Partenogenez Yoluyla "Bakire Doğum": Bazı Türlerin Dişileri, Erkekler Olmadan Üreyebiliyor!
Smithsonian Ulusal Hayvanat Bahçesi’nde bir Asya su ejderi yumurtasından çıktığında, bakıcıları olan bitene inanamadı. Neden mi? Çünkü bu bebeğin annesi, ömründe 1 kere bile erkek bir su ejderhasıyla birlikte olmamıştı! Hayvanat bahçesinde görev alan bilim insanları, yaptıkları gen testleri sonucunda, 24 Ağustos 2016'da kabuğundan çıkan bu dişi yavrunun, partenogenez adı verilen bir üreme şekli sonucunda dünyaya geldiğini keşfettiler.[1]
Partenogenez, dişilerde görülen eşeysiz bir üreme yöntemidir ve Yunancada "bakire yaratılış" anlamına gelir. Birçok insan; bu durumun gerçeklikten uzak, bir bilimkurgu aleminde veya sadece dini metlerde geçen bir olay olduğunu zannetse de, partenogenez aslında yaşam ağacında şaşırtıcı bir şekilde yaygındır ve bugüne kadar bin bir çeşit organizmada; bitkilerde, böceklerde, balıklarda, sürüngenlerde ve hatta kuşlarda bile görülmüştür.[2] Biz insanlar da dahil olmak üzere memeli hayvanlar üreyebilmek için spermlerden gelen bazı genlere ihtiyaç duydukları için, bilindiği kadarıyla memelilerde partenogenez mümkün değildir (insanlardaki "bakire doğum" mitolojisine yazının ilerleyen kısımlarında geleceğiz).[3]
Sürüngen Harici Omurgalılarda Partenogenezin Keşfi
Omurgalı hayvanlarda balıklardan, sürüngenlerden ve kuşlardan bahsettik; ancak bunların keşfi çok eski zamanlara dayanmıyor. Yakın geçmişe kadar omurgalı hayvanlar arasında sadece sürüngenlerin partenogenez ile üreyebildiği bilinmekteydi.
Omurgalı hayvanlarda eşeysiz üremeyle ilgili tüm kayıtlar, hayvanat bahçesi gibi koruma alanlarında barındırılan nadir hayvanlardan gelmektedir. İlginç bir örnek olarak, yeryüzünde yaşayan en büyük sürüngen olan Komodo Ejderi'nin belli koşullar altında eşeysiz olarak ürediği tespit edilmiştir. Benzer şekilde, bazı kertenkelelerin vahşi yaşamda da belli koşullarda eşeysiz olarak üreyebildiği raporlanmıştır. Bunun haricinde köpekbalıklarında, çıngıraklı yılanlarda ve boa yılanlarında eşeysiz üremeye dair izler bugüne kadar tespit edilmiştir. Fakat bunların hepsinin ortak noktası, erkeklerin katkısı olmaksızın, doğrudan yumurtadan oluşan yavrular aracılığıyla üremenin çok nadir olması ve ana üreme yöntemi olarak kullanılmıyor oluşudur. Bu nadir eşeysiz üreme ürünü olan yavruların da hayatta kalıp kalmadığına dair güvenilir miktarda veri bulunmamaktadır. Dolayısıyla bilim insanları, omurgalı hayvanlarda eşeyli üreme üzerinde pek durmamaktaydı.
Bu beklentileri yıkacak bir şekilde, Florida'da yaşayan ve elektrikli testereye benzer ağız/burun yapılarıyla meşhur olan testere balıklarında ilk defa ana üreme yöntemi olarak eşeysiz üremenin gerçekleştiği tespit edildi. Küçükdişli Testere Balığı olarak bilinen bu canlılar, testere dişli balıkların 5 türünden birisidir ve köpekbalıklarının çok yakın bir akrabasıdır. Bu canlıların ağız/burun yapısı evrimsel süreçte testere benzeri bir şekilde uzamıştır ve bunu kullanarak ufak balıkları parçalarlar. Tıpkı köpekbalıkları gibi kıkırdaklı bir iskelete sahip olan ve 7.6 metreye kadar büyüyebilen bu ilginç canlıların soyları ne yazık ki aşırı avlanma ve yaşam alanlarının tahribi nedeniyle tükenme tehdidi altındadır. Stony Brook Üniversitesinden deniz biyologu Demian Chapman şöyle söylüyor:
Vahşi doğada sadece seks yoluyla üremek zorunda olduklarını düşündüğümüz omurgalı hayvanların, seksi içermeyen bir üreme alternatifi olduğunu tespit ettik. Bazı türler belli koşullar altında, örneğin yepyeni bir yaşam alanını işgal etmeye başladıklarında, bu şekilde üremeye başvuruyor olabilirler. Yaşam, bir yolunu buluyor.
