Platon'un Özcülük Felsefesi, Evrimin Asırlarca Keşfedilememesinin Sorumlularından Biri!
Platon, Evrime Yönelik Düşüncelerimizi Nasıl Etkiledi?
Evrimsel biyolojinin gelişmesinde büyük katkıları olan Theodosius Dobzhansky, American Biology Teacher isimli dergide yayımlanan bir makalesinde “Evrimin ışığı olmaksızın, biyolojide hiçbir şeyin anlamı yoktur.” demişti. Peki son yüz elli yıl içinde tam anlamıyla rayına oturmaya başlayan ve her geçen süre üzerine eklenerek gelişen Evrim Teorisi neden bu kadar geç anlaşıldı? Canlıların değiştiği; doğanın güçsüz olanı, hatta bazı canlı türlerinin -kendilerine göre- çekici, heybetli olmayanı elediği/devam ettirdiği evrim yasası, nasıl oldu da bu kadar geç kavranabildi?
Richard Dawkins’in “Yeni Darwinci evrimin ulu çınarı” diye bahsettiği Ernst Mayr ve birçok bilim dalında çalışmaları bulunan Stephan Jay Gould’a göre, evrimin ve biyolojinin anlaşılmasına köstek olan biri var: Platon! Bu iki önemli bilim insanı, Platon tarafından ortaya atılan esansiyalizmin yani özcülüğün -ki bu özcülük ismi Platon’dan çok sonraları, Karl Popper tarafından verildi- canlıların birbirinden bağımsız ve değişmez olduğunu savunması nedeniyle, evrim ve biyolojinin anlaşılması konusunda sorun yarattığı görüşünde birleşiyorlardı. Bu konuya Yeryüzündeki En Büyük Gösteri kitabında da yer veren Richard Dawkins, Mayr’ın görüşlerini açıklarken, “Evrimin keşfi, Eflatun’un (Platon) ölü eli tarafından engellenmişti.” diyerek özcü anlayışın evrimin anlaşılmasına köstek olduğunun altını çiziyordu.
Konunun detaylarına inmeden önce belirtmek isteriz ki sosyal bilimler alanındaki bazı fikirleri hala geçerli kabul edilen Platon, bu yazıda özcü bakış açısının zararları üzerinden ele alınmaktadır. Bu yazıda, Platon’un -özcü bakış açısıyla- biyolojinin gelişimine nasıl ket vurduğu ve evrimin anlaşılmasında nasıl sorunlu bir bakış açısı sunduğu üzerine fikirler yer almaktadır. Platon öncesine temel bir bakış atılırken, Platon’un etkisiyle geliştiği düşünülen görüşlerden dinlere kadar birçok konuda bilgi verilmemektedir. Okuyucularımızın bunlara dikkat ederek bu yazıyı okumalarını rica ederiz.
Anaksimandros "ilk madde" dediği Apeiron’un öncesiz ve sonrasız olduğunu söylüyor, canlılığın temelini ise suya bağlıyordu. Anaksimandros’a göre ilk canlılar suda ortaya çıkmış, sular çekilince canlılar karada yaşamaya başlamışlardı. Empedokles vücut parçalarının “mükemmel form” olan bugünkü canlıları oluşturana kadar etrafta düzensiz bir şekilde yer aldığını, sonrasındaysa birbirlerini bularak mükemmel formları yarattığını belirtiyorken, Anaksimenes ise tüm canlıların kökeni olarak tohumları gösteriyordu. Canlılığın kökenine yönelik -kabaca- bu tarz görüşlerin şekillendiği Antik Yunan’da Platon’un da bu konuda söyleyecekleri vardı. Platon’un aklındaki düşünceye göre, etrafımızda gördüğümüz canlılar, aklımızdaki özlerinin, ideallerinin bir kopyasıydı. Tahtaya çizilecek bir eşkenar üçgen, aklımızdaki ideal yani üç açısı da 60 derece olan, kusursuz üçgenin bozulmuş bir kopyasıydı. Platon’un özcülüğüne göre, ava giderken yanımıza aldığımız köpekten içtiğimiz suya kadar her şey kendi ideal formunun birer yansımasıydı. İdeal formlar değişemez, yıkılamaz, bozulamazlardı. Bu bakış açısına göre canlılar arası bir değişim, yani evrim kabul edilemezdi. İşte konunun özü de tam burada!
