevi: Kegan Paul. sf: 257.
- ^ a b c d M. Perrin. (2018). Şamanizm. Yayınevi: İletişim Yayınları. sf: 17.
- ^ a b c d e H. Güngör. Şamanizm. (1 Ocak 2010). Alındığı Tarih: 29 Ocak 2023. Alındığı Yer: TDV İslam Ansiklopedisi | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b D. W. Eberhard. (1942). Çin'in Şimal Komşuları. Yayınevi: İdeal Matbaası. sf: 42.
- ^ M. Hoppal. (2012). Avrasya'da Şamanlar. Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları. sf: 21.
- ^ a b A. İnan. (2017). Tarihte Ve Bugün Şamanizm Materyaller Ve Araştırmalar. Yayınevi: Türk Tarih Kurumu. sf: 67.
- ^ C. E. Bosworth, et al. (1997). The Encyclopedia Of Islam. Yayınevi: Brill. sf: 282.
- ^ a b c L. P. Potapov. (2012). Altay Şamanizm'i. Yayınevi: Kömen Yayınları. sf: 148.
- ^ a b K. Gürcan. (2018). Kutsal Şaman Elbiseleri. Yayınevi: Ötüken Neşriyat. sf: 53.
- ^ W. Radloff. (1974). Sibirya'dan (Seçmeler). Yayınevi: Maarif Basımevi. sf: 139.
- ^ a b J. P. Roux. (2011). Eski Türk Mitolojisi. Yayınevi: Bilgesu Yayıncılık. sf: 118.
- ^ Y. Çoruhlu. (2020). Türk Mitolojisinin Ana Hatları. Yayınevi: Ötüken Neşriyat. sf: 27.
- ^ R. Şeşen. (2020). İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler Ve Türk Ülkeleri. Yayınevi: Bilge Kültür Sanat. sf: 192.
- ^ N. O. Davletov. (2011). Hakas Türklerinde Şamanizm Ve Ölüm. Yayınevi: Ötüken Neşriyat. sf: 30-1.
- ^ Y. H. Hacib. (2006). Kutadgu Bilig. Yayınevi: Kabalcı Yayınevi. sf: 263.
- ^ K. Mahmud. (2014). Divanu Lügati’t-Türk. Yayınevi: Türk Dil Kurumu Yayınları. sf: 412.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 30/12/2024 20:52:20 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13941
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.