Nanoparçacıklar Kanser Hücrelerini Öldürebilir ve Yayılımını Durdurabilir!
Her 10 kanserle ilişkili ölümden 9 u metastazdan yani başlangıçtaki tümörün (primer tümör) , kanser hücrelerinin tüm vücuda yayılması sonucu gerçekleşmektedir. Primer tümörün radyoterapi yada cerrahi yöntemlerle tedavisi sırasında kanserin vücuda yayılması, tedavi seçeneklerini kısıtlamaktadır. Ancak Cornell Üniversitesinden Michael King ve meslektaşlarının umut vaat edici çalışmaları işe yararsa bu durum değişebilir, çünkü metastatik kanser hücrelerini avlayan ve öldüren bir yol geliştirdiler.
Kanser teşhis edildiğinde en iyi haber tümörün küçük ve sınırlı bir bölgede olmasıdır. Radyoterapi gibi selektif olmayanlarda dahil bir çok tedavi bu gibi tümörleri temizlemek için kullanılabilir. Fakat tümör kalıntıları uzun süre tedavisiz bırakılırsa yayılmaya başlar. Bunu yakınındaki sağlıklı dokuları istila ederek yada dolaşım sistemine geçerek yapar. Bu noktadan sonra doktorun işi çok daha zor bir hale gelir.
Kanser; apoptozis (programlı hücre ölümü) denilen, vücudun yaşlı hücreleri temizlemekte kullandığı anahtar bir mekanizmanın mutasyonlar nedeniyle bypass edilmesi yüzünden oluşan, normal hücrelerin kontrolsüz biçimde çoğalmasıdır. Araştırmacılar 1990’lardan bu yana TRAIL olarak isimlendirilen ve hücrelere bağlanarak apoptozisi yeniden aktive edebilen bir protein üzerinde çalışmaktalar. Ancak uzun süre TRAIL metastatik kanserde bir tedavi olarak işe yaramadı çünkü kanser hücreleri TRAIL reseptörlerini baskılıyorlar.
Metastaz tedavileri geliştirme çabaları sırasında King 2 problemle karşılaştı: hareket eden kanser hücrelerini hedeflemek ve hücre ölümünün aktivasyonunu garantiye almak. Bunları çözmek için saç telinden 1000 kat daha küçük yağ bazlı nanopartiküller geliştirdi ve üzerlerine iki tane protein yerleştirdi. Bunlardan birisi beyaz kan hücrelerine seçici olarak bağlanan “E-selektin” ve diğeri TRAIL.
Nanopartikülleri beyaz kan hücrelerine iliştirmeyi tercih etti çünkü onları salgılarken yapılarını kolayca koruyabilecekti. Bunun anlamı; nanopartiküller yağ moleküllerinden yapılmıştı, kanda daha uzun süre kalabilecekler ve böylece hareket halindeki kanser hücrelerine geçişte büyük bir değişim yaşanacaktı.
Bir avantaj daha bulunuyor. Kırmızı kan hücreleri damarların merkezinde hareket etme eğilimi gösteriyorken beyaz kan hücreleri daha kıyılardadır. Çünkü kırmızı kan hücreleri daha düşük yoğunluğa sahiptirler ve engellerin etrafından geçerken kolayca deforme olabilirler. Kanser hücreleri beyaz kan hücreleriyle benzer yoğunluktadırlar ve damar duvarlarına yakın bulunurlar. Sonuçta nanopartiküller kanser hücrelerine daha kolay çarparlar ve onların TRAIL reseptörlerine bağlanırlar.
King, yine Cornell Üniversitesinden Chris Schaffer’ın yardımlarıyla nanopartikülleri fareler üzerinde test etti. Sağlıklı farelere ilk önce kanser hücrelerini, 30dk sonra da nanopartikülleri enjekte ettiler. Tedaviyi alan farelerde, nanopartikül verilmeyen kontrol grubu farelere kıyasla çok daha düşük seviyede kanser gelişti.
Schaffer “önceki girişimler muhtemelen apoptozisin yeniden aktive olması zorunluluğu cevabını alamadıkları için başarılı olmadı. Nanopartiküllere çoklu TRAIL molekülleri yerleştirerek bunu başarabiliriz.” dedi. Çalışma, Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlandı.
Bu şaşırtıcı sonuçlar çalışmanın ilk basamaklarında elde edildi. Schaffer bir sonraki aşamada zaten bir tümöre sahip fareler üzerinde çalışılacağını söylüyor.
Londra Kanser Araştırmaları Enstitüsü deneysel kanser tedavileri profesörü Sue Eccles’ a göre bu ilginç ve yeni bir strateji, uzak organlara da yerleşmiş kanser hücrelerine de ulaşılabileceği ve yok edilebileceğini göstermesi açısından önemli. Kanser hücrelerinin ilk yerleşim yerinden kan yoluyla yayılmasının sınırlı klinik imkanlarla engellenmesini sağlayabilir.
Fakat kan, kemik iliği ve lenf nodu kanserleri gibi kan dolaşımında çokça zaman geçiren kanserler için bir umut var.Schaffer’ın dediğine göre kanserin yayılmasını kontrol etmek için yapılan girişimlerin hepsi yardıma muhtaç. Bu konu kanser tedavilerinin geleceği ve araştırma alanları arasında en ilginçlerinden birisi olarak kalacaktır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Teşekkür: Bu yazıyı çeviren İbrahim Serkan Avşar'a teşekkür ederiz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: ScienceAlert | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 19:39:09 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1925
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in ScienceAlert. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.