Platon'un ideası bir bakıma kavramlar üzerinden anlatılmaya başlıyor. Platon, Devlet'te iyi ideasından bahsederken idealar üzerine şu temel cümleyi kuruyor:
Sonra, birçok şeyler görülür, kavranmaz. İdealar ise kavranır, görünmez.
"İdealar ise kavranır, görünmez." Platon burada temel noktaya gelirken; gözün görmek için Güneş'e -yani ışığa- ihtiyacı olduğu düşüncesinden hareketle, aklın da kavramak için idealara ihtiyacı olduğu düşüncesine ulaşıyor ve "nesnelere gerçekliği, kafaya da bilme gücünü veren iyi ideasıdır" diyor. Burayı daha iyi anlayabilmek adına Azra Erhat'ın Ecce Homo'suna başvurmalıyız. Erhat'ın verdiği bilgilere göre; "Eidos" görme, "eidon" gördüm, "oida" ise biliyorum anlamına gelir. Form denilen "Morphe" de yalnız göze hoş gelen anlamında kullanılır. Form göze hoş gelen, güzellik ise bu formun özüdür. Yani bir şeyi görürüz, onu zihnimizde kavram olarak canlandırırız ve biliriz. Görüldüğü üzere burada temel noktamız eidos ile idea kavramlarının aynı kökten, aynı anlama gelen sözcükler olması. Erhat, Ecce Homo'da aynen şöyle söylüyor:
Homeros'ta eidos nasıl gözle görünenin üstünlüğünü niteliyorsa, Platon'un düşüncesinde de idea akılla algılananın en üst aşamasını, yani kavramları tanımlar.
Bu düşünceyle birlikte dünyamız bir anda ikiye bölünüveriyor: Görünen nesneler ve o nesnelerin ideaları. Konunun özünden hareketle şöyle söyleyebiliriz ki canlılık için gördüğümüz nesneler ve bu nesnelerin kavramları birbirine karşılık geliyor. Mükemmel idea dünyasının mükemmel olmayan nesneler dünyasını anlamaya yardımcı olduğu sonucuna varıyoruz. Bu da herhangi bir değişimin, evrimin mümkün olmadığı anlamına gelebiliyor.
İngiliz klasikçisi Francis Macdonald Cornford’un 1932 yılında Cambridge Üniversitesi Dış Öğretim Kurulu (Board of Extramural Studies at Cambridge) tarafından organize edilen Yunan Felsefesi dersinde verdiği konferansların metninde ve aynı zamanda minik bir kitap haline de getirilen Sokrates Öncesi ve Sonrası’nda da Platon’un özcü bakış açısıyla anlattığı “Mükemmel Formlar”ına değiniliyor. Cornford, Platon’a atıf yaparak özcü bakış açısını şöyle anlatıyor:
Zeka, tanrısal yaratıcının aklıdır. Yaratıcı da iyi olduğu için kendisine mümkün olduğunca benzeyen bir eser yaratmak ister. Mükemmel Formlar, kendisinin evreni zaman ve mekanda yaratırken kullandığı model veya başvuru noktalarıdır. Evrenin kendisi de bedeni ve ruhu olan yaşayan bir varlıktır; amaçsız tesadüf rüzgarı tarafından süpürülen cansız maddesel bir atom kaosu değildir. Dünyanın ruhu, müziksel harmoninin oran ve sayıları tarafından akort edilmiştir; bedeni ise geometrik biçim tarafından sınırlanmış ve çerçevelenmiştir.