Aslında bu ilginç keşfi tetikleyen araştırma, bu canlıların insanlar yüzünden soylarının tükenme tehdidi altında olması nedeniyle yapılmaktaydı. Son asır içerisinde neredeyse tüm ortak yaşam alanlarında yok olan bu canlıların çok küçük popülasyonları bulunmaktadır ve bunlarda akrabalar arası üremenin yok oluş ile ilişkisinin ne olduğu araştırılmaktaydı. Stony Brooks Üniversitesinden baş yazar Andrew Fields şöyle anlatıyor:
Sıradan DNA izi araştırmaları yapmaktaydık. Amacımız, ensest olarak da bilinen akraba çiftleşmelerinin etkisini tespit etmekti. Ancak DNA'nın bize söyledikleri, beklediğimizden çok daha şaşırtıcıydı. Dişi testere balıkları, kimi zaman erkeklere ihtiyaç olmaksızın ürüyor!
2004-2013 yılları arasında araştırmacılar 190 farklı küçük dişli testere balığını etiketledi ve DNA'sını topladı. Sonrasında doğaya geri bırakılan bu hayvanların göç yolları da gözlendi. Bu örnek popülasyon içersinde bile tam 7 adet eşeysiz üreme sonucu oluşmuş yavru (partenojen) tespit edildi. Bunlardan 5 tanesi aynı yaşlarda olan akrabalardı ve muhtemelen tek bir anneden gelmekteydi.
Sperm Olmadan Yavru Üretmek!
Eşeyli üremede bir dişi ve bir erkek birey vardır; bunlar, genetik materyallerini, yani yumurta veya spermlerini bir araya getirerek, kendilerinden farklı bir yavru (bir "döl") yaratırlar. Canlıların büyük bir kısmı eşeyli üreme yoluyla ürer; ancak bazı türlerin dişi bireyleri, üreme için gerekli olan bütün genetik materyali içerisinde barındıran yumurtalar üretebilmektedir.[4]
Yaban arıları, kertenkeleler, kabuklular gibi bazı türlerin dişi bireyleri, sadece partenogenez yoluyla üreyebilir. Bu şekilde partenogeneze muhtaç olma durumuna zorunlu partenogenez denir.[5], [6], [7]
Öte yandan daha fazla sayıda tür, spontane partenogenez adı verilen, sadece spesifik durumlarda tetiklenen "bakire doğumlar" deneyimler. Bu durumları doğada görmek (onlara rast gelmek) çok zordur; bu nedenle bu tür spontane partenogenez olaylarına sıklıkla hayvanat bahçelerinde tutulan hayvanlarda rastlarız. İşte Ulusal Hayvanat Bahçesi’ndeki Asya su ejderhası veya Virginia Akvaryumu’ndaki bir siyah uçlu köpek balığı gibi örneklerde olan da budur.[8]
Spontane partenogenezle üreyen türlerin normal üreme biçimi partenogenez değildir; onlar, normalde eşeyli ürerler; ancak gelişimsel olarak bireye dönüşmeye hazır yumurtalar ürettikleri üreme döngülerine de sahip olabilirler. Ancak bu, dediğimiz gibi, o türün kendi üreme döngüsü içinde daha nadir görülür.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Bilim insanları, kendiliğinden gelişen partenogenezin kalıtsal bir özellik olabileceğini keşfetmiştir. Tahmin edebileceğiniz üzere bu şu anlama geliyor: Beklenmedik bir partenogenez deneyimleyen dişi bireylerin, dünyaya getirdikleri dişi yavrularının da anneleriyle aynı kabiliyete sahip olması çok muhtemeldir.[9]
Dişiler Kendi Yumurtalarını Nasıl Dölleyebiliyor?