Cornford’un yaptığı atıf için kısa bir yorum yazan, dünyaca ünlü jeolog Celal Şengör de, Sokrates ve Platon’un doğa bilimlerine engel olabilecek görüşleri olduğunu söylüyordu. Şengör’ün Cornford’un -yukarıda yer alan- metni hakkındaki yorumu şu şekilde:
Tabii tüm bu iddiaların geçersiz oldukları, rastgele olayların gerçekten de birbirlerini tetikleyerek evrime neden oldukları anlaşılmıştır. Sokrates (ve/veya Platon) tüm akıllı tasarım kuramcılarının düştükleri hataya düşmüşler, insanlığı İyonyalı doğa bilimcilerinin haklı olarak terk ettiği dıştan planlanan alem yorumuna geri götürmüşlerdir.
Biyolojinin anlaşılması için biyolojinin popülasyon düşüncesi, olasılık, rastlantı, çoğulculuk, ortaya çıkma ve tarihsel anlatıları içerdiğinin kavranması gerektiğini belirten Ernst Mayr’a göre; Platon’un görüşleri, kendi dönemi ve kendinden sonrası için oldukça sorun teşkil ediyordu. Mayr’ın sıraladığı biyolojinin anlaşılma prensiplerinin geçerliliği, haliyle özcü düşünceyle bağdaşmıyor, özcü düşüncenin sorunlarına ışık tutuyordu. Bir bakıma gen havuzu olarak da söyleyebileceğimiz popülasyon düşüncesi, özcü bir bakış açısıyla bakılınca, canlılardaki bozulmaya işaretti. Özcü bakış açısına göre, bir canlı mükemmel formuna ne kadar uzak görünüyorsa o kadar bozulmuş demekti. Bu da canlıların nesiller boyu değişimine, başka canlılara dönüşümüne; yani evrime şans tanımayan, onu anlamayan bir tanıma denk geliyor diyebiliriz.
Platon’un tipolojik, özcü, esasici bakış açısına en sert çıkışı şüphesiz ki Ernst Mayr yapmıştı. Birçok eserinde bu konunun üzerinden geçen Mayr, Platon’u biyolojik düşüncenin gelişiminde bir engel olarak görüyor, bu bağlamda da Darwin’in ortaya attığı düşüncelerin bu kadar geç gelmesinin nedeni olarak Platon’u ve Platon’un görüşlerini merkezine alan düşünce akımlarını eleştiriyordu. Tipolojik yani özcü görüşün içinde evrimsel biyolojiye dair bir şeylerin bulunamayacağının altını çizen Mayr, özcülere göre kademeli bir evrimin muhtemel olmadığını belirtiyor:
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Bu düşünce (özcülük), kökleri Platon ve Pythagoras geometrisine kadar inen bu kavram, tuhaf bir şekilde, sınıfların değil, biricik bireylerin toplamının, yani popülasyonların söz konusu olduğu evrimsel biyoloji ve popülasyon biyolojisine uygun değildi.
Stephen Jay Gould ise konuyu çok daha detaylı bir şekilde inceleyen Mayr’dan birçok alıntı yapıyor ve bu alıntılara Charles Darwin’i de ekliyor. Birçok yazısında Darwin’in özel hayatından düşünsel gelişimine kadar pek çok konuda bilgi veren ve Darwin’i en iyi anlatan yazarlardan biri olarak bilinen Gould, Darwin’in, varyasyon düşüncesiyle, Platon’un özcü görüşünü devirdiğinin farkında olduğunu söylüyor:
Darwin saygıdeğer Grek soyundan gelen bu temel düşünceleri altüst ettiğini biliyordu. Yirmili yaşlarının sonlarında, evrim hakkında tuttuğu gençlik defterine Platon'un özler kuramını acı bir şekilde alaya alan harika bir yorum yazmıştı. Burada, doğuştan gelen ideaların mevcudiyetinin değişmez özsel kavramların semavi alemini ima etmesi gerekmediğine, bunların olsa olsa bizim maddi bir atadan gelişimize işaret edebileceğine dair kısa bir not düşmüştü: "Platon Phaedo'da diyor ki, bizim 'hayali idealarımız' deneyimden türetilemez, önceden mevcut olan ruhtan meydana çıkarlar - 'mevcut' yerine maymunları oku!"