Bir partenogenezin gerçekleşmesi için bir dizi hücresel olayın başarılı bir şekilde gelişmesi gerekir.[10] Öncelikle, dişi bireyler bir spermin veya çiftleşmenin teşviğine ihtiyaç duymadan yumurta hücresi üretebiliyor olmalıdır - ki buna biyolojide oogenez denir. İkinci olarak ise dişiler tarafından üretilen bu yumurtalar, erken evre bir embriyo oluşturacak kadar kendi kendine gelişmelidir. Son olarak, bu yumurtalar başarıyla çatlayabilmelidir.
Bu sürecin herhangi bir aşamasında işler ters gidebilir ve partenogenezde bu, gayet muhtemeldir. Özellikle ikinci aşamada işler zorlaşır; yumurtanın içindeki DNA’nın bu aşamada kromozomlarını ikiye katlaması ve bir yavrunun gelişimi için gerekli olan genleri tamamlaması gerekir. Alternatif olarak ise yumurta, "sahte döllenebilir" (İng: "faux fertilized"), yani yumurta üretim sürecinden arta kalan ve polar cisimler olarak bilinen hücreler, yumurtayı dölleyebilir.[11] Bu iki yöntemden hangisi embriyonun gelişimini başlatırsa, anne ve yavru arasındaki genetik benzerliğin seviyesini tamamen o belirlemiş olur.[12]
Partenogenezi tetikleyen olaylar silsilesi henüz tamamen anlaşılabilmiş olmasa da, çevresel değişimle ilişkisi olduğu düşünülmektedir. Yaprakbiti gibi hem eşeyli üreme hem de partenogenez kabiliyeti bulunan canlılarda, kalabalıklaşma ve avlanma gibi stres faktörleri, dişilerin partenogenezi bırakıp eşeyli üremeye geçmesine sebep olabilir.[13], [14] En azından 1 tür tatlı su planktonunda da yüksek tuzluluğun bu değişime sebep olduğu görülür.[15], [16]
İnsan Tarihinde Partenogenez Mitolojisi
İnsanlar arasında partenogenez ("babasız doğum" veya "bakire doğum") iddialarının kökenlerini Yahudi mitolojisine kadar takip etmek mümkündür. Örneğin Genesis Rabbah metnine göre yaşı dolayısıyla artık üreyemeyecek olan Sarai, kutsal bir dokunuş (bir "mucize") ile üreyebilir hale gelmiştir (ve bundan sonra adını Sarah olarak değiştirmiştir) ve İsrailoğullarının üç önemli büyüğünden biri olan İshak'ın doğumu mümkün olmuştur (Sarah, bunun bir mucize olduğunu ispatlamak için bölgedeki kadınları ve çocuklarını bir yemeğe davet ettiği ve tüm çocuklara kendi sütünden verdiği anlatılır). Benzer şekilde, 2 Enoch'ta anlatıldığına göre Kral Melchizedek, Nir'in eşi ve Nuh peygamberin erkek kardeşi olan olan Sofonim (veya Sopanima) isimli kadından, bakire doğum yoluyla, babasız bir şekilde doğmuştur.
İlginç bir şekilde, tarihteki bazı yazarlar Büyük İskender ve Kral Sezar gibi büyük isimlerin de bakire doğum yoluyla dünyaya geldiğini savunmuşlardır. Örneğin Antik Mısır yazıtlarından elde edilen metinlere göre Büyük İskender, Amon Cenneti'ne yolculuk yapmış ve burada "Tanrı'nın oğlu" olarak kutsanmış ve bu sayede Mısır'ın haklı kralı haline gelmiştir. Bu rölyeflere göre Büyük İskender ve sonrasında gelen Ptolemaios Hanedanı üyelerinde partenogenez sıklıkla görülmüştür. Ancak bu görüş, modern tarihçiler arasında kabul görmemektedir.