Yeryüzündeki En Büyük Gösteri kitabında Platon’un özcülüğüne de bir bölüm ayıran Richard Dawkins, Mayr’ın görüşleri etrafında fikirlerini belirtmişti. Mayr’ın biyolojinin kendine has bir özcülük türünden muzdarip olduğunu söyleyen Dawkins, biyolojik özcülüğün tapir ve tavşanlara, pangolin ve tek hörgüçlü develere, onlar sanki üçgen, eşkenar dörtgen, parabol veya on iki yüzlüymüş gibi yaklaştığını söylüyor. Etrafımızda dolaşan tavşanların, mükemmel tavşan “idesinin”, geometrinin diğer mükemmel biçimleriyle birlikte kavramsal uzayın bir yerlerinde takılan ideal, öz, Platoncu tavşanın solgun birer gölgeleri olduğunu yazıyor, işte tam da bu noktada canlılar alemini anlamada “umutsuz evrim karşıtı bir resim” olduğunun altını çiziyordu.
Mayr’ın görüşüne göre, biz insanlığın Darwin’imiz için on dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar beklemek zorunda kalmamıza da şaşmamak gerek. Evrimin ne kadar esasicilik (özcülük) karşıtı olduğunu dramatize etmek için şöyle düşünün. “Popülasyon düşünce”li evrimsel bakışta, her hayvan diğer tüm hayvanlarla (örneğin tavşan leoparla), her biri bir sonrakine, prensipte zincirdeki komşusuyla çiftleşip doğurgan yavrular üretecek kadar benzer olan ara tür zincirleriyle bağlıdır. Esasicilik tabusu bundan daha kapsamlı bir şekilde ihlal edilemez.
Yukarıdaki açıklamalardan hareketle bir çıkarım yapacak olursak, evrim düşüncesinin bilim dünyasında netleşmesi ve işin teori kısmına dökülmesi için 19. yüzyılın ortalarına kadar beklememizin nedeni, Platon’un özcülüğü ve bu görüş ekseninde ilerleyen, her şeyin bir amacı olduğunu savunan teleolojik bakış açıları diyebiliriz. Bu yüzden günümüzde evrimi, yani canlılığın değişimini anlamaya çalışan bilim insanlarının Platon'un özcü bakış açısını temel almamaları da özcülüğün evrime ve genel biyolojiye karşı hatalı tutumundan kaynaklanıyor diyebiliriz.
Heraklitos'a kulak verelim: Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 6
- 4
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- B. Özener. (Ders Notu, 2019). Antropoloji Bölümü Biyolojik Değişim Teorileri. Not: İstanbul Üniversitesi.
- J. Powers. (2013). Finding Ernst Mayr's Plato. Studies in History and Philosophy of Science Part C, sf: 714-723. | Arşiv Bağlantısı
- S. J. Gould. (2009). Yaşamın Tüm Çeşitliliği. ISBN: 9789944989671. Yayınevi: Versus Kitap.
- E. Mayr. (1982). The Growth Of Biological Thought: Diversity, Evolution, And Inheritance. ISBN: 978-0674364462. Yayınevi: Belknap Press:.
- S. J. Gould. (2011). Full House: The Spread Of Excellence From Plato To Darwin. ISBN: 978-0674061613. Yayınevi: Belknap Press.
- E. Mayr. (2014). Biyoloji Budur. ISBN: 9786050203608. Yayınevi: Say Yayınları.
- R. Dawkins. (2010). Yeryüzündeki En Büyük Gösteri. ISBN: 9789944315296. Yayınevi: Kuzey Yayınları.
- F. M. Cornford. (2019). Sokrates Öncesi Ve Sonrası. ISBN: 6053324850. Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
- K. Popper. (2018). Açık Toplum Ve Düşmanları. ISBN: 9756201824. Yayınevi: Liberte Yayınları.
- Platon. (2015). Devlet. ISBN: 9789754587173. Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
- Azra Erhat. (1982). Ecco Homo. ISBN: 1820700425096. Yayınevi: Adam Yayıncılık.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 15:03:46 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/4660
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.