Hinduizm'de de benzer hikayeler bulmak mümkündür. Örneğin Krişna'nın hikayesinde tanrılar, üremenin ve yavrunun ana kaynağı olarak görülmektedir. Bu anlatılara göre tanrı Vişnu, Dünya'ya karşı sempati beslediği için Devaki'nin rahmine inerek, Krişna adıyla doğmuştur. Anlayacağınız, bu tür bakire doğum hikayeleri, Hristiyanlık-harici dinlerde de yaygın olarak görülmektedir.[17]
Ancak kuşkusuz insanlık tarihinin en meşhur bakire doğumu, Meryem'in oğlu İsa peygamberin, herhangi bir erkek ile cinsel birleşme olmaksızın, "mucizevi bir şekilde" doğduğuna yönelik inançtır. Luka İncili'nde (1:26-38) olaylar tam olarak şöyle anlatılmaktadır:[18]
Elizabet'in hamileliğinin altıncı ayında Tanrı, melek Cebrail'i Celile'de bulunan Nasıra adlı kente, Davut'un soyundan Yusuf adındaki adama nişanlı olan bir kıza gönderdi. Kızın adı Meryem'di. Onun yanına giren melek, "Ey Tanrı'nın lütfuna erişen kız, selam! Rab seninledir" dedi. Söylenenlere çok şaşıran Meryem, bu selamın ne anlama gelebileceğini düşünmeye başladı. Ama melek ona, "Korkma Meryem" dedi, "sen Tanrı'nın lütfuna eriştin. Bak, gebe kalıp bir oğul doğuracaksın, adını İsa koyacaksın. O büyük olacak, kendisine 'en yüce Olan'ın Oğlu' denecek. Rab Tanrı O'na, atası Davut'un tahtını verecek. O da sonsuza dek Yakup'un soyu üzerinde egemenlik sürecek, ve egemenliğinin sonu gelmeyecektir."
Tüm Reklamları KapatMeryem meleğe, "Bu nasıl olur? Ben erkeğe varmadım ki" dedi.
Melek ona şöyle cevap verdi: "Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, en yüce Olan'ın gücü senin üstüne gölge salacak. Bunun için doğacak olana kutsal, Tanrı Oğlu denecek. Bak, senin akrabalarından Elizabet de yaşlılığında bir oğula gebe kalmıştır. Kısır bilinen bu kadın şimdi altıncı ayındadır. Tanrı'nın yapamayacağı hiçbir şey yoktur."
"Ben Rab'bin kuluyum" dedi Meryem, "bana dediğin gibi olsun." Bundan sonra melek onun yanından ayrıldı.
Elbette, dini metinlerdeki ve kültürel mitolojideki anlatıları objektif bir şekilde doğrulamanın herhangi bir yolu bulunmamaktadır. Bu nedenle dini inanç kategorisinde değerlendirilmektedirler ve bilimsel bir veri olarak kullanılamazlar.
Kendi Kendine Üremenin Avantajları ve Dezavantajları
Her ne kadar kendiliğinden gelişen partenogenez nadir görülse de, bunu başarabilen dişilere birçok katkısı vardır. Eşeysiz üreme, erkeklerin bulunmasının zor olduğu ve seçilim baskısının yüksek olduğu zamanlarda soyun tükenmesini önleyici bir mekanizma olması muhtemel gözükmektedir. Çünkü gözlenen birçok partenogenez örneğinde popülasyonlarda ortam koşulları normale dönüp, kaynaklar bollaştığında erkeklerin yeniden sayıca çoğaldığı ve dişilerle normal bir şekilde çiftleştiği görülmektedir. Ancak kaynaklar azaldığında ve erkekleri üretmek bir "israf" olduğunda, tür içi çeşitlilik azalacak olsa bile dişiler kendi başlarına üremektedirler ve böylece kaynakları daha fazla korumaktadırlar. Bazı durumlarda dişiler, partenogenez yoluyla, kendileriyle çiftleşecek eşler bile üretebilirler!
Partenogenetik bir yavrunun cinsiyeti, türün kendisinde cinsiyet nasıl belirleniyorsa, aynı yöntemle belirlenir. Bazı organizmalarda cinsiyet, kromozomlar tarafından belirlenir. Örneğin böceklerde, balıklarda ve sürüngenlerde XX dişi ve XY erkek kromozomları vardır. Fakat partenogenetik bir dişi, sadece elindeki kromozomları kullanarak bir yavru üretebilir – yani daima XX kromozomlu dişi bir döl üretecektir. Ancak dişileri ZW cinsiyet kromozomuna sahip olan yılanlar ve kuşlar gibi bazı türlerin yavruları, ya her zaman ZZ kromozomlu erkekler olacaktır ya da çok daha nadir görülen WW kromozomlu dişiler olacaktır.[19] Başka bir deyişle, partenogenetik bir dişi, türüne bağlı olarak tek başına hem dişi hem erkek bireyler üretebilir.[20]
Phoenix Hayvanat Bahçesi’nde tutulan bir damalı garter yılanı, 1997 ve 1999 yılları arasında iki tane erkek yavru dünyaya getirdi.[21] Bu yavrular, yetişkinliğe kadar hayatta kaldı. Bir dişi, kendi partenogenetik oğluyla çiftleşirse bu, bizim tabirimizle bir akraba evliliği teşkil ederdi. Akraba çiftleşmesi bir dizi soruna sebep olabilse de, evrimsel bir perspektiften bakılırsa, akraba çiftleşmesinin hiç ürememekten daha iyi olduğu söylenebilir. Dişilerin partenogenez ile erkek döller üretebilme kabiliyeti, doğada eşeysiz üremenin bilim insanlarının şimdiye kadar keşfettiğinden çok daha yaygın olabileceğinin bir işaretidir.
Tabii ki, yukarıda da değindiğimiz gibi eşeysiz üremenin en büyük sıkıntısı, eşeyli üremenin sağladığı çeşitliliği büyük oranda kısıtlamasıdır. Buna bağlı olarak popülasyonlar tektipleşmektedir. Bu sınırlı çeşitlilik, olası bir tehdit unsuruna daha zor direnebilecektir ve popülasyonun yok olması hızlanabilecektir. Biyologlar uzun süreleri kapsayan incelemeler ve araştırmalar sonucunda, zorunlu partenogenez ile üreyen türlerin çoğunlukla hastalıklardan, parazitlikten veya habitatlarındaki değişimlerden dolayı öldüklerini gözlemlemiştir.[5], [22], [23], [24] Partenogenetik türlerin doğasında bulunan akraba çiftleşmesi, onların evrimsel süreçlerine kısa vadede de olsa katkıda bulunuyor gibi gözükmektedir.
Sonuç
Dolayısıyla burada ilginç bir evrimsel denge gözükmektedir: eşeyli üreyen hayvanlarda eşeysiz üremeye geçmek, kaynak sarfiyatını azaltmak bakımından yok oluşu yavaşlatan bir adaptasyon olsa da, çeşitliliği de azaltması bakımından soyu tehdit altına sokmaktadır. Bu nedenle, bu iki olgunun etkileşimi ve çatışması, bir türde ne çeşit bir üreme sistemi evrimleşeceğini belirliyor gibi gözükmektedir. Bu ilginç konu üzerine halen birçok araştırma yürütülmektedir ve heyecan verici sonuçlar alınmaktadır.
Partenogenez üzerindeki güncel araştırmalar, neden bazı türlerin hem eşeyli hem de partenogenez üreme kabiliyeti olduğu ve az rastlanan eşeyli üremelerin bir türün hayatta kalması için yeterli olup olmadığı sorularının cevaplarını arıyor.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 18
- 16
- 11
- 9
- 4
- 4
- 3
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ K. L. Miller, et al. (2019). Parthenogenesis In A Captive Asian Water Dragon (Physignathus Cocincinus) Identified With Novel Microsatellites. PLOS ONE, sf: e0217489. doi: 10.1371/journal.pone.0217489. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Ashman, et al. (2014). Tree Of Sex: A Database Of Sexual Systems. Scientific Data, sf: 1-8. doi: 10.1038/sdata.2014.15. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Kono. (2006). Genomic Imprinting Is A Barrier To Parthenogenesis In Mammals. Cytogenetic and Genome Research, sf: 31-35. doi: 10.1159/000090812. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Encyclopedia Britannica. Parthenogenesis. Alındığı Tarih: 19 Mart 2021. Alındığı Yer: Encyclopedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b C. J. V. D. Kooi, et al. (2017). Evolution And Comparative Ecology Of Parthenogenesis In Haplodiploid Arthropods. Evolution Letters, sf: 304-316. doi: 10.1002/evl3.30. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. D. N. Hebert. (2015). Obligate Asexuality In Daphnia. The American Naturalist, sf: 784-789. doi: 10.1086/283761. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Harmon. No Sex Needed: All-Female Lizard Species Cross Their Chromosomes To Make Babies. (21 Şubat 2010). Alındığı Tarih: 19 Mart 2021. Alındığı Yer: Scientific American | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. D. Chapman, et al. (2008). Parthenogenesis In A Large‐Bodied Requiem Shark, The Blacktip Carcharhinus Limbatus. Journal of Fish Biology, sf: 1473-1477. doi: 10.1111/j.1095-8649.2008.02018.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Schwander, et al. (2010). Positive Feedback In The Transition From Sexual Reproduction To Parthenogenesis. Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences, sf: 1435-1442. doi: 10.1098/rspb.2009.2113. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. A. Markow. (2013). Parents Without Partners: Drosophila As A Model For Understanding The Mechanisms And Evolution Of Parthenogenesis. G3 Genes|Genomes|Genetics, sf: 757-762. doi: 10.1534/g3.112.005421. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Schmerler, et al. (2011). Polar Bodies—More A Lack Of Understanding Than A Lack Of Respect. Molecular Reproduction and Development, sf: 3-8. doi: 10.1002/mrd.21266. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. Holtcamp. (2009). Lone Parents: Parthenogenesis In Sharks. BioScience, sf: 546-550. doi: 10.1525/bio.2009.59.7.3. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. G. Srinivasan, et al. (2014). Gene Expression Analysis Of Parthenogenetic Embryonic Development Of The Pea Aphid, Acyrthosiphon Pisum, Suggests That Aphid Parthenogenesis Evolved From Meiotic Oogenesis. PLOS ONE, sf: e115099. doi: 10.1371/journal.pone.0115099. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. R. Purandare, et al. (2014). Comparison Of The Wing Polyphenic Response Of Pea Aphids (Acyrthosiphon Pisum) To Crowding And Predator Cues. Ecological Entomology, sf: 263-266. doi: 10.1111/een.12080. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Decaestecker, et al. (2009). Cyclical Parthenogenesis In Daphnia: Sexual Versus Asexual Reproduction. Springer, Dordrecht, sf: 295-316. doi: 10.1007/978-90-481-2770-2_15. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Lee. (2016). Effect Of Salinity And Used Medium On The Induction Of Sexual Reproduction In The Rotifer Brachionus Rotundiformis. Journal of the Korea Academia-Industrial cooperation Society, sf: 692-697. doi: 10.5762/KAIS.2016.17.4.692. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Hitchens. (2007). God Is Not Great: How Religion Poisons Everything. ISBN: 9780446579803. Yayınevi: Twelve.
- ^ Kutsal Kitap. İsa'nın Doğumu Önceden Bildiriliyor. Alındığı Tarih: 19 Mart 2021. Alındığı Yer: Kutsal Kitap | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. Booth, et al. (2011). Evidence For Viable, Non-Clonal But Fatherless Boa Constrictors. Biology Letters, sf: 253-256. doi: 10.1098/rsbl.2010.0793. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Shibata, et al. (2017). Facultative Parthenogenesis Validated By Dna Analyses In The Green Anaconda (Eunectes Murinus). PLOS ONE, sf: e0189654. doi: 10.1371/journal.pone.0189654. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. G. Reynolds, et al. (2012). Successive Virgin Births Of Viable Male Progeny In The Checkered Gartersnake, Thamnophis Marcianus. Biological Journal of the Linnean Society, sf: 566-572. doi: 10.1111/j.1095-8312.2012.01954.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. M. Smith. (1971). What Use Is Sex?. Journal of Theoretical Biology, sf: 319-335. doi: 10.1016/0022-5193(71)90058-0. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Wang, et al. (2018). A Parthenogenetic Quasi-Program Causes Teratoma-Like Tumors During Aging In Wild-Type C. Elegans. npj Aging and Mechanisms of Disease, sf: 1-12. doi: 10.1038/s41514-018-0025-3. | Arşiv Bağlantısı
- ^ F. Ben‐Ami, et al. (2005). Spatial And Temporal Patterns Of Parthenogenesis And Parasitism In The Freshwater Snail Melanoides Tuberculata. Journal of Evolutionary Biology, sf: 138-146. doi: 10.1111/j.1420-9101.2004.00791.x. | Arşiv Bağlantısı
- A. T. Fields, et al. Summary. (1 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 1 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Current Biology | Arşiv Bağlantısı
- C. Q. Choi. Giant Sawfish Have Virgin Births, Rewrite Biology Textbooks. (1 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 1 Mayıs 2020. Alındığı Yer: LiveScience | Arşiv Bağlantısı
- C. Q. Choi. No Sex, Please, We're Sawfish: Virgin Birth Documented In The Wild. (1 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 1 Mayıs 2020. Alındığı Yer: NBC News | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 31/10/2024 09:21:38 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10268
